Ana Sayfa Yapay Zeka & Teknoloji Max Planck Enstitüsü’nün ilk Türk direktörü

Max Planck Enstitüsü’nün ilk Türk direktörü

Prof. Dr. Metin Sitti, dünyanın gözde araştırma kurumlarından Max Planck Enstitüsü’nün ilk Türk direktörü. Geçen hafta Koç Üniversitesi Rahmi Koç Bilim Madalyası’nın da sahibi olan Sitti, geliştirdiği küçük robotları, tedavilerde ulaşılamayan bölgelerde kullanmayı hedefliyor. Ünlü bilim insanı, klinikte ilk kullanılacak robota, 37 yaşında kaybettiği beyin cerrahı kız kardeşi İlkay’ın adını verecek.

HEDEF BEYİN VE PANKREAS KANSERİ

Deneyler ne aşamada?

İlk robot prototiplerini laboratuvarda geliştirdik. Organ modellerinde çalıştığını gösterdik. Bundan sonraki aşama belirli özel hastalıklar için fare ve sıçanlarda çalıştıklarını göstermek. Bu testlere göre robotlarda bazı değişiklikler ve düzeltmeler yapmayı öngörüyoruz. Sonuçlar başarılı olduktan sonra büyük hayvanlarda, sonra da insanlarda uygulayacağız.

Uzun bir zamandan mı bahsediyorsunuz?

Tabii zaman alacak. Bir yerden sonra hastanelerde kullanılması için onay alınarak birilerinin bunu üretmesi gerekecek. Ya kuracağımız bir start-up şirketi ya da büyük bir tıbbi cihaz firması robotlarımızı ticari hale getirecek. Bunlar masraflı ve zaman alan işler. Hemen hemen her tıbbi cihaz için bu süre 5-10 yıl.

Şunu söyleyebiliyor muyuz: “Bu ürün 5-10 yıl sonra piyasaya sürüldüğü zaman şu hastalığın tedavisi artık mümkün olabilecek.”

Bu anlamda birçok doktorla konuşuyoruz. Hatta Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki profesörlerle devamlı konuşuyoruz. Hangi hastalığı hedefleyelim ki bu yaptığımız küçük robotlar en büyük etkiyi ve yardımı göstersin. Hedefimiz sorunlu olan beyin kanseri, pankreas, safrakesesi gibi çözümü zor kanserleri çözmek.

Ekibiniz kimlerden oluşuyor, farklı disiplinlerden gelen uzmanlar mı?

Tabii ki. Mühendisler, fizik, kimya, biyoloji ile ilgili bilimadamları ve doktorlar var. Ben de hem fizik hem de mühendislik okudum.

Şöyle bir kaygı var: Robotlar işimizi elimizden alacak, doktor bile doktorluk yapamayacak…

Bizim düşünmemiz gereken, bilim insanı olarak teknolojileri nasıl iyiye kullanabileceğimiz. Ben bir bilimsel kongrede bunu sunduğumda bir cerrah, “Bizim işimizi elimizden mi alacaksınız?” diye sordu. Mümkün değil dedim, hedefimiz bu değil. Bu robotlar cerrahın yardımcısı olacak.

Çok bilimkurgu izler misiniz?

Çok severim, hayal kurdurur, o hayallerin bir gün gerçeğe dönüştüğünü görürsünüz.

ARAŞTIRMAYA YETERLİ OLANAK YOK

Bugünlerde en çok konuşulan meselelerden biri dışarıya beyin göçü. Bunu neden yaşıyoruz?
Şunu düşünmek lazım: Niye dışarı giden insanlarımızdan dönenler görece az? Demek ki şu an hâlâ Türkiye’de çok ileri düzeyde bilim araştırması yapmak isteyen insanlara verilen olanaklar yurtdışındaki kadar yeterli değil. Demek ki ABD, Avrupa, Japonya’daki bilimsel araştırma olanaklarına ve altyapısına, bilimsel özgürlüğe, finansal açıdan verilen destek düzeyine ulaşmamız lazım. Türkiye’de bunu yapabilen çok iyi, sayılı üniversitelerimiz var. Bu üniversite sayısını ne kadar arttırabiliriz? Dışarıda olan beyinlerin çoğunu geri getirmek için yapabileceğimiz çok şeyler var. Samimi niyet varsa, üzerine konuşulup birçok yaratıcı çözüm üretilebilir.

Tersine beyin göçünü hızlandırmak için araştırmacılara 1 milyon TL’lik başlangıç ödeneği ve aylık 24 bin TL burs verilecek. Sizce bu yeterli mi?
Bu güzel bir girişim tabii ki. Bu girişim tek başına yeterli olur mu, buna bakmak lazım. Süreklilik önemli. Bir teşvikte bulunurken bunun devamının gelmesi gerekiyor.

tamamı için kaynağa bakınız