
Türk İlaç Sektörünün Lideri Abdi İbrahim İlaç İnsan Kaynakları, Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Dr. M. Oğuzcan Bülbül’den farklı ve başarılı çalışmaları özelinde görüşlerini aldık;
Sizi tanıyabilir miyiz?
Dr. M. Oğuzcan Bülbül– 2001 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü’nden onur derecesi ile mezun olduktan sonra, Rekabet Kurumu’nun düzenlediği giriş sınavını birincilikle geçerek “Rekabet Uzman Yardımcısı” olarak iş hayatına adım attım. 2005 yılında Rekabet Uzmanı olarak terfi ettikten sonra, Birinci Denetim ve Uygulama Dairesi Başkanlığı’nda çeşitli sektörlerde kapsamlı denetim ve uygulama görevlerinde bulundum.
2009 yılında, Columbia Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Kamu Yönetimi Fakültesi’nde “Uluslararası Enerji Politikaları ve Yönetimi” alanında yüksek lisans eğitimimi yüksek onur derecesi ile tamamladım. Ardından, Anadolu Efes’te yaklaşık 9 yıl boyunca rekabet hukuku, yasal uyum riskleri, iletişim faaliyetleri ve sürdürülebilirlik stratejilerini yönettiğim “Kurumsal İlişkiler ve Rekabet Uyum Direktörü” olarak görev aldım. 2018 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde tamamladığım doktora çalışmamla akademik kariyerime “Rekabet Cezalarının Halka Açık Şirketlerin Hisse Senedi Fiyatlarına Etkisi” tez çalışmamla katkı sağladım.
2019 yılında Abdi İbrahim’e Kamu ilişkileri ve Kurumsal İletişim Direktörü olarak katıldım. Ocak 2024 itibarıyla İnsan Kaynakları, Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı ve İcra Kurulu Üyesi olarak Abdi İbrahim’deki görevime devam etmekteyim.
W- Şirketin hem içe hem dışa dönük yüzü konumundasınız, bu stratejik rolü anlamamıza yardımcı olur musunuz?
O.B.- İnsan Kaynakları, Sürdürülebilirlik ve Kurumsal İletişim alanlarının birleşimi, çalışanlarımızdan paydaşlarımıza, toplumdan çevreye kadar uzanan geniş bir yelpazede değer yaratma misyonumuzu şekillendiriyor.
İç iletişim faaliyetlerimizle sayıları 5 bine yaklaşan çalışanlarımıza sesleniyor; şirketimizin bizzat her bir çalışanın katkısı ve emeği ile ortaya çıkan iş sonuçlarından değerlerimize, birbirimize karşı güvenimizi teyit eden gelişmelerden yeniliklere kadar pek çok konuda paylaşımda bulunuyoruz. Ortak faydayı, mutluluğu, bağlılığı ve gelişimini sağlayacak politikalar oluşturuyor, bu doğrultuda yenilikçi uygulamaları hayata geçiriyoruz. Hem çalışanlarımızın hem de toplumun hayatına dokunan projelerle şirket içinde aidiyet duygusunu güçlendirirken topluma anlamlı katkılar da sunuyoruz.
Dış iletişimde ise Abdi İbrahim’in değerlerini, hedeflerini ve toplumsal etkisini en iyi şekilde yansıtmayı hedefliyoruz. Sürdürülebilirlik stratejimiz olan “HEAL2050” doğrultusunda yalnızca çevresel sorumluluklarımızı yerine getirmekle kalmıyor, aynı zamanda sosyal ve ekonomik açıdan fark yaratan projeler de üretiyoruz. Kurumsal iletişim çalışmalarımız, markamızın itibarını ve güvenilirliğini pekiştirirken, sektörümüzdeki lider rolümüzü daha da güçlendiriyor.
Şirketin iç enerjisini ve değerlerini dış dünyada anlamlı bir şekilde ifade etmek; dış dünyanın beklentilerini ve değişimlerini ise içeriye taşımak gibi stratejik bir köprü görevi üstlenmiş olmaktan çok memnunum.
W- İletişim stratejilerini oluştururken nasıl bir yol izliyorsunuz?
O.B.- Abdi İbrahim’in 113 yıllık geçmişinden ve sektör liderliğinden aldığımız ilhamla hareket ediyor ve geleceği şekillendirme vizyonuna katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Önceliğimiz, şirketimizin güçlü değerlerini ve topluma sağladığı katkıyı en etkili şekilde yansıtmak. Bu doğrultuda stratejik bir yaklaşım benimsiyor, hedef kitlemizi, iş ortaklarımızı ve paydaşlarımızı anlamak için kapsamlı analizler gerçekleştiriyoruz. Ardından belirlediğimiz öncelikler çerçevesinde iletişim kanallarını etkin bir şekilde kullanarak yeni projeler hayata geçiriyoruz. Toplumda sosyal etki yaratacak projelerle fark oluşturmayı hedefliyoruz.
Kısaca iç ve dış iletişimden sosyal sorumluluk projelerine, kriz yönetiminden stratejik iletişim süreçlerine kadar temel önceliğimiz şeffaf ve güvenilir bir yol izlemek.
W- Sağlık alanında bulunmak çok hassas noktaları içinde barındırıyor. Kurumsal iletişim çalışmalarınızda bu konuyu nasıl değerlendiriyor ve yönetiyorsunuz?
O.B.- Sağlık sektörü, insan hayatını doğrudan etkileyen bir alan olduğu için iletişimde dikkat ve hassasiyet gerektiriyor. Abdi İbrahim olarak kurumsal iletişim çalışmalarımızda bu özeni en üst düzeyde gözetiyoruz.
Çeviklik, Abdi İbrahim’in öncelikli değerlerinden biri. Sağlık sektöründeki hızlı değişim ve gelişmelere uyum sağlamak için hızlı aksiyon alabilen bir organizasyon yapısına sahibiz. Ancak, hızlı karar almanın yanı sıra bu kararların sağlam temellere dayandırılması da bizim için büyük önem taşıyor. Bu doğrultuda, geniş bir istişare ağıyla hareket ediyoruz. Sağlık otoriteleri, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, çalışanlarımız ve iş ortaklarımızla sürekli iletişim halinde olarak fikir alışverişine dayalı bir çalışma kültürü benimsiyoruz.
Bu yaklaşımlarımız hem toplum nezdindeki güvenilirliğimizi pekiştiriyor hem de iletişim cephesindeki sorumluluklarımızı en iyi şekilde yerine getirmemizi sağlıyor.
W- Sektörünüzde marka algısı nasıl oluşuyor ve itibar yönetiminizi nasıl tanımlarsınız?
O.B.- İyi bir işveren markası olmak; sürdürülebilirlik, şeffaflık, kapsayıcılık gibi alanlarda duyarlılık göstermek ve toplumun yanı sıra gezegenin bugünü ile geleceğine yatırım yapmakla mümkün. Ancak bu başarıyı sağlamanın temelinde, bu alanlarda gerçek, samimi ve kalıcı bir etki yaratmak yatar. Çünkü günümüzde tüketiciler yalnızca ürünlere değil, markaların bu konulara nasıl yaklaştığına da büyük önem veriyor. Bu nedenle, sosyal ve çevresel etkileri dikkate almak ve paydaşlarla açık bir iletişim kurmak bir şirketin toplum gözünde güvenilirlik kazanmasında kritik bir rol oynuyor.
İnsan ve toplum sağlığı için çalışan bir şirketin içinde bulunduğu ekosisteme kulak vermesi, kendisiyle ilgili beklenti ve algıyı kavraması son derece önemli.
23 yıldır sektör lideri olarak, içinde yaşadığımız toplumun, ülkemizin ve hatta gezegenin yarınlarına yatırım yapıyoruz. Bunun yanı sıra paydaşlarımız nezdinde düzenli aralıklarda sosyal etki, sürdürülebilirlik, kurumsal algı ve itibar konularında araştırmalar gerçekleştiriyor, her bir paydaş bazında Abdi İbrahim algısında etkili olan konuları belirliyoruz. Böylece yol haritamızı sürekli güncelleyerek itibarımızı ve marka algımızı güçlendirmeye devam ediyoruz.
W- Markanızın sürdürülebilirlik yaklaşımını ve bu yaklaşımın stratejik hedeflerinize nasıl yansıdığını paylaşır mısınız? Bu stratejiyle örtüşen projeleriniz neler?
O.B.- Abdi İbrahim olarak, sürdürülebilirlik stratejimizi bilimin ve teknolojinin gücünü iş süreçlerimize entegre ederek uzun vadeli değer yaratma hedefiyle şekillendiriyoruz. “Geleceği İyileştirme” misyonumuz doğrultusunda, sürdürülebilirliği ekosistemin, insanın ve iş dünyasının geleceğini iyileştirme anlayışıyla ele alıyoruz.
Sürdürülebilirlik stratejimiz, ulusal ve uluslararası değişimlere uyum sağlamak, paydaşlarımızın beklentilerine yanıt vermek, iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunmak ve daha az kaynak kullanarak daha fazla değer yaratmak vizyonu üzerine inşa edilmiştir. 2030, 2040 ve 2050 hedeflerimiz doğrultusunda şeffaf, adil ve sorumlu iş yapış biçimimizi iş birlikleriyle güçlendiriyoruz.
Ekosistemin Geleceğini İyileştirmek kapsamında yürüttüğümüz en önemli projelerden biri olan Green Harmonization ile ilaç sektöründe bir ilke imza attık. Yapay zekâ tabanlı algoritma sayesinde ambalaj malzemelerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını ürün başına %28 azalttık. Bu proje ile 179 ton ambalaj malzemesi tasarrufu, 150 hanenin yıllık enerji tüketimine denk enerji kazanımı ve yıllık 1 milyon euro maliyet avantajı sağladık. Green Harmonization sürdürülebilir ambalaj stratejimizin bir parçası olarak, tüketici sağlığı ürünlerimizde kullanılan plastik tüp ve kapak ambalajlarını daha düşük karbon ayak izine sahip olan biyobazlı plastiklerle değiştirme sürecini de başlattık. Stabilite süreçlerimiz olumlu sonuçlanırsa, biyobazlı plastikleri PVC bazlı blister ambalajlarda da kullanacağız.
İnsanın Geleceğini İyileştirmek çatısı altında, 2021’de Abdi İbrahim Vakfı’nı kurarak spor, eğitim ve sağlık alanlarında toplumumuza katkıda bulunmaya başladık. Aralık 2022’de hayata geçirdiğimiz Abdi İbrahim Vakfı İyilik Evi projesi ile kanser tedavisi veya kontrolleri için Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden İstanbul’a gelen çocuklara aileleriyle birlikte ücretsiz konaklama imkânı sağlıyoruz. İstanbul Vefa’da bulunan 18 odalı İyilik Evi’nde çocuk gelişim uzmanlarımız ile eğitici atölyeler ve etkinlikler düzenliyor, gönüllü psikologlarımız aracılığıyla ise hem çocuklara hem de ebeveynlerine psiko-sosyal destek imkânı sunuyoruz. Böylece kanser tedavisi gören çocukların ve ailelerinin sosyal, psikolojik ve eğitime dair ihtiyaçlarına da cevap vererek onlara bütüncül bir iyileştirme ortamı sunuyoruz. Bugüne kadar 100’den fazla ailenin misafir olduğu İyilik Evi, sadece bir misafirhane değil; aynı zamanda çocukların umutlarını artıran, ailelerin ise dayanışma gücünü destekleyen bir iyilik merkezidir.
Yine Abdi İbrahim Vakfı çatısı altında, eğitim alanında gençlere burs programlarımızla destek veriyor; Ortaokul Destek Akademisi (ODA) adını verdiğimiz programımız ile depremzede ortaokul öğrencilerinin mevcut eğitimlerine destek olacak ek ders imkanları sunan projeler gerçekleştiriyoruz. Ayrıca, Türkiye Down Sendromu Derneği iş birliğiyle Down sendromlu çocuklara yönelik yüzme eğitimi sağlayan Cesur Kulaçlar projemizle çocukların fiziksel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlıyoruz.
Toplumsal Yatırım Programları çerçevesinde ise “Sağlıkta Sosyal İnovasyon” “Gençlerde Bilim Farkındalığı Oluşturma” “Sağlık ve Yüzme Sporu” ve “Şirket Gönüllülük Projeleri” başlıklarında pek çok katma değerli projeyi daha hayata geçirdik.
Abdi İbrahim olarak, yenilikçi fikirlerin ve teknolojilerin sağlık sektörünün geleceğini şekillendirdiğine inanıyoruz. Bu vizyonla hayata geçirdiğimiz sağlıkta sosyal inovasyon programımız olan DOZ Projesi, Türkiye’deki start-up ekosistemine yönelik güçlü bir destek programı olmayı amaçlıyor. Bu proje, yalnızca ilaç ve sağlık sektörüne değil, topluma fayda sağlayacak yaratıcı çözümler sunan girişimlere de kapı açıyor. Bizler bu projede finansal desteğin yanı sıra Ar-Ge altyapımız, iş geliştirme tecrübemiz ve uluslararası ağımızla girişimcilere rehberlik ediyor ve onların cesur yaklaşımlarından ilham alıyoruz.
İnsan kaynakları süreçlerimize ise yapay zeka uygulamalarını entegre etmeye başladık. “Abdi İbrahim Yetenek Kazanım Robotu (AITAR)” adını verdiğimiz uygulama, belirlediğimiz bir başarı profiline göre oluşturduğumuz avatarı kullanarak adayların CV’lerini analiz ediyor ve ilgili pozisyon için en uygun adayları belirlememize destek oluyor. Ayrıca, kısa süre içinde AITAR’ı bir birey gibi iş görüşmelerine dahil ederek mülakat süreçlerini daha iyi öğrenmesini sağlamayı ve 2026 yılı başından itibaren toplu işe alımlar başta olmak üzere manuel ve tekrar eden belirli işe alım süreçlerini AITAR’a devretmeyi hedefliyoruz. Bunun yanı sıra, AITAR’ı yeni işe başlayan Abdi İbrahimlilere şirketimizi ve faaliyetlerimizi tanıtan bir “buddy” olarak oryantasyon süreçlerine entegre etmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bir diğer uygulamamız ise “Abdi İbrahim Dijital Eğitim Asistanı (AIDA)”dır. Tıbbi Tanıtım Temsilcilerimizin yetkinliklerini geliştirmeyi amaçladığımız AIDA, tanıtım ekiplerimizin yapay zeka destekli hekim avatarlar ile yüz yüze etkileşime girerek ürün tanıtımını yapabildiği sanal bir platformdur. AIDA, Tıbbi Tanıtım Temsilcilerimizin diledikleri yer ve zamanda gerçek hayatta karşılaştıkları veya karşılaşabilecekleri hekim profilleri ile iletişimi deneyimlemeleri ve faaliyet gösterdikleri koşullara en yakın gerçekliği simüle etmelerine olanak tanır. Ayrıca her bir etkileşim sürecini değerlendirerek ekiplerin gelişim alanlarını belirlemelerine yardımcı olur.
Abdi İbrahim Teknoloji liderliğinde, tamamen iç kaynaklarla geliştirdiğimiz bu uygulamalar ile hem işimizin hem ekosistemin hem de insanın geleceğini iyileştirmek amacıyla yatırım yapmaya devam ediyoruz.
W- İlaç Gibi Gelecek: Uzun Dönem Staj Programı’nızdan bahseder misiniz?
O.B.- Genç yetenekleri Türk ilaç sektörüne kazandırmak amacıyla hayata geçirdiğimiz “İlaç Gibi Gelecek: Uzun Dönem Staj Programı“, sektöre nitelikli iş gücü kazandırmayı hedefliyor. Program kapsamında, 7 bin başvuru arasından seçilen 27 genç yetenek, 8 ay boyunca alanında uzman kişilerden eğitim alarak profesyonel deneyim kazanıyor.
Stajyerlerimize sürdürülebilirlik, finansal okuryazarlık, iletişim teknikleri ve proje yönetimi gibi konularda kapsamlı eğitimler sunarak, onları iş dünyasına hazırlıyoruz. Bu program, gençlerin potansiyellerini açığa çıkarmalarına ve sektöre güçlü bir başlangıç yapmalarına olanak tanıyor.
W- Kurumsal İletişim alanında yer almak isteyen adaylara yönelik tavsiyeleriniz nelerdir?
O.B.- Kurumsal iletişim, yalnızca bir meslek değil, aynı zamanda güçlü etkiler yaratma fırsatı sunan dinamik bir alan. Bu alanda yer almak isteyen adaylara birkaç temel noktaya dikkat etmelerini öneririm.
Öncelikle, etkili iletişimin temelinde dinleme becerisi yer alır. Doğru mesajı oluşturmak ve etkili bir bağ kurmak için hem markayı hem de hedef kitleyi anlamak gerekir. Bu nedenle, empati yeteneğini geliştirmek ve analitik bir bakış açısına sahip olmak büyük önem taşır.
Günümüzde dijitalleşme, iletişimdeki sınırları genişletti. Bu nedenle, sadece geleneksel yöntemlere bağlı kalmak yeterli değildir. Dijital araçları, veri analizini ve sosyal medyayı etkin bir şekilde kullanmayı öğrenmek, değişen iletişim dinamiklerinde fark yaratmanın anahtarıdır. Ayrıca, yazılı ve sözlü iletişim becerileri bu mesleğin vazgeçilmez unsurlarıdır.
Son olarak, iletişim her zaman değişen ve yenilenen bir alan. Gündemi, teknolojiyi, trendleri ve insanların değişen beklentilerini yakından takip etmek, başarılı bir iletişimci olmanın temel şartıdır. Bu alanın sunduğu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek için öğrenmeye ve gelişime her zaman açık olmak gerekir.
W- Yeni projelerinizi ve hedeflerinizi paylaşır mısınız?
O.B.- Abdi İbrahim olarak, sürdürülebilirlik ve inovasyon odaklı bir yaklaşım ile gelecek stratejilerimizi şekillendirmeye devam ediyoruz. Önümüzdeki dönemde, sektörümüzde fark yaratacak projelerimiz arasında sürdürülebilir lojistik süreçler, çevre dostu ambalaj çözümleri ve karbon ayak izimizi azaltmaya yönelik yeni üretim teknolojileri öne çıkıyor. HEAL2050 stratejimiz çerçevesinde hem çevresel hem de toplumsal değer yaratmayı hedefleyen projelerimizi hayata geçireceğiz.
Aynı zamanda, İyilik Evi ve DOZ gibi sosyal yatırım projelerimizi derinleştirerek toplumsal faydayı daha geniş kitlelere ulaştırmayı amaçlıyoruz. İnsan kaynağımıza ve çalışan deneyimine yaptığımız yatırımlar ile sadece bugünün değil, geleceğin liderlerini yetiştirmek en önemli önceliklerimiz arasında yer alıyor.

Tüm bu projelerle hem Türkiye’de hem de uluslararası arenada liderlik konumumuzu güçlendirmeyi hedefliyor, hayatı iyileştiren çözümlerimizle daha sürdürülebilir bir geleceğe katkı sunmayı amaçlıyoruz.
W- Kıymeti Oğuzcan Bey stratejik öneme haiz çalışmalarınızda kalpten başarılar dileriz.