Ana Sayfa Manşet Sınırımızdaki nükleer tehlike

Sınırımızdaki nükleer tehlike

NÜKLEER ADLİ BİLİMLER SEMPOZYUMU KAPANIŞ BİLDİRGESİ

NÜKLEER ADLİ BİLİMLER SEMPOZYUMU , Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi ve Adli Bilimciler Derneği işbirliği 30 eylül 2019 tarihinde Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde düzenlendi.

Eş Başkanlıklarını Adli Bilimciler Derneği ADBİD Başkanı Prof.Dr.İ.Hamit Hancı, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Polatlı Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölüm Başkanı Prof.Dr.Erhan Eser ve ADBİD Nükleer Adli Bilimler Komisyon Başkanı Prof.Dr.Ayşe Güneş Tanır ın yaptığı Kongre nin onursal başkanı Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Yusuf Tekin di.

Açılışta Emniyet Genel Müdürü Vali Mehmet Aktaş’ın ve diğer protokolün  başarı telgraflarının okunduğu,

Ankara Vali yardımcısı Dr.Ayhan Özkan, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkan Yardımcısı Tuğgeneral Murat Bulut un, kolluktan, sivil toplumdan , üniversitelerden yoğun katılımın olduğu kongrede gerçekleştirilen 3 adet panel de “Nedir Bu Adli Bilimler, Çernobil turistik ziyaret yeri olabilir mi?, Nükleer Olaylarda Olay Yeri İnceleme ,Tüketilmiş (Depleted) Uranyum Silahları ,Ele Geçen Nükleer Materyalde Orijin Belirleme ,Nükleer Afetler ve Kazalar,       Nükleer Suikast ve Sabotajlar-Kirli Silahlar,Optik Uyarmalı Lüminesans, Adli Ekoloji ve Nükleer Atık Taşınması , Nükleer Sahtecilik” konuları ele alındı

NÜKLEER RADYASYON DAN GELECEK TEHLİKELERE NASIL HAZIR OLABİLİRİZ?

Modern dünyada enerji gereksiniminin artması ülkeleri Nükleer enerjiye yönlendirmiştir.

Bununla birlikte Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşamak temel bir insan hakkıdır.

Nükleer enerjinin güvenli kullanımını ve oluşan atıkların güvenli bir şekilde imhasını sağlamak için gerekli güvenlik ve düzenleyici önlemlerin planlanıp hesaba katılması oldukça önemlidir.

Nükleer maddelerin, isteyerek veya istemsiz olarak amacı dışında kullanılması sık görülen bir durumdur.

Nükleer kazalar, kontrol altındaki nükleer madde yakıtının doğrudan veya dolaylı olarak kontrol dışına çıkması sonucu gerçekleşen kazalardır. Bir nükleer reaktörde olabilecek en ciddî kaza çekirdekte nükleer erimeye sebep olabilecek kazalardır. Nükleer erime durumunda reaktör yakıtı (uranyum veya plütonyum) reaktör kalbini eriterek dışarıya çok ciddi miktarda radyasyon sızıntısına sebep olabilir. Çernobil ve Fukishima felaketleri bir nükleer reaktörde olabilecek en ciddî kazalardır.

Türkiye sınırından sadece 16 km uzaklıkta bulunan Ermenistan’daki Metsamor Nükleer Santrali ömrünü tamamlamış olmasına rağmen ısrarla çalıştırılmaya devam etmektedir ve nükleere kaza açısından hem Ermenistan hem Türkiye için büyük bir tehlike barındırmaktadır.

Ülkemizde bugüne kadar gerçekleşen kesinleşmiş herhangi bir nükleer suikast veya sabotaj olmamasına rağmen dünyada görülen bu saldırıların, ülkemizde de görülebilme olasılığına karşın gerekli tedbirler alınmalıdır.

Ülkemizde bulunan, üretilen ve yaygın bir şekilde kullanılan radyoaktif maddeler ve en önemlisi kurulmakta olan Akkuyu Nükleer Santralinden dolayı fiziksel korunma sistemimiz güncel tutulmalıdır.  Böylece, nükleer madde kullanımı ile oluşacak olan tehlikeler zamanında tespit edilebilir, müdahale güçleri gelene kadar varsa olumsuz ilerlemeler yavaşlatılabilir ve tam bir müdahale gerçekleşebilir. Bunun için nükleer tesislerimizin fiziksel koruma önlemlerinin artırılması, fiziksel koruma sisteminin etkinliğinin değerlendirmesini sağlayacak pek çok olası senaryo ile tehlike durumları sürekli gözden geçirilmelidir.

İlgili görevlilerin ve halkın farkındalığı arttırılmalıdır.

Nükleer veya radyolojik maddeler, tıp, tarım, sanayi ve endüstriyel alanda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra , nükleer ya da radyolojik malzemelerin terörizm ya da diğer suç işlemlerinde kullanılma riski vardır.

Bir nükleer silahın, radyasyon saçıcı aygıtın (RDD) patlaması veya bir radyasyon yayıcı aygıtın (RED) yerleştirilmesi ciddi sonuçlara yol açar.

Bu tür olaylar insan sağlığına ve çevreye zarar vererek, panik yaratır ve ekonomik ve politik istikrarı etkiler.

Nükleer ya da radyolojik olay yeri nükleer veya diğer radyoaktif maddeler kullanılarak ya da bu maddelerin bir şekilde karışmasıyla işlenmiş bir suçun veya incelenmesi gereken bir olayın gerçekleştiği mahal veya bölgelerdir.

Her türlü suç olayı ya da kazada, olayın aydınlatılması “Olay Yeri İncelemesi”  ile başlar. Kolluğumuzun sıradan olayalara müdahale eden gelişmiş bilgi ve teknolojiyle donatılmış “Olay Yeri İnceleme Ekipleri” mevcuttur.

Ancak , Radyoaktivite ile kirlenmiş bir saha da durum biraz farklıdır.

Radyolojik olay yeri yönetimi, nükleer veya diğer radyoaktif maddelerle kirlenmiş veya şüpheli olduğu bir olay yerinde yapılılmaktadır.

Burada tüm olay yeri incelemelerinde olduğu gibi, güvenli, etkili ve verimli operasyonlar yaplmalıdır.

Radyolojik olay yeri incelemesinde , personel olay yerinde harcadığı zamanı, radyasyon dozunu minimize etmek için kısa tutmalıdır ve kirlenmiş cisimlerden olabildiğince uzak durmalı, fiziksel tedbirleri almalıdır.

Olay yeri inceleme ekiplerinde radyasyon dedektörleri olmalı, bunlar milli imkanlarla üretilmelidir.

Olası radyoaktif örneklerin uygun şekilde alınması ve iletilmesi, alınan örneklerin doğru laboratuvarlara gönderilmesi konusunda personel eğitimli olmalıdır.

Bu örneklerin doğru alanlardan alınmaması değerli kanıtların kaybolmasına neden olabileceği gibi , radyoaktif olarak kirlendiği  bilinmeyen olay yerlerinde görevli personelin radyasyona maruziyetine neden olabilir.

Kirli bomba açısından yerli veya uluslararası istihbarat bilgisi elde edilmiş eylemlerde , radyolojik/nükleer saldırı  içeren tehdit mektupları  ile çalıntı radyolojik /nükleer kaynakların varlığında gerçekleşen  olaylarda olay yeri veya bölgesinin radyoaktivite açısından değerlendirilmesi ve korunması gerekir.

Unutulmamalıdır ki, Radyasyon, duyu organları ile hissedilmez, Görülmez, duyulmaz, ve dokunarak algılanamaz.

Ele geçirilmiş Nükleer ve Radyoaktif madde ile ilgili olarak Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Yasa Dışı Olay ve Kaçakçılık Veri Tabanı (ITDB)  Sistemi 2019 Bilgi Formunda son 26 yılda 138 devlet tarafından 3947 olay olduğu ve bunların 253’ünün 2018 yılında gerçekleştiğini bildirilmiştir.

Ayrıca, radyoaktif madde ile bulaşmış üretim mallarının tespiti konusunda son yıllarda olay sayısında artış olduğuna dikkat çekilmiştir. Fakat ITDB’ye göre yakalanamayan kontrol dışı olayların sayısı bilinmemektedir.

Nükleer ve diğer radyoaktif maddeleri korumak için nükleer güvenlik alt yapısını geliştirmek her devletin kendi sorumluluğundadır. Bu maddeler kontrol dışı kaldığında devletler soruşturmaları desteklemek için nükleer adli bilimi uygulamaya ve uygun şekilde yanıt vermeye hazır olmalıdır.

Birçok ülke teröristlerin bir nükleer silah elde etmek veya üretmek için neredeyse kesinlikle devlet yardımı talep edeceği varsayımını kabul eder. Yani, beklenmedik ciddi bir olay o ülkenin luslararası imajına zarar verebilir. Bu nedenle, ülkemizde de nükleer adli bilim için rolleri ve sorumlulukları açıkça tanımlamalı ve prosedürlerin işleyişinden emin olunmalıdır.

Acil müracaat için en az bir ya da daha fazla  nükleer adli laboratuvar oluşturulmalıdır.

Nükleer adli yeteneklerimi, radyasyonla çalışan kurumlardan, üniversitelerdeki fizik, kimya ve nükleer teknoloji bölümlerinden, çevre izleme laboratuvarlarından, güvenlik, adli  ve savunma kuruluşlarından destek alarak oluşturulmalıdır. Ayrıca, güvenilir bir nükleer adli değerlendirmeyi mümkün kılmak için ulusal nükleer adli bilim kütüphanesi kurulmalıdır.

Nükleer Adli bilimlerde polis, jandarma, sağlık, gümrük ve itfaiye teşkilatları başta olmak üzere her seviyedeki paydaşa nükleer adli farkındalık oluşturulmalı, mevcut ve gelecekteki personel için ortak dil oluşturulmalıdır. Bunların yanı sıra nükleer adli kabiliyetin sürekliliği ve geliştirilebilmesi için üniversitelerde radyokimya, nükleer mühendislik, fizik, jeokimya, malzeme bilimi ve analitik kimyayı içeren multidisipliner lisansüstü programlar oluşturulmalıdır.

Nükleer santrallerin atık ürünü olan depleeted/zayıflatılmış uranyuml yapılan silah sistemlerinin çevereyi son derece kirletmesi göz önünde bulundurulduğunda uluslarası anlaşmalarla yasaklanması sağlanmalıdır.

Nükleer saldırıların sadece nükleer bombalarla değil kirli bomba denilen nükleer bir kaynağın etrafına sarılan konvansiyonel patlayıcılarla da gerçekleşebileceği unutulmamalı, sanayi ve tıp ta kullanılan radyoaktif kaynaklar titizlikle denetlenmelidir.

Unutulmamalıdır ki, ülkemizdeki Nükleer Adli Bilimler kabiliyeti ne kadar gelişmiş olursa, nükleer maddeden gelecek bütün tehlikelere hazırlıklı olunacağı gibi nükleer maddeyi kötü amaçlı kullanmayı düşünecek kişi veya gruplar üzerinde de o kadar caydırıcı etki yapacaktır.

Adli Bilimciler Derneği,

Nükleer Adli Bilimler Komisyonu