Ana Sayfa Biyoteknoloji Topluluk Değerleri Herşeyin Önünde Gelir

Topluluk Değerleri Herşeyin Önünde Gelir

 

Sedat Birol ile Paylaşım:
Eczacıbaşı Sağlık Grubu Başkanı ve İEİS Yönetim Kurulu Üyesi 


W-
Eczacıbaşı Sağlık Grubu Başkanı ve İEİS Yönetim Kurulu Üyesi Sn. Sedat Birol ile zengin ve keyifli bir sohbet edeceğiz. Başarılı bir profesyonel yönetici olmasının yanında tutkularıyla ve vizyonuyla farklı alanlara da gireceğiz. Sedat Bey Almanya’da kimya mühendisliği, Amerika Birleşik Devletleri’nde organik kimya eğitiminize ve profesyonel iş yaşamınıza başladınız. 24 yıl önce Eczacıbaşı Ailesi’ne katılışınız nasıl gerçekleşmişdi?

S.B.- Üniversiteyi Almanya’da okudum ve ardından 1979 yılında master yapmak üzere ABD’ye gittim. ABD’de aynı zamanda üniversitede çalıştım ve master tezimi verdikten sonra iş hayatına başladım. 1989 yılında, ABD’de çalıştığım firmayı temsilen yeni iş imkanları yaratmak için Türkiye’ye geldiğim sırada, Eczacıbaşı’yla bütünleşmiş bir kişi olan Sayın Ayhan Suskun ile tanıştım. Ayhan Bey, Türkiye’ye dönmeyi düşünüp düşünmediğimi sordu. Aslında ben de Türkiye’ye dönme zamanımın geldiğine inanıyordum. Daha sonra Ayhan Bey ile New York’ta tekrar buluşma ve görüşme şansımız oldu. Türkiye’ye 1990 yılının Haziran ayında döndüm ve ilk iş olarak Ayhan Suskun’dan randevu aldım. Eczacıbaşı’nda ilaç aktif maddesi üreten kuruluşun genel müdürlüğü önerildi. Bu işi heyecanla kabul ettim ve Türkiye’de bugüne kadar Eczacıbaşı dışında bir topluluk veya kuruluşta çalışmayı hiç düşünmedim.

W- Çalışanlarınıza; ‘Hobilerinize zaman ayırın’  önerisinde bulunuyorsunuz ve zengin hobileriniz var; tenis, yüzme, seyahat, müzik, dans, Beyoğlu’nu keşfe çıkmak, klasik otomobil, Galatasaray vd… Hayatınıza yön verdiğini düşündüğüm ve eşiniz Sn.Esra Hanım ile tanışmanıza vesile olan ve de kızınız İpek Hanım’ın başarılı bir tenisçi olmasını sağlayan  “tenis tutkunuz”un hikayesini paylaşır mısınız?

S.B.- TED Spor Kulübü’ne ilk gidişim 1965 yılında oldu. 10 yaşındaydım. Ben o gün tenise başladım ve hala aynı hırs, aynı heyecan sürüyor. Eşim Esra ile de tenis kortunda tanıştık.

W- Klasik araç ilginiz tutku boyutunda mıdır? İlginizin Amerika’da okurken başladığını basından izlemiştik; klasik aracınız var mı? Klasik aracınızı kullanırken neler hissediyorsunuz?

S.B.- Eski, geçmişimizin izlerini taşıyan eşyaları seviyorum. Belki de klasik araba merakım, bu sevgiden kaynaklanıyor. Böyle bir arabayla Boğaz’da bir tur atınca, dünyanın en mutlu insanlarından biri oluyorum.

W- Hobilerinizin iş hayatınıza katkısı ne düzeydedir ve kattığı zenginlikler nelerdir?

S.B.- Sosyal yaşam son derece önemlidir. Hayatınız işten ibaret değildir. Disiplini elden bırakmadığınız takdirde tutkularınıza vakit ayırmanız hiç de zor değildir. O yüzden, “Disiplinli olun, esnek davranma yeteneği geliştirin ve özel hayatınızda mutlu olmanız için neye ihtiyacınız varsa, o yolda çaba harcayın” diyorum. Tutkular da öncelikler arasında yer almalıdır.

W- “Başarıyı, disiplin ve esneklik getirir” yönetim felsefenizin anlamı ve rahmetli Nejat Eczacıbaşı ile olan ilgisini paylaşır mısınız?

S.B.- Topluluğa katılırken Nejat Bey, tahsilimi sormuştu: Almanya’da kimya mühendisliği okuduğumu ve Amerika’da da organik kimya üzerine master yaptığımı söyledim. Bunun üzerine bana hayatımda karşılaştığım en zor sorulardan birini sordu: “Peki, okuduğun bu iki üniversiteden ne kazandın?” dedi. Ben de, “Almanya’da disiplini, Amerika’da esnekliği öğrendim efendim.” dedim. Yani istikrarımı, disiplin ve esnekliği birleştirebilmeme borçlu olduğumu söyleyebilirim. Gerek özel yaşantıda, gerekse iş hayatında başarı için disiplin ve esnekliği bir arada sürdürebilmek gerekiyor.

W- 1999 sonrasında ilaç sektörü Gümrük Birliği’nin getirdiği yükümlülükler, patent, biyo eşdeğerlik, ekonomik kriz, eczane ticari iskontosunun ilaç fiyatlarında indirime sebep olması, Hexal’in İlsan-İltaş’ı satın alması, geri ödeme sisteminde Bağ-Kur&SSK’nın yeni uygulamaları, SSK eczanelerinin kapanmasıyla ek kamu iskontolarının uygulanması vb… Devamında 2007 yılında Türk İlaç Endüstrisinde bana göre duygusal bir travma yaşandı; Eczacıbaşı İlaç % 75 payını Zentiva’ya satmıştı. 

Eczacıbaşı’nın ulusal ilaç sanayi için taşıdığı anlam tartışılmaz.  O zamanki konjonktürü, bu ticaretin anlamını, süreci yöneten ve en yetkili kişi olan sizden alabilir miyiz?

S.B.-2000’li yılların başlarında, ilaç sektöründe başlayan köklü değişiklikler ve gelecekteki şekillenme varsayımlarını dikkate alarak İlaç Grubu olarak yeni bir strateji belirledik ve bu strateji doğrultusunda ilk adımı, 2007’de eşdeğer ilaç bölümümüzün yüzde 75’ini Avrupa’nın önemli kuruluşlarından Zentiva’ya devrederek attık. Bu kararı almamızın arkasında, çok temel bir kaç neden yatıyordu.

Bu nedenlerin başında, Türkiye’de mevcut ilaç üretim kapasitesinin çok yüksek olması gelmekteydi. İlaçta kapasite artırımına gitmek ya da yüksek kapasiteli bir fabrika kurmak artık son derece kolay. Sadece makine değişimiyle kapasiteyi bir anda ciddi boyutlarda artırabiliyorsunuz. Türkiye’de bugün 75 dolayında üretici kuruluş var ve bunların dört-beş tanesinin kapasitesi bile tüm ülke tüketimini karşılayabilecek düzeyde.

Bir diğer nedense, Türkiye’de bitmiş ilaç ihracatının çok düşük olmasıdır. Dolayısıyla bu yüksek kapasiteye rağmen ihracat çok sınırlı ve tüm firmalar da yerli pazarda savaşmak zorunda kalıyorlar.

2004 yılından itibaren getirilen fiyatlandırma ve geri ödeme kuralları özellikle de yeni ürünlerin geri ödeme listelerine alınma sürecinde yaşanan olumsuzluklar ilaç sanayiini iyice zorlamaya başladı.

Sektörde yepyeni bir dönemi başlatan bu düzenlemeler sonucunda, sadece iç pazara yönelik üretim yapan eşdeğer ilaç firmalarının orta ve uzun vadede başarılı olacağı konusunda kaygılar duyduk. Buna karşın geniş pazarlara hitap eden uluslararası eşdeğer firmaların daha başarılı olacağı kanısındaydık. Bant sistemiyle, o dönemde en ucuz ilaçla bu rakamın yüzde 30’suna kadar daha yüksek fiyatlı ilaçları geri ödeniyordu Bu oran bilindiği üzere önce  %22’e ve %15’e, daha sonra %10’a düştü. Geri ödemede de negatif liste uygulamasından pozitif liste uygulamasına geçildi, önemli sayıda ilaç, giderek geri ödeme listesinden çıkarıldı. Bu ortamda ilaç fiyatlarının artmayacağını, ileride daha da düşeceğini tahmin edebiliyorduk. Tüm bunlar gösteriyordu ki, eşdeğer ilaç pazarı daha da zor bir pazara dönüşücekti. Böyle bir ortamda, az önce de vurguladığım gibi, eşdeğer ilaçta da ancak uluslararası kuruluşların başarılı olabileceğini düşündük. Bu dönemde Türkiye’de ekonomi de durağan hale geldi, yabancıların ilgisi arttı. En önemlisi, AB programına uyum çerçevesinde ilaç sektörü mevzuatını büyük ölçüde AB ile uyumlaştırarak şeffaf hale getirdi. Biz de satış için ortamı ve koşulları çok uygun bulduk. Doğru zamanda ve uygun fiyatla bu işi Topluluğumuz değerleriyle örtüşen bir kuruluşa satabiliriz diye düşündük ve bunu gerçekleştirdik.

W- Bu satış sonrası, ilaç grubunun Eczacıbaşı Topluluğu’ndaki ve ilaç pazarındaki yerini nasıl etkiledi?

S.B.-İlaç alanındaki pazar payımızı sadece EİP olarak değerlendirmek uygun olmaz. Eczacıbaşı-Baxter ile Eczacıbaşı-Monrol kuruluşlarımızın da satışlarını dikkate aldığımızda eşdeğer ilaçlardan kaynaklanan kayıp, büyük ölçüde bu iki kuruluşumuzun yeni ürünleriyle dolduruldu. Diğer taraftan Topluluğumuzun aynı dönemde Yapı Grubu’nda global oyuncu olma kararı doğrultusunda büyük yatırımları nedeniyle doğal olarak bu grubun Topluluğumuz içindeki payı arttı ve ilk sıraya yükseldi.

W- İlaç Sektöründe ve paydaşları olan eczaneler, ecza depoları, artan rekabet ve kamunun tasarruf baskısını da dikkate aldığımızda size göre nasıl etkilenecektirler?

S.B.-Ecza depolarında 2000’li yıllardan önce yaşanan sayıca önemli ölçüde azalma sürecinin, ciro açısından kısıtlı eczaneleri olumsuz etkileyeceğini tahmin ediyoruz.

W- İlaç ihracatında başarı gelmesi kısa dönem için mümkün mü? Hem cari açığın hem de kapasite fazlasının ilacı ihracat mıdır? Nasıl mümkün olur?

S.B.-Maalesef geçmiş yıllarda ihracat ülkemiz gündeminde öncelikli bir alan olarak yer almadı. Bu konuda seferberliğin başlatılmasında epey gecikildi.

AB ülkelerine kendi markamızla ihracat yapmak çok zorlu ve uzun bir süreç. Hindistan bile yapıyor deniyor ama bu ülkenin bitmiş ilaç ihracatına 1990’lı yılların başlarında devletin olağanüstü desteğiyle başladığı unutulmamalı. Ülkemizde, ürün ihracatı ağırlıklı olarak kuruluşların kendi markalarıyla değil fason üretimle gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla bu yüksek kapasiteye rağmen ihracat çok sınırlı ve tüm firmalar da yerli pazarda rekabet etmek zorunda.

Dünyanın belli başlı bölgelerinden önemli pazar payları almadan, buna bağlı olarak da global ölçüde üretim yaparak maliyetleri düşürmeden dünya pazarlarıyla rekabet şansı ne yazık ki çok zayıf. Bu yalnız ilaç sektörüne sağlanacak destekle olası değil. Bu, kimya sektörünün de ulaştığı konum ile iç içe giren bir sorun olarak değerlendirilebilir.

W-Eczacıbaşı,  eşdeğer ilaç üretiminden çıkmasının ardından İlaç Grubu’nun adını Sağlık Grubu olarak değiştirdi. Bunun nedenini ve yönetiminizdeki Sağlık Grubu’ndaki kuruluşların işlevlerini ve son dönem faaliyetlerini paylaşır mısınız?

S.B.-Her şeyden önce Eczacıbaşı “Sağlık” ile özdeşleşen bir kurumsal yapıya sahip. İlaç alanında sadece eşdeğer ilaç üretiminden çıktık, eşdeğer ilaç üretimi dışında satış ve pazarlama faaliyetlerimiz; radyofarmasötikler gibi ilacın çok özgün bir alanını da kapsayarak farklı bir şekilde genişletirken, evde bakım, iş sağlığı ve güvenliği gibi sağlık alanındaki atılımlarımız ve ileriye yönelik projelerimizi de dikkate alarak grubumuzun adının “Sağlık” olmasının Topluluğumuza yeni bir ivme getireceğine inandık.

Bu alandaki kuruluşlarımızla ilgili özetten önce ülkemizde sağlık ve ilaçla ilgili bazı rakamları paylaşmak isterim.

2013 yılında nüfusun yaklaşık %98’inin sosyal güvencesi bulunmaktadır. Kamu sağlık harcamaları 2003’de yaklaşık 13.6 milyar TL iken 2013 sonunda yaklaşık 55 milyar TL’ye ulaşmıştır. 2003’de ilaca yapılan 6,8 milyar TL’lik harcama ise 2013’de 15,8 milyar TL olarak gerçekleşmiş; aynı dönemde kişi başına hekime müracaat sayısı 2’den 8,2’ye yükselmiştir. Sağlık hizmetlerine ve ilaca daha fazla erişim olanağındaki artış beraberinde bu harcamaları kısma hedefini de getirmiştir. Geri ödeme ilkelerinde kapsamlı değişikliklere devam edilmiş; kamu iskonto oranları ve ilaç fiyatlarında yapılan düzenlemelerle sürekli ve kalıcı tasarruf tedbirleri uygulanmıştır.

Kuruluşlarımız stratejik karar ve hedeflerini belirlerken bu önemli gelişmeleri de göz önünde bulundurmuştur.

Sağlık Grubu’muzda yer alan kuruluşlarımızın işlevlerini şu şekilde özetleyebilirim:

Eczacıbaşı İlaç Pazarlama; Türkiye’de 13 bölge ofisine dağılan 200 dolayında tıbbi tanıtım elemanı ile Almirall, Arnet, Aspen, Astellas Pharma, Biogaia, Chugai-Aventis, Edmond Pharma, Ginsana, Juvise, Intas, Italchimici, Kampotu, Laboratoire de la Mer, Menicon, Pharming, PGT, Orchid, Sandoz, Sanofi-Aventis, Sigma-Tau, Spirig, Tillots ve Vitalize kuruluşları ile yapılan lisans anlaşmaları çerçevesinde özgün beşeri ilaçlar ile tedaviye yardımcı ürünlerin pazarlama ve satışını gerçekleştirmektedir. Özellikle nefroloji, onkoloji, hematoloji, alerji, pediyatri, dermatoloji ürünleri alanlarına yoğunlaşma kararı vermiş olan Eczacıbaşı İlaç Pazarlama, bu kararını hızla uygulamaya sokmakta ve çalışmalarını yeni lisansör ve orijinal ürün arayışları ile sürdürmektedir. 2013 yılında bu kapsamda formlarıyla birlikte 10 yeni ürün piyasaya verilmiştir.

Eczacıbaşı-Baxter Hastane Ürünleri, 65 milyon adet kapasiteli ve uluslararası standartlara sahip modern tesislerinde yaşamsal önem taşıyan parenteral solüsyonlar, aminoasitler ve özel solüsyonlar gibi 120 farklı çeşit ürünün üretimini gerçekleştirmektedir. 8 milyon adet kapasiteli periton diyalizi solüsyon üretimi ile Türkiye genelinde 3.100 periton diyalizi hastasının tedaviye ulaşmasını sağlamaktadır. Bu ürünlerin yanı sıra anestezi, yoğun bakım, parenteral beslenme, biyocerrahi, onkoloji ve infüzyon sistemleri ile plazma kaynaklı FVIII, FIX, rekombinant FVIII, anti-inhibitör pıhtılaşma kompleksi, human albumin ve immunglobulin gibi yaşamsal kan ürünlerinin ithal edilerek pazara sunulmasını sağlamakta, bu sayede milyonlarca insanın hayata bağlanmasında öncü rol üstlenmektedir. Bu geniş kritik ürün portföyüyle Eczacıbaşı-Baxter Hastane Ürünleri, Türkiye’nin hastane ürünleri alanındaki lider kuruluşudur.

Nükleer tıp alanının öncü ve lider kuruluşu Eczacıbaşı-Monrol Nükleer Ürünler, yurtiçinde Gebze, Ankara, Adana, İzmir, İstanbul, Antalya ve Malatya, yurtdışında ise Romanya, Mısır, Kuveyt ve Dubai tesislerinde üretime devam etmektedir. Polonya ve Bulgaristan üretim tesislerinin 2014 yılı ortalarında açılması planlanmaktadır. Bunları Libya, Kuzey Irak yatırımları izleyecektir. İran, Mısır ve Hindistan başta olmak üzere toplam 30 ülkeye ihracat yapıyor. Bunların yanı sıra, nükleer tıp cihazları Ar-Ge ve üretiminde faaliyet göstermek üzere biri Türkiye’de, biri ise Amerika Birleşik Devletleri’nde olmak üzere iki iştiraki bulunmaktadır.

Türkiye’de en kapsamlı evde sağlık hizmetleri (evde hemşirelik, doktor, terapi, hastalara gerekli tedavilerin uygulanması için tıbbi cihaz) sağlayan kuruluşlarından birisi olan Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri (ESH), 2013 yılı Mayıs ayı başından itibaren yeni bir faaliyet alanı olan ve “Tele Sağlık” olarak adlandırılan, uzaktan sağlık takibi sistemini uygulamaya almıştır. 2013 yılı içerisinde Kuruluşun yaşadığı bir diğer önemli gerçekleşme, mevzuatı yeni oluşturulan işyeri sağlığı ve iş güvenliği sektöründe faaliyet yürütmek amacı ile %100 ESH iştirakiyle Eczacıbaşı Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi A.Ş.’nin kurulması olmuş, Kasım 2013 itibariyle faaliyete geçmiştir. Bu alanda yine öncü bir kuruluş hedefiyle Sağlık Grubumuza çok olumlu katkılar sağlayacağına inanmaktayız.

W- Ülkemizin nüfusunun  %8’i 65 yaş ve üzeri, önümüzdeki yıllarda bu oran batıda olduğu gibi bizde de aratacak, buna ilişkin projeleriniz ve özellikle “Sağlık Takipçim”  uygulamanız hakkında biraz daha bilgi verebilir misiniz?

S.B.-“Sağlık Takipçim” hizmeti ile tansiyon, diyabet veya fazla kilolar ile mücadele edenlerin yanında sağlık değerlerini kontrol altında tutarak daha güvenli bir hayat sürmek isteyenlerin de gece-gündüz takibi ve bilgilendirilmesi sağlanıyor.

Uzaktan kronik hastalık takibi hizmeti olan “Sağlık Takipçim” sayesinde üyelerin tüm değerleri kontrol altına alınarak, yaşanabilecek sorunların azaltılması hedefleniyor. Hizmet kapsamında ayrıca medikal çağrı merkezi ile kronik rahatsızlığı olgularında danışmanlık verilip ihtiyaç halinde adrese ücretsiz ambulans gönderiliyor. Kullanıcıların talepleriyle sağlık durumları, internet üzerinden ek ücret ödemeden kendi doktor ve yakınları tarafından da takip edilebiliyor.

Tansiyon ve diyabet hastalarını düzenli ve sürekli ölçüm yaptırarak tedaviye uyum sağlamaya da teşvik eden kronik hastalık takibi servisi ile bu hastalıkların yol açabildiği ciddi komplikasyonların engellenmesi de hedefleniyor. 

Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda yer alan, “iş yerlerinde iş güvenliği uzmanı,  iş yeri hekimi ve diğer sağlık personeli  hizmeti ile ilgili mevzuat”ın yürürlüğe girmesinin ardından, Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri’nin bir alt kuruluşu olarak faaliyete geçen Eczacıbaşı Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi (OSGB), yerinde sağlık hizmeti verilmesinde edindiği on yılı aşkın tecrübe ile iş sağlığı ve güvenliği konusunda şirketlere hizmet vermeye başladı.

Eczacıbaşı OSGB’nin sunduğu hizmet kapsamında, mevzuat çerçevesinde belirlenmiş olan sürelerde, iş yeri hekimleri, iş güvenliği uzmanları ve yardımcı sağlık personeli tarafından kuruluşlara,  kanun ve yönetmeliklerin belirttiği hususlara uygun iş sağlığı ve güvenliği hizmeti verilmektedir. Mevzuat güncelleme takibi, hizmet alıcıların durumu ve öncelikleri ile tüm iş süreçlerinin denetlenmesi, iş kazaları ve meslek hastalıklarının takibi, tüm risk değerlendirmelerinin onanması, Kişisel Koruyucu Donanımı (KKD) takibi, eğitimlerin düzenlenmesi ve iş sağlığı ve güvenliği danışmanlığı gibi hizmetler de sunuluyor. Kuruluş, 2015 yılında Türkiye’nin her noktasındaki çalışanlara hizmet vererek pazarda lider olmayı hedefliyor.

W- Eczacıbaşı gerçekten başarılı iş ortaklıkları ve satın almalar yapmakta. Burada ki başarınızın sırrını öğrenmemiz mümkün müdür? Monrol ve diğer başarılı projelerinizin devamı nasıl gelişecek?

S.B.- Eczacıbaşı çok uzun yıllar öncesinden başlayarak çok çeşitli alanlarda dünyanın öncü sayılan kuruluşlarıyla ortaklıklar gerçekleştirmiştir. Bu ortaklıklarda % 50-50 dengesine çok önem veriyoruz. Bu uygulamayla her iki ortağın başarı ve riskleri aynı ölçüde paylaştığına inanmaktayız. Bunun en güzel örneklerinden biri 20 yılı geride bırakan Eczacıbaşı-Baxter ortaklığıdır.

W- Size göre ülkemizde ilaç ve sağlıkta gelişim hangi alanlarda olacaktır?

S.B.- Onkoloji alanının ve ağırlıklı olarak biyoteknolojik ürünlerin ön plana çıkağını; koruyucu tıp alanına yönelik ürünlerin önem kazanacağını tahmin etmekteyiz. Tıp turizmini de ülkemiz açısından büyük bir potansiyel ve fırsat olarak gördüğümüzü belirtmeliyim.

W- Çalışanlarınıza ve katıldığınız seminerlerde dinleyicilere “Katiyen” kelimesinin kullanılmamasını salık vermektesiniz, bunun altında yatan nedir?
Olumsuz düşünmenin yöneticide yaratacağı etkiler nelerdir?

S.B.- Başarılı insanların pozitif düşünce alışkanlığına sahip olmaları, yeni fikirlere, önerilere destek vermelerinin önemine yürekten inanıyorum. “Katiyen” kelimesinin bu yaklaşımla taban tabana zıt olduğu kanısındayım.

W- ‘Eczacıbaşı’nın temel hedefi nedir?
 
S.B.-“Eczacıbaşı, çağdaş, kaliteli ve sağlıklı yaşamın öncüsüdür” ilkesinden yola çıkarak, Topluluk olarak ülkemizde sağlıklı yaşamın öncüleri arasında yer almak, değişmez hedeflerimizdendir. 

Bu hedeflerimizi gerçekleştirirken yalnız çağdaş standartlarda bir topluluk olmak çabasıyla yetinmeyip Türkiye’nin bilimini, eğitimini, kültür, sanat ve spor ortamını geliştirmeyi de toplumsal sorumluluklarımızdan saymaktayız.

W- Nejat Bey, Şakir Bey ve Bülent Bey ile birlikte çalıştınız; onların yönetim anlayışını sizin gözünüzden özetleyebilir misiniz?

S.B.-Onlar için Topluluk değerleri herşeyin önünde gelir; bu değerleri oluşturan etik ilkelerden hiçbir zaman ödün vermezler. Disiplin ve esneklik arasında dengenin daima gözetildiği çalışma ortamında yönetim anlayışları insana saygıya dayanır; dünyaya ve değişime açık, öncü girişimcilerdir…

W- Değerli Sedat Bey paylaşımınız için çok teşekkür ederiz.