Ana Sayfa Sosyal Tıp ‘‘Mülteciler, ruhsal hastalıklar açısından risk altında’’

‘‘Mülteciler, ruhsal hastalıklar açısından risk altında’’

Toplum Ruh Sağlığı ve Travmalar Tüm Boyutlarıyla Ele Alındı

İstanbul Bilgi Üniversitesi 7-9 Aralık tarihleri arasında düzenlenen Türkiye Travmatik Stres Kongresi’ne ev sahipliği yaptı. Alanında uzman akademisyenlerin katılımıyla gerçekleşen kongrede toplumsal ruh sağlığı ve travma sonrası stres bozuklukları nedenleri ve sonuçlarıyla ele alındı. Kongrede “Toplum Ruh Sağlığı Boyutuyla Savaş, Göç ve Mültecilik” teması birçok panel, konferas ve atölye çalışmalarıda derinlemesine işlendi.

İstanbul Bilgi Üniversitesi, küresel bir fenomen olan travmalar konusunda farkındalık yaratmak, mültecilerin ruh sağlığına dikkat çekmek ve bu konuda bilgi akışı sağlamak için düzenlenen Türkiye Travmatik Stres Kongresi’ne ev sahipliği yaptı. BİLGİ Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Programı, Travma ve Afet Ruh Sağlığı Çalışmaları Derneği işbirliğiyle gerçekleştirilen kongrede “Toplum Ruh Sağlığı Boyutuyla Savaş, Göç ve Mültecilik” sorunu birçok panel, konferans ve atölyelerde ele alındı.

“Uyum politikaları hayata geçirilmeli”

Kongrede söz alan isimlerden BİLGİ BİLGİ Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi ve Avrupa Birliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ayhan Kaya, mültecilere yönelik politikaları değerlendirdi. Prof. Dr. Kaya şu ifadeleri kullandı: “Suriyeliler vatandaşlığa geçtiklerinde mevcut ayni ve nakdi yardımları alamıyor. Bu yüzden çalışma hakkı için başvurmuyorlar. Buna rağmen 55 bin kadar Suriyelinin vatandaşlığa geçtiğini biliyoruz. Suriyeliler arasında kalifiye, eğitimli ve zengin olanlara vatandaşlık verildiği inancı var. Bu yüzden güvende hissettikleri paralel topluluklar ve gettolar yaratarak var olmaya çalışıyorlar. İvedilikle uyum politikalarının hayata geçirilmesi, toplumsal gerilimin azaltılması ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü gibi devlet aktörlerinin etkin iletişim stratejileri geliştirmesi gerekiyor.”

“Nefret söylemleri artıyor”

“Göç ve Göçmen Temsilleri” başlıklı konuşmasında mültecilerin toplumda bıraktıkları izlenim ve yarattıkları algıya dikkat çeken BİLGİ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi ve ş Etiği Uygulama Ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Itır Erhartşu ifadeleri kullandı: “Biz ve onlar olarak yerleşen genel rahatsızlık algısı, bireyden topluma kadar hemen her segment ve seviyede yerleşmiş durumda. Mülteciler suçla ilişkilendirilen, değerlerimize saldıran bireyler olarak görülüyor. Basında yer alan haberlere baktığımızda mülteciler halk sağlığını ve ekonomiyi olumsuz etkilemekle kalmıyor, ahlaki ve kültürel açıdan büyük bir tehdit oluşturuyor. ‘Nefret Söyleminin İzlenmesi Raporu’na göre 2017’de 39 ulusal gazetede 783 metin, 283 yerel gazetede 1023 metin kaleme alındı. 2018’de ise 39 Ulusal gazetede 935 metin, 290 yerel gazetede ise 1330 metinde mültecilere yönelik nefret söylemleri yer aldı.”

‘‘Mülteciler, ruhsal hastalıklar açısından risk altında’’

Kongrede BİLGİ Travma Ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Program Direktörü Prof. Dr. Ahmet Tamer Aker, ‘’Türkiye’de Mülteci Ruh Sağlığı’’ başlıklı bir sunum yaptı. Suriye’deki savaş ve çatışma ortamının mülteci ruh sağlığına etkisini vurgulayan Prof. Dr. Aker, ‘‘Mülteci ruh sağlığı Türkiye ve bölge ülkeler için son derece önemli bir konu. ‘Mülteci olmak’ savaş, yerinden edilme, işkence, tecavüz gibi pek çok travmatik deneyimleri beraberinde getirir. Bununla birlikte, ayrımcılık, kültüre uyumda yaşanan zorluklar, sevdiklerini geride bırakmak, yakın kaybı mültecilerin sıklıkla yaşadığı diğer önemli sorunlardır. Tüm bu yaşananlar sadece mültecilerin ruh sağlığını değil onlarla etkileşen toplulukları da ilgilendiren bir ruh sağlığı sorunu haline geliyor. Savaş travması yaşayan ve bunun etkilerini travma sonrası stres bozukluğu, depresyon ve stresle ilişkili sıklıkla fark edilmeyen pek çok ruhsal ve bedensel belirtilerin etkisini yoğun olarak yaşayan mülteciler, ruhsal hastalıklar açısından risk altında. Bu nedenle, kültüre özgü olan mültecilerin ruh sağlığına yönelik kapasite geliştirme çalışmalarını ve tüm Türkiye’yi içeren kültüre duyarlı ve sürdürülebilir bir ‘ruh sağlığı’ modelinin geliştirilmesine ihtiyaç var’’ ifadelerini kullandı.