Ana Sayfa Manşet Türk Toraks Derneği’nden CoVID-19 bilgilendirmesi

Türk Toraks Derneği’nden CoVID-19 bilgilendirmesi

Türk Toraks Derneği Solunum Sistemi İnfeksiyonları Çalışma Grubundan yapılan açıklamada, dün itibariyle Türkiye’de 1 doğrulanmış (kesin) CoVID-19 vakası saptandığı hatırlatılarak, ileri ki günlerde Türkiye’de doğrulanmış (kesin) olgu sayısında artışın muhtemel olduğu ifade edildi.

Salgının tüm çabalara karşın yayılmaya devam ettiğine ve ölüme yol açma riskinin yüzde 3,5 dolayında olduğuna işaret edilen açıklamada, şu bilgiler paylaşıldı:

Çin’in Wuhan şehrinde başlayan ve CoVID-19 olarak adlandırılan yeni bir virüs salgını haftalar içinde kıtalar arası yayılım göstermiş, Dünya Sağlık Örgütü (D.S.Ö)’nün verilerine göre 10 Mart 2020 itibarıyla 118.162 insanın hasta olmasına ve 4.290 hastanın da ölümüne neden olmuştur. 11 Mart 2020 tarihi itibariyle de ülkemizde 1 doğrulanmış (kesin) vaka saptanmıştır. Önümüzdeki günlerde ülkemizde doğrulanmış (kesin) olgu sayısında artış olması muhtemeldir. Bu konudaki açıklamaları yakından takip etmek önemlidir.

Sorumlu virüsün, insanda ilk kez saptanan yeni bir tür Coronavirus olduğu belirlenmiştir. Salgın tüm çabalara karşın yayılmaya devam etmektedir. Halen mortalite oranı (ölüme yol açma riski) %3,5 dolayındadır. Bu oran, yine bir tür Coronavirus’un 2003 yılında neden olduğu SARS salgınına göre daha düşüktür; buna karşılık, virus bu defa daha hızlı yayılmış, daha kısa sürede daha çok insana bulaşmış ve bu nedenle tüm dünya için bir tehdit oluşturmuştur.

Aşağıda bu salgın ve genel anlamda benzer virus salgınlarına ilişkin sık sorulan soruların yanıtları verilmiştir;

Virüsler neden önemlidir?

Üst solunum yolu infeksiyonları ve akut bronşitin %90-95 oranında nedeni virüslerdir. En sık solunum yolu infeksiyonlarına yol açan virüsler, Influenza virus (grip), Rhinovirus, Adenovirus, Parainfluenza virus ve Coronavirus’ tur.

Neden virüs infeksiyonlarından korkuyoruz?

Genel olarak, influenza (grip) virüsü dışında,  solunum yolu infeksiyonlarına yol açan viruslara yönelik etkin bir ilaç ya da aşı yoktur. Dolayısıyla, İnfluenza dışında bu virus infeksiyonlarından, genel önlemler dışında korunma olanağı, genel sağlık desteği dışında tedavi seçenekleri bulunmamaktadır. Antibiyotikler yalnızca bakteri olarak adlandırılan infeksiyon etkenlerine karşı etkilidir, virüs infeksiyonlarında bir yararları yoktur. Benzer şekilde, İnfluenza virüsüne etkili oseltamivir gibi sınırlı sayıdaki ilaç diğer virüs infeksiyonlarında herhangi bir yarar sağlamamaktadır.

Neden solunum virüsü ile enfekte olan bazı insanlar daha hafif infeksiyon geçirirken, bazılarında pnömoni (zatürre) gibi daha ağır infeksiyonlar ortaya çıkıyor?

Virüs infeksiyonlarının şiddeti iki etkene göre farklılık gösterebilir. Bunlardan birincisi, maruz kalınan virüsün saldırganlık gücü (insan vücudunun savunma sistemlerini alt etme kapasitesi) ve ne kadar virüsün solunum sistemine girdiğidir. Basit bir mantıkla, solunum yollarına giren virüs sayısı arttıkça (daha çok öksüren, daha fazla burun temizleyen hastalarla daha yakın temasta bulunulması), virüslerin savunma sistemlerimizi alt edip daha alt solunum yollarına (bronşlara ve akciğerlere) ulaşma olasılığının artacağı ve bronşit (bronş infeksiyonu) ve zatürre (akciğer infeksiyonu) gibi ağır infeksiyonlara yol açabileceği anlaşılabilir.

İkinci etken, virüs ile karşılaşan kişinin savunma (bağışıklık) sisteminin gücüdür. Genel olarak, bağışıklık sistemimiz yaşlılarda, altta yatan kronik hastalığı olanlarda, iyi beslenmeyenlerde, bedensel ya da ruhsal olarak aşırı yorgun olan bireylerde daha zayıf olmaktadır ve bu bireylerde virüs infeksiyonları daha ağır seyretmektedir. Tütün ve tütün ürünleri (sigara, nargile gibi) kullanımı da solunum yollarının savunma mekanizmalarını bozmakta ve CoVID_19 dâhil pek çok solunum yolu infeksiyonunun gelişimini kolaylaştırmaktadır.

Neden virüs salgınları daha çok Uzak Doğu’dan kaynaklanıyor ?

Bazı solunum virüslerinin ana konağı çeşitli hayvanlardır. Örneğin İnfluenza virüsünün ana konağı su kuşlarıdır. Günümüzdeki son salgına neden olan Coronavirus’un da ana konağının yarasalar olduğu düşünülmektedir. Çin mutfağında hem çok çeşitli kara, hava ve su hayvanları kullanılmakta hem de bu hayvanların etlerinin “taze” (olabildiğince yeni kesilmiş) olması tercih edilmektedir. Bu nedenle, yaygın olarak, çok çeşitli hayvanların bir arada olduğu, hem hayvanların birbirleriyle hem de insanların hayvanlarla çok yakın temasta bulunduğu büyük canlı hayvan pazarları kurulmaktadır. Bu Pazar yerlerinde insanlar, aslında başka hayvanlarda konaklayan, ama geçirdikleri mutasyonlar (genetik değişimler) sonucu insan hücrelerini de enfekte etme potansiyeli olan çok değişik virüslere yoğun düzeyde maruz kalmaktadır.

Coronavirus hangi hayvanlardan insana geçer?

Bu hastalığın başlangıcındaki ilk kaynak olarak Huanan Deniz Ürünleri Toptan Satış Pazarında yasadışı satılan vahşi hayvanlar düşünülmekle birlikte, insandan insana ve sağlık merkezlerinde bulaşma bildirilmiştir Dolayısıyla, halen ülkemizdeki kuş, kedi ya da köpekler sağlık açısından hiçbir tehdit oluşturmamaktadır.

Coronavirus infeksiyonunun belirtileri nelerdir?

Kuluçka dönemi (virüsle karşılaştıktan ilk belirtilerin ortaya çıkmasına dek geçen süre) 2-14 gün arasındadır. Kuluçka dönemi sırasında hastalık belirtisi olmaz.

Bu virüs infeksiyonu diğer solunum yolu infeksiyonlarına benzer belirtilere neden olmaktadır. Temel olarak ateş, öksürük ve nefes darlığına yol açmaktadır. Bazı hastalarda boğaz ağrısı ve burun akıntısının da olduğu görülmüştür. Hastalık genellikle orta-ağır bir klinik seyir göstermektedir. Ağır hastalanan ve ölen kişilerin büyük kısmı, ileri yaştaki (>65y), ve altta yatan hastalıkları (akciğer hastalıkları, organ yetmezlikleri, kanser, diyabet, bağışıklık baskılayan hastalıklar) olan kişilerden oluşmaktadır. Genç sağlıklı erişkinlerde hastalık nispeten hafif seyretmektedir.

Bu belirtileri olan ve infeksiyonun saptandığı ülkelerden gelen (özellikle son 14 gün içinde o ülkelerde bulunmuş) ya da bu tür bireylerle teması bulunan kişiler, mutlaka bu infeksiyon açısından durumlarını bildirerek sağlık kuruluşlarına başvurmalı ve değerlendirilmelidir.

Kronik obstrüktif akciğer hastalığı ve astım gibi kronik solunum sistemi hastalıklarının belirtileri, Coronavirus infeksiyonunun yol açtığı öksürük ve nefes darlığı gibi belirtilere benzemektedir. Kronik solunum sistemi hastalığı olan kişiler, şikâyetlerinde günlük değişkenliklerden daha fazla şiddetlenme olduğunda, özellikle ateş ortaya çıktığında, balgam miktarında artış, balgam renginde koyulaşma olduğunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Bu kronik hastalıklara herhangi bir solunum yolu infeksiyonunun eklenmesi kişinin genel durumunu bozmakta, hastalık şiddetini oldukça artırmaktadır.

Virüs nasıl bulaşmaktadır?

Tüm solunum virüsleri gibi, Coronavirus’un da temel olarak hasta kişinin öksürmesi, hapşırması, burnunu temizlemesi, gülmesi, konuşması sırasında saçılan damlacıkların solunması ile bulaştığı bilinmektedir. Bu yolla bulaş, genellikle hasta kişiyle 1 metreden daha yakın mesafeli temas sonucu gelişmektedir. Ayrıca, hasta bir kişinin temas ettiği yüzeylere (kapı kolu vb) dokunma ve daha sonra dokunan el ile ağız, burun ya da göze temas yoluyla da bulaşma riski bulunmaktadır.

Nasıl korunabilirim?

Tüm solunum yolu infeksiyonlarından korunmada benzer önlemler geçerlidir:

Eller sabunla en az 20 saniye boyunca düzenli olarak yıkanmalıdır. Eğer su ve sabun yoksa alkol temelli dezenfektan solüsyonlar kullanılabilir.

Her durumda, olabildiğince, yıkanmamış ellerle gözlere, buruna ya da ağıza dokunmaktan kaçınılmalıdır.

İnfeksiyonu olan kişilerle yakın temastan kaçınılmalıdır.

Hastaların mümkün olduğunca evden çıkmamaları, öksürürken ya da hapşırırken ağız ve burunlarını mümkünse kâğıt mendille kapatıp, mendili çöp kutusuna atmaları gereklidir. Kâğıt mendil yoksa ağız ve burunlarını kollarının iç yüzüyle örtmeleri önerilir (bu şekilde ellerinin görece temiz kalması ve virüsün el teması yoluyla yayılmasının önlenmesi amaçlanır). Hasta kişilerin maske takması da virusun saçılmasını ve bulaşmayı azaltmaktadır.

Hasta kişinin elle temas ettiği yüzeylerin düzenli olarak temizlenmesi önerilir. Bu yüzeylerin temizliğinde kullanılan klorheksidin, biguanidler gibi dezenfektan maddeler bazı astım hastalarında bronşlarda daralmayı tetikleyebilir. Bu nedenle astımlı hastalar yüzey temizleyici olarak bu tür maddelerden kaçınmalıdır.

Coronavirus’lara yönelik bir aşı bulunmamaktadır. Ancak Çin hükümeti, salgının erken döneminde etken virusun genetik yapısını belirlemiş ve dünyadaki bilim merkezleriyle paylaşmıştır. Dolayısıyla, bir aşı geliştirme çabaları en az üç ülkede (Çin, A.B.D. ve İngiltere) başlamıştır. Ancak herhangi bir aşının en acil koşullarda insanların kullanımına sunulması en az 6 aylık bir süre gerektirmektedir.

İnfeksiyona yakalanırsam nasıl tedavi olabilirim?

Önceden de belirtildiği gibi, İnfluenza virüsü dışındaki solunum virüslerine etkili herhangi bir ilaç bulunmamaktadır. Bu nedenle yalnızca yakınmalarını hafifietmeye yönelik ağrı kesici, ateş düşürücü gibi ilaçlar kullanılabilir.

Ateşi 48 saat içinde düşme belirtisi göstermeyen ya da solunum sıkıntısı (nefes darlığı) olan kişilerin hızla bir sağlık merkezine başvurması gereklidir.

Türk Toraks Derneği bu konuyla ilgili ne yapıyor, ne yapacak?

Toraks Derneği bünyesindeki Solunum Sistemi İnfeksiyonları Çalışma Grubu; yeni Coronavirus açısından daha Çin’de dikkat çeken küme olgular bildirilmeye başlandığı günlerde durumu yakından takip etmeye başlamış, Ocak ayının son haftasında bu yeni infeksiyonla ilgili halkımıza yönelik hazırlanmış dernek web sayfalarından bilgilendirme yapmıştır. Hastalık farklı coğrafyadaki ülkelerde de görülmeye ve bildirilmeye başladığında Derneğimiz Merkez Yönetim Kurulundan Prof. Dr. Hasan Bayram, Prof. Dr. Adile Berna Dursun, Prof. Dr. Metin Akgün, Doç. Dr. Yavuz Havlucu, Dr. Pelin Duru Çetinkaya ile Solunum Sistemi İnfeksiyonları Çalışma Grubu’ndan Prof. Dr. Abdullah Sayıner, Prof. Dr. Füsun Öner Eyüboğlu, Doç. Dr. Cenk Babayiğit, Prof. Dr. Ebru Çakır Edis’den oluşan CoVID-19 Bilim Kurulu oluşturulmuştur. Salgının dünyadaki seyri ve bilimsel arenadaki gelişmeler Bilim Kurulumuz tarafından yakından takip edilmektedir. Yine bu kurul içinden temsilciler Sağlık Bakanlığı’nın Bilim Kurulu’nda da yer almakta ve bu konudaki çalışmalara destek sağlamaktadırlar.