Ana Sayfa Görüşler Gelecek GENe Gelecek: Türkiye’den Dünyaya Uzanan İlaç İnovasyonu

Gelecek GENe Gelecek: Türkiye’den Dünyaya Uzanan İlaç İnovasyonu

GEN İlaç Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Abidin Gülmüş

Türkiye’nin ilaç inovasyonunda öncü rolünü üstlenen GEN İlaç ve Sağlık Ürünleri A.Ş.’nin vizyoner lideri Abidin Gülmüş ile; kuruluş hikâyesinden Ar-Ge yatırımlarına, sosyal sorumluluk projelerinden sürdürülebilirlik stratejilerine, halka arz sürecinden Azerbaycan’da kurulmakta olan ilk ilaç üretim tesisine kadar uzanan kapsamlı bir sohbet gerçekleştirdik. Bu röportajda Gülmüş’ün içten paylaşımlarında, “Gelecek GENe Gelecek” mottosunun perde arkasını ve Türkiye’den dünyaya yayılan ilaç inovasyonunun kilometre taşlarını bulacaksınız.

WinAlly- GEN’in Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Abidin Gülmüş, sizi ve “Gelecek GENe Gelecek” mottosu ile şekillenen GEN’in kuruluş hikâyesini bizlerle paylaşır mısınız?

 

GEN İlaç ve Sağlık Ürünleri A.Ş.’nin vizyoner lideri Abidin Gülmüş– Aslında hikâyemiz resmî olarak 1998’de görünse de ben 1988’de kendi işimi kurarak yola çıktım. İlk altı yılımız “Labotest” ile laboratuvar ve analiz cihazları alanında geçti; ardından 1994’te IVF (tüp bebek) pazarına adım attık. Yabancı bir şirketin temsilciliğini alarak bu pazara girdik ve üç yıl içinde pazar payını yaklaşık %10’lardan %55’lere çıkardık. Bu başarımız, temsilcisi olduğumuz şirketin Türkiye’de kendi ofisini açmasına yol açtı. Durum böyle gelişince ben de 1998 yılında GEN’i kurdum. İlk adımımız global bir Amerikan ilaç şirketinin Türkiye temsilciliği oldu ve multipl skleroz alanında kısa sürede fark yarattık. Ardından nadir hastalıklar üzerine yoğunlaştık. Bugün geldiğimiz noktada, memnuniyetle belirtmek isterim ki Türkiye ilaç pazarına girmek isteyen yabancı firmaların ilk kapısını çaldığı şirket sıklıkla GEN’dir.

Geleceği, nadir hastalıklar üzerine inşa ettiğimiz ve gelişime daima açık olduğumuz için “Gelecek GENe Gelecek” sloganımız oluştu. Sürekli bir arayış içindeyiz. Bir ilaç piyasaya çıktıktan sonra onu bulmak, temsilciliğini almak kolay değil. Biz klinik geliştirme aşamasında olan ürünlerin Faz II araştırmalarından itibaren şirketlerle iletişime geçip, çalışma sonuçlarını takip ederek, onlarla en başından iş birliği yapıyoruz. Hatta Türkiye’de klinik merkez açmak isterlerse, bu konuda da yardımcı olarak onlara çözüm ortağı olmayı öneriyoruz. Ürün geliştirme aşamalarında başarılı olursa, temsilcilik de böylelikle GEN’e gelmiş oluyor.

Türkiye’de her yıl artan başarılarımız sayesinde bazı şirketler bizi bölgesel bir aktör olarak da görmek istedi. Sadece Türkiye için değil, operasyon yürütmenin içinde zorluklar barındırdığı Kafkas Cumhuriyetleri’nde de bizi görmek istedikleri için ilk olarak Azerbaycan ofisimizi kurduk. 25 yıldır oradayız, sonra Kazakistan ofisimizi açtık. Bunların yanında son yıllar içinde Özbekistan, Rusya ve Gürcistan’da da kendi ofislerimiz, ruhsat ekibimiz ve ülke müdürlerimizle faaliyet gösteriyoruz.

*GEN’in hikayesi, niş alanlara cesaretle girerek, nadir hastalıklar odaklı bir gelecek inşa etmenin hikâyesidir.

W- Ankara merkezli olmanızın stratejik avantajları nelerdir?

A.G.- Doğma büyüme Ankara’lıyım. İstanbul’da genel merkezi bulunan yerli ve yabancı ilaç firmalarının sıklıkla Ankara’da da ofis açması gerekiyor. Devletimizin en tepe organları ve referans üniversitelerimiz başkentimizde, dolayısı ile Ankara merkezli bir firma olarak sağlıkla ilgili otoritelere erişimimiz doğal olarak daha kolay. TİTCK veya SGK ile başarılı bir iletişim halindeyiz. Tek dezavantajımız Ankara’dan direkt yurt dışı uçuşların sınırlı olmasıdır. Türkiye’nin kalbinden dünyaya açılan ilaç şirketi olmaktan çok mutluyuz.

*GEN’in Ankara merkezli olması hem güçlü kamu ilişkileri hem de stratejik konum avantajıyla bilinçli bir tercihtir. 

W- Üretime geçiş hikayenizi paylaşır mısınız?

A.G.- Piyasadan gelen talepler doğrultusunda ülkemizdeki ilaç üretici firmalarla CDMO, yani fason üretim anlaşmaları yaparak ilerlemek istedik. Ancak ne yazık ki bu süreçte ciddi zorluklarla karşılaştık. Fason üretimlerde yaşadığımız gecikmeler, bazı üretim partilerinin imhaya gitmesi gibi sorunlar bizi fazlasıyla yordu. Bu deneyimlerimizden sonra, 2014 yılında Ankara 2. ve 3. Organize Sanayi Bölgesi’nde bir arazi satın alarak kendi üretim tesisimizi kurmaya karar verdik.

Bir fabrikanın sürdürülebilir olması için kendi mutfağına, yani güçlü bir AR-GE altyapısına sahip olması şart. Biz de rekabetin yoğun olmadığı, faaliyet gösterdiğimiz ülkelerdeki karşılanmamış sağlık ihtiyaçlarına yönelik ve geliştirilmesi ve üretimi zor olan ürünlere odaklandık. Bu nedenle AR-GE’ye büyük önem veriyoruz. Örneğin, Türkiye’de kardiyoloji alanında ruhsatlı herhangi bir ilacımız bulunmazken; Azerbaycan’da kardiyoloji pazarında lider konumdayız. Tüm formülasyonlarımız tamamen bizim AR-GE’mize ait. Öncelikli hedefimiz üretim değil, ben ülkemden mutlaka bir veya birkaç inovatif ilacın çıkmasını istiyorum.

* Üretime geçişimiz zorunluluktan doğdu; ama bu süreç bizi kendi AR-GE gücümüzü oluşturarak inovasyona yönlendirdi. 

W- GEN’in Ar-Ge yaklaşımı, Alzheimer ve Sedef hastalığı gibi alanlarda yürüttüğünüz projelerle dikkat çekiyor. “Milli İlaç”a ne kadar yakınız? Bu projeler ışığında Ar-Ge stratejinizi paylaşır mısınız?

A.G.- “Milli İlaç” da GEN’e Gelecek.
Dermatoloji alanında, formülasyonunu kendi AR-GE’mizde geliştirdiğimiz inovatif ürünümüz GN-037 topikal kremle gerçekleştirdiğimiz Faz II klinik araştırmasında 190 hafif ve orta şiddetli plak tipi sedef hastasında plaseboya göre istatistiksel olarak anlamlı iyileşme sağlandığı gösterdik. Bu klinik araştırmada GN-037 krem güvenli bulundu ve ciddi yan etki gözlenmedi. Ülkemizdeki toplam 19 klinik merkezde yaklaşık bir yıl gibi kısa bir sürede tamamlanan bu çalışma, GN-037’yi küresel ölçekte sedef hastalarının kullanımına sunma hedefimize önemli bir ivme kazandırdı. Önümüzdeki yıl içerisinde GN-037’nin Faz 3 klinik araştırmasına başlayacağız.

Alzheimer ve Parkinson Hastalıkları gibi nörodejeneratif hastalıklarda, Hollanda’da Sulfateq BV şirketi tarafından geliştirilmiş SUL-238 molekülünün dünya haklarını aldık ve yaklaşık 4 yıldır bu projemize yoğun AR-GE yatırımı yapıyoruz.. Bu molekülün insanlardaki ilk araştırması olan ve Kayseri Erciyes Üniversite’si İKUM’da ileri yaştaki 83 sağlıklı gönüllüde yürütülen Faz I klinik araştırmasında SUL-238’in daha sonraki klinik geliştirme aşamalarında kullanacağımız dozu ve beyin-omurilik sıvısına geçtiğini başarıyla tespit ettik. Klinik öncesi hayvan çalışmalarındaki bulgularla örtüşen mükemmel güvenlilik profili ve yüksek BOS penetrasyonu, SUL-238’i Alzheimer başta olmak üzere Parkinson ve diğer tüm nörodejeneratif hastalıklar için güçlü bir aday haline getirdi.

Klinik araştırmalara paralel olarak yürüttüğümüz çalışmalarda SUL-238’in sıçanlar ve domuzlar üzerinde bir aydan daha uzun dönem GLP toksikoloji çalışmalarını İtalya’da yürütüyor, Parkinson hastalarında ise yakın zamanda Hollanda’da bir Faz II kavram kanıt klinik araştırması başlatmak için hazırlıklarımızı yapıyoruz. Enerji santrallerimiz olan mitokondrilerdeki fonksiyon bozukluğunu düzeltmeyi hedefleyen bu SUL-238’in hem Alzheimer hem de Parkinson tedavisinde çığır açabileceğini düşünüyoruz. Ayrıca nörodejeneratif hastalıklar dışında deneysel hayvan modellerinde SUL-238’in etkili olduğu gösterilmiş olan kalp yetmezliği, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, vasküler yaşlanma ve sepsis gibi diğer mitokondriyal bozuklukların rol aldığı bilinen hastalıklarda da potansiyel uygulamalar üzerinde araştırmalar gerçekleştirmeyi planlıyoruz.

Özetle, GN-037 ile dermatolojide, SUL-238 ile öncelikli olarak nörodejeneratif hastalıklarda çığır açacak yenilikçi adaylarla hem bugünün hem de geleceğin tedavi ihtiyaçlarını kendi AR-GE gücümüzle karşılıyoruz.

* GEN, ileri düzey biyoteknoloji ve farmasötik AR-GE süreçleriyle, tedavi protokollerini yeniden tanımlayan yenilikçi çözümler geliştiriyor. 

W- GEN küresel pazarda nasıl bir konum alacak?

A.G.- SUL-238’in klinik onay sürecini başarıyla tamamlaması halinde, GEN:

  • Avrupa Birliği’nde Avrupa İlaç Ajansı (EMA) ve Amerika Gıda ve İlaç Ajansı (FDA) onaylarını takiben bu pazarlara doğrudan GEN olarak girecek.
  • Ankara’daki, EMA ve FDA GMP onaylı tesisimizden üretimlere başlayarak, klinik araştırmalardan ürün lansmanına kadar tüm adımları yönetecek.
  • Düzenleyici otoritelerle yürütülecek ruhsat ve geri ödeme süreçlerinin en az beş yıl süreceğini öngörerek sabır ve titizlikle bu yol haritasını uygulayacak.
  • CIS ve Orta ve Uzak Doğu gibi pazarlarda, deneyimli ilaç firmalarıyla stratejik iş birlikleri kurarak bölgesel erişim ağını genişletecek.

Bu yaklaşım, GEN’i orta vadede güvenilir bir global oyuncu konumuna taşıyacak.

*SUL-238 ile elde edilecek klinik başarı, GEN’in global oyuncu olma yolculuğunda Avrupa ve Amerika pazarlarına açılan kapı olacaktır. 

W- GEN olarak Azerbaycan’da kurmakta olduğunuz ilaç üretim tesisi, Türkiye’nin bölgesel sağlık yatırımları açısından bir ilk. Bu yatırımın katkıları neler olacak?

A.G.- GEN’in %66 hissedarı olduğu Gen Pharma Caucasus aracılığıyla, Azerbaycan Devlet Yatırım Fonu’nun %29 ve yerel bir firmanın %5 ortaklığıyla hayata geçirilecek olan ilaç fabrikasının temeli Bakü’de 6 Aralık 2023’te atıldı. Hedefimiz, 2026 yılı sonunda üretim tesisimizin kurulumunu tamamlayarak 2027 yılının ilk çeyreğinde validasyon ve pilot üretimlere başlamaktır.

Bu yatırım ile sağlanacak başlıca katkılar:

  • Yerli ilaç üretimini güçlendirerek arz güvenliğini artırmak
  • Bölge ülkelerine kesintisiz ve hızlı erişim imkânı sunmak
  • Yeni istihdam alanları oluşturarak yerel ekonomiyi canlandırmak
  • Türkiye-Azerbaycan stratejik iş birliğini somut bir projeyle pekiştirmek

Bu tesis, sadece Azerbaycan’ın değil, aynı zamanda yakın coğrafyanın ilaç ihtiyacını da karşılayacak ve iki ülke dostluğunun en somut göstergelerinden biri olacak.

*Azerbaycan’daki ilaç üretim tesisi, GEN’in bölgesel güç olma vizyonunu somutlaştırırken, Türkiye-Azerbaycan sağlık iş birliğinin tarihi bir simgesidir. 

W- Bu aşamada Ankara’daki üretim kapasitenizi artırmak için hangi adımları atıyorsunuz ve geleceğe yönelik planlarınız neler?

A.G.- Ankara’daki üretim tesisimizde kapasitemizi genişletmek için mevcut fabrikamızın hemen karşısındaki parselimizde inşaat çalışmalarımıza başladık. Betonarme çalışmalarına başlandı. 2026 üçüncü çeyrek sonuna kadar bina kabuğunu kapatmayı, bunun ardından da makine-ekipman montajlarına geçmeyi planlıyoruz.

Genişleyen tesiste, klinik geliştirme aşamalarını başarı ile tamamlaması durumunda SUL-238 gibi inovatif ürünlerimiz için küresel talebi karşılayacak 7/24 kesintisiz üretim hatları kurmayı hedefliyoruz. Böylece klinik araştırma süreçlerinden başarı ile geçmiş inovatif ilaç adaylarımızı hiçbir fason üretim anlaşmasına ihtiyaç duymadan doğrudan Ankara’dan üreterek dünyaya sevk edebileceğiz. Bu strateji ürün kalite güvencesini maksimum seviyede tutmamızı ve tedarik güvenliğini garantilememizi sağlayacak.

* Ankara’dan dünyaya açılan, 7/24 çalışan bir üretim üssü kuruyoruz—hedefimiz, inovatif GEN ilaçlarını yalnızca kendi tesislerimizde üreterek küresel pazara sunmak. 

W- Önümüzdeki 10 yılda GEN’i nasıl bir konumda hayal ediyorsunuz?

A.G.- Hayalimiz, Türkiye’den doğmuş bir inovatif ilacın global ruhsat alarak dünya pazarlarında kendine güçlü bir yer edinmesi.

Biz bu yola küçük bir laboratuvarda başladık; bugün ise hedefimiz, önünde bayrağımızın gururla dalgalandığı, AR-GE yetkinlikleri ve üretim kapasitesiyle dünyanın dikkatini çeken bir merkez inşa etmek. Bu vizyon, yalnızca ticari başarı peşinde koşan bir anlayış değil; ülkemizin bilimsel gücünü, mühendislik kabiliyetini, insan kaynağının niteliğini ve yenilikçi ruhunu küresel ölçekte temsil eden bir değer yaratma arzusudur. Yatırımcılarımız için sürdürülebilir bir büyüme, çalışanlarımız için gurur duyacakları bir gelecek ve ülkemiz için bilimle harmanlanmış kalıcı bir marka mirası inşa etmek istiyoruz.

*GEN’in on yılı, Türkiye’den çıkan ilk global inovatif ilacı taşıyan başarı hikâyesine dönüşecek. *

W- Şirket olarak değerleriniz nelerdir? İnsana verdiğiniz öncelik nasıl tanımlanır?

A.G.- Birinci önceliğimiz hem çalışanlarımız hem de hastalarımız açısından ‘önce insan’ anlayışıdır. Her yıl iç eğitim toplantılarımızda “İnsanlığa El Ver”, “Değişime El Ver”, “Geleceğe Birlikte Yürüyoruz” gibi farklı sloganlar üretiriz. Çalışan bağlılığımız çok yüksek, işten çıkış oranımız çok düşük. Biz Türkiye’deki diğer birçok ilaç firmasına kıyasla genç bir firmayız. Halen yolun başlangıcında olduğumuzu ve tüm çalışanlarımıza daha gidecek çok yolumuzun olduğunu söylüyoruz. Bu kültürle her çalışma arkadaşımızla geleceğe umutla bakıyor ve bu yüzden de “Gelecek GENe Gelecek” diyoruz.

*GEN kültürünün temeli ‘önce insan’ anlayışında; bu sayede hem çalışanlar hem de hastalar için güvenli bir ortam kuruyoruz. *

W- Türkiye ilaç sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?

A.G.- Türkiye ilaç sektörünün mevcut yapısı AR-GE’yi yeterince destekleyemiyor; destekler ne yazık ki sınırlı ve mutlaka güncellenmesi gerekiyor. Desteklenen projelerde finansal katkılar çok düşük, özellikle bu destek miktarlarının güncellenmesi büyük bir ihtiyaç. Ruhsat süreçlerimiz çok uzun, bu da özellikle globalde rekabet gücümüzü azaltıyor.

Aslında çözüm yolları var, örneğin ihraç ilaç taahhüdü verilen ürünlere ruhsatlandırma süreçlerinde öncelik verilmesi bu süreçleri hızlandıracaktır. Ülkemizde ihracata büyük önem verilen bu dönemlerde, bir jenerik ilacı geliştirmemiz, ruhsat dosyası hazırlıkları için yapmamız gereken validasyonlar, kalite kontrol analizleri ve nihai ruhsat başvuru dosyasının hazırlanması asgari iki yıl alan bir süreç. Bir ülkeye ilaç ihracatı için önce ürünümüzü Türkiye’de ruhsatlandırıp, diğer ülkede yapacağımız ruhsat başvuru dosyasında sunmamız gereken CPP (Certificate of Pharmaceutical Product) belgesini Türkiye’den almamız gerekiyor. Bir firma bu süreçleri tamamlamaya çalışırken aynı ürün ile zaman zaman 10 farklı (çoğunlukla yabancı) rakibimiz o ülkede pazara girmiş oluyor. Özellikle Rusya, Azerbaycan ve Özbekistan’da bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Bu nedenle Türkiye’deki regülasyonların hızla değiştirilmesi gerekiyor. Türkiye’de bir ilaç ruhsatının 2-3 yıl alması için bir neden göremiyorum. Net bir şekilde belirtmem gerekirse bu dar boğazın önü açılmadan Türkiye ilaç sektörünün önü açılamaz. İlaç ruhsatlandırma ve geri ödemesindeki oldukça uzun süreçler ve AR-GE’deki kısıtlı desteklerden ötürü sektörün geleceğini çok parlak göremiyorum. Bunlara ek olarak kur güncellemelerinin geride kaldığı ilaç fiyatlandırma kararnamesinin acilen değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yukarıda açıklamaya çalıştığım çözüm önerilerine yönelik revizyonların gerçekleşmesi durumunda Türkiye ilaç firmaları olarak potansiyelimizi hızlı bir şekilde yukarılara taşıyabileceğimiz aşikardır. Tüm bu zorluklara rağmen Türkiye, genç ve dinamik insan kaynağı, stratejik coğrafi konumu ve büyüyen pazarıyla, doğru düzenlemeler yapıldığında, dünya ilaç sektöründe çok daha güçlü bir oyuncu olma potansiyeline sahip. Biz de bu potansiyeli değerlendirmek için çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz.

*Türkiye ilaç sektörünün rekabet gücünü artırmak için gerekli düzenlemeler ivedilikle yapılmalı. 

W- Sürdürülebilirlik konusunda hangi adımları attınız?

A.G.- Sürdürülebilirlikle ilgili çok mutluyum. İlk sürdürülebilirlik raporunu yayınladığımız 2022 yılından bu yıla kadar geçen süre içerisinde hem sürdürülebilirliğin her alanına yönelik projeler geliştirerek bir dönüşüm sürecine girdik hem de şeffaflık anlamında önemli adımlar attık. GEN’de sürdürülebilirlik, yasal ya da ekonomik zorunlulukların ötesinde, topluma karşı sorumluluğumuzun bir yansıması olarak ele alınmaktadır. Hedefimiz faaliyet gösterdiğimiz ilaç sektörü başta olmak üzere iş dünyasına örnek olacak projeler geliştirmektir.

Bu çerçevede, 2023 yılında başladığımız yenilenebilir enerji projelerimizde, 2024 yılında da önemli ilerlemeler kaydettik. 2025 sonu itibarıyla 15 megawattın üzerinde lisanslı güneş santralimiz olacak. 2026 yılında, GEN Fabrika, Yozgat Çekerek ve Yozgat Akdağmadeni santrallerimizin toplamında 16-17 megawatta ulaşacağız ve günde 80-90 bin kilowatt elektrik üreteceğiz; böylelikle elektrik tüketimimizin tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlayacağız. Doğal kaynakların korunması adına suyun etkin ve verimli kullanımı, toplumsal cinsiyet eşitliği, eşitsizliklerin azaltılması amacıyla başlattığımız sosyal sorumluluk projelerimiz ve kesintisiz tedarik zincirinin sağlanması amacıyla yürüttüğümüz çalışmalar sürdürülebilirlik alanında yürüttüğümüz faaliyetlerimizin başında geliyor. GEN Sürdürülebilirlik Komitemiz tarafından bu çalışmalarımız sistematik ve organize bir şekilde yürütülmektedir. Bu yıl da çok kısa bir süre içerisinde 2024 yılına ait sürdürülebilirlik faaliyetlerimizi hem GRI hem de Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları ile uyumlu şekilde hazırlayarak kamuoyunun bilgisine şeffaflıkla sunacağız. Biz sürdürülebilirliğe çok önem veriyoruz.

*Yenilenebilir enerjiden toplumsal cinsiyet eşitliğine kadar, sürdürülebilirlik GEN’in stratejisinin kalbinde yer alıyor. 

W- Sosyal sorumluluk projeleriniz arasında ‘Farklı Değil Farkındayız’ yer alıyor. Bu projenin detaylarını anlatır mısınız?

A.G.- Otizmli bireylerin güçlü yönlerini ortaya çıkarırken toplumsal farkındalığı artırmayı ve onların ihtiyaçlarına duyarlı bir çalışma ortamı oluşturmayı amaçladık. Böylece hem bireylerin hem de iş yerinin gelişimine katkı sağlanıyor. Otizmli bireyleri iş gücüne dahil etmek için hayata geçirdiğimiz proje ile bu bireylerim analitik zekâlarını, kalite kontrol ve üretimde değerlendirmeyi hedefliyoruz. Şu anda 3 otizmli çalışanımız var, 2025 sonuna kadar bu sayıyı artırmayı planlıyoruz.

*‘Farklı Değil Farkındayız’, otizmli bireyleri iş gücüne dahil ederek toplumsal kapsayıcılığı GEN’in iş modeline entegre ediyor. 

W- Etik konusuna verdiğiniz önemden bahseder misiniz?

A.G.- Etik, kuruluşumuzun temel taşıdır. En başından beri şeffaflık ve dürüstlükle hareket ediyoruz. Bu yaklaşımımız, Etik Değerler Merkezi tarafından 2022’de Türkiye’nin En Etik Şirketleri arasında gösterilmemizle taçlandı. Uluslararası standartlara göre değerlendirilen uygulamalarımızla, ETİKA ödülünü üç kez almaktan gurur duyuyoruz.

*GEN’in yol haritası, etik standartlara tam uyum ve şeffaflık üzerine kurulu. 

W- Halka arzınızın üzerinden 4 yıl geçti. Hisselerinizdeki performansı nasıl değerlendiriyorsunuz?

A.G.- Halka arzımızdan bu yana yatırımcılarımızın gösterdiği güven bizim en büyük motivasyon kaynağımız oldu. Biz bu güveni, yalnızca bugünün değil yarının da güçlü ve sürdürülebilir bir şirketini inşa etmek için sorumluluk olarak görüyoruz. Yatırımlarımızı artırarak, global ölçekte daha da güçlü bir oyuncu olma hedefiyle ilerliyoruz. Yatırımcılarımızın bu yolculukta bizimle birlikte olduğunu bilmek, geleceğe dair vizyonumuzu daha da güçlendiriyor. Onların memnuniyetini görmek ve verdiğimiz taahhütleri adım adım hayata geçirmek, bu motivasyonun en somut karşılığıdır.

*Halka arzdan bu yana borsada üstün bir performans sergilemesi GEN’in büyüme stratejisini ve yatırımcı güvenini ortaya koyuyor. 

W- Bu vizyoner söyleşi için GEN’in Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Abidin Gülmüş’e bir kez daha teşekkür ederiz. GEN’in vizyonu, Türkiye’nin ilaç inovasyonunda yeni bir sayfa açıyor. Siz de bu hikâyeyi takip ediniz.

A.G.- Her zaman dediğimiz gibi daha yolun başındayız, yapacağımız çok şey, gideceğimiz çok yol var. Gelişmeye, ilerlemeye ve yatırım yapmaya devam edeceğiz. Çok teşekkürler.