Ana Sayfa İlaç “Türk markalarını reçete ederek yurt dışına döviz çıkışını engellememiz gerekir”

“Türk markalarını reçete ederek yurt dışına döviz çıkışını engellememiz gerekir”

Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, “Kendi ilacımız olan durumlarda hastalarımıza Türk markalarını reçete ederek yurt dışına döviz çıkışını engellememiz gerekir. Türkiye’de ilaç sektöründe en çok satılan ilk 100 ürünün cirosunun yaklaşık sadece yüzde 5’i yerli ilaç sanayicilerinin cebine giriyor. Bu nedenle uzun vadede milli ilaç için gerekli adımlar atılırken, uygun ilaçlara sahip olduğumuz hastalıklarda ise hiç beklemeden yerli markalarımıza öncelik vermemiz gerekmektedir. Bunun ülkemizin ekonomisi için son derece faydalı olacağı açıktır” dedi.

Yerli ilacın önemine vurgu yapan Uzman Dr. Mehmet Yavuz, “Bir Türk Hekimi olarak, milli ilaç projesinin gündeme gelmesinden büyük mutluluk duyuyorum. Başta devletimizin üst düzey yöneticileri ve yerli ilaç üreticilerimiz olmak üzere, Amerika’daki bilim insanları ve akademisyenlerimizi bir araya getiren heyecan verici bir girişimin alt yapısı hazırlanmıştır. Gördüğümüz kadarıyla bu projeyi bir hayal olmaktan çıkartıp adım adım üretim aşamasına taşıyabilmek adına, gidilecek rota belirlenmiş durumda. Bir gün lisansı bize ait olan daha çok ilaç seçeneğine sahip olmak, bu ülkenin tüm doktorlarını mutlu edecektir” dedi.

Mehmet Yavuz, “İlaç sektöründeki veriler oldukça karamsar” diyerek, şöyle devam etti:

“Bugün Türkiye’de ilaç sektörünün her yıl 6 milyar dolar cari açık verdiği belirtiliyor. Kendi ilacını üreten, kendi aşısını yapan ve kendi tıbbi teknolojilerini üreten bir Türkiye hedefi için Sağlık Teknokenti kurulması ise sağlık sektörünü mutlu eden gelişmelerden biri. Türkiye’de yılda yaklaşık 20 milyar TL tıbbi sarf malzemesi ve 25 milyar TL civarında ilaç harcaması yapılmakta. Ekonomik verilere baktığımızda, bu harcamaların yüzde 60’ının ithal olduğunu görüyoruz. İlaca yılda 25 milyar lira harcayan Türkiye’de, en çok ciro yapan 100 ilacın 95’inin de ithal olduğu düşünülürse, bir hekim olarak bunun ülkemize getirdiği ekonomik zarara ve dışa bağımlılığa dikkat etmek durumundayız.

Sağlık alanında uluslararası tekellere bağımlı hale dönüşmek yerine genellikle çok daha uygun fiyatlar ile satılmakta olan yerli alternatifleri hastalarımıza önermeliyiz. Bu, ekonomik katkının yanı sıra kimi hastalıklarda yaşamakta olduğumuz ilaç bulamama, getirememe gibi durumları da azaltacaktır. Böylece ilaçla tedavi olan hastalarda süreç kesintiye uğramadan istikrarlı şekilde tedaviye devam edebilir.

Bilindiği gibi bugün piyasada satılmakta olan pek çok pahalı ilaç var. En pahalı ilaçların fiyatlarına baktığımızda, kutusu 49 bin 750 TL’den satılan ilaçlar bile olduğunu biliyoruz. Bir de kimi hastaların uzun yıllar tedavi zorunluluğu olduğu düşünüldüğünde sözünü ettiğimiz yerli ilaç hassasiyetinin önemi daha da iyi ortaya çıkıyor. Bazı ilaçlar başlangıç seviyesindeki hastalar tarafından satın alınamadığı için yarın daha ciddi ilerlemiş vakalar için kat be kat fazla para ödememiz gerekeceği de öngörülmekte.

En pahalı ilk 20 ilacın tamamı ithal ve her 100 üründen 95’i ithal. Zaten her hastalık için yerli ilaç bulabilmemiz söz konusu değil. En azından az sayıda da olsa yerli üretim olan ilaçlarda, Türk markaları tercih etmemizin çok önemli olduğunu düşünmekteyim. Biz kendi kliniklerimizde tüm doktor arkadaşlarımızla bu bilinçle hareket ederken, diğer meslektaşlarıma da kendi ülkemizin markalarına öncelik vermelerini öneriyorum.

 

 

 

tamamı için kaynağa bakınız