Ana Sayfa Manşet Daha önce yapılmamış ürünleri geliştirmeye çalışıyoruz

Daha önce yapılmamış ürünleri geliştirmeye çalışıyoruz

Prof. Dr. Nuray Yazıhan 

W- Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları AD, Fizyopatoloji BD ve Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Disiplinlerarası Gıda Metabolizma ve Klinik Beslenme AD başkanı ve kurucu öğretim üyesi Prof. Dr. Nuray Yazıhan ile söyleşi.
Ürün geliştirme sürecinde hedef ürüne nasıl karar veriyorsunuz?

N.Y.- Öncelikle iki ayrı etken var. Birincisi ülkemizde dışa bağımlığı azaltmak ve yurtdışında uygulanan teknolojilerin ülkemizde de yapılabilir hale gelmesi ve daha önce yapılmamış ürünleri geliştirmeye çalışıyoruz. Burada en çok ve en acil ihtiyaçlar üzerinden karar veriyoruz. 2012 de üretimine başladığımız biyokimya cihazları için iç ve dış kalite kontrol standart panelleri tamamen bu bakış açışıyla ortaya çıktı. Uzun bir süre bu alanda dünyadaki sayılı üreticilerden biri ve Türkiye’ de tek üretici olduk. Gene benzer şekilde süt ürünleri için yerli starter kültür üretim projemiz başarıyla tamamlandı. Son dönemde de özellikle perioperatif bakım ve yaşlılar için lipid sindirim etkiliği yüksek süt bazlı enteral nutrisyon ürün prototipi geliştirdik

İkinci etken ise belki biraz daha bencilce oluyor ama sonuçta benim sorunlarımı yaşayan çok fazla insan var. Kendi ihtiyaçlarımdan yola çıkarak araştırmalarımı yönlendiriyorum. Ailemde maalesef çok sayıda kanser hastası, otoimmun hastalık ve bağışıklık sorunu olan çok fazla kişi var. Bu tür hastalıkların tedavisinde bağışıklık sisteminin güçlü ve doğru yönlendirilmiş olması çok kritik. Bu nedenle çok uzun zamandır farklı hastalık modellerinde immunmodulasyon üzerinde çalışmalar yapıyorum.

Artık günümüzde genlerimizin önemli ama kaderimiz olmadığını biliyoruz. Düzenli yaşam, sağlıklı beslenme, egzersiz ve stressiz hayatın, sigara alkol kullanımının kısıtlanmasının sağlığımız için önemi çok net olarak biliniyor.   Bizim gibi akademik hayatın içinde sürekli aktif olarak bulunanlar için stressiz yaşam ve düzen çok kolay olmuyor ama bu yoğun aktif iş yaşamında dengeli beslenme, ihtiyaçlarımızın takviyesi, floramızın korunması ve mümkün olduğunca fiziksel aktivite, doğru egzersizler ile kayıpları azaltmak da tabii ki mümkün.

Dünya Sağlık Örgütü “sağlıklı yaşlanma” tanımınına baktığımızda “Yaşam süresince -Fonksiyonel  Yeterlilik- olarak yani fiziksel ve beyin aktif olarak yaşamın içinde olmak şeklindedir”

Bu tanımda;

  • Temel ihtiyaçlarını karşılamak
  • Öğrenmeye, karar vermeye devam etmek
  • Mobilitenin devamlılığı
  • İlişkiler kurabilmek, var olanları sürdürebilmek
  • Topluma katılmak yer alır.

Bu tanımdan yola çıkarak  yaşam sürecimizi “yaşlanmak” yerine “pozitif yaş almak” olarak tanımlayarak yaşlanmanın aslında doğru yaşam tarzı ile “tedavi edilebilir bir hastalık” olarak kabul ederek bilimsel araştırmalarımızı ve ürün geliştirme süreçlerimizi sürdürüyoruz.

Covid-19 salgınından sonra tüm dünya immun sistemin ne kadar önemli olduğunu, ek kronik hastalığın getirdiği riskleri ve yaşamın değerini bir kez daha çok net anladı. İlaca yönelik çalışmalar devam ederken toplum kendini koruyabilmek için daha sağlıklı beslenmeye çalıştı, takviye edici gıda kullanımı çok arttı. Bu dönemin bireysel, ailesel, toplumsal farklı sonuçları görüldü, görülmeye de devam edecek. Sosyoekonomik duruma göre de bu kayıplar farklılaştı. Sürekli kaygı içinde bulunulan durum, bizim gibi sosyal yakınlığın fiziksel yakınlıkla iç içe yaşandığı ülkemizde daha çok hissedildi. Bununla beraber güçlü aile bağlarımızın olması bu süreçleri yaşarken birbirimize destek sağlayarak güçlenmemizi de sağladı. Psikolojik sıkıntıların bağışıklık sistemimizi de olumsuz etkilediğini biliyoruz.

Bu dönemde vitamin ve minerallerden zengin yeşil sebzeler ve meyvelerin ön planda olduğu dengeli beslenme, evde yapılabilecek egzersizlerle hem ruh sağlığımız üzerine olumlu etkisi hem de egzersizin  bağışıklık sistemimize doğrudan etkisi bizi güçlü kılacaktır. Ayrıca sosyal değil fiziksel mesafemizi koruyarak moral ve motivasyonumuzun yüksek tutulması ile sağlığımızın korunması ve desteklenmesi enfeksiyonlara karşı güçlü olmamız için önemlidir. Bu dönemde yaşanan sorunların doğru değerlendirilerek, etkin stratejilerle kalıcı olumlu çıktılar sağlayarak bu sürecin hızla atlatılması en büyük temennim.

Tıp doktoru ve akademisyen olarak toplumun bilinçlendirilmesi, sağlıklı yaşamın desteklenmesi çalıştığım tüm ekipler için öncelikli. Bu kapsamda da eğitimlerde toplantılarda ve sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyoruz, almaya da devam edeceğiz.

W- Son dönemde ticarileşen ticarileşme sürecinde olan ürünleriniz nelerdir?

N.Y.- Yakın zamanda immun sistemi güçlendirerek ve otoimmun cevabı regüle ederek ek antienflamatuar ajan kullanmanızı da minimalize etmeye yönelik kemik eklem sorunları olanları desteklemek amacıyla çinko, D ve C vitamini ile desteklenmiş tip 2 kollajen içeren içeriği deneysel modellerle optimize ettiğimiz bir formülasyon ile takviye edici gıda çıkardık.

Bildiğiniz gibi tüm vücuttaki proteinlerin %30 unu kollajen oluşturuyor. Deri ve kemikte ise bu oran % 70 üzerine çıkıyor. C vitaminin kollajeni destekleyen, buna ek olarak bağışıklığa destek olan etkisi biliniyor. Kemik sağlığına etkileri ile daha çok ön planda olan D vitamini ise aynı zamanda immun sistemi de düzenliyor. Çinkonun ise pek çok viral hastalıkta Covid-19 da dahil olmak üzere doğrudan anti-viral etkisi gösterildi. Yapmış olduğumuz metaanalizler ile çinkonun kemik sağlığı ve immun sistem üzerindeki olumlu etkilerini yayınlamaya başladık. Özellikle 40 yaş üstü bireylerin eklem kemik sorunları veya hamileliğe kemiklerini hazırlamak isteyenlerin ihtiyaçları düşünüldü. Ürün içeriği uzun süredir çalışılıyordu, salgın dönemine denk gelmesi tesadüf ve bu döneme çok uygun bir formülasyon oldu. DNCollagen II olarak nisan ayında ticarileşti.

Bunu özel amaçlı biyofonksiyonel beslenme ürünlerimiz takip edecek. Bağışıklık sistemini güçlendirmeye, metabolizma aktivasyonuna yönelik ve tabii ki beyin ve fiziksel aktiviteyi desteklemeye yönelik ürünlerimiz de çok yakında piyasada yer alacak.

Prof. Dr. Nuray Yazıhan 

Lisans eğitimini Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi (İngilizce) , uzmanlık ve doktora derecelerini ise Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji AD ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Fizyopatoloji BD’dan almıştır. 2004 yılından itibaren Ankara Üniversitesi, Tıp fakültesi, İç Hastalıkları AD,  Fizyopatoloji BD da akademik görevdedir.  Ayrıca gene 2003-2012 yılları arasında Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi Moleküler Biyoloji Ar-Ge ve Teknoloji Biriminde çalışmıştır.

Fizyoloji (2009) ve İç Hastalıkları-Fizyopatoloji (2012) alanlarında olmak üzere 2 ayrı alanda UAK doçentlik unvanı almıştır.

Dr. Yazıhan; 2014 yılında İç Hastalıkları-Fizyopatoloji alanında Profesör olmuştur.

Santa Fe Enstitüsü’nde (ABD-2004) kompleks sistemlerde matematiksel modelleme konusunda çalışmaları olmuştur. Bu modelleme çalışmaları kapsamında 2005 yılından itibaren TC. Sağlık Bakanlığı, UNICEF, Dünya Bankası vb projelerinde yürütücü ve danışman olarak yer almış, “Sağlık Ekonomisi ve Politikaları, risk/fayda analizleri ile ilgili çok sayıda ulusal/uluslararası yayınları, kitapları, raporları bulunmakta olup ve Ulusal Kanser Enstitüsü kurulumu ve tütün ve sağlık etkileri ile ilgili yasa öneri metinlerinin oluşum çalışmalarında yer almıştır.

Bunun yanısıra Heidelberg Universitesi’nde (Almanya-2008-2010, TUBITAK postdoc burs ve IntenC proje destekleri ile farklı zamanlarda) yapay akciğer modellemeleri ve akciğerlerde hipoksi/enflamasyon konusunda çalışmalarda bulunmuştur

Başlıca çalışma alanları hastalıkların fizyopatolojik mekanizmaları olmakla beraber immun cevapların modülasyonu, klinik beslenme ve metabolizma, biyofonksiyonel ürünler, biyoteknolojik üretimler, biyouyumluluk/ biyoyararlılık alanlarında 100’in üzerinde bilimsel eseri ve uluslararası patenti bulunmaktadır.

Bilimsel bilgi ve teknik altyapısını ürüne dönüştürerek, özellikle medikal alanda dış bağımlılığı azaltarak yerelleşmeyi desteklemek amacıyla ilk biyoteknoloji şirketini 2010 yılında kurmuştur.

Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları AD, Fizyopatoloji BD ve Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Disiplinlerarası Gıda Metabolizma ve Klinik Beslenme AD başkanı ve kurucu öğretim üyesidir. Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Araştırma Stratejileri Koordinasyon Kurulu başkanı, AUTF İnsan Araştırmaları Etik Kurul Başkanı ve AUTF Klinik Araştırmalar Etik Kurul üyesidir.