Ana Sayfa GETAT Gluten, Sağlıklı İnsanlar İçin Kötü Değil !

Gluten, Sağlıklı İnsanlar İçin Kötü Değil !

Yapılan titiz bir çalışmanın gösterdiğine göre; tıbbi olarak çölyak hastalığı veya gluten hassasiyeti teşhisi konmadığı sürece, gluten içeren gıdalar tüketmek size zarar vermiyor ve bu proteinlerden kaçınmanıza da gerek yok.

Carly CASSELLA / Ozan ZALOĞLU

Günümüzdeki en güvenilir testlerden biri olan ilk rastgellenmiş kontrollü çift kör deneyinde; gluten içeren un yiyen sağlıklı denekler, mide ve bağırsak sorunları ya da bitkinlik yaşamadıklarını bildirmişler.

Bu çalışma, daha önce bağırsak sorunu (hassas bağırsak sendromu gibi) yaşamamış sağlık gönüllüler üzerinde yapılan ilk deney. Ayrıca bu araştırma, son yıllarda ortaya çıkan karışık sonuçların bazılarını açıklamaya da yardımcı oluyor.

Günümüzde Birleşik Devletler’de üç milyondan fazla insan, glutensiz bir beslenme düzenini takip ediyor fakat bunların yaklaşık yüzde 82’sinde; yaşam şeklinde böyle bir değişikliği gerektirecek sağlık sorunları teşhis edilmiş değil. İnsanlar, glutensiz beslenmek için pek çok sebep öne sürüyor fakat genelde egemen olan etmen “sağlık”.

Amerikan pazar araştırmasına göre halkın yüzde 65’i, glutensiz bir beslenme düzeninin genelde daha sağlıklı olduğunu düşünüyor. Yeni araştırma ise; diğer bir sürü çalışmayla beraber, bu yaygın varsayıma meydan okuyor.

Monash Üniversitesi’nde çalışan sindirim sistemi hastalıkları uzmanları Emma Halmos ve Peter Gibson, bu çalışmaya eşlik eden bir maşkalede şöyle yazıyorlar: “Glutensiz bir diyetin faydaları; hastalık yükünün azalması, bilişsel işlevlerin artması, kilo kaybı ve ‘iyi görünme’ gibi vaatlerle de pazarlanıyor”

“Bu görüşleri destekleyen veriler mevcut değil. Aslında, ABD Ulusal Sağlık ve Beslenme İncelemesi Araştırması’nın da dahil olduğu ileriyi kapsayan büyük topluluk çalışmaları; glutenin kalp damar hastalıklarına veya metabolik sendroma katkıda bulunma tehlikesi içermediğini gösterdi.”

Bu yeni çalışma ufak ve kısa süreli; ancak çalışmada kullanılan yöntem, sıkı şekilde kontrol edilmiş ve sapmalar için dikkatli biçimde düzenlenmiş. Rastgele iki gruba ayrılan 28 gönüllüye, iki hafta boyunca glutensiz bir beslenme düzenini takip etmeleri söylenmiş. Bu kişiler ayrıca; 14 grama eşdeğer olan veya tamamen glutensiz olan bir doz unu günde iki kez tüketeceklermiş. Kimin hangi tip un aldığını araştırmacılar bile bilmiyormuş.

Ayrıca, katılımcılarda ağrı, reflü, hazımsızlık, ishal ve kabızlık yönünden herhangi bir değişim olup olmadığının ölçülmesi amacıyla; her bir katılımcı, testten iki hafta önce ve iki hafta sonra bir dizi belirti değerlendirme ölçeği doldurmuş. Katılımcıların bitkinlik hisleri, görsel benzeşim ölçeği kullanılarak ölçülmüş.

Sonunda; rastgellenmiş gruplar arasında yapılan bağımsız testlere göre, sağlıklı hastalar arasında herhangi bir belirtide önemli bir fark görülmemiş (bunlara karın ağrısı da dahilmiş). Genel olarak, gluten yemiş olan yalnızca bir sağlıklı gönüllü ishal olduğunu bildirmiş ve yazarlar, bunun muhtemelen anormal bir durum olduğunu öne sürüyorlar.

Bu durum; glutenden kaçınmanın, ortalama sağlıklı bir insana hiçbir fayda sunmadığını gösteriyor.

Bunun tam tersine; glutene bağlı ve teşhis edilebilir sorunlar yaşayan insanlar, ciddi problemlerle karşılaşabiliyorlar. Örneğin, çölyaksız gluten hassasiyeti bulunan insanlar üzende yapılan rastgellenmiş bir çift kör çalışmasında; hastaların yüzde 90’dan fazlasının, gluten mücadeleleri sırasında klinik nüksetme yaşadıkları bulunmuş.

Çölyak hastalığı olan insanlarda gluten, aslında ince bağırsak duvarını tahrip edebiliyor. Eğer hasar çok fazla olursa, bu durum kemik erimesine, kısırlığa, sinir hasarına ve nöbetlere yol açabiliyor.

Ancak glutene karşı verilen bu gibi olağanüstü tepkiler son derece nadir olup; toplam ABD nüfusunun yüzde birinden daha azında görülüyor. Bu sebeple, bu altkümedeki bireyler için katı ve ömür boyu glutensiz bir beslenme düzeni gerekiyor. Fakat bu yeni araştırma, bu durumun diğer insanlar için geçerli olmadığını öne sürüyor.

“Buradaki ana soru, bu bulguların; genel nüfus içerisinde glutensiz bir beslenme düzenine yönelik var olan hevesi söndürüp söndürmeyeceği” diye yazıyor Halmos ve Gibsen. Ancak bilimsel yönden geçerli olan bulguların, şimdiye kadar gluten hakkındaki inanışlar üzerinde ufak bir etkisinin olduğunu da ekliyorlar.

Üstelik, glutensiz beslenme düzenlerinin faydadan çok zarar getirebildiğini gösteren bazı bulgular da mevcut. Daha önce yapılan araştırmalarda, çölyak hastalığı olan insanların yeteri kadar kalsiyum, demir, lif, folik asit ve tiamin tüketmediği gösterilmişti. Bir diğer çalışmada da; düşük gluten alan insanların, tip 2 diyabet olma tehlikesinin daha yüksek olduğu bulunmuştu.

Bu sonuçlar göz önüne alındığında, çalışmanın yazarları şu öneride bulunuyor: “Eğer teşhis edilebilen hassasiyetleri yoksa; insanları bu beslenme düzenine başlamaktan etkin şekilde vazgeçirmek açısından klinik yönden haklı nedenler olabilir.”

Araştırma Gastroenterology bülteninde yayınlandı.