Ana Sayfa Tıp&Sağlık Sosyal Temas Eksikliğinin Beyni Küçülttüğü Ve Vücudu İltihaplı Proteinlerle Doldurduğu İleri Sürüldü

Sosyal Temas Eksikliğinin Beyni Küçülttüğü Ve Vücudu İltihaplı Proteinlerle Doldurduğu İleri Sürüldü

Yeni bir araştırma, yalnızlığın fizyolojik etkisine dair şimdiye kadar toplanmış en net içgörülerden bazılarını sunuyor. Bulgular, sosyal temas eksikliğinin beyninizin bazı kısımlarını küçültebileceğini ve vücudunuzu iltihaplı proteinlerle doldurabileceğini ortaya koyuyor.

Araştırmacılar, Antarktika’daki uzak bir istasyonda 14 ay izole edildikten sonra dokuz kutup bilim insanının beyin değişikliklerini takip ettiler. Veriler, uzaktaki karakolda yalnız geçirdikleri süre boyunca aslında birkaç önemli bölgenin küçüldüğü çarpıcı yapısal beyin değişikliklerini ortaya koydu.

Yalnızlık veya sosyal izolasyon ile kötü sağlık arasındaki ilişki bir süredir biliniyor. Çok sayıda büyük ölçekli epidemiyolojik çalışma, felç, bunama ve kardiyovasküler problemler riskinin artmasını çeşitli derecelerdeki sosyal izolasyonla ilişkilendirdi. Ancak bunların tam olarak nasıl bağlantılı olduğu tamamen net değil.

Bazı çalışmalar, kötü alışkanlıklara ve nihayetinde kötü sağlığa yol açan şeyin sadece sosyal etkileşim eksikliği olduğunu varsayıyor. Belki de başka insanları görmediğiniz için daha fazla yiyor, egzersiz yapıyor veya daha az hareket ediyorsunuz? Bağlantının nedensellik değil korelasyon olması mümkün. Ancak beklenmedik Antarktika beyin çalışması gibi araştırmalar başka bir şeyin rol oynadığını öne sürüyor gibi görünüyor.

Plasma proteomic signatures of social isolation and loneliness associated with morbidity and mortality

Nature Human Behavior’da yayınlanan yeni bir çalışma, yalnızlığın fizyolojik etkisine dair bugüne kadarki en net içgörülerden bazılarını sunuyor. Araştırma, yaklaşık 42 bin kişide “proteomik” imzalar olarak adlandırılanlara baktı. Bunlar esasen sosyal olarak izole olmuş veya yalnız olan kişilerde bulunan farklı protein kombinasyonlarıdır ve bu özelliklerle özdeşleşmeyen kişilerden toplanan verilerle karşılaştırılır.

Araştırma başlangıçta sosyal izolasyon ve yalnızlıkla ilişkili olan yaklaşık 200 proteine ​​odaklandı. Sosyal izolasyonun (sosyal temas ve yaşam koşullarının hacmi gibi nesnel faktörlerle ölçülen), yalnızlığa (katılımcılara nasıl hissettikleri sorularak ölçülen öznel bir özellik) kıyasla protein ilişkileri üzerinde önemli ölçüde daha etkili olduğu bulundu.

Mendelian Randomization adı verilen bir modelleme süreci kullanılarak araştırma, yalnızlık veya sosyal izolasyonla doğrudan nedensel bir bağlantısı olduğu görünen beş belirli proteini belirledi. Yani araştırmacılar bu proteinlerin yüksek seviyelerinin doğrudan yalnızlıktan kaynaklandığına inanıyorlar.

Araştırmacılar çalışmada, “Yalnızlıkla önemli bir nedensel ilişkiye sahip tüm proteinler, CVD [kardiyovasküler hastalık], T2D [tip 2 diyabet], felç ve ölüm oranı ile ilişkilendirildi”

Araştırmacılar beyin bölgesi hacimleri ile belirli proteinler arasındaki ilişkiye bakmaya başladıklarında işler daha da ilginçleşti. ADM olarak adlandırılan bir protein, hem sempatik sinir sistemi (SNS) hem de hipotalamik-hipofiz-adrenal (HPA) aktivitesinde rol oynadığı bilinen yüksek seviyeleriyle özellikle öne çıktı. Bu iki sistem sistemik stresi ve inflamatuar tepkileri etkiler. Yüksek ADM seviyeleri ayrıca vücudun esenlik hissini düzenleyen önemli beyin bölgelerindeki hacmin azalmasıyla da bağlantılıydı.

Araştırmacılar çalışmada, “En güçlü ilişki, ADM ile interoseptif mekanizmalar için bir merkez olan insula arasında bulundu. İnterosepsiyonun, yalnızlık-sağlık bağlantısının altında yatan beyin-vücut etkileşimleri için hayati bir yol olarak işlev gördüğü ileri sürülmektedir. Plazma ADM seviyeleri ile duygusal, ödüllendirici ve sosyal süreçlerde yer alan bir bölge olan sol kaudat arasında başka önemli ilişkiler de gözlemlenmiştir.”

Bulgular, sosyal bağlantının insan sağlığı için temel önemine dair büyüleyici bir bakış açısı sunmaktadır. Ve beyin boyutu ile yalnızlık arasındaki doğrudan ilişki, insan evrimine dair belirli teorilere ikna edici bir ağırlık katmaktadır. Örneğin, evrimsel antropolog Robin Dunbar tarafından 1990’ların sonlarında öne sürülen sosyal beyin hipotezi, primatlarda giderek karmaşıklaşan sosyal davranışları nedeniyle büyük beyinlerin evrimleştiğini öne sürmektedir.

Loneliness linked to higher risk of heart disease and stroke and susceptibility to infection

Yeni çalışmanın ortak yazarı, Cambridge Üniversitesi’nden Barbara Sahakian, bulguların sosyal izolasyon ile sağlık sorunları arasındaki bilinen bağlantılara ikna edici bir biyolojik temel sunduğunu söylüyor. Yüz yüze etkileşimlerin sağlıklı insan işleyişi için hayati bir unsur olduğunu öne sürüyor.