Ana Sayfa Manşet COVID-19 Pandemisinin 5. Yılında Çıkarılan Dersler

COVID-19 Pandemisinin 5. Yılında Çıkarılan Dersler

Türk Tabipleri Birliği (TTB), COVID-19 pandemisinin 5’inci yılında bilimsel kaynaklara dayanarak çıkarılan temel dersleri hatırlatmak, toplumu ve sağlık otoritesini uyarmak amacıyla basın açıklaması düzenledi. COVID-19 hastalığının pandemi ilan edildiği ve Türkiye’deki ilk kesin tanının duyurulduğu 11 Mart 2020’nin yıl dönümünde yapılan açıklamayı TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Alpay Azap okudu.

Bilimsel kuruluşların önümüzdeki yüzyılda çok sayıda pandeminin yaşanabileceği uyarısını yaptığını anımsatan Azap, COVID-19 pandemisinden kazanılan deneyimlerin bu nedenle önemli olduğunu söyledi. COVID-19 nedeniyle dünyada yaşamını kaybeden insan sayısının en az 20 milyon olduğunu, Türkiye’de ise resmi verilere göre 17 milyon kesin tanı ve 102 bin 174 can kaybı olduğunu aktaran Azap, farklı bilimsel otoriteler tarafından yapılan hesaplamalar baz alındığında Türkiye’de salgın nedeniyle hayatını kaybeden insan sayısının 300 bin civarında olduğunun söyleyebileceğini dile getirdi.

COVID-19’un yıkıcı etkilerinden birinin de çok sayıda sağlık çalışanının hayatını kaybetmiş olması olduğunu dile getiren Azap, dünya genelinde 115 bin, Türkiye’de ise en az 557 sağlık çalışanının COVID-19 ile mücadele ederken hayatını kaybettiğini söyledi.

Salgın durumlarına hazırlık ve kriz yönetiminin önemine işaret eden Azap, kriz anında faaliyetlerin şeffaf şekilde paylaşılması ve katılımcı bir yönetim ile ele alınması gerektiğini söyleyerek yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“Sağlık sistemleri güçlendirilmeli, sağlık çalışanlarının güvenliği öncelenmeli, bilim ve teknolojiye gerekli yatırım yapılmalı, toplumda sağlık okur yazarlığı ve hastalıklardan korunma bilinci geliştirilmeli, yanlış bilgi (infodemi) ile kararlılıkla mücadele edilmeli, pandeminin sosyal hayattaki ve iş ortamlarındaki etkilerini azaltacak önlemler geliştirilmeli ve küresel işbirliği ve dayanışma için araçlar, kanallar geliştirilmeli.”

TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Alpay Azap tarafından okunan basın açıklamasının tamamı şöyle:

COVID-19 Pandemisinin 5. Yılında Çıkarılan Dersler Işığında Yeni Pandemilere Hazırlıklı Olmak Gerekir

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bundan tam beş yıl önce, 11 Mart 2020’de COVID-19 hastalığının pandemi düzeyine ulaştığını ilan etti. Ülkemizdeki ilk kesin tanı alan olgu da aynı gün Sağlık Bakanlığı tarafından duyuruldu. DSÖ 5 Mayıs 2023’te hastalığın toplumlarda etkisini devam ettirdiği ancak artık pandemi seviyesinde olmadığı bilgisini paylaştı. Böylelikle üç yıl süren COVID-19 pandemisi; dünya genelinde sağlık sistemlerini zorlayan, ekonomik krizleri tetikleyen ve sosyal yaşamı kökten değiştiren bir süreç olmuş, pandemilerin sadece tıbbi sorunlara neden olmakla kalmayıp ekonomik, sosyal, siyasal pek çok sonuçlarının olduğunu yakından görmemize yol açmıştır.

Bilimsel kuruluşlar insan faaliyetlerinin doğal yaşam üzerindeki etkisinin ve artan nüfus yoğunluğu ve hareketliliğinin önümüzdeki yüzyılda COVID-19’a benzer çok sayıda pandemiye neden olabileceği uyarısını yapmaktadır. 21. yüzyıl pandemi çağı olarak anılmaktadır. DSÖ her ay dünya genelinden 100.000 sağlık uyarısı (artmış hastane yatışı, fazladan ölüm, belli şikayetleri olan hasta sayısında artış vb.) aldığını ifade etmektedir. Kuzey Amerika’da ve İngiltere’de sığırlardaki H5N1 kuş gribi salgını, Batı Pasifik bölgesindeki farklı kuş gribi virüslerinin yayılımları, yarasalarla bulaşan Marburg, sivrisineklerle bulaşan Oropouche virüsleri yeni pandemilerin habercisi olarak dikkatle izlenmektedir. Bu nedenle pandeminin beşinci yılını geride bırakırken küresel ve ulusal ölçekte kazanılan deneyimler, yapılan hatalar ve geleceğe yönelik çıkarımlar önem kazanmaktadır.

Kesin tanı almış olanlar değerlendirildiğinde COVID-19 dünya genelinde 700 milyon olgu ve 7 milyon ölüme neden olmuş görünmektedir. Ancak DSÖ Başkanı’nın 13 Şubat 2025’te yaptığı açıklamaya göre, gerçek ölüm sayısı en az 20 milyondur. Farklı bilimsel otoriteler bu sayıyı 27 milyon olarak bildirmektedir. Ülkemiz 2023’ten beri DSÖ’ye veri göndermemektedir. 2022 sonu itibariyle ülkemizde 17 milyon kesin tanı, 102 bin 174 ölüm bildirilmiştir. Dünya geneli için yapılan projeksiyon ülkemize uyarlandığında bu sayının en az 300 bin olduğu söylenebilir. COVID-19, II. Dünya Savaşı’ndan sonra ilk defa pek çok ülkede doğumda beklenen yaşam süresinin bir yıldan fazla kısalmasına neden olacak kadar öldürücü bir pandemi olmuştur. Salgınla başarılı mücadele eden ülkelerde böyle bir azalma izlenmemiştir.

Hastalığın beş yıl sonundaki verilerle öldürücülüğü (olgu-ölüm oranı) %0,7’dir ancak ileri yaştakiler, altta yatan ciddi hastalığı olanlar ve bağışıklık yetmezliği bulunanlarda bu oran çok daha yüksektir. Hastalık henüz endemik faza geçmemiş ancak pandemik etkisini yitirmiştir. Aşılar ve/veya hastalığa yakalanma yoluyla edinilen bağışıklık ve virüsün üst solunum yolunu etkileyecek şekilde evrimleşmesi, ülkemizde bulunmamakla birlikte etkili ilaçların geliştirilmiş olması, COVID-19’u halk sağlığı tehdidi olmaktan çıkarmıştır. Ancak halen özellikle risk gruplarında ciddi sorunlara neden olabilen bir hastalık olarak insanları etkilemektedir. Ayrıca post-COVID denilen ve enfeksiyona yakalananların yaklaşık %10’unu değişik derecelerde etkileyen uzun dönemli sonuçları da bir sağlık yükü oluşturmaktadır.

COVID-19’un yıkıcı etkilerinden biri de çok sayıda sağlık çalışanının hayatını kaybetmiş olmasıdır. Aşıların etkili şekilde uygulandığı Mayıs 2021’e kadar dünya genelinde 115 bin sağlık çalışanı hayatın kaybetmiştir. Ülkemizde en az 557 sağlık çalışanı COVID-19’la mücadele ederken hastalanarak hayatını kaybetmiştir. Hepsinin anıları önünde saygı ile eğiliyoruz.

COVID-19 pandemisinin beşinci yılı biterken bilimsel kaynaklara dayanarak çıkarılan temel dersleri hatırlatmak toplumu ve sağlık otoritesini uyarmak istiyoruz:

  1. Kriz yönetimi ve hazırlık çok önemlidir: Pandemiler, ani ortaya çıkışları ve hızlı yayılımları nedeniyle hızlı ve etkili yanıtlar gerektirir. Bu yanıtların salgın yönetiminin bilimsel ilkelerine göre yapılması gereklidir.
  2. Bütün hazırlık ve kriz anındaki faaliyetler şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmalı; sağlık emek-meslek örgütlerinin, uzmanlık derneklerinin ve bilimsel kuruluşların içinde yer aldığı katılımcı bir yönetim sergilenmelidir: Pandemi yönetiminde başarının anahtarı toplumda güven yaratılmasıdır.
  3. Sağlık sistemleri güçlendirilmeli, sağlık çalışanlarının güvenliği öncelenmelidir: Sağlık hizmetlerinin kesintisiz ve etkili bir şekilde sunulabilmesi için sağlık altyapısının ve personelinin yeterliliği kritik bir faktördür. Salgınla ön saflarda mücadele edecek sağlık çalışanlarının güvenliği için her tür tedbir alınmalıdır.
  4. Bilim ve teknolojiye gerekli yatırım yapılmalıdır: Pandemi etkeninin erken tespitini, hastalık tanısını hızlandıracak, tedavi ve korunmaya ilişkin önlemlerin (aşı, hazır antikor vb.) geliştirilmesini sağlayacak bilimsel çalışma ve teknolojilere kaynak ayrılmalıdır. Aşı, tanı testleri ve tedaviler piyasa koşullarına teslim edilmemeli, ücretsiz ve hızlı erişimi sağlayacak önlemler alınmalıdır.
  5. Toplumda sağlık okur yazarlığı ve hastalıklardan korunma bilinci geliştirilmelidir: Hijyen kurallarına uyumun ve sağlık bilincinin artırılması, salgınların kontrol altına alınmasında önemli rol oynamaktadır.
  6. Yanlış bilgi (infodemi) ile kararlılıkla mücadele edilmelidir: Pandemilerde yanlış bilgi hastalığın kendisinden daha çok zarar verebilmektedir. Toplumda dolaşan yanlış bilgiler gerekli önlemlerin alınmasını, aşıların uygulanmasını ciddi şekilde sekteye uğratmaktadır. Bilimsel bilginin toplumla etkin bir şekilde paylaşılması hayati önem taşımaktadır.
  7. Pandeminin sosyal hayattaki ve iş ortamlarındaki etkilerini azaltacak önlemler geliştirilmelidir: Eğitim kurumlarının, benzer durumlarda eğitim süreçlerini sürdürebilmek için uzaktan eğitim altyapılarını geliştirmeleri sağlanmalı temel tüketim maddelerinin üretimi dağıtımı ile ilgili önlemler alınmalıdır. Bütün iş ortamları güvenli hale getirilmelidir.
  8. Küresel işbirliği ve dayanışma için araçlar, kanallar geliştirilmelidir:  Ülkeler arası bilgi paylaşımı, kaynakların ortak kullanımı ve koordineli çabalar, salgınların etkilerini azaltmada kritik öneme sahiptir. Salgından çıkarılacak en önemli ders herkes güvende olmadan hiç kimsenin güvende olmadığıdır.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi