Ana Sayfa Tıp&Sağlık Epilepsi Ve Uyku Arasında Nasıl Bir İlişki Vardır?

Epilepsi Ve Uyku Arasında Nasıl Bir İlişki Vardır?

Epilepsi ve uyku ilişkisi çok eski zamanlardan beri ilgi çeken, merak edilen bir konudur. İlk kez antik yunan döneminde M.Ö. 4. yüzyılda Aristoteles uykunun epilepsiye benzediğini söylemiştir.  Hipokrat ve Galen uyku düzensizliğinin epilepsiye neden olabileceğini belirtmişlerdir. Epilepsi beyindeki bir gurup nöronun ani ve senkronize uyarılması sonucu kendini tekrarlayan nöbetlerle karakterize edilen kronik bir hastalıktır. Epilepsi, hastanın sosyal ve diğer yaşamsal aktivitelerini kısıtladığı gibi uyku problemlerini de beraberinde getirebilmektedir. Epilepside uyku bozukluklarının görülmesi sık karşılaşılan bir durumdur. Antiepileptik ilaçların uykuyu etkilemesinin yanında uyku bozukluğu ilaçlardan bağımsız bir şekilde gelişebilir.

Hüsniye Özalp/Sinirbilim

Dünyanın güneş etrafındaki hareketleri ve eksen eğikliği sonucu oluşan gece- gündüzler ve mevsimler canlılara uyum sağlama gerekliliği yaratmıştır. Uykunun çok yararı olduğu için evrimsel süreçte kompleks canlılar tarafından korunmuş bir davranıştır. Balıklar, amfibiler, sürüngenler, kuşlar ve memeliler. Her türün bizim bildiğimiz anlamda bir uyku süreci olmasa da gün içerisinde bir dinlenme evresi vardır. Uyku süresi ve doğası, canlının yaşı, vücudunun büyüklüğü, beslenme türü, kolojik nişi gibi öğelere de bağlıdır.

Uyku beynin ve hormonların aktif olarak çalıştığı, bilincin kapalı olduğu, motor hareketlerin baskılandığı ve her canlıda farklı olabilen uyarı eşiğinin altındaki uyaranlara karşı tepkisiz kalınan her gün kendini tekrar eden hormonal ve sinirsel ağların kontrolünde gerçekleşen fizyolojik bir durumdur. Uykudayken zamanın boşa geçmesi ya da hayatın kesintiye uğraması gibi söylemler doğru değildir çünkü uyku sırasında günlük yaşamda edinilen tecrübeler ve anılar uzun süreli belleğe kaydedilirken, yaşanılan olumsuz veya gereksiz bilgiler adeta temizlenir. Uyku, vücudu ve zihni yeni güne hazırlayan aktif bir süreçtir. Çeşitli uyku bozuklukları vardır, uyku kalitesini olumsuz etkileyen birçok etken vardır. 1920’li yıllarda elektroensefalografinin (EEG) klinikte kullanılmaya başlanmasıyla EEG kayıtları uyku ve epilepsi arasındaki ilişkiyi tanımada önem kazanmıştır.

Uykunun Evreleri

Uykunun başlatılması ve sürdürülmesinde beynin kortikal subkortikal alanları gibi birçok beyin bölgesi görev yapar. Bu görev çeşitli kimyasalların salınımlarının kontrolünü sağlamakla gerçekleşir. Asetilkolin, norepinefrin, serotonin ve histaminin uykuyu düzenleyen en önemli nörotransmitterlerdendir. Memeliler sınıfında uyku REM ve NREM olmak üzere iki döngüden oluşmaktadır. Her döngü uyku sırasında belirli aralıklarla tekrar eder, insanda her evre erişkinlerde yaklaşık 90 dakikalık, erken çocukluk döneminde yaklaşık 50 – 60 dakikalık döngüler halinde gerçekleşir. Bu nedenle çocukların uykularının bölünmesi erişkinlere göre daha sık gerçekleşir. Bu döngüler EEG ile beyin dalgalarının ölçümü, göz hareketleri ve kas tonusundaki değişiklikler değerlendirilerek tanımlanmıştır. EEG ölçümü, kafatasına yerleştirilen elektrotlar sayesinde beynin ürettiği elektrik akımının bilgisayarda görüntülenmesi ve yorumlanmasına dayanır. Bu yöntem güvenli, pratik ve kolay bir işlemdir. EEG verileri kişinin nörolojik bir bozukluğa sahip olup olmadığının tanımlanmasında kullanılmaktadır. Çeşitli uyku bozuklukları, epilepsi ve psikolojik hastalıklar gibi sendromların tanı ve tedavisinde bu sinyallerin değerlendirilmesi çok büyük önem taşımaktadır.

REM Evresi

REM (rapid eye movement), adını uyku sırasındaki her yönlü göz hareketlerinden alır. Uyku başlangıcından yaklaşık 60-90 dakika sonra ortaya çıkar ve yaklaşık 5 – 10 dakika sürer. Toplam uyku süresinin %20-25’ini oluşturur. Bu evrede dil hareketleri gözlenebilir, düzensiz solunum ve değişken hızda kalp atışı olabilir.

NREM Evre

NREM (non rapid eye movement), hızlı göz hareketlerinin olmadığı evredir. NREM uyku süresi yetişkin insanlarda toplam uyku süresinin %75-80’ ini kapsamaktadır ve bu evrede beynin enerji metabolizması REM evresine göre büyük ölçüde düşük olur. REM evresinde serotonin ve norepinefrin salınımı en aza iner ve asetilkolin salınımı baskındır. NREM evresinde ise tüm nöromodülatörler nispeten daha düşük seviyelerde salınmaktadır. NREM evresinde görülen rüyalar daha gerçeğe uygun iken, REM’de görülenler daha karmaşıktır. Genellikle REM uykusunda uyanan insanların yönelimleri daha iyi olurken, NREM uykusundan uyanan insanlar sersemlemiş şekilde uyanırlar.

Uyku Bozuklukları

Uyku bozukluğu başlı başına bir hastalık olabileceği gibi diğer hastalıkların veya psikolojik bozuklukların bir sonucu olabilir. Uluslararası uyku bozuklukları sınıflaması ilk defa 1979 yılında 4 ana guruptan oluşan bir sınıflama hazırlamıştır, sınıflamaya yenilikler katarak en son 2014 yılında 3. Defa sınıflama yapılmıştır. Bu sınıflamaya göre uyku bozuklukları; insomnia, uyku ile ilişkili solunum bozuklukları, hipersomnolensin santral bozuklukları, sirkadyen ritim uyku uyanıklık bozuklukları, parasomnialar, uyku ile ilişkili hareket bozuklukları ve diğer uyku bozuklukları olarak 7 ana grupta sınıflandırılmıştır.

Epilepsinin Uykuya Etkisi

Nöbet oluşumu beynin nörokimyasal dengesinde ani değişikliklere sebep olur ve bu değişiklikler uykuyu olumsuz etkiler. Epileptik sendromun tipi, nöbet şekli, nöbet sıklığı, nörolojik bozukluk derecesi de uyku kalitesini olumsuz etkiler. Uykuda gelişen jeneralize ve parsiyel nöbetler uyku süresini azaltır ve REM uykusunu yarıya indirerek uyku bozukluğunu kötüleştirir. Epilepsili çocuk ve erişkinlerde uyuma güçlüğü çekme, uykuya daldıktan sonra uykunun sık sık kesintiye uğraması sonucu hastaların gün içerisinde halsiz, uykusuz ve stresli bir hal almaları, dikkat dağınıklığı yaşamaları sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Hastaların geçirdikleri nöbetler, kullanılan ilaçlar ve epilepsi gibi kronik bir hastalığın yarattığı psikolojik bozukluklar uyku kalitesini olumsuz etkilemektedir. Epileptik nöbetlerin %21’inin uyku sırasında, %42’sinin uyanıklık ve %37’sinin ise uyku-uyanıklık dönemlerinde gözlenmiştir. Antiepileptik ilaçların da uyku üzerine etkilerinin olduğu bilinmektedir. Epilepsi hastalarında antiepileptik ilaçlara bağlı olarak uyku yapısının bozulduğu da bilinmektedir. Yapılan çalışmalarda fenitoin, karbamazepin, valproikasit ve fenobarbitalin sersemlik hissi ve uykululuğa neden olduğu gösterilmiştir.

Sonuç olarak,

Epilepsi uykunun işleyişini ve uykunun işleyişi epilepsiyi karşılıklı olarak birbirlerini etkiler. Uyku sırasında epileptik nöbetler yaşanabilir, uykusuzluk hali nöbetleri tetikleyebilir. Ses, ısı, ışık,  elektromanyetik alan gibi çevresel faktörlerin uykuyu olumsuz etkilediği bilinmektedir. İyi bir uykunun oluşması için çevresel koşullarının düzenlenmesi hastanın uyku sağlığıyla ilgili olumlu sonuçların alınmasını sağlayacaktır. Epilepsi ile uyku bozuklukları arasındaki ilişkinin kavranması ve buna eşlik eden uyku ile ilgili sorunların ortaya konularak tedavi edilmesi gündüz uykululuk şikayetinde azalma, yaşam kalitesinde düzelme ve epileptik nöbetlerin kontrolüne katkı sağlayacaktır.

Hazırlayan: Hüsniye Özalp

Kaynaklar
  1. http://www.journalagent.com/epilepsi/pdfs/JTES-40412-REVIEW-ALP.pdf
  2. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/2502382
  3. http://yenisymposium.com/tr/MakaleDetay.aspx?MkID=321
  4. Ertuğrul A, Rezaki M. Uykunun Nörobiyolojisi ve Bellek Üzerine Etkileri. Türk Psikiyatri Dergisi. 2004;15(4):300-8.
  5. Ursavaş A. Yeni Uyku Bozuklukları Sınıflaması (ICSD-3) uykuda solunum bozukluklarında neler değişti. Güncel Göğüs Hastalıkları Serisi. 2014;2(2):139-51.
  6. Keskin N, Tamam L. Uyku Bozuklukları: Sınıflama ve Tedavi. Archives Medical Review Journal 2018;27(2):241-260.
  7. Aydın H, Özgen F. Uyku, yapısı ve işlevi. Türkiye Klinikleri Psikiyatri Dergisi. 2001;2:79-85.

www.sinirbilim.org/epilepsi-ve-uyku