Ana Sayfa Görüşler “Sürdürülebilir Bir Gelecek için, Biyobenzerler ve Aşı Teknolojilerinde Güçlü Türkiye için Çalışıyoruz”

“Sürdürülebilir Bir Gelecek için, Biyobenzerler ve Aşı Teknolojilerinde Güçlü Türkiye için Çalışıyoruz”

Koçak Farma Genel Müdür Yardımcısı Dr. Levent Sönmez

W-Koçak Farma Genel Müdür Yardımcısı Dr. Levent Sönmez ile Koçak Farma’nın başarıları ve sektör özelinde sohbet gerçekleştirdik.
Sayın Levent Bey sizin ile 2022 yılında özel röportajlar gerçekleştirmiştik;
“İlkleri Yaşattık”
“Kaynaklarımız Sınırlı, Vaktimiz Az”
“Ancora imparo”
Okuyucularımız bu güzel sohbetlere üzerlerine tıklayarak erişebilir.

W- Aşı teknolojileri ve biyoteknoloji sahasındaki adımlarınız stratejik değere sahip, bu alanlarda ülkemizin kendine yetebilmesi için neleri gerçekleştirdiniz ve global oyuncu olma adına atacağınız adımlardan bahseder misiniz?

L.S.- Pandemi döneminde geliştirdiğimiz inaktif Covid 19 aşısı ile ilgili klinik çalışmalarımız son aşamadadır. Bu süreçte 2 adet BSL3 laboratuvar ve üretim alanı kurduk. Hem viral hem bakteriyel aşılarla ilgili çalışmalarımız devam ediyor.

Geliştirme süreci tamamlanmış 1 inaktif aşı ve 1 Bakteriyel aşımız bulunuyor. Bu aşılarla ilgili klinik çalışmalara da kısa sürede başlayacağız.

Pandemi sürecinde Sağlık Bakanlığımız ve TÜSEB ile yakın çalışarak dünyada çok az ülkenin sahip olduğu aşı üretim teknolojisinin ülkemize kazandırılmasına katkı verdik.

W- Gerçekçi bir bakış açısı ile “kaynaklarımız sınırlı, vaktimiz az” anlayışınızdan bahsetmiştiniz, mevcut durumda odağınız biyobenzerler midir?

L.S.- Biyoteknolojik ürünler Dünya ilaç pazarında değer olarak % 25 Pazar payına ulaşmış durumdadır. Dünya ilaç pazarı 1.5 trilyon dolara seviyesindedir. Türkiye ilaç pazarı ise Dünya ilaç pazarının değer olarak yaklaşık yüzde yarımını oluşturuyor.

Bu oran Türkiye gibi çok yüksek potansiyeli olan bir ülke için yetersiz seviyededir. Global seviyede Türkiye İlaç Pazarının çok daha önemli bir oyuncu olması gerekir.

Elbette yerli ve milli ilaç molekülü keşfetmek ve kullanıma sunmak çok prestijli bir durum yaratır. Ancak yeni molekül keşfi için mevcut durumda 300 milyon dolardan 1 milyar dolara çıkan maliyetleri mevcut yerli ve milli ilaç firmalarının karşılaması şu anda pek olası görünmüyor.

Önümüzdeki yıllarda yapay zeka yardımı ile yeni molekül keşfi maliyetleri daha ekonomik seviyeye gelecektir. Bu da bir başka önemli yatırım gereken stratejik alan olarak göze çarpıyor.

Önceliğimiz biyobenzerler ve aşı teknolojileri alanında kendine yetebilecek ve uluslararası alanda rekabet edebilecek seviyeye getirmek konusundaki adımları atmak olmalıdır.

Bunun için AR-GE ve inovasyon desteği, eğitim ve işgücü yeteneklerini geliştirmek, nitelikli insan gücü yaratmak çok büyük bir önem taşımaktadır.

W- İhracattaki öncelikleriniz nelerdir bu alandaki çalışmalarınızı paylaşır mısınız?

L.S.- İhracatın önemi tüm ilaç sektöründe olduğu gibi bizim için de giderek artmaktadır. Firmaların kaynak yaratmak ve varlığını sürdürmek için katma değeri yüksek pazarlara ihracat yaparak büyümeleri bir zorunluluk haline gelmiştir.

Koçak Farma olarak AB ülkeleri başta olmak üzere 5 kıtada 50 den fazla ülkeye ihracat yapmaktayız. Hedefimiz hem ihracat yaptığımız pazarların hem de bu pazarlara ihracat ettiğimiz ürünlerin sayısını artırmaktır.

W- Pandemi ile zorlu geçen ekonomik dönem hala devam etmekte, sektörün kamudan beklentilerini alabilir miyiz?

L.S.- Pandemi sonrası bütün Dünya hiperenflasyon ve talep artışı nedeniyle pandemi döneminden daha ciddi tedarik sıkıntısı sürecine girmiştir. Ayrıca çalışan beklentileri çok yükselmiş ve firmaların çalışan sirkülasyonu oldukça artmış durumdadır.

İçinden geçilen dönemde kamudan temel beklenti öncelikle ilaç fiyatlandırmasının günün şartlarına uygun yeni bir ilaç fiyat kararnamesi ile rehabilite edilmesi, kamu kurum iskontolarının revize edilmesi ve sağlık harcamalarına ayrılan payın artırılmasıdır.

Türkiye’de sağlık harcamalarının GSYH’dan aldığı pay % 4.3 seviyesindedir. OECD ülkeleri ortalamasının % 9.2 olduğu düşünülürse, dünyanın nüfusuna sağladığı kamu sağlık şemsiyesi en kapsayıcı olan ülkelerinden biri olarak sistemin “sürdürülebilir” olabilmesi için payın artması gerektiği açıktır.

Diğer taraftan Aralık ayında yapılan son değişiklik ile dönemsel euro kuru % 25 artırılarak 17,5483 TL olarak belirlenmiştir. Yeni belirlenen kur bile halen fiili kurun yaklaşık yarısı kadardır.

İlaç firmaları ilaç fiyatlarının yetersizliğine karşın, hammadde fiyatlarının global ölçekte artması nedeniyle zorlanmaktadır.. Ayrıca ilaç firmaları enerji, işçilik ,lojistik ve kredi maliyetlerindeki artışlar nedeniyle ciddi olarak sürdürülebilirlik sorunu yaşamaktadır.

Yerli üretimin bu şartlarda AR-GE, inovasyon ve yatırım maliyetlerini karşılamak için ciddi anlamda kaynak ihtiyacı bulunmaktadır.

W- “Ancora imparo” mottonuz içinde devam ettiğiniz akademik programlarınızın size kattıklarını ve okuyucularımıza kitap önerilerinizi paylaşır mısınız?

L.S.- Son bölümüne geldiğim Kültürel Miras programında Paleolitik çağdan günümüze “Güneşin doğduğu yer” olan Anadolu’nun bir çok medeniyete ev sahipliği ettiği süreçleri inceleme fırsatı oldu.

Asya ve Avrupa arasında köprü olan Anadolu aynı zamanda Dünyanın Yedi Harikası ve UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunan bir çok esere ev sahipliği yapıyor.

Tarihi ve kültürel incelemenin ,zihinsel ve entelektüel bir uyarıcı olduğunu düşünüyorum. Bu sayede öğrenme yeteneğinin gelişmesi ,derinlemesine düşünmeye yardımcı ve günümüzde ortaya çıkan olayları daha kolay anlamaya katkı sağlanıyor.

Diğer taraftan son dönemlerde okuduğum birkaç kitabı tavsiye etmek isterim.

Bunlardan ilki Arnold Ludwig tarafından yazılan “King of the mountain”.
Ludwig bu kitabında farklı ülkelerdeki bir çok lideri, liderlik tarzları, davranışlarını ve kararlarını incelemiş.1900 yılından 2000 yılına kadar 199 ülke ve 1941 lideri ele almış.

Yirminci yüzyılda tanınmış bir ülkenin her yöneticisinin profilini çıkaran Ludwig, yöneticilerin nasıl iktidara geldiklerini, güçlerini nasıl kaybettiklerini, karşılaştıkları tehlikeleri ve suikasta uğrama, intihar etme veya ölme olasılıklarını ortaya koyuyor.

Daha sonra, haklarında daha kapsamlı kişisel bilgilerin mevcut olduğu 377 yöneticiden oluşan daha küçük bir alt kümeye odaklanarak, altı farklı lider türünü karşılaştırmış, onların özelliklerini, çocukluklarını ve zihinsel istikrar veya istikrarsızlıklarını inceleyerek daha sonraki siyasi gelişmelerin ana belirleyicilerini tanımlamış.

Liderleri birbirinden ayıran yedi temel özelliği kapsamlı olarak incelemiş. Baskınlık, farklılık, kıyaslanamayacak etkili mevcudiyet, değişime liderlik, ihtişam, cesaret ve temkinli huzursuzluk özelliklerini bir çok alt parametre ile değerlendirmiş.

Tüm ele alınan liderler arasında en yüksek skoru alan: Atatürk.
Sıralamada Atatürk’ün elde ettiği skora en yakın 2 lider Franklin Roosevelt ve Mao olarak yer alıyor.

Çalışmada liderlik tiplerine göre de liderleri sınıflanmış.
Hükümdar, zalim, vizyoner, otoriter ve demokrat. Atatürk vizyoner sınıfında yer alıyor.

Ayrıca okuduğum son 3 kitabı günümüzün değişen dönüşen iş modellerine getirdiği farklı bakış açıları nedeniyle önerebilirim.

Geleneksel pazarlama ile dijital pazarlamayı bütünleştiren Philip Kotler’den Pazarlama 4.0, pandeminin satın alma davranışlarına etkisini inceleyen Martin Lindstrom’dan
Buy-ology ve 20 yıl öncesinden bugünün dijital dönüşümüne ışık tutan Kurzweil’den The Age of Spiritual Machines ilgi duyanlara tavsiye edebileceğim kitaplar.

W- Sporda Filenin Sultanları ile gururlandık fakat futbolda yıllardır başarı gelmedi, yurtiçi-dışı başarı beklentiniz var mıdır?

L.S.- A Milli Kadın Voleybol Takımımız gerçekten tarih yazdı. Milletler Ligi şampiyonluğunun ardından katıldığı 2023 CEV Avrupa Şampiyonası’nda Sırbistan’ı finalde yenerek Avrupa şampiyonu olan Filenin Sultanları hepimizi gururlandırdı. Emeği geçen herkesi ve takımımızı tekrar tebrik ediyoruz. Ayrıca bunu Cumhuriyetimizin 100.yılında gerçekleştirmiş olmaları çok anlamlı oldu.

Son olarak Voleybol FIVB Kadınlar Dünya Kulüpler şampiyonası finalini iki Türk takımının oynaması buradaki başarımızın tesadüf olmadığının bir başka göstergesi oldu.

Diğer taraftan futbolda inişli çıkışlı bir grafiğimiz var. 85 milyon nüfuslu ve önemli imkanları olan bir ülke için Dünya futbolunda bulunduğumuz yer memnuniyet verici değil. FİFA’nin dünyadaki erkek milli futbol takımlarını son dört yılda başarılarına göre sıraladığı liste 41.sıradayız.Son 1 yılı baz alan UEFA listesinde ise 12.sıradayız. Her şeye rağmen genç ve yetenekli oyunculardan kurulu bir A Milli Takımı’mız var.

Yeni teknik direktör ile iyi bir ekip oluşturdular ve 2024 Avrupa Şampiyonası’na grubunda lider olarak katılıyoruz. Şampiyonada eşleştiğimiz rakiplerin hepsini yenebilecek güç ve yetkinliğimiz var. Gruptan çıkıp milletçe sevineceğimiz ve gurur duyacağımız bir yerde şampiyonayı tamamlayacağımızı düşünüyorum.

Sadece futbolda değil tüm spor branşlarında başarılı olabilmek için iyi bir planlama ve uzun vadeli vizyona ihtiyacımız olduğu kesin. Alt yapı ve sporun eğitimin bir parçası olarak içselleştirilmesi önemli. Spor yapma kültürü bizde pek yaygınlaşmış bir olgu değil ne yazık ki.

W- Koçak Farma olarak Cumhuriyetimiz ’in 100. Yılına özel olarak müjdeleriniz olacak mıdır ve vizyon hedeflerinizi paylaşır mısınız?

L.S..- 2023 yılı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı olması sebebiyle hepimiz için büyük önem arz etmektedir. Cumhuriyetimizi bugün bulunduğu noktadan daha ileriye taşımak adına özveri ile çalışmaktayız. Bu süreçte en güçlü desteğimiz, referansımız ve çıkış noktamız, Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün gelmiş olduğu yerdir.

Türkiye’nin daha iyi bir geleceğe taşınması yönünde yapılacak çalışmalar hayata geçirilirken ya da planlanırken, kendi alanımızda üzerimize düşen sorumlulukların farkındayız.

Bunun için durmaksızın çalışıyor ve yüksek teknoloji içeren yeni yatırımlarımıza da hız kesmeden devam ediyoruz.

W- Kıymetli Levent Bey değerli görüşlerinizi paylaştığınız için şükranlarımızı sunar başarılar dileriz.

“Koçak Farma Olarak 4 Sene Üst Üste Bu Başarıyı Elde Ettik”