Ana Sayfa Görüşler Duayen ile Farmakoloji Üzerine Paylaþým

Duayen ile Farmakoloji Üzerine Paylaþým

Duayen ile Farmakoloji Üzerine Paylaþým

Prof.Dr.Süleyman Oðuz Kayaalp

Türkiye Bilimler Akademisi, Þeref Üyesi  

Farmakovijilans Derneði, Onursal Baþkaný
                           

W-Sayýn Hocam yoðun temponuz içinde bize zaman ayýrdýðýnýz için çok teþekkür ederiz. Winally web siteminizin lansman döneminde sizinle baþlamamýz bizim için büyük onur. Ülkemizde Farmakoloji denince her eczacý ve hekimin aklýna gelen ilk isim siz olmaktasýnýz ve her birimiz eðitim hayatýmýzda sizin temel kitaplarýnýzý okuduk.  Bu noktada farmakoloji bilim dalýnýn ülkemizdeki geliþimini ve geldiði noktayý bizimle paylaþýr mýsýnýz?

OK-Benim farmakoloji asistanlýðýna baþladýðým 1957 yýlýnda  Türkiyede asgari laboratuvar donanýmýna sahip iki farmakoloji bölümü vardý ve biri farmakoloji bölümü Ýstanbul Ü. Týp Fakültesinde  diðeri ise Ankara’da  Saðlýk Bakanlýðýnýn Refik Saydam Merkez Hýfzýsýhha  Enstitüsünde bulunuyordu ve hem Bakanlýða  hem de Ankara Ü. Týp Fakültesine servis veriyordu.  Farmakoloji öðretim üyesi sayýsý ise bir düzineyi geçmiyordu.

Bugün asgari donanýma sahip  farmakoloji bölümü sayýsýnýn  kýrk dolayýnda olduðunu ve öðretim üyesi sayýsýnýn  200’ü geçtiðini söylersem geliþmenin büyüklüðünü  somut olarak betimlemiþ olurum

W-Yakýn tarihimizde saðlýk alanýnda Ýlaç Sanayini de yakýndan ilgilendiren birçok düzenleme yapýldý: *GMP, GCP, GLP, Biyoeþdeðerlik, Farmakovijilans uygulamalarý gibi. Sizce bunlarýn haricinde hâlâ eksik kalan düzenlemeler var mý? Batýyý biraz geriden takip ettiðimizi ifade edebilir miyiz?

OK-Belirttiðiniz türden düzenlemeler baðlamýnda Batý ülkelerinin gerisinde olduðumuzu söylemek mümkün deðil. Ancak yapýlmýþ düzenlemelerin güncellenmesi bakýmýndan  maalesef geri kalmamýz söz konusudur. Örneðin günümüzdeki Biyoyararlaným/ Biyoeþdeðerlik  Yönetmeliði AB’nin 1991’de yürürlüðe koyduðu   eski  Biyoyararlaným ve Biyoeþdeðerlik Araþtýrmasý Kýlavuzuna dayanýr. AB ilaç düzenleme makamý olan EMEA ,2002 yýlý baþýnda  yeni Kýlavuzunu yürürlüðe koymuþtur. Aradan dokuz yýl geçmesine karþýn Yönetmeliðimiz  güncellenmemiþtir. Ýlaç Araþtýrmalarý Yönetmeliði baðlamýnda da geri kalma söz konusudur, ancak  yasal engel çýkmasaydý Bakanlýk bunu birkaç yýl önce güncelleyerek yürürlüðe koymuþ olacaktý. Halen bu yönetmelik , yasa hükmünde bir düzenleme ile  güncellenmiþ ve yakýnda yürürlüðe girmesi beklenmektedir.

W- Ulusal ilaç sanayinde gerekli düzenlemelerin zamanýnda yapýlmamýþ  olmasý ilaç sanayimizin dünyaya adaptasyonunda zorluk yaþamasýna, saha dýþýna çýkmasýna neden oldu diyebilir miyiz? Örneðin Biyoeþdeðerlik hakkýnda düzenleme 1994 yýlýnda yapýldý fakat uygulama 2000 yýlýnda baþladý.

Bu düzenlemelerin hayata geçmesi ile ulusal sanayi uluslar arasý rekabete uyum saðlayabildi mi?

OK- Ulusal ilaç sanayi kuruluþlarý , baþta araþtýrýcý (inovatif) ilaç firmalarý olmak üzere kendi iç düzeni ve çalýþma prosedürleri ile   ilgili düzenlemeleri  genelde pek gecikmeden yaparlar. Onlarýn üretim, ruhsatlandýrma ve diðer süreçler bakýmýndan tabi olduklarý ulusal düzenleme makamý olan Ýlaç ve Eczacýlýk Genel Müdürlüðünün  yapmasý gereken düzenlemeler , istisnalar hariç, kýsmen hükümetlerimizin AB’ye uyum çerçevesi içindeki çabalarý ile  , fazla bir gecikme olmadan yapýlmaktadýr.

W-Orijinal ilaç ve jenerik ilaç kavramýný nasýl algýlamalýyýz?

OK-Bu iki kavram gayet somut kavramlardýr ve algýlama sorunu  ile malul deðildir.

W-Biyoeþdeðerlik terapötik eþdeðerliðin ölçüsü müdür?

OK- Biyoeþdeðerlik ;  objektif olarak ispatlanmasý  zor ve  masraflý olan, çok sayýda gönüllü ile çalýþmayý zorunlu kýlan ,geniþ ve sofistike altyapý gerektiren, etik, istatistiksel deðerlendirme  yönü görece daha sorunlu olan terapötik eþdeðerliði kanýtlamanýn  “yerini-tutucusu”dur, bu anlamda ölçüsüdür diyebiliriz.

W-Ülkemiz yurtdýþýna biyoeþdeðerlik, terapötik eþdeðerlik gibi çalýþmalar için oldukça yüksek bedeller ödedi. Sizce bu çalýþmalar niçin ülkemizde yapýlmadý?

OK-Bu ve benzeri çalýþmalar ifadenizi biyoeþdeðerlik anlamýnda algýlýyorum. Biyoeþdeðerliði kanýtlama için gereken  laboratuvar , diðer tesisler , enstrümantasyon, uzman ve diðer insan gücü çeþitleri  bakýmýndan  baþlangýçta doðal olarak yerleþmiþ olanaklar Türkiyede yoktu. Bu baðlamdaki gecikme ve dýþarýya baðýmlý kalma buna baðlýydý. Ancak akademik ve endüstriyel kuruluþlarýn  yerli olanaklarý mobilize etme bakýmýndan konuya yeterince sahip çýktýklarýný da söyleyemeyiz. Baþlangýçta üzerinde çalýþma yapýlmasý gereken büyük ürün stoku tükendikten sonra  çalýþma alanýnýn doðal olarak daralmasý da bu konuda yatýrým yapmanýn cazibesini düþürmüþ olabilir.Günümüzde bu konudaki eksiklik büyük ölçüde giderilmiþtir.

W-Ýlaç firmalarý akademik kurumlar ile nasýl bir iþbirliði içinde  olmalý, mevcut durumda bu iþbirliði istenilen düzeyde midir?

OK- Türk akademik ve teknolojik kuruluþlarýnda kendi duvarlarý dýþýna çýkýp ülke sanayii ile iþbirliði yapma geleneði yakýn zamana kadar olmadýðýndan ,iþbirliði eskiye göre biraz ivme kazansa bile hala yeterli deðildir. Üniversiter kuruluþlarda  akademik personelin motivasyonu  , çoðu zaman yapýlan çalýþmanýn sonucunun  akademik yükseltilmede  ne kadar payý olduðuna baðlýdýr. Sanayi ile iþbirliði bu bakýmdan prim yapan bir  manevi getiri saðlamaz. Maddi getirisi de mevcut ücret sisteminde fazla budandýðý için  yeterli sayýlmaz.  Patent alma ve ülke ekonomisine parasal katký saðlayan çalýþma  yapma da  akademik kuruluþlarýn yöneticilerinin ve üst örgütlerinin gözünde , prestijli bir dergide yapýlmýþ bir bilimsel yayýn veya  eðitici bir kitap yazma  ile  ayný derecede deðerli  bir baþarý  olarak deðerlendirilmez, Halen bu iki tür faaliyet arasýnda bir boþluk vardýr ve bu boþluðun doldurulmasý gerekir. Ancak uygulama düzeyinde son yýllarda büyük üniversitelerimizin kampuslarýnda   teknokent ve benzeri uygulamalara baþlanýlmasý ve buralarýn nerdeyse bir organize sanayi bölgesi görünümü kazanmasý , akademik ve teknolojik rönesansýmýzýn  iþaretleri olarak görülmelidir.

W-Türkiye Ýlaç pazarý özellikle 2002 sonrasý hem tutar hem kutu olarak dünya ortalamalarý üzerinde büyüyerek geliþti. Ayný geliþme Ar&Ge ve Klinik Araþtýrmalara yansýdý mý? Yanýlmýyorsam innavator firmalarýn AR-GE harcamalarý cirolarýnýn %15 ni oluþturmakta.
.
OK- Ýlk iki cümlenizde belirttiðiniz iki olgu arasýnda mutlak bir baðýntý yoktur. Þöyle ki inovatif ilaç endüstrisi için Ar&Ge varolma nedenidir, bu sektörde araþtýrma ve geliþtirme ile ciro ve kar artmasý arasýnda birebir iliþki vardýr. Jenerik ilaç endüstrisinde  böyle bir sýký baðýntý yoktur, hatta aþýrý AR&Ge yatýrýmý getiri bakýmýndan kayýp sayýlabilir.

W-Bir ilacýn bulunmasý veya geliþtirilmesi bizim için hayal mi? Bu konuda aþýlmasý gereken engeller ve kat edilmesi gereken mesafeler nelerdir?

OK-Bu konuda daha önce yapýlmýþ söyleþilerim  vardýr, onlara bakýlabilir. Kýsaca söylemem gerekirse elinizin altýnda bulduðunuz ve geliþtirdiðiniz ilacý  paraya çevirebileceðiniz geniþ ve stabil bir global pazarýnýz  ve pazarlama örgütünüz varsa ilaç geliþtirme hayal  sayýlmaz.

W-Bu konuda ulusal bir politikamýz var mý?

OK- Ulusal bir devlet politikasý,gördüðüm kadarýyla yoktur.  Özel sektör de bu alanda  ekonomik ödül  sezgisi alýrsa politika geliþtirebilir.

W-“Akýlcý Ýlaç Kullanýmý” konusunda toplum hatta saðlýk camiasý olarak bir bilinç sorunumuz var mýdýr? Saðlýk bakanlýðý, akademik kurumlar ve derneklerin faaliyetleri ile sizce baþarýlý sonuç alýnabilecek mi?

OK- Akýlcý ilaç kullanýmý konusunda gerek Saðlýk Bakanlýðý ve  SGK gibi resmi kuruluþlar , gerekse Türk Farmakoloji Derneði, ilgili fakültelerimizin farmakoloji bölümleri ve öðretim üyeleri giderek artan yoðun bir etkinlik içindedirler. Akýlcý ilaç kullanýmý Türkiyede Týp ve Eczacýlýk Fakültelerinde resmi ders müfredatý içine birkaç yýldýr girmiþ durumdadýr. Bu çabalarýn giderek daha fazla baþarý kazanacaðýndan kuþku duymuyorum..

W-Etik kurullarýn oluþumu, geliþimi nasýl oldu? Bu oluþum ilaç sanayine ne kazandýrdý?

OK- Etik kurul düzeni Türkiyede 1993 Ýlaç Araþtýrmalarý Yönetmeliði ve. bir genelge içinde yayýmlanan , 1995 tarihli Ýyi Klinik Uygulamalarý Kýlavuzu çerçevesinde kurulmuþ ve geliþmiþtir. Bu konuda inovatif ilaç sanayii baþta olmak üzere bazý sanayi kuruluþlarýmýz araþtýrýcýlarýn eðitimi ve düzenlemelere uyumu konusundaki etkinliklere yakýndan destek vermiþlerdir.

Ancak bu Yönetmeliði güncelleyen yeni bir yönetmelik taslaðý (Beþeri Týbbi Ürünlerin Klinik Araþtýrmalarý Hakkýnda Yönetmelik)  2010 yýlý baþlarýnda , yayýmlanmadan önce yapýlan rutin Danýþtay denetimine  takýlmýþ ve Danýþtay bu tür düzenlemelerin yasa hükmünde bir düzenleme ile yapýlmasý  gerektiðine karar vermiþ ve Bakanlýk bu karara uymuþ , yönetmelik yerine yasa tasarýsý hazýrlamýþtýr. Yasanýn  bu yýlý içinde TBMM onayýndan geçmesi beklenmektedir. Böylece gönüllü insanlarda týbbi ilaç araþtýrmalarýnýn yapýlmasý süreci ve  ulusal etik kurul  düzeni   yönetmeliðe göre daha sýký  ve daha istikrarlý bir yasal düzenleme altýna alýnmýþ olacaktýr.

W-Yýllýk ilaç tüketimiz yaklaþýk olarak; serbest pazar + hastane + bakanlýk aþý vb ile birlikte 11 milyar dolar. Diþhekimleri ile birlikte 14O.000 hekimimiz, 25.000 eczacýmýz ve 1.400 hastanemiz mevcut. Bunlarýn yanýnda ise sadece 4 tane Faz 1 farmakokinetik çalýþma merkezimiz var. Bu durumu nasýl yorumluyorsunuz?

OK-Yukarýda belirttiðim gibi  ilaç cirosu, tedavi  ve saðlýk bakým aðýnýn bir ülkedeki geniþliði ile  farmakokinetik çalýþma merkezi sayýsý arasýnda  birebir baðýntý yoktur. O nedenle sorunuzda sergilediðiniz olgular arasýnda mutlak bir çeliþki veya uyumsuzluk yoktur.  Çalýþma fazlarýna girmek istemiyorum. Ancak þunu belirtmeliyim ki  faz 1 denemeleri insanlar üzerindeki ilaç denemelerinin en kritik dönemini oluþturur. Ama Türkiyede yapýlan faz 1 denemelerini tüme yakýný biyoeþdeðerlik çalýþmalarýdýr. Biyoeþdeðerlik çalýþmalarý  yasal olarak faz 1 deneme kabul edilir.  Denenen ilaç yeni bir molekül deðil , insanlarda  önceden beri kullanýlan  bir orijinal ürün ve onunla ayný molekülü içeren bir jenerik ilaç ürünüdür. Bu jenerik ürün yeni olduðu için, içindeki molekül yeni bir ilaç olmadýðý halde  bu tür denemeler faz 1 deneme sayýlýr.

W-Söyleþimiz yoðun geçmekte fakat sýcak bir konu hakkýnda kýsa görüþünüzü alýp sonra tekrar bu konuda kapýnýzý çalmak isterim; 1993 yýlýnda yayýnlanan ve ayný yýl yürürlüðe giren “Ýlaç Araþtýrmalarý Hakkýnda Yönetmelik” Türkiye’de ilaç araþtýrmalarý ile ilgili düzenlemeyi uluslararasý normlara uygun hale getirmiþti. Fakat TC Danýþtay Ýdari Dava Daireleri Kurulu,  23.12.2008 tarih ve 27089 sayýyla Resmi Gazetede yayýmlanarak yürürlüðe giren Klinik Araþtýrmalar Yönetmeliðinin yürürlüðünü 2010/164 numaralý kararýyla durdurdu. Bu noktaya nasýl gelindi ve þu an ki fiili durum nedir?

OK-TC Danýþtay Ýdari Dava Daireleri Kurulunun  kararý belirttiðiniz gibi geçici bir duraklamaya neden olmuþsa da uygulamanýn  dayanaðýný yönetmelik hükmünden yasa hükmüne yükseltmiþ ve saðlamlaþtýrmýþtýr. Bu, hukuken olumlu bir geliþmedir.
Þu an üniversite hastanelerinde geçici bir düzenleme ile etik kurullar kurulmuþ ve çalýþmaya baþlamýþtýr. Saðlýk Bakanlýðý ve diðer üniversite-dýþý  eðitim ve araþtýrma hastanelerinde uygulamanýn baþlamasý için yukarýda sözünü ettiðim yasanýn çýkmasý beklenmektedir.

W-Kanýta dayalý týp kavramý ülkemiz bürokratlarýnda ve akademik çevrelerinde gerçek anlamýyla algýlanýyor mu? 

OK-Kanýta dayalý týp kavramýnýn anlam ve önemi sadece bürokratlarý ve akademik çevreleri deðil, bütün reçete yazan hekimleri kapsar .

Bu kavram  Saðlýk Bakanlýðýnda Ruhsatlandýrma sürecinde ve SGK’de  geri ödemeye  dahil edip etmeme sürecinde  artýk uygulamaya girmiþ sayýlýr. Hekim ve eczacýlarýn eðitimine  de giderek artan bir þekilde girmesi beklenir.

Uygulamaya olgu bazýnda girmesinin önemi, kýsýtlý zamanda çok hastaya bakmaya yönelmiþ olan  birinci basamak saðlýk hizmetleri ile  daha fazla anlam  kazandýðý , hastanýn daha kapsamlý ve daha derinden incelenmesi gereken üçüncü basamak saðlýk hizmetlerinde ayný deðildir.

W-Hem eczacýlýk hem de týp fakültelerinde dekanlýk yaptýnýz ve akademik hayatýn hep içinde oldunuz. Ülkemizde týp ve eczacýlýk eðitiminde sizce aþýlmasý gereken sýkýntýlar nelerdir? Verilen eðitim sonucunda mezun olan eczacýlarýn ve hekimlerin kendilerini yetersiz hissettikleri oluyor mu?

OK-Birinci sorunuz çok geniþ kapsamlý olduðu için yer  ve baðlam sorunu nedeniyle bunu atlayalým. 

Ýkinci sorunuza gelince, Týp hýzlý geliþen bir  meslek ve öðrenim alaný olduðu için fakülteden mezun olduktan sonra geçen süre ile orantýlý bir boyutta   eczacý ve özellikle hekim kendini görece yetersiz hisseder.  Eðer hekimler için düzenli ve iþlerlik kazanmýþ bir mezuniyet-sonrasý sürekli eðitim mekanizmasý kurulmamýþsa  bu yetersizlik kaçýnýlmazdýr. Bu tür eðitim makul ölçüler içinde eczane eczacýlarý için de düþünülmelidir. Bu tür eðitimin  özellikle taþrada,  bazý saðlýk mesleði mensuplarý tarafýndan zaman kaybý ve hastanýn gözünde imajýný çizdirme olayý olarak algýlanabildiði de bilinmelidir..
Ayrýca hekim ve eczacý kendini eðitmek zahmetini göze almazsa ve sorumluluðunu yeterince algýlamazsa ve yeterince mükemmeliyetçi bir yaradýlýþta deðilse  yetersiz kalma kaçýnýlmaz bir durumdur.

W-Ülkemizde hekim sayýsýnýn Avrupa birliði ve OECD ülke ortalamalarýnýn gerisinde olmasý saðlýk alanýnda hizmet yetersizliðine yol açýyor olabilir.  Peki bu durum bir þekilde reçetelerde daha fazla ilaç yazýlmasýna yol açýyor olabilir mi?

OK- Bu sorunun kurgusu bana  uygun gelmedi ve izninizle yanýtlamayacaðým.

W-Sevgili Hocam bu güzel paylaþým için çok saðolun,

OK’nin notu: Etik kurul uygulamalarýnýn son durumu hakkýnda beni bilgilendiren deðerli meslektaþým.Dr. Hanefi Özbek’e teþekkürlerimi sunarým.


*
GMP: Good Manufacturing Practice ( Ýyi üretim Pratiði )
GLP: Good Laboratory Practice (Ýyi Laboratuar Pratiði )
GCP: Good Clinical Practice (Ýyi Klinik Pratiði)