Ana Sayfa Eczacılık Hem Ülkemizin Hem de Dünyanın Geleceğine Stratejik Yatırım

Hem Ülkemizin Hem de Dünyanın Geleceğine Stratejik Yatırım

W –  Keymen İlaç için ilk aklımıza gelenler; koruyucu sağlık  hizmeti ve  kurumsal bir aile firması olmaktadır. II. nesil temsilcisi ve Genel Müdür’ü olan Dr.Orhan Mutlu’yu tanımak istiyoruz, kendinizi aktarırken başarılı genç bir yönetici olarak başarı reçetenizi de alabilir miyiz?

O.M.T.- Başarının reçetesi herkese göre değişmekle birlikte, benim için öncelikle sevdiğim işi yapmaktır. Hayal kurabilmekte önemli. Hayalinizdeki hedefe inanmak ve akabinde belirlediğiniz hedefe yönelik olarak çok çalışmak gerekiyor. Hedeflerinize inanan iyi bir ekip kurarak, organizasyonu doğru yönlendirdiğinizde, zaman ve şartlara göre de değişimlere de ayak uydurabiliyorsanız başarı da gelecektir.

W- Dr. Mustafa Topal ve eşi Eczacı Perihan Topal  1973 yılında Ankara’da ilaç ham maddeleri ithalatı yapmak amacıyla kurdukları Keymen Ecza Depoculuk ve Limited Şirketi ile bugünkü Keymen İlaca varan serüveni sizden kısaca alabilir miyiz?

O.M.T. – Keymen İlaç sizin de belirttiğiniz gibi, 1973 yılında babam Dr.Mustafa Topal, annem Ecz.Perihan Topal ve ortakları tarafından Keymen Ecza Depoculuk Ticaret ve Ltd Şti adıyla kurulmuş ve halen bir aile şirketi olarak DMT Grup bünyesinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Ecza depoculuğu, temsilcilik ve ithalat çalışmaları ile çıktığımız bu yolda, yeniden yapılanma ve dikey büyüme stratejimiz kapsamında unvanımızı 2006 yılında Keymen İlaç Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. ve 2013 yılı itibarıyla da Keymen İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. olarak değiştirdik.

 

 

Grubumuzun temelleri aslında 1965 yılında Dr.Mustafa Topal’ın ilk şahsi firmasını kurması ve 1970 yılında Ecz.Perihan Topal’ın Ecz.Perihan Topal İthalat İhracat Mümessillik firmasını kurması ile atılmıştır. Babamın 1960’lı yıllarda Doğu Avrupa ülkelerine yaptığı seyahatlerde halk sağlığına verilen önem ve halk sağlığına ilişkin ürünlerin çok ekonomik olması dikkatini çekmiş ve özellikle aşılar için o yıllarda yurtdışında ki üreticilerle işbirliğimiz başlamış ve halen başarılı bir şekilde devam etmektedir. Ben de 1983’den bu yana fiilen firmamızda çalışıyorum. Başlangıçta tatillerde ve okul sonrası zamanlarda, Tıp fakültesinden mezun olur olmaz da tam zamanlı olarak işlerimizi ilerletmek ve geliştirmek için çalışmaya başladım. Süreç içinde çeşitli aşıların, antiserumların, ilaçların, ilaç hammaddelerinin ve tıbbi cihazların ithalatı ile başlayan çalışmalarımızla günün şartlarına uyum sağlayarak bugüne geldik.

 

W- 40 kere maşallah: 40. yılınız da  Keymen İlaç olarak, 2010 – 2012 dönemindeki satış gelirleri artış hızı değerlendirmelerine göre % 609’luk büyüme oranı ile Allworld Türkiye 100 şirketleri sıralamasında 11. sırada yer aldınız. İlaç sektörü tek haneli büyümelere bile duacı iken bu olağanüstü başarı nasıl gelişti?

O.M.T.-  Öncelikle çok mutlu olduğumuzu belirtmek isterim. 40 yılda dünyada ve ülkemizde pek çok değişiklik oldu ancak biz zor olanı başardık, 40 yılı salimen tamamladık ve önümüzde daha çok uzun yıllar olduğuna inanıyoruz. Biz özellikle son 5 yılda kabuk değiştirdik, ihtisaslaştık, istihdamımızı artırdık, büyüdük ve büyümeye devam ediyoruz. Bu başarı, işimizi doğru yaptığımızı gösteriyor.

W- 2008-2010 döneminde gerçekleştirdiğiniz % 98’lik yıllık satış gelir artış hızıyla Türkiye’nin en hızlı büyüyen firmaları arasında yer almayı başardınız ve 2011 yılında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından ülkemizin en hızlı büyüyen şirketlerine verilen ödülü de aldınız. Tüm bu ödüllerin ve başarıların; çalışanlarınıza, hizmet sunduğunuz sağlık camiasına, sağlık bakanlığına, sektöre ve kamuoyuna yansımaları nasıl oldu?

O.M.T.- 1973 yılından bu yana faaliyet gösteren ve T.C. Sağlık Bakanlığı’nın aşılar, serumlar için ana tedarikçilerinden biri olan 40 yıllık bir firma olmamıza rağmen sektörde ve kamuoyunda yeterince tanınmıyorduk. Bu ödül ve başarılar bir yandan firmamızın bilinirliğinin artmasını sağlarken bir yandan da faaliyetlerimizin ve sosyal sorumluluk alanında gerek STK’larla işbirliği yaparak gerekse kurumsal olarak hayata geçirdiğimiz projelerin basında daha geniş yer bulmasına önemli katkılar sağladı.

Bununla birlikte tüm çalışma arkadaşlarımız için de motive edici bir etki yarattığını söyleyebilirim.

W- T.C. Sağlık Bakanlığı’nın aşılar ve serumlar için ana tedarikçilerinin başında sanırım Keymen İlaç geliyordur. Hedeflemenizi kamu ve serbest pazarda nasıl planlamaktasınız?

O.M.T.- Faaliyetlerimiz ile paralel, kuruluşumuzdan günümüze firmamızın ürün portföyünde çocuk ve yetişkin aşıları öne çıkıyor. Yurt dışından ithal edilen tetanoz aşısı, difteri-tetanoz aşısı, difteri-tetanoz-boğmaca karma aşısı, BCG aşısı, kızamık aşısı, kızamıkçık aşısı ile kızamık-kızamıkçık-kabakulak karma aşısı, hepatit B aşısı ve oral çocuk felci aşısı sıralayabileceklerimizden bazıları. Aşı konusunda serbest pazarda  yetişkin aşılarımızdan Td-VAC (Difteri ve Tetanoz aşımız) için çalışmalarımızı 2011 yılından bu yana yoğunlaştırdık.

Bununla birlikte 2007 yılında kurulan Satış ve Pazarlama ekibimiz aracılığı ile kendi adımıza ruhsatlı ilaçların, tıbbi cihaz ve gıda takviyesi ürünlerin satış ve pazarlamasını sürdürüyoruz. Ayrıca ilaç ve aşı ihaleleri için ayrı bir satış ekibimiz var. Sağlık Bakanlığı’nın aşı ihalelerine katılıyor, hastane grubu enjektabl ilaçlarımızı ise ülke genelindeki hastanelerin ihalelerine katılan ecza depoları aracılığıyla kullanıma sunuyoruz.

W- Bulunduğunuz alanda sanırım her daim Sağlık Bakanlığı ve DSÖ  hatta tüm aşı üreticileri ile iletişim ve işbirliğinde olmanız gerekiyor, bu anlamda Keymen İlacın uluslar arası ilişkilerinden bahseder misiniz.

O.M.T.- Ürünlerimizin büyük bir kısmının mülkiyeti firmamıza ait olmakla beraber portföyümüzü geliştirmek için önemli firmalar ile işbirlikleri ve lisans anlaşmalarına çok önem veriyoruz. Aşılarımız için 1965’den bu yana Institute Torlak ve Institute of Imunology, 1994’den bu yana işbirliğimizin devam ettiği, UNICEF’e en fazla aşı tedarik eden ve ürettiği aşıların tamamına yakını DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) listesinde yer alan Serum Institute of India ve 2006’dan bu yana da Bio Farma enstitüsü ile çalışmalarımız devam etmektedir. Bununla birlikte Antidot ilaçlar konusunda Avrupa’nın en eski firmalarından SERB ile 2000 yılından itibaren giderek gelişen ve Almanya’dan Pohl Boskamp ile de 2009’da başlayıp büyüyerek devam eden işbirliklerimiz var.

W- Koruyucu sağlık hizmetleri dışında Dentoral Medifarma İlaç firmasını bünyenize alarak hangi terapötik alanlarda da büyümeye devam etmek istiyorsunuz?

O.M.T.-   Dentoral Medifarma İlaç firmasını satın almamızla ürün portföyümüzü daha da genişlettik. Portfoyümüze eklenen 2 antibiyotiğimiz ile akut pazarda faaliyetlerimizi artırdık. Bu yeni ürünlerimizle beraber diş hekimlerine de ziyaret götürmeye başladık.

W- Ankara Anadolu Organize Sanayi Bölgesi’nde 40.000 m2’lik bir arsa üzerine konumlandırılacağınız aşı ve ilaç fabrikanızın anlamı nedir, ülkemize neleri kazandırmış olacaksınız?

O.M.T.- Yeni tesisimiz ile ülkemizin antijen üretimi dahil sıfırdan beşeri aşı üreten ilk özel sektör kuruluşu olmayı hedefliyoruz. Bu vesile ile sadece ülkemizin ihtiyaçlarını değil, dünyanın artan aşı taleplerini de karşılayacak bir kapasite ile yatırımımızı planladık. Tesisimizin tamamlanmasıyla üreteceğimiz aşılar için ülkemiz kendi kendine yeterli hale gelebilecek ve bu aşılar için dışa bağımlılık sona erecek. Böylece ülkemizin dış ticaret açığını azaltıcı önemli bir adım olacak. Ayrıca gerek yaratacağımız istihdam olanakları gerekse ihracat gelirleri ile ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacağımızı düşünüyorum.

W- Kısa süre önce gerçekleşen V. Ulusal Aşı Sempozyumunda “Güvenli ve Etkili Aşı için Çok Sene ve Para Gerekeceği” ifade edildi! Bu görüşe ait yorumunuzu alabilir miyiz? Ve başlayacak yatırımınız üretimden ziyade Ar-Ge si olmayan bir dolum tesisi midir?

O.M.T.- Bazı aşılar için geliştirme ve üretme süreçlerinin daha uzun seneler gerektireceği doğru ve ilk yatırım maliyeti yüksek ancak nihayetinde aşı stratejik bir ürün. Bir yerden başlamak gerekli ve biz firma olarak 40 yılı aşkın süredir bu alanda çalışmalarımızı sürdürüyor ve yeni yatırımlar yapıyoruz. Bu yatırımlar için üniversite – sanayi işbirliğine önem gösteriyoruz ve yakında imzalayacağımız bir protokol ile ülkemize sadece beşeri aşılara yönelik önemli bir araştırma-geliştirme laboratuvarı kazandırmış olacağız. Hem üniversite – sanayi işbirliği alanında önemli bir adım olacak hem de buradaki çalışmaları hızla üretime yönlendireceğimiz tesisimiz için önemli bir bilgi kaynağı olacak. Bu ilk adımlar sayesinde oluşturacağımız geliştirme laboratuvarı, üretim alanları ve bu konuda eğitim alacak ve deneyim kazanacak teknik ekibimizle ile akademiden hedefe yönelik alacağımız destekler sayesinde portfoye yeni antijenlerin üretimini eklemek daha kolay ve daha ekonomik olacaktır. Geç kalmış bir yatırım olmakla beraber gerek imkanlar gerekse de doğru zaman şimdi imiş ve aradaki farkı hızla kapatabileceğimize inanıyorum.

W- İlaç stratejik sektör olarak ilan edildi ve aşı bize göre daha da fazla stratejik ürün. Bu görüşe katılır mısınız ve devletten yeterli desteği alabildiniz mi? Ne gibi desteklerde olmasını beklerdiniz?

O.M.T.- Aşı, hem bireyin hem de toplumun sağlığı için en önemli koruyucu sağlık hizmetlerinden biri. Evet stratejik bir ürün çünkü kendi aşınızı üretemiyorsanız ve dışa bağımlı iseniz, beklenmedik bir durumda ürün tedariği de yapamazsanız, pekçok insanınızın hayatını tehlikeye atarsınız. Sağlıklı, kaliteli ve uzun yaşamak da insanın temel hakkıdır. Dolayısıyla  da ahlaki ve etik bir yönü de vardır. Yani halk sağlığının iyileştirilmesi, eşitsizliğin giderilmesi ve ekonomik gelişmenin sağlanabilmesi konusunda büyük önem taşır.

Türkiye geçmişte aşı üretiminin öncülüğünü yapmış bir ülkedir ancak bugün aşı ihtiyacını dışarıdan sağlıyor. Bu gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Biz firma olarak 40 yılı aşkın süredir hizmet vermekteyiz. Bu anlamda çalışmalarımızı bir adım daha öteye taşıyarak  yatırım yapma kararı aldık ve çok yakında üretim tesisimizin temellerini atacağız ve tamamlanmasıyla da bazı aşıları Türkiye’de üreterek ve dünyaya ihraç eden bir firma olmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Bu yeni yatırımımız için teşvik başvurumuzu yıl bitmeden yapacağız ve Öncelikli Yatırım Teşviği için Sağlık Bakanlığı’na uygunluk başvurumuzu yapacağız. Ayrıca TÜBİTAK‘ın çeşitli çağrılarına da proje başvurularımızı hazırlıyoruz ve önümüzdeki dönemde başvurularımızı yapacağız.

Aşı geliştirme çalışmaları için devlet desteğinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü devlet üretilen aşıyı alacağını uzun süreli alım ihaleleri ile garanti eder veya bazı teşvikler sağlarsa bu alanda yatırımlar daha da artacaktır. Bu uzun süreli alım ihalelerinde belli bir süre içinde antijen üretimi dahil üretim yeri kurma şartı ve fiyatlarında makul piyasaya şartlarında olması önemli.

W- Domuz gribi biraz uzakta kaldı fakat 2012 yılında kızamık, bu sene hac dönemi ile MERS CoV, Suriyeli göçmenler ile  Polio bir anda ulusal sağlığımıza yönelik tehditler oldu. DSÖ’ye göre gelecekte daha büyük tehditler olabilir, dünyanın ve ülkemizin karşılaşabileceği tehditler ve bunlara yönelik tedbir senaryolarımız neler olabilir,  değerlendirmenizi alabilir miyiz?

O.M.T.- Gelişmekte olan ülkelerde birinci sağlık hizmetlerinin temel taşlarından biri aşılama programlarıdır. Etkili ve sürdürülebilir aşılama programları için gerekli altyapı ve personelin karşılanması ile halk sağlığı korunabilir. Bu anlamda firma olarak gerek yatırımlarımız, gerekse toplumu bilinçlendirmeye yönelik çalışmalarımızla karşılaşılabilecek tehditlere yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ancak bir aşı araştırma ve geliştirme laboratuvarınız yoksa yaşanabilecek her türlü salgın tehdidinde dışa bağımlı olursunuz. Aşı gibi stratejik bir üründe dışa bağımlı olmanın maliyeti ise bizim kuracağımız tesisin yatırım maliyetinin çok çok daha üstünde olacaktır.

Bu nedenle öncelikle geliştirme yapabileceğiniz, akademi ile beraber çalışabilecek bir laboratuvar ortamınız olması çok önemli ve bu konuda biz bir adım atıyoruz. Akabinde buradaki çalışmalardan çıkacak ürünü üretebilecek tesisleriniz olmalı ve biz bu konuda da bir adım atıyoruz. Bu anlamda süreç içinde çalışmalarımızın çeşitlenerek artacağını söyleyebilirim.

W- Son olarak, geçen haftalarda ilaç fiyatlandırmasındaki euro kur farkı sebebi ile “ilaç da kalite”  konusu hem ilaç sanayini hem devleti hem de TEB’i içine alan bir tartışma ortamı yarattı. 2000 başından bu yana “ilaç da 2. kalite olmaz”, üretime ait GMP vb uygulamaları yanında Biyo eşdeğerlik-yararlanım sertifikaları var söylemleri bir anda bu tartışma ile yeniden filmi başa döndürdü gibi. Ulusal jenerik ilaç sanayinin bir temsilcisi olan size göre “aşı da kalite” ülkemiz için bir tartışma konusu olabilir mi?

O.M.T.- Öncelikle ilacın iyisi, kötüsü olmaz ve ilaçta sadece bir kalite vardır. Kalitesiz ürün piyasaya sürülmez. Sağlık Bakanlığı piyasa gözetim ve denetim faaliyetlerini sürdürüyor, yapılan pek çok analiz ve teste rağmen piyasaya verilmiş istenen kalite özelliklerine sahip olmayan ürünlerde toplatılıyor. İlaç sektörünün hem orijinal molekülleri bulmak için para ve insan kaynağına önemli yatırımlar yapan araştırmacı ilaç firmalarına hem de bu molekülleri patent süreleri bitince çok daha ekonomik fiyatlarda üretip piyasaya sunacak ve hatta bu ürünleri geliştirerek katma değer yaratan eşdeğer ilaç firmalarına ihtiyacı var.

Ancak bu söylemlerde bahsedilen uygun kalite sınırlarında kalmakla beraber fiyat baskısı nedeni ile hammadde tedarik kaynaklarının değiştirilmesi ile ürünlerin alt sınıra yakın olmasıdır. Burada hiçbir ilaç sanayicisi alt sınırın altına inmez. Ancak fiyat ve kur baskısı nedeniyle zararına üretmeninde bir anlamı kalmıyor. Ekonomik Koordinasyon Kurulunca sanayinin kanuni hakkı olan kur düzenlemesi yapılmayınca, firmalar zarar ettikleri ürünleri üretemiyor veya ithal edemiyor. Nihayetinde bu ilaçlar TEB aracılığı ile çok daha yüksek fiyatlardan ithal ediliyor ve vatandaşlarımıza ilaç ulaştırılıyor. TEB in ithal ilaç biriminin son yıllarda artan cirosu bu durumu çok güzel gösteriyor. Yerli sanayiye verilmeyen fiyat farkı, yurtdışındaki üreticilere fazlasıyla aktarılmış oluyor.

W- Vizyon 2023 hayaliniz var mıdır,   paylaşır mısınız?

O.M.T.-2023’e geldiğimizde Keymen İlaç olarak, bazı aşıları Türkiye’de üreterek, dünyaya ihraç eden ve bu alanda söz sahibi üreticilerden biri olarak karşınızda olmayı hedefliyoruz. Bu amaçla çalışan sayımızı artırıyoruz, ürün portföyümüzü genişletiyoruz, yeni yatırımlara giriyoruz.

W- Aşı gibi stratejik bir alanda gerçekleşmekte olan yatırımınızın ve tüm hayallerinizin yolu her daim açık olsun, başarılar dileriz.