Ana Sayfa Manşet Dünya Çevre Günü

Dünya Çevre Günü

Hava kirliliği solunum sağlığını tehdit ediyor

Solunum Derneği TÜSAD, şehirleşme ve endüstriyel faaliyetler nedeniyle son yıllarda iyice tehlikeli boyuta gelen hava kirliliğinin solunum sağlığını tehdit ettiğine dikkat çekti. Hava kirliliğinin sınır değerini aşan miktarda kirleticilerin atmosfere karışması sonucu meydana geldiğini vurgulayan TÜSAD Mesleki ve Çevresel Hastalıklar-İş Sağlığı Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Ayşe Coşkun Beyan, “Bu kirleticiler solunarak vücuda alındığı takdirde sağlığa ciddi hasar verebilir, başta akciğer kanseri olmak üzere birçok akut ve kronik solunum hastalığa sebep olabilir” uyarısını yaptı.

Doğanın korunması konusunda farkındalık yaratmak ve acil konularda harekete geçmek için 1972 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Dünya Çevre Günü nedeniyle bir açıklama yapan Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD), özellikle şehirlerde artan çevre ve hava kirliliği nedeniyle solunum sağlığının tehdit altında olduğu uyarısını yaptı.

8 MİLYON ERKEN ÖLÜM SEBEBİ

Hava kirliliği sonucunda astım, kronik tıkayıcı akciğer hastalığı (KOAH) ve akut bronşit gibi hastalıkların görülme sıklığında artış yaşandığını, akciğer kanseri gibi hastalıklara yakalanma riskinin arttığını vurgulayan TÜSAD Mesleki ve Çevresel Hastalıklar-İş Sağlığı Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Ayşe Coşkun Beyan, şu bilgileri paylaştı: “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre; dünyada her yıl toplam 8 milyon insan iç ve dış ortam hava kirliliğinin yol açtığı hastalıklar nedeniyle erken ölüyor. Isınma amacıyla fosil yakıtların kullanılması, sanayi faaliyetleri ve ulaşım araçlarının yoğun kullanımı gibi nedenlerle atmosfere başta kükürtdioksit (SO2) olmak üzere karbonmonoksit (CO), nitrojen dioksit (NO2), azotoksitler ve toz partiküllerinin çok miktarda salınmasıyla meydana gelen hava kirliliği, kolaylıkla yayılıp uzun mesafelere etki ederek ekolojik tahribata neden olabiliyor.”

KÜKÜRT DİOKSİT SAĞLIĞI OLUMSUZ ETKİLİYOR

Geçtiğimiz günlerde İtalya’da Etna Yanardağı’nın faaliyete geçmesi ve kül püskürtmesi nedeniyle zehirli gazların atmosfere yayıldığını ve asit yağmuru tehlikesi oluştuğunu hatırlatan Beyan, şunları aktardı: “Hava kirliliği, doğa ya da insan faaliyetleri kaynaklı olabilir. Yanardağ patlaması gibi doğa olayların sonucunda atmosfere çok miktarda kükürt dioksit gazı salınması tehlikesi oluşur. Doğal afetlerin yanı sıra endüstriyel faaliyetlerden kaynaklı olarak bu gaza maruziyet artabilir. Rüzgarla hızla yayılan kükürt dioksit, sadece çıktığı alanlara değil, ulaştığı alanlara da zarar verir. Kükürt dioksit konsantrasyonu sınır değerinin üzerine çıktığı zaman göz, burun, boğaz ve solunum yolları tahrişleri gibi çeşitli sağlık sorunlarına neden olmakla birlikte özellikle kronik kalp ve akciğer hastalarının sağlığını olumsuz etkiler. Özellikle astım, kronik tıkayıcı akciğer hastalığı (KOAH) gibi kronik akciğer hastalığı bulunan kişilerde solunum yollarının daralmasına ve bu hastaların hastalık atağı geçirmesine neden olur. Havadaki kükürt dioksit konsantrasyonu arttığında astımlı kişilerde göğüs daralması, öksürme ve akciğer fonksiyonunda değişme gibi solunum sistemlerinde ciddi zararlar oluşabilir ve soluk alma kapasitesinde önemli düşüşler olabilir.”

ORMAN YANGINLARINA DİKKAT

Yaklaşan yaz mevsimi nedeniyle orman yangınlarında artış olabileceği uyarısında bulunan Beyan, bu yangınlar nedeniyle oluşan partiküllerin insanları ve diğer canlıları etkilediğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti: “Orman yangınları nedeniyle çok miktarda zehirli gaz ve partiküller atmosfere yayılarak hava kirliliğine yol açar. Bu da solunum hastalıkları ve kalp rahatsızlıklarına, ilerleyen dönemlerde ise akciğer kanseri başta olmak üzere ölümcül hastalıklara sebep olabilir. İklim krizi nedeniyle sıcaklık artışlarıyla birlikte orman yangınları her geçen yıl artıyor. Hem insan sağlığı hem ekosistemin devamı için orman yangınlarının önlenmesine yönelik etkin mücadele sürdürülmesi şart”.