Ana Sayfa Görüşler Bağımlılıkla Mücadele

Bağımlılıkla Mücadele

Yeşilay Yönetim Kurulu  Başkanı
Prof. Dr. M. İhsan KARAMAN

W- Değerli Hocam, son günlerde basında ‘bonzai’ (Tetrahidrokannabinol-THC) hakkında çok fazla haber görülmeye başlandı. Bağımlılıkla mücadelede ilk aklımıza gelen kurumumuz Yeşilay ve sizden bonzainin geldiği bu nokta konusunda değerlendirmenizi alabilir miyiz?

M.İ.K.- Bonzai, naftalenil metanon veya diğer adıyla JWH‐018 grubu sentetik kannabinoidlerin, bonzai isimli ağacın yapraklarına emdirilerek ve kurutularak, sıvı ya da toz şeklinde alınan bir uyuşturucu maddedir. İsmini bir bitkiden alması, toz şeklinde ambalajlanması ile de sağlığa zararlı değil algısı oluşturulmaya çalışılmaktadır. İçinde en fazla kimyasal katkı olan bonzai, esrardan daha tehlikeli ve metabolizmayı tamamen tahrip eden, kullanan kişiye halisünasyonlar gördürten uyuşturucu bir maddedir. Bonzainin kullanımı bugüne kıyasla eskiden bu kadar yaygın değildi. Bu madde Türkiye’ye çoğunlukla Avrupa, Çin ve Kıbrıs’tan gelmekte. Saklanması kolay, kokusuz ev ucuz bir madde olduğu için ergenler ve genç yetişkinler arasında kullanımı hızla yaygınlaşmakta.

W- Bonzai tehlikesi abartılıyor mu yoksa hala farkındalık aşamasında mıyız?
Batıda bu konuda durum nedir, ilgili yurtdışı paydaşlarınızla paylaşımlarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?

M.İ.K.- Bonzai tehlikesi her zaman vardı. Ama son zamanlarda yaygınlaşmasıyla daha çok gündeme geldi. Maalesef kullanan kişilerde etkisi de çok ciddi olduğu için medyada anlatılan, bizlere gösterilen boyutlarda tehlikesinin var olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz.

Bonzai diğer uyuşturucu maddelere göre etkisini çok daha hızlı göstermektedir. İçinde barındırdığı onlarca kimyasal madde kullanıcının fiziksel ve ruhsal olarak aniden değişimler ortaya çıkartmakta. Örneğin bonzai kullananlarda aniden ağrı duygusu azalır, vücut sıcaklığı yükselir, hareketleri yavaşlar. Halüsinasyon, hafıza kaybı, duygu ve düşünce bozuklukları meydana gelir. Maalesef internette de bonzai kullanan gençlerin ne hale geldiğini gösteren videolar sıkla paylaşılmakta. Gencin biri bonzai kullandıktan sonra halüsinasyon görmeye başlıyor ve çatıya çıkıp havuza atlar gibi aşağıya atlayıp ölüyor. Bunun gibi daha niceleri var. Bonzai beyinde bulunan reseptörleri çok daha ani ve güçlü uyardığından etkileri daha da uzun sürüyor. Bu nedenle bonzai kullanımında ölüm oranları daha sık görülmektedir. En tehlikeli olan ise sentetik uyuşturucu olan bonzainin alkolle birlikte alınması. Direk kalbe etki eden ve kalbi durduran bir durum ortaya çıkmasına sebep olabiliyor.

W- 2006 yılında dünyada uyuşturucu madde olarak kullanıldığı ilk raporları var, 2010 yılında ülkemize girdiği ifade edilmekte ve bu sentetik uyuşturucunun ucuz olması da sanırım yaygınlaşmasının diğer bir etkeni. Bir başka önemli nokta ise MI’ı taklit etmesi ve bu sebeple birçok şüpheli ölümde bonzainin atlanıldığı şüphesi de mevcut, hatta kitlerinin her yerde olmadığı da basında yazılmakta. Tabloya baktığımızda önlemler konusunda biraz gecikme söz konusu mu?
Bu alanda mücadelenin sahibi-leri kimler olmalı ve  stratejisi size göre nasıl olmalı?

M.İ.K.- Ülkemizde yeni duyulan, ancak kısa sürede kullanımı oldukça artan ve internetten kolayca ulaşılan bonzai gibi yeni nesil uyuşturucu maddelerle ilgili yasal düzenlemeler maalesef yetersiz. Bu sebeple daha sert tedbirlerin alınması gerekiyor. Türkiye’de özellikle gençler arasında kullanımı hızla artan ve ardı ardına gelen ölümler nedeniyle son dönemde kamuoyunun gündemine bonzai bomba gibi düştü. Yeni nesil uyuşturucu sektörünün hedef aldığı kesim değişti ve uyuşturucu maddeler artık toplumun her sınıfına, her yaş grubuna sirayet etmiş durumda. Mücadele edilmesi gereken bu sorunun boyutu çok büyük ve bu nedenle ciddi yasal düzenlemelerin de yapılması gerekiyor. Bu konuda da ilgili Bakanlıklarımız, tek sivil toplum kuruluşu olarak Yeşilay’ı da yanına alarak özelde bonzai genel oalrak uyuşturucuya karşı önleyici tedbirler almak amacıyla bir araya gelerek politikaları belirlediler. Bu strateji de önümüzdeki günlerde bizzat Sağlık Bakanımız tarafından kamuoyuna açıklanacak. Buradaki en önemli nokta  arz ve talep azaltımının topyekûn değerlendirildiği, madde bağımlılığın her yönden ele alındığı bütüncül bir Uyuşturucuyla Mücadele Yasası’nın çıkarılması.

W- Amatem, Çematem vb kamu-özel sağlık kurumlarının şu an yetersizliği ifade edilmekte bu konuda Yeşilay’ın bir girişimi olacak mı?
Burada önleyici olarak ne gibi çalışmalar yapılabilir?

M.İ.K.- Uyuşturucuyla mücadelede devletin hastaneler, tedavi klinikleri üzerinde geliştirici, yenileyici çalışmaları mevcut. Yeşilay olarak, 2013 yılında yaptığımız olağanüstü genel kurulumuzla birlikte değişen tüzüğümüzde önleyici çalışmalar yanında, Yeşilay’a rehabilite edici rolünü de kazandırdık. Bu amaçla, İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle Yeşilay Eğitim ve Danışmanlık Merkezi (YEDAM) projesini hayata geçiriyoruz. Madde bağımlılarına, ailelerine ve risk altındaki gençlere danışmanlık ve psikolojik destek hizmeti verecek olan YEDAM, İstanbul pilot olmak üzere Türkiye geneline yayılacak merkezler üzerine odaklanıyor. YEDAM, danışmanlık hizmeti vermenin yanı sıra, bağımlıların sosyal entegrasyonu için mentörlerin danışmanlık faaliyetleri yürüttüğü bir merkez olacak. Bağımlılıktan kurtulmuş kişilerle, uyuşturucunun ağından henüz kurtulamamış bağımlıları bir araya getirecek olan YEDAM’da, ayrıca seminerler ve bilinçlendirme çalışmaları da yürütülecek, hukuki danışmanlık da yapılacak.

W- Yeşilay olarak bu konuya özel ne gibi çalışmalarınız olacaktır?
Diğer kurumlardan beklentiniz nelerdir?

M.İ.K.- Çocuk ve gençlerde bağımlılığı önlemek için neler yapılması gereklidir diye karşınızdaki herhangi birine soru yönelttiğinizde şu cevabı mutlaka alırsınız: Bağımlılıklarla ilgili eğitim okullarda öğrencilere verilsin, hatta müfredata girsin. İşte biz de böylesi önemli ve büyük ihtiyaca binaen Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığımız protokol sonrası Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programını (TBM)’yi hayata geçirdik. Bu proje ile ülkemizdeki tüm anasınıfı, ilkokul, ortaokul, lise öğrencilerine bağımlılıklar hakkında eğitim vermeyi amaçlıyoruz. Sağlıklı ve bağımlılıklar konusunda bilinçlendirilmiş bir nesil oluşmasına zemin hazırlamak amacı ile başlatılan ‘Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı (TBM)’ kapsamında pilot şehir seçilen İstanbul’da eğitmen eğitimleri tamamlandı. Program kapsamında 39 ilçede bulunan 42 formatör vasıtasıyla 507 lisede 830 rehber öğretmene eğitim verildi ve bu 830 rehber öğretmenimiz İstanbul’da yaklaşık 80 bin öğrenciyi bağımlılıklar hakkında bilgilendirdi, blinçlendirdi. Şimdi yeni başlayacak dönem de ise tüm ülkeye uygulanacak programdan hedefimiz 8 milyon öğrenci. Bu çalışma sadece okullarla da sınırlı kalmayacak; üniversite öğrencilerine, sağlık görevlilerine, din görevlilerine, cezaevlerine, kadın sığınma evlerine kadar ulaşacak.

W- Dün eroin-esrar, bugün bonzai yarın ne olur bilemeyiz, sizden gençliğin durumunu değerlendiren çalışmanız var ise alabilir miyiz?
Ülkemiz bu tür tehlikelere ne kadar açıktır?

M.İ.K.- Aslında bakılırsa bu anlamda ülke olarak gençliğimiz birçok kimsenin de iştahını kabartmaktadır. Çünkü yaşlı nüfus en çok ilaç firmalarının ilgi alanına girer. Oysa gençlik öyle midir? Her şeyi yapma, her şeyi tüketme istidadına sahiptir. Bu yüzden herkes onlara yönelir. Festivaller, eğlenceler, müzik, spor… Tabi bütün bunlar onların tüketmesi için, daha çok tüketmesi için… Kötü alışkanlıkların hedefinde de en çok gençler vardır. Çünkü alkole başlayan bir genç yirmi otuz yıllık bir aboneliği başlatmış gibidir ve bu sürekli tüketim ve sürekli gelir demektir. Alkolün, uyuşturucunun ve sigaranın keyif ve zevk olarak takdim edilebileceği yaşlar bu yaşlardır. Çünkü bünye sağlamdır. Gençliğin verdiği tecrübesizlik ve çevredekilerin sürekli dayatmalarıyla genç zaten bu aldatıcı dünyanın esiri olmaya adaydır.  Gençlerimiz bizi heyecanlandırıyor. Bu enerji, bu heyecan doğru kanallara sevk edilebilirse, gençlerimiz gerçek bir eğitim alırlarsa, kendi ayakları üzerinde duran bir şahsiyet ve irade eğitiminden geçerlerse, özgürlüğü başıbozukluk değil; fikrini, idealini ve gayesini gerçekleştirmenin bir aracı olarak görürlerse, sağlam kafa sağlam vücutta bulunur düsturuna binaen sağlıklı, kötü alışkanlıklardan uzak bir bünyeye sahip olurlarsa yarınlar güzel ülkemiz için çok daha güzel olacaktır. Biz de Türkiye Yeşilay Cemiyeti olarak gençlerin tüm faaliyetlerimize katılımını temel hedeflerimizin başına koyduk. Memleketin her bir köşesindeki aklı, fikri ve vicdanı hür gençlerimize ulaşarak onlarla birlikte çalışmaya gayret ediyoruz.

W- Son olarak bu konuda ebeveynlere ne gibi önerileriniz olacaktır?

M.İ.K.- Bağımlılık konusunun tek sahibi yoktur. Özellikle ucuz ve kolay ulaşılabilir madde kullanımının ortaöğretimden ilköğretime kadar düştüğü bir ortamda bu iş, sadece ebeveynle, öğretmenle ve de belli derslerde, belli haftalarda birçoğu ilgiden uzak ortamlarda gerçekleşen organizasyonlarla çözülemez.

Bağımlılığı engellemenin en kolay yolu genci yüksek ideallere ve fikirlere bağlamak, başkaları için yaşamayı öğretmektir. Bu kültürün de asıl temelinin atıldığı yer şüphesiz aile ortamıdır.

Hepimiz farkındayız ki kötülük ve bağımlılık bizim gibi gönüllü kuruluşlardan daha hızlı olarak memleketimizin en ücra noktalarına ulaşabilmektedir. Elde edilen istatistikler, her yıl düzenli olarak yayınladığımız raporlar bağımlılığın yayılma hızını gözler önüne sermektedir. Yeşilay olarak birinci gayemiz bağımlılığın meydana gelmeden engellenmesidir. Bunun için de en büyük imkânımız bu durumdan şikâyetçi olan ve faaliyete geçmek isteyen birçok insanımızın varlığıdır. Bunun yanında bağımlılığın engellenmesinin en önemli koşullarından biri de, bağımlılıkla ve bağımlılığı teşvik eden güç ve odaklarla bilimsel metotlarla mücadele etmektir. Bağımlılık özenti, merak duygusu, arkadaş çevresiyle bulaşabilir. Gençlerimizden arkadaşlarını iyi seçmelerini, anne babalarıyla daha iyi iletişim içerisinde olmalarını, hayır deme becerisine sahip olmalarını, bağımlılık hakkında bilgi sahibi olmalarını ve çevrelerine, ailelerine yönelik uyarıcı olmalarını istiyoruz. Gençler bizim geleceğimizdir, sağlıklı bir nesil istiyorsak onlara bu imkânı vermemiz gerekir. Anne babalar olarak da doğru bilgiye sahip olmamız ve çocuklarımıza baskıcı olmadan onları her konuda bilgilendirmemiz gerekiyor.

W- Sevgili Hocam paylaşımınız için şükranlarımızı sunar, çalışmalarınızda muvaffakiyet dileriz.