Ana Sayfa Manşet Sessizce-Simsiyah anlatıyoruz

Sessizce-Simsiyah anlatıyoruz

Sağlık, bu ülkedeki en riskli meslek gruplarından biri haline gelmiştir. Tüm istatistikler artık bu mesleğin çalışanlarının evden çıkarken helallik istemesi gerektiğini göstermektedir.

Bu hepimizin ayıbıdır. Hiçbir bahane şiddeti mazur gösteremez, övemez.

İnsanı yaşatmak için çalışan sağlık mensupları olarak “Biz bu şiddete alışmayacağız, bu şiddeti kanıksamayacağız.”

Masaya vurulan yumruğa da, suratımıza çarpılan kapıya da, arkamızdan atılan tekmeye de, kafamızda kırılan kaldırım taşına da, başımıza sıkılan kurşuna da alışmayacağız kanıksamayacağız.

Biz bu şiddetin tüm sebeplerinin farkındayız, siz dilimizi ısırarak konuştuğumuza bakmayın;

184 denen cinayet hattı kapanmadan,

Vatandaşın usulsüz taleplerine son verilmeden,

Vatandaşı bu taleplere zorlayan sistem düzeltilmeden,

Sağlık raporlarından, performans sistemine,

Siyasetin dilinden, dizilerin ve filmlerin şiddeti kışkırtıcı aymazlığına kadar her konuda; bir şekilde sağlıkçıya şiddeti üreten ve körükleyen bu sistemin içinde, derdimiz bu yaraya daha fazla ölmeden bir nebze çare olacak ETKİN BİR SAĞLIKTA ŞİDDET YASASI’nın çıkartılmasıdır.

Çok uzatmadan açıkça ve net olarak burada bizler diyoruz ki:

Bu şiddetin müsebbibi biz değiliz,

Bizler terör boyutundaki şiddetin çözümünü ısrarla talep etmeye devam edeceğiz.

Her konuda bir saatte kanun yapabilen, kararname çıkarabilen Yasama ve Yürütme, bizleri daha fazla oyalamaya çalışmasın.

“En kısa zamanda” diye başlayan tüm vaatleri yok sayıyor ve hemen iki maddelik bir kanun istiyoruz.

Kanun talebimiz Nettir:

Türk Ceza Kanunu’na iki madde eklenmelidir;

  1. Sağlık Çalışanına görevi esnasında ya da görevinden dolayı şiddet uygulayan kişi iki ila dört yıl arasında hapis cezası ile yargılanmalı, bu ceza ertelenmemeli.
  2. Sağlık sunumunu da engellemiş ise, yani diğer vatandaşların sağlık hakkını da gasp etmişse ceza yarı oranda arttırılmalı.

Hepsi bu.

Bu iki madde için onlarca sağlıkçının, hekimin, hemşirenin, 112 çalışanının ölmesi mi gerekiyordu?

Öldük işte!

Dr. Edip Can Kürklü öldü, Dr. Göksel Kalaycı öldü, Dr. Ali Menekşe öldü, Dr. Ersin Arslan, Dr. Kamil Furtun hocamız öldü, Dr. Aynur Dağdemir öldü, Dr. Melike Erdem öldü ve Dr. Fikret Hacıosman hocamızı toprağa vereli iki gün oldu…

Şimdi diyetimizi istiyoruz.

Hemen şimdi, yarın değil.

Bu yasayı çıkartmak boynunuzun borcudur.

Siz bu yasayı çıkartana kadar bizler üzerine kan bulaşmış beyaz önlüklerimizi sırtımızdan çıkartıyor, Sağlık Bakanlığımıza yolluyoruz.

Şimdi sessizce-simsiyah anlatıyoruz derdimizi size,

Zira haykırdık ama siz anlamadınız.

Saygılarımızla,

İSTAHED Yönetim Kurulu adına,

Dr. Aslı Öncel

İSTAHED Genel Sekreteri