Ana Sayfa Görüşler Aile Hekimliğinde Mutsuz Sona Doğru

Aile Hekimliğinde Mutsuz Sona Doğru

W- Değerli Dr.Hasan Bey, Aile Hekimlerini etkileyecek olan torba yasa ve yeni Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği taslağı hakkındaki değerli görüşlerinizi daha önceki paylaşımlarınızda olduğu gibi almak isteriz.

H.E.- Yaklaşık beş aydır yeni Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği taslağı çeşitli platformlarda tartışılmakta ve bu haliyle zaten iyi gitmeyen Aile Hekimliği uygulamasına daha da fazla olumsuzluklar katacağına ve Aile Hekimliği Uygulamasını ortadan kaldıracağına vurgu yapılmaktadır haklı olarak Aslında bu taslak beni hiç şaşırtmadı. Çünkü bunun gibi birçok taslağı, gelen bütün öneri ve tekliflere rağmen kulaklarını tıkayarak kesinleştirip yönetmelik halinde uygulamaya koyan zihniyeti çok iyi tanıyoruz. Sağlık Bakanlığında Aile Hekimliğini yöneten mevcut ekipten başka bir şey de beklemek zaten aşırı iyimserlik olurdu. Daha önce de hazırlanan yönetmeliklerde yaptıkları şark kurnazlığı ile Aile Hekimlerinin hak edişlerini katsayılarla oynayarak nasıl azalttıklarını, özlük hakları ile nasıl olumsuz yönde düzenleme yaptıklarını unutmadık. 2005 de dünyaya örnek Aile Hekimliği modeli oluşturmak üzere çıkılan yolda maalesef feci bir kazayla daha karşı karşıyayız. Örnek olmaktan öte Aile Hekimliği uygulamasından bahsetmek mümkün değildir.

Bu taslak da bu şekli ile kesinleşirse çalışanlar adına maddi ve manevi hak gasplarının zirve yaptığı bir durum olur. Çünkü taslak çok sayıda sakıncalı madde içermektedir.

Mesela “Sözleşme dönemi süresince verilen ihtar puanı toplamının 80 ve üzeri olması durumunda veya hakkında yapılan inceleme/soruşturma raporunda sözleşme yenilenmesinin uygun olmayacağı yönünde teklif getirilen aile hekimi veya aile sağlığı elemanı ile sözleşme yenilenmeyebilir.” ifadesinin neresinde iyi niyet var veya ülkemizde uygulanan Aile Hekimliğinin gelişmesine katkı sağlayacak nasıl bir yönü var çok merak ediyorum. 100 ceza puanı kabul edilemezken 80’e indirmenin mantığını anlamakta zorluk çekiyorum. Bakanlık Aile Hekimlerini cezalandırma isteğinden ne zaman vazgeçecek de bir kez olsun özverili çalışmalarından dolayı ödüllendirmeyi düşünerek harekete geçecek hayretle bekliyorum.

Başka bir konu; 25 Ocak 2013 tarihli Resmi Gazete de yayınlanarak uygulamaya giren Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinin 24. Maddesindeki Aile sağlığı merkezinin oluşturulması başlığı altındaki maddelerden biri “(6) Eczane bulunan binalarda aile sağlığı merkezi açılamaz.” İfadesidir. Şimdi bu ifade dururken yeni taslakta “Kazanç getirici başka iş yapma yasağı” başlığı altındaki madde 7- (1) Sözleşmeli olarak çalıştırılan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları, bu görevleri dışında, bilimsel faaliyetler, ecza dolabı açma yetkisi ve telif hakları hariç olmak üzere …” diye devam eden madde kendi içinde oldukça çelişkili, bir o kadar tehlikeli ve sakıncalı bir durum oluşturmaktadır. Aile Hekimlerine kurulmuş bir tuzak gibi. Ayrıca çok fazla iş yoğunluğu olan Aile Hekimine kendi işinin dışında başkasının işlerini yaptırmak da asla kabul edilemez.

Taslakta “Aile hekimine yapılacak ödemeler” başlığı altındaki madde 16’nin birinci fıkrasının (a) bendinde “kayıtlı Gebeler ve lohusalar için  (2,85) katsayısı, Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlüler için (2,025) katsayısı,  0-59 ay grubu için (1,52) katsayısı, 65 yaş üstü için (1,52)katsayısı,  Diğer kişiler için  (0,711) katsayısı, esas alınır.” şeklinde oluşturulan katsayılar hak gasbıdır, kabul edilemez. Çünkü bu katsayılara göre Aile Hekimlerinin maaşlarında duruma göre %20-30 arasında bir düşüşe yol açacaktır. Bir önceki yönetmelikte de aynı şey yapıldı. Bütün devlet çalışanlarının maaşı artarken sadece Aile Hekimliğinde hizmet verenlerin maaşları azalmıştır.  Biraz sağduyu, biraz adaletli davranış, biraz da vicdan talep ediyorum.
    
Bu taslağın diğer maddeleri tek tek irdelendiğinde maalesef olumlu bir şey söylemek mümkün değil. Bu ülkenin gerçekleri ile örtüşmeyen, aile hekimliğinin gelişmesine katkı sağlamayan ve çalışanların hak kayıplarına yol açacak bir Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği taslağıdır. Nasıl ki; daha önceki yönetmelikler çözüm üretmedi ve aksine sıkıntıları arttırdı ise bu taslakta da sonuç şimdiden bellidir. Tümüyle ortadan kaldırılıp ilgili tarafların görüşünün alınarak yeni bir taslak hazırlanması kaçınılmazdır. Bu taslakları hazırlayanların sanki bu ülkede yaşamadıkları ve ülke gerçeklerinden bihaber oldukları algısı var bende. Başka bir tespit ise bu taslakları hazırlayanlar Aile Hekimliğinin bir tıp disiplini olduğunu hala anlayamamış oldukları ve bunu sadece bir siyasi manipülasyon unsuru olarak ele almalarıdır ki; esas tehlike buradadır.
   
Aile Hekimliği uygulamasının başladığı yıldan itibaren pozitif performans uygulamasına geçileceğini söyleyen sayın yöneticilerimizin bu aşamada artık iyi niyetli olduklarını söylemek hiç mümkün değildir. Eğer iyi niyetli iseler bu taslağı geri çekip Aile Hekimlerinin sesine kulak vererek ve ülke gerçeklerini de göz ardı etmeyecek şekilde dünya standartlarının da yer aldığı ortak akıl ürünü bir yönetmelik hazırlanmalıdır. Yazıktır bu kadar kaybedilen zamana.
     
Bu noktaya gelinmesinde Aile Hekimleri adına örgütlenmiş STK’ların da sorumluluğu büyük. Basit çıkarlar uğruna bir birlerine düşen, sahadan uzaklaşan ve gerekli zamanda gerekli müdahaleyi yapmayan veya yapamayan STK’ların içerisinde görev alanlar, içerik itibarıyla ülkemizdeki Aile Hekimliğinin altını dinamitleyen yönetmelikleri kazanım diye lanse ederse gelinecek nokta bu olur.
     
Aile hekimliğinde “nöbet” konusu ise moda deyimle ucube bir fikirdir. Sayın Bakanımızın çeşitli sivil toplum örgütleri ile görüşmelerinde ve bazı yayın organlarına verdiği demeçlerde öne sürdüğü gerekçeler kabul edilebilir değildir. Hele Sayın Bakanın “Nöbetin hekimliğin bir parçası olduğu ve nöbet tutmayan hekimin eksik kalacağı” ifadesi oldukça düşündürücüdür, hakaret içermektedir ve hekimler adına üzücüdür. Hiçbir Aile Hekimi eksik değil aksine donanımları oldukça da fazladır. Bu söylemlerde bulunan bakanın doktor olduğundan ve bu ülkede yaşadığından iyice şüphelenmeye başladım.
    
Belirtmek gerekir ki acillerde hekim açığını oluşturan Aile Hekimleri ve Aile Sağlığı Elemanları değil, planlamayı yapan bakanlık bürokrasisidir. Sadece bakanlıktaki yeni yapılanma ve bölünme ile sahadan 3-4 bin hekimi amir konumuna getirip nöbetten ve diğer aktif hizmetlerden uzaklaştıran Aile Hekimleri değildir. Basit bir hesap yaparsak; yeni bölünmüş teşkilat yapısıyla aktif hekimlik hizmetinden uzaklaştırılan 4 bin hekimi 81 İl’e bölerseniz İl başına 50 hekim düşer. 50 hekim bir İl için hayati öneme sahip bir rakamdır. Siz sağlıkta en tepedeki yetkili olarak hekim ve diğer personel kaynaklarını en savurgan şekilde kullanacaksınız ve kendi elinizle oluşturduğunuz açıklara yama olarak Aile Hekimleri ve Aile Sağlığı Elemanlarını kullanmaya kalkacaksınız ve buna da hiç gerçekçi olmayan uyduruk gerekçelerle kılıf uyduracaksınız. Bu konuda hiç bir gerekçe asla kabul edilemez. Eğer nöbet tutmayan hekim eksik hekimse bakanlığın elinde çok sayıda eksik hekim idareci olarak görev yapmaktadır ve bu mantığa göre bu eksik idareci hekimler Türkiye’nin sağlık politikalarına yön vermeye çalışıyorlar. Öyleyse vay halimize demek lazım.  Böyle bir mantık, böyle bir yaklaşım asla kabul edilemez. Artık popülizmden uzaklaşıp uzlaşmacı bir yaklaşımla doğru, cesaretli ve tutarlı kararlar almak zamanıdır. Çünkü bundan sonra çok geç olabilir.
    
Yarınların çalışanlarımız ve ülkemiz adına daha güzel olması temennisiyle…

W- Değerli Dr.Hasan Bey paylaşımınız için teşekkür ederiz.

Dr.Hasan Eraydın’ın WinAlly’daki diğer paylaşımları:

Hayal Kırıklığı Yaratn Yönetmelik 14.03.2013

İSTAHED AHEF’e Üye Olamaz     16.01.2013

Tek Taraflı Sözleşme Olur mu?     16.12.2012

Aile Hekimliğinde Yol Alamadık      21.05.2012