Ana Sayfa Tıp&Sağlık İSTAHED; Daha sıkı tedbirlere ihtiyaç var

İSTAHED; Daha sıkı tedbirlere ihtiyaç var

İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) tarafından 7’ncisi düzenlenen Ulusal İSTAHED Aile Hekimliği Kongresi online olarak gerçekleştirildi.

Kongre basın toplantısında konuşan İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Başkanı Dr. Kutbettin Demir, sözlerine “Öncelikle salgın nedeniyle bugüne dek kaybettiğimiz tüm sağlık çalışanlarımızı saygı ile anıyor, halen hasta olanlara da şifa dileklerimizi iletiyoruz.” diye başladı.

Demir, “Mart ortasında başlayan salgınla birlikte her ne kadar yasal olarak henüz bir engel yoktu ise de İSTAHED olarak meslektaşlarımızı olası bir bulaş riskine koruma sorumluluğu adına Antalya’da yüz yüze yapacağımız kongremizi ertelemek zorunda hissettik.  Ve ne yaz ayları ne de sonbaharda salgının dizginlenememesi, bizi bu sene online kongre yapmaya mecbur kıldı. Açılış konuşmasını WONCA Avrupa Başkanı Sn. Prof. Dr. Mehmet Ungan’ın yaptığı IKON 2020, 25-28 Kasım 2020 tarihleri arasında online platformda olmak üzere dört gün boyunca binlerce meslektaşımıza ulaştırdık. Uyduları ile, online katılımlı oturumları, sözlü bildirileri ve sosyal programları ile bu yıl da tüm dünyayı etkileyen Covid-19 salgınına rağmen yüz yüze kongrelerimizin sıcaklığını yaşamaya çalışarak birinci basamağın sürekli eğitimi çalışmalarımızı sürdürmüş olduk.” dedi.

“SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI’ KONGRENİN MOTTOSU OLDU

“Bu yıl kongremizin mottosu ‘Sağlık Çalışanlarının Sağlığı’ olarak belirlendi.” diye konuşan Demir, “Dünya tecrübesinden biliyorduk ki pandeminin en çok etkilediği kesim sağlık çalışanları idi. Bu tecrübeden yola çıkarak Şubat 2020’de daha salgın ülkemize gelmeden Aile Hekimlerinin salgındaki yerine ve çalışma şartlarına dair görüşlerimizi duyurmaya, salgın ülkemize geldiğinde olabileceklere dair yol haritalarımızı çıkartmaya başladık. Bu kapsamda Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu’na, Sağlık Bakanlığı’na, Sosyal Güvenlik Kurumu’na, Aile ve Çalışma Bakanlığı’na, Milli Eğitim Bakanlığı’na, Siyasi Partilere, ilgili vekillere ve Belediye Başkanlıklarına ve konusu itibarı ile ilişkisi olan tüm kurumlara salgında birinci basamakta hizmet sunumu ve salgında birinci basamak sağlık çalışanlarının sağlığı ile ilgili öneri ve taleplerimizi ilettik. Bununla da kalmayıp yaptığımız çalışmalarla pandeminin toplumdaki yayılımını önleme ve en az zararla salgını atlatmaya dair önlem önerilerimizi de paylaştık. Tüm çalışmalarımızı gerek web sitemizden duyururken yazılı ve görsel medyada da fikirlerimizi paylaşma fırsatını sonuna kadar kullandık. Pandeminin yanı sıra bu yıl ülkemizin yaşadığı ve bundan sonra da yaşamaya devam edeceğini bildiğimiz deprem gerçeğinin varlığından yola çıkarak 28 Kasım Cumartesi günü Prof. Dr. Mehmet Şükrü Sever hocamızın Ezilme Sendromu, Marmara ve İzmir Depremi’nden Çıkan Dersler konulu oturumu ile bu konuyu da kongremize taşımış olduk.” dedi.

COVID-19 PANDEMİSİNDE NE DURUMDAYIZ?

İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Tamur, “Mart ayı itibarıyla süregelen salgında ne yazık ki iyi bir sınav verdiğimizi söylememiz mümkün görünmüyor.” diyerek, şunları söyledi:

“Mart ayında 1 vakadan Kasım ortasında resmi verilerle 450 bin hastaya ulaşmış bulunuyoruz. En az 12 bin canımızı kaybettiğimiz, her hafta onlarca sağlık çalışanımızı şehit verdiğimiz ve günlük hasta sayısındaki artışı durduramadığımız, Kasım ayında da artık maske, mesafe, temizlik üçlemesi ile ve il Valiliklerinin aldığı çekingen önlemlerle durduramayacağımız da ortadadır. Neredeyse her binada, her iş yerinde, her sınıfta, her mağazada, her sokakta, her ulaşım aracında bir bulaştırıcı ile karşılaşma ihtimalimiz kaçınılmaz hale gelmiştir. Hal böyle iken, umutla etkin ve yeterli aşının ülkemiz insanına ulaşmasını beklerken, can kayıplarımızın daha da hızlı artmasını, acılarımızı daha fazla büyütmeyi, sağlık hizmetlerinin tıkanmasını göze almamamız gerektiğini, vatandaşımızın yaşamsal ekonomik kaygılarını kamu kaynakları ile sübvanse ederek, sosyal yaşamı en asgari seviyeye indirmek gerektiğini, güvenlik, sağlık ve beslenme alanları dışında kalan tüm yaşam standartlarımızı bir süreliğine durdurmak veya en alt seviyeye indirmek zorunda olduğumuzu tekrar belirtmek isteriz.”

“SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞINI VE HAKLARINI KORUMALIYIZ”

Geldiğimiz noktada Covid-19’la mücadelede artık salgın yönetimine dair temel değişiklikler yapma zorunluluğunun kendini dayatmakta olduğunu belirten Tamur, “Bunlardan ilki Covid-19’a ait tüm verilerin şeffaf bir şekilde kamuya açması ve halkın gerçeklerle yüzleştirilmesi, aynı zamanda akademiye salgın önlemleri konusunda yapılacak çalışmalarda aydınlık bir veri tabanı sağlanmasıdır.  Bu sayede hem alınan önlemlerin süreci nasıl etkilediği, nerelerde eksik kalındığı, nerelerde değişikliğe gidilmesi gerektiği daha net görünecek, hem de halkımızın salgın yönetenlere olan güveni tazelenecektir. Güven, salgınla mücadelenin başarısındaki en temel parametresidir. İkinci olarak kongremizin de mottosu olan ‘Sağlık Çalışanlarının Sağlığı’ konusunda fiili adımlar bir an önce atılmalıdır. Zira daha ne kadar süreceği belli olmayan bu felaketin asıl mağdurları sağlık çalışanları olmuştur. Bu durumun sürdürülemez bir boyuta geldiği de açıktır. Bu amaçla öncelikle hastalık nedeniyle vefat eden meslektaşlarımızın ‘meslek şehidi’ sayılmalarına, Covid-19’un da bir meslek hastalığı olarak kabulüne ihtiyacımız vardır.” dedi.

“AİLE SAĞLIĞI MERKEZLERİNİN İSTİHDAMI ARTIRILMALI”

“Aile hekimliği çalışanlarının tüm bu süreçte ayrışmamış hastalarla ilgilendiği, dolayısı ile en riskli grupta yer aldığı kabul edilmeli” diyen Tamur, sözlerine şöyle devam etti:

“Çalışanlara düzenli tarama ve antikor testleri yapılmalı, kendisi ya da birinci derece yakınlarında şikâyeti olan sağlık çalışanlarının covid-19 teşhis ve tedavisinde kolaylık sağlamak adına başvuracakları sağlık kurumları gösterilmelidir. Müdürlüklerce kaliteli ve yeterli kişisel koruyucu ekipman dağıtımı yapılmalı, çalışanlar için grip aşısı derhal temin edilmelidir. Personel eksikliklerine yönelik önlemler alınarak boş birimler ve aile sağlığı çalışanı olmayan birimlerin eksiklikleri tamamlanmalıdır. Kayıtlı hasta katsayılarında düzenleme de yapılarak ekonomik kayıplar telafi edilmeli, kayıtlı nüfus tavanı 2500’lere çekilmeli, bu düzenlemede sıfır nüfuslu yeni birimler için ilk 1000 kişi için ödenen taban ücretlerde aile hekimliği cazip kılınmalı, cari gider ödemeleri binasız boş birimlerin doldurulmasını sağlayabilecek düzeylere çekilmelidir. Aile Sağlığı Merkezlerine bakanlıkça ek hemşire, tıbbi sekreter ve güvenlik görevlisi istihdam edilmelidir. Pandeminin başından itibaren ayrışmamış hastalara hizmet vermiş olan, aşılama ve izlem oranlarını düşürmeyerek dünya da örnek gösterilen aile hekimliği çalışanlarına ek bir ödeme yapılmamıştır. Eylül ayında yayınlanan ek ödeme genelgesi 3 aylığına sadece özellikli izlem hastalarına yapılan telefon aramasına endeksli olarak ve başkaca birçok şarta bağlanarak yapılması kararlaştırılmıştır. Böylece pandemi boyunca verilen tüm hizmetler yok sayılmıştır. Bu düzenleme geri çekilerek tüm aile hekimliği çalışanlarına mart ayından geçerli olan adil bir ek ödeme şartsız olarak verilmeli, hastalanan ya da temas nedeniyle karantinaya alınan çalışanların çalışmadıkları günlere dair yapılmış olan ücret kesintilerinin iadesi mart ayı baz alınarak yapılmalı, özelden gelen çalışanların kadroları kamuya aktarılmalı tüm haklar kamu çalışanları ile eşitlenmelidir. Aile hekimliğinde alınan tüm ücretin emekliliğe yansıması sağlanmalı, emekli sağlık çalışanların yaşam standartlarını sağlamalarına yetecek ücretlendirme yapılmalı, yıpranma payıyla ilgili kanun sağlık çalışanlarında geçmişe yönelik de işleyecek şekilde değiştirilmelidir. Tüm bu önerilerin hayata geçirilmesi ve ‘Sağlık Çalışanlarının Sağlığının korunması’ pandemi yönetiminin sürdürülebilmesinin temel koşulu olmuştur.”

AŞI REDDİ VE DİĞER SALGIN TEHLİKELERİ

İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Genel Sekreteri Dr. Serkan Özbakış ise, “Henüz aile hekimliği çalışanlarımıza grip aşısı yaptıramamış olmamızın yanında, kayıtlı bebeklerimizin ve çocuklarımızın da aşılarını temin etmekte zorlandığımız bu dönemde olası bir covid-19 aşısının bizlerden başlanarak tüm halkımıza uygulanması sürecinde umudumuz Bakanlığımızın artık aile hekimliğini dışlamadan, onu kendi haline bırakmadan, sahadaki biz temsilcilerinin görüşlerini dinleyerek ve dikkate alarak yol aldığı yeni bir sürecin açılmasıdır.” dedi.

Unutulmamalıdır ki, önümüzdeki süreçte tüm dünya, Covid-19’a bağlı gelişebilecek komplikasyonlarla, bu dönemde takibi ihmal edilmiş hastalıkların sonuçlarıyla ve ihmal edilmiş aşıların getirdiği yeni salgınlarla baş başa kalacaktır.” diyen Özbakış, şu açıklamaları yaptı:

“Amerikan Kızılhaçı, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC), UNICEF, BM Vakfı ve DSÖ tarafından kurulan Kızamık ve Kızamıkçık Girişimi tarafından nisan ayında yapılan açıklamada COVID-19 hızla yayılmaya devam ederken, 117 milyondan fazla çocuk kızamık aşısı olamayabilir uyarısı yapılmıştı. Maalesef kasım ayı itibarı ile bu öngörünün gerçekleştiğini de görmekteyiz, zira Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Amerika Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından Kasım ayında yayınlanan son raporda, 2019 yılında dünya genelinde kızamık vakalarının yaklaşık 870 bine yükselerek, 1996 yılından bu yana bütün DSÖ bölgelerinde bildirilen en yüksek seviyeye ulaştığını bildirdi. Ülkemizde ise salgının tüm şiddetine rağmen aşılama oranlarımızda kayda değer bir düşme yaşanmadığını, kapanan hastane poliklinikleri ve covid-19 pandemisinin getirdiği ek iş yüküne rağmen kızamıkta %98 gibi bir aşılama oranının bu yıl da yakalanacağı görünmektedir. Halen eksikliğini çektiğimiz grip, suçiçeği, kpa ve 9. Ayda uyguladığımız M-Vac’ın temininde yaşanan aksaklıkların önümüzdeki dönemde sağlık istatistiklerimizi kötü yönde etkilemesi riskini de not etmek isteriz.

SAĞLIKTA ŞİDDET YASASI, ŞİDDETİ ÖNLEMEDE ETKİLİ OLMADI

İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Sercan Ahmet Uluç da, salgın öncesinden gelen ve salgınla beraber hem sayıca hem de etki olarak kendisini daha fazla gösteren sağlıkta şiddetin maalesef bu dönemde de sağlık çalışanlarının en önemli sorunu olmaya devam ettiğine dikkat çekti. Uluç, “Mecliste tüm partilerin desteğini alarak çıkan ancak sahadaki pratikte şiddeti önlemede hiç etkisi olmayacağını belirttiğimiz ve bunda da haklı çıktığımız sağlıkta şiddet yasası kökten elden geçirilmelidir. Salgının başında Nisan 2020’de salgınla beraber artan hizmet ihtiyacına paralel artması beklenen sağlıkta şiddet olaylarına dikkat çekmiş ve konuyla ilgili taleplerimizi ayrıntılandırmıştık.” dedi.

Uluç, bu talepleri tekrar maddeler halinde şu şekilde açıkladı:

  1. Derhal TCK’ya “sağlık çalışanlarına karşı uygulanan suçlar” başlığı ile,

– Hasta ve yakınlarınca uygulanan fiziksel suçlara alt sınırı 5 yıldan başlayan

– Hasta ve yakınlarınca uygulanan sözel baskı, tehdit, hakaret ve çalışanın şevkini kıracağı açık olan kötü sözleri söyleyenlere alt sınırı 2 yıldan başlayan

– Bu suçların basın ve sosyal medya yoluyla işlenmesi halinde cezanın iki kat arttırıldığı

– Açılacak davaların hızla görülmesi için süre sınırlamasının olduğu

– Verilen cezaların ertelenemez ve paraya çevrilemez olduğuna dair maddeleri içeren yasal düzenleme,

  1. Tüm sağlık kurumlarına etkin ve geniş yetkili güvenlik görevlisi temini
  2. Kabahatler kanununa, sağlık kurumlarında suç teşkil etmeyen ama düzeni ve huzuru bozarak gerilimi arttıracak hareketleri yapanlara karşı anında ceza verilebilmesine imkan tanıyan bir maddenin eklenmesi ve uygulamasının kolluk kuvvetleri aracılığı ile başhekimliğe, kurum ve bölüm yönetimine bırakılması
  3. RTÜK’ün sağlık çalışanlarının dikkatini dağıtacak, huzurunu bozacak, şevkini kıracak her türlü yayına anında ve etkili müdahalesine izin veren düzenlemelerin yapılması,
  4. İlgili idarecilerce sağlık kurum ve kuruluşlarında teması azaltacak, sağlık çalışanların virüs yükünü düşürecek, sağlık çalışanlarının kişisel güvenliklerini sağlayacak, moral ve motivasyonlarını yükseltecek her türlü tedbirin kurum çalışanlarının görüşü alınarak yapılması,
  5. İl Pandemi Kurullarına tüm basamaklardan sağlık çalışanlarının sahada bizzat çalışan temsilcilerinin alınması ve alınacak kararlardaki uyarıların dikkate alınması
  6. Sağlık çalışanları ve birinci derece yakınlarına ayrıcalıklı sağlık hizmetinin tüm kamu ve özel kurumlarca ücretsiz olarak verilmesi

“Bu değişiklikler uzun ve zorlu bir mücadele verecek olan sağlık çalışanlarının kendilerini güvende hissetmelerine neden olacaktı.” diyen Uluç, ayrıca şunları ifade etti:

“Mart 2020’de ‘salgında hastalar hastanelerde tedavi edilir, ama salgınlar ancak ve ancak Birinci Basamakta kontrol altına alınabilir’ diyerek Bakanlığımızın birinci basamaktan, aile hekimlerinden bağımsız süreci yönetmesinin zorluğuna dikkat çekmiştik. Kongremiz aracılığı ile yeniden belirtiyor ve uyarıyoruz, siz elimizi rahatlatın, bizler sadece salgınla mücadeleye odaklanalım, hastalarımızın sağlığı için mücadele edelim. Bu yüzden mücadele stratejisinin oluşturulduğu Koronavirüs Bilim Kuruluna bir Aile Hekimliği akademisyeni hocamızı ve sahada aktif görev alan temsilci niteliğinde bir Aile Hekimi meslektaşımızı ekleyin. Bizler hekimlik mesleğinin gereği olarak şartların olağanüstü olduğu durumlarda akıl ve bilim ile koordine edildiği sürece tüm bilgi, birikim ve emeğimizle halkımızın yanında olacağız.”