Ana Sayfa Biyoteknoloji Regulasyon Baskısına Rağmen Gelecek Parlak

Regulasyon Baskısına Rağmen Gelecek Parlak

W- PwC Türkiye Denetim Hizmetleri Ortağı ve  İlaç Sektörü Lideri Sn.Ediz Günsel sizi ve PwC’yi kısaca tanıyabilir miyiz?

E.G.- İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden 1992 yılında mezun olduktan hemen sonra PwC Türkiye Denetim hizmetleri birimine katıldım. 1997-2002 yılları arasında PwC Londra ofisinde görev aldım. 2006 yılında da şirket ortaklığına kabul edildim. Ağırlıklı olarak ilaç ve enerji sektöründe önde gelen gerek yerel gerekse uluslararası şirketlere hizmet vermekteyim. PwC Türkiye’de ilaç sektörü liderliğinin yanı sıra sürdürülebilirlik hizmetleri liderliğini yürütüyorum. İş dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Yönetim Kurulu üyesiyim.

PwC, tüm dünyada en üst düzey sektör uzmanlığı ile sunduğu denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri ile müşterilerine aradıkları değeri katan dünyanın önde gelen profesyone hizmet firmasıdır. PwC yeni bir yaklaşım ve pratik tavsiyeler üretmek üzere müşterileri ile düşünce, deneyim ve çözüm önerilerini paylaşır. PwC 1981’den bugüne faaliyet gösterdiği Türkiye’de, İstanbul’da iki, Ankara’da, Bursa’da ve İzmir’de birer ofis olmak üzere toplam 5 ofiste, yaklaşık 1.300 kişilik profesyonel kadrosu ile Türk iş dünyasına  profesyonel hizmet sunmaktadır.

W- PwC’nin dünyada ve Türkiye’de geldiği büyüklük nedir ve hizmet alanlarınız nelerdir?

E.G.- PwC dünya genelinde 184.000’in üzerindeki çalışanı ile 157 ülkede 776 şehirde hizmet vermektedir. Geçtiğimiz mali yılda 32,1 milyar dolar ciroya ulaşan PwC Fortune Küresel 500 listesindeki şirketlerin 421’ine, FT Küresel 500 listesindeki şirketlerin ise 452’sine hizmet sunmaktadır. Türkiye’de ise 5 ofisimizle yaklaşık 3,000 müşterimize denetim, vergi ve danışmanlık alanlarında hizmet sunuyoruz.  Bu alanlarda başlıca hizmetlerimizi sıralarsak bağımsız denetim, muhasebe danışmanlığı, risk, süreç ve teknoloji hizmetleri, birleşme vesatın alma danışmanlığı ve kurumsal finansman, yönetim danışmanlığı, tam tasdik, vergi danışmanlığı ve mali hukuk hizmetlerimiz yer alıyor.

W- İlaç ve özel sağlık firmalarına yönelik hizmetleriniz nelerdir ve bu alanda mevcut verdiğiniz destekler nelerdir?

E.G.- Türkiye’de 100’ü aşkın sektörde uzmanlaşmış çalışanımızla ilaç sektöründeki şirketlerin yaklaşık %71’ine denetim, vergi ve danışmanlık hizmeti sunuyoruz ve lider konumdayız.  İlaç sektöründeki hizmetlerimizi, sektörün önde gelen sorunlarına çözüm oluşturmak adına,
(i) fiyatlandırma ve operasyonel konular,
(ii) kanun ve düzenlemelere uygunluk,
(iii) itibar yönetimi ve
(iv) rekabete ilişkin konular
olmak üzere 4 ana başlık altında yapılandırdık.
Sektörde öne çıkan bu başlıklar altında yer alan bazı hizmetlerimize bakarsak,, e-fatura/e-defter, vergi uyuşmazlıkları, iç denetim hizmetleri,  KDV iadesi, transfer fiyatlandırması, ERP uygulamarı, Ar-Ge danışmanlığı, kurumsallaşma çerçevesindeki hizmetlerimiz, birleşme ve satın alma hizmetleri, şirket değerlemeleri, suistimal incelemeleri ve bütçe/yönetim raporlaması süreç tasarımını sıralayabiliriz. Hizmetlerimizi şirketlerin ihtiyaçlarına yönelik olarak şirketlere değer katacak şekilde dizayn edip, gerek PwC küresel networkundeki gerekse yerel pazardaki tecrübemizi müşterilerimize yansıtıyoruz.

W- PwC Türkiye İlaç Sektörü Liderisiniz, sektörün mevcut durumu ve geleceği hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyim?

E.G.- Kabul etmek gerekiyor ki, Türkiye’de ilaç sektörü zorlu bir dönemden geçiyor. Bu dönem içerisinde aynı zamanda  fırsatları da barındırmakta. Özellikle son 5 yılda ilaç firmaları üzerindeki fiyat baskısı çok arttı, kar marjları oldukça daraldı. Sektörde regülasyon baskısı da giderek artıyor. Tabi bu durum yeni yatırımları ve yeni ilaç girişini etkiledi. Artık şirketler için gerek yerel gerekse global ya da bölgesel oyuncu olmak ve südürülebilir bir büyüme ile devam etmek için farklı bir strateji ve yeniden yapılanma gereksinimi var.  Ancak bu noktada kesinlikle kötümser değilim, şirketlerin bu dönemi fırsata dönüştürebileceklerini düşünüyorum. Türkiye’nin artan ve yaşlanan nüfusu, gelişen sağlık sektörü, biraz yavaşlama evresinde olsa da gelişmeye devam eden ekonomisi ile gerek yerel gerekse global oyunculara çeşitli fırsatlar sunduğunu düşünüyorum. Türkiye eğer doğru adımları atarsa, bölgesel ve hatta global bir oyuncu olabilir. Bu konuyla ilişikin ön görülerimizi AİFD ile birlikte hazırladığımız Vizyon 2023 raporunda da ortaya koymaya çalıştık. Ayrıca bu yeni dönemde, global ilaç sektöründe gözlemlediğimiz gibi Türkiye’de satın alma, birleşme ve stratejik ortaklıklar beklemek sanırım çok yanlış bir öngörü olmaz.

W- AİFD ile birlikte hazırladığınız ‘Vizyon 2023 Raporu’nuzda ilaç sektörü için temel saptamalarınız nelerdi? 2023 vizyonunuzdan bir değişiklik var mı?

E.G.- AİFD ile birlikte Türkiye İlaç Sektörü 2023 vizyonunu oluştururken, sektörün mevcut durumunu ve atılması gereken adımları kamu, üniversiteler, ilaç firmaları, sektör kuruluşları, araştırma kuruluşları ve diğer ilgili konu uzmanları ile beraber değerlendirdik. Küresel iyi uygulama örnekleri açısından fikir verebilmesi açısından da PwC Küresel İlaç Bilgi Ağı’ndan da yararlandık.
Vizyon 2023 raporunda özellikle üzerinde durduğumuz konuların başında Türkiye Cumhuriyeti’nin Vizyon 2023 hedeflerinde ortaya koymuş olduğu Türkiye’nin küresel ilk 10 ekonomi arasına girmesi, 500 milyar dolar’lık ihracat hacimlerine ulaşması, GSYİH içinde Ar-Ge payının %3’e çıkması gibi hedeflere İlaç Sektörü’nün doğru adımlar atılırsa çok önemli adımlar atılabileceğini öngördük. Türkiye’nin özellikle “pharmamerging” olarak adlandılarılan Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin ile rekabet edebilmesi için özellikle Ar-Ge konusunda yeni bir anlayışa yeni bir yatırım stratejisine ihtiyacı olduğunu vurgulamaya çalıştık. Türkiye’nin ilaç sektöründe küresel ölçekte bir Ar-Ge ve üretim merkezi ve bölgesel bir yönetim merkezi olma, ayrıca buna bağlı olarak ilaç ihracatını arttırma potensiyelinden bahsettik. Tabi koyduğumuz bu vizyon ve oluşturduğumuz eylem planının ilaç sektörünün tüm paydaşları tarafından paylaşılması ve benimsenmesi hayati bir önem taşıyor.
Hali hazırda vizyonumuzda bir değişiklik olmamakla birlikte bu yönde yavaş ilerlediğimizi söyleyebilirim.

W- 17. Küresel CEO Araştırmanızdan bahseder misiniz ve ilaç sektörü CEO’larından dikkat çekici saptamalarınızı paylaşır mısınız?

E.G.- PwC’nin 17. Küresel CEO Araştırması’na katılan ilaç sektöründeki CEO’lar, teknolojinin sektörü dönüştürdüğüne inanıyorlar ve teknolojiden en iyi şekilde faydalanmak için yeniliğin gücünü kullanıyorlar. Bunun yanı sıra regülasyonlar ve etik üzerine de yoğunlaşmış durumdalar. Özellikle demografik durumun ve zenginliğin el değiştirmesinin sektörü radikal bir biçimde yeniden şekillendirmesinden kaynaklanan insan kaynaklarıyla ilgili sorunlar ilaç sektöründeki CEO’ların öncelikleri arasında yer alıyor.

Büyüme
İlaç sektörünün liderleri büyüme konusunda kendilerinden eminler.
CEO’ların %90’ı önümüzdeki 3 yılda şirketlerinin büyüme göstereceğini söylerken bu büyümeyi öngördükleri pazarlarda ilk sırayı ABD çok yakın bir oranla Çin takip ediyor. İlaç sektöründeki CEO’ların yüksek büyüme öngördükleri pazarlar arasında hem gelişmiş ekonomiler hem de gelişmekte olan ekonomiler bir arada yer alıyor.

İlaç sektöründeki CEO’ların büyüme için yeni stratejik işbirliklerine ve ortaklıklara çok sıcak baktığı gözlemleniyor. Tüm sektörler içinde bu alanlara en çok odaklanan CEO’lar ilaç sektöründekiler.

En çok endişe edilen konular
İlaç sektöründeki CEO’ların en çok endişe ettikleri konuların başında %79 ile aşırı regülasyon
, %76 ile mali açık ve borç yükü karşısında hükümetin aldığı önlemler ve %65 ile gelişmiş ülkelerdeki yavaşlayan büyüme geliyor. Bunların hemen ardından %74 ile artan vergi yükü geliyor.

Sektörü değiştiren trendler
İlaç sektöründeki CEO’lar, teknolojik gelişmelerin önümüzdeki beş sene içinde işletmelerini dönüştüreceğine emsallerinin inandığından daha fazla inanıyorlar. Ayrıca demografik durumun oynayacağı rol konusunda diğer CEO’lardan daha bilinçliler. %72’si bunu dönüştürücü bir trend olarak görürken, bu rakam diğer CEO’lar için %60.

Yenilik ve Ar-Ge
Sektördeki CEO’lar dönüşümle başa çıkabilmek için Ar-Ge fonksiyonlarını da aynı doğrultuda değiştiriyorlar. CEO’ların %38’i Ar-Ge ve yenilik stratejilerini değiştirmeyi tamamladıklarını ya da bu konuda devam eden bir programları olduğunu belirttiler. Yine CEO’ların %38’i, Ar-Ge departmanlarının zorluklar karşısında oldukça hazırlıklı olduğuna inanıyor. Ancak, ortaya koydukları buluşlardan yararlanma kapasiteleri konusunda kendilerine çok da güvenli değiller. İlaç sektöründeki CEO’ların %64’ü, fikri mülkiyet haklarının korunmasını engelleyecek bir durumun büyümeye engel olacağı konusunda kısmen ya da oldukça endişeli ve bu rakam diğer sektörlerdeki CEO’lardan daha fazla.

İnsan kaynakları ve yetenek yönetimi
Sektördeki CEO’ların yarısı, doğru yeteneğe ve becerilere sahip insan kaynağını bulma konusunda endişeli taşıyor.
Bu rakam araştırmaya katılan diğer CEO’lara göre oldukça düşük. Hızlı büyüyen pazarlardaki artan iş gücü maliyetleri az sayıda CEO’yu endişelendiriyor. Bunun nedeni, CEO’ların birçoğunun ana trendlerden faydalanmak amacıyla insan kaynakları stratejilerini yenilemek için adımlar atmaya başlamış olması olabilir. CEO’ların %43’ü bir değişim programına başladıklarını ya da bu programı tamamladıklarını belirtirken, bu rakam diğer sektörlerdeki CEO’ları için %32.
Türk ilaç pazarındaki birleşme ve satın alma aktiviteleri üzerine bir çalışmanız yayınladı bu raporunuzdan paylaşım alabilir miyiz ve güncel olarak son 10 yılın bir özet tablosunu alabilir miyiz?
Türkiye ilaç sektöründe şirketler uzun süredir büyük bir fiyat baskısı ve yoğun rekabet koşulları altında çalışıyor. Kamu tarafından referans fiyatlamada kullanılan TL/Euro kuru veya zorunlu iskotolarda yapılacak iyileştirmeler ile bu baskının orta vadede bir nebze rahatlayacağı beklentisi var.

Genel olarak baktığımızda Türkiye’deki Birleşme ve Satınalma işlemlerini tetikleyen 2 temel faktör görüyoruz:
i.) Yabancı yatırım:
Türkiye’nin kalabalık ve de büyüyen nüfusu, ortalama yaşam süresindeki artış ve kişi başı ilaç tüketiminin düşük olması henüz pazara girmemiş küresel oyuncuların Türkiye ilaç sektörüne ilgisini canlı tutuyor.
ii.) Konsolidasyon ve büyüme trendi: Pazarda var olan oyucular ise karlı olabilmek için belirli bir büyüklüğe ulaşmak durumundalar.  Bu bağlamda baktığımızda özellikle daha katma değerli ve kronik alanlarda, veya özellikli/specialty ve OTC ürünleri olan portföy veya firma satınalmalarının ileride artacağını öngörüyoruz.  Biyoteknoloji, onkoloji ve kan ürünleri de yine yatırım çeken veya Birleşme ve Satınalmalara konu olacak alanlar olacaktır.

Küresel düzeydeki gelişmelere baktığımızda da benzer bir durum söz konusu. Dev şirketlerin geniş yelpazedeki mevcut portföylerini özellikli ilaçlarla yenileme yoluna gittiğini görmekteyiz (Novartis’in GSK’dan kanser segmentini alırken karşılığında aşı segmentini GSK’ya satması ve yine Novartis’in veteriner ilaçları segmentini Lilly’ye satması gibi). Yine son dönemde küresel düzeyde gözlemlediğimiz büyük satın almalar (Actavis – Forest Labs satın alması, 25milyar US$) ve devam eden satın alma görüşmeleri (Pfizer – AstraZeneca teklifi, 100milyar US$) sektörde büyük çapta konsolidasyonların devam edeceği izlenimini veriyor. Küresel düzeyde yaşanan tüm bu gelişmelerin Türk ilaç sektörünü de etkileyeceğini öngörmekteyiz.

Son olarak Türk şirketleri için önemli bir açılım da ilaç ihracatı yönünde olacağını düşünüyoruz.  Halen yerel pazara göre küçük miktarda olan ihracatın, özellikli ürünlerin ülkemizde üretimi ile hızla artmasını bekliyoruz.  Bu büyüme ilgili pazarlara ihracat yoluyla olabileceği gibi, ilgili ülkelerde üretim ve satınalma işlemlerini de tetikleyecektir öngörümüz var.

2006-2012 yıları arasında ilaç sektöründe gerçekleşen başlıca birleşme ve satın almalara baktığımızda:
ocak 2006’da Actavis’in Fako’yu alması ile başlayan ve en son nisan 2012’de Amgen’in Mustafa Nevzat’ın %96’na 669 milyon usd ödemesi ile sonuçlanan anlaşmaya kadar toplam 19 satın alma gerçekleşmiştir.

W- Türkiye, size göre ilaç ve sağlık sektörleri açısından hala dünyada cazip mi?

E.G.- Kesinlikle. Türkiye artan ve yaşlanan nüfusu, dinamizmi, coğrafi avantajı, eğitimli genç nüfusu ile hala bir cazibe merkezi. İlaç sektörünün Türkiye açısından stratejik bir büyüme alanı olduğunu düşünüyorum, dolayısıyla kesinlikle kısa vadeli değil uzun vade de bakmak gerekmekte. Orta/uzun vadede, Vizyon 2023 raporunda da irdelemeye çalıştığımız, doğru adımlar atılırsa, Türkiye ilaç sektörü için büyüme ve bölgesel bir merkez olma anlamında önemli fırsatlar olduğunu düşünüyorum. Tabi bu konuda daha önce de belirttiğim gibi kamu/özel sektör, tüm paydaşlara görev düşmekte.