Son araştırmalar, çocukların gelişimi üzerindeki anne ruh sağlığı etkisine odaklanmıştır. Ancak bu yeni çalışma, babaların ruh sağlığının da çocukların davranışları üzerinde önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Bu bulgular, aile sağlığı ve çocuk yetiştirme yaklaşımlarında daha bütüncül bir bakış açısı benimsemenin önemini vurguluyor.
Yeni bir araştırma, babaların ruh sağlığının çocuklarının davranışları üzerinde beklenenden daha büyük bir etkisi olduğunu ortaya koydu. American Journal of Preventive Medicine dergisinde yayınlanan çalışmaya göre, babalarda görülen depresyon, anksiyete ve stres gibi durumlar, çocuklarda davranış sorunları riskini artırabiliyor.
Paternal Depression at Kindergarten Entry and Teacher-Reported Behavior at Age 9 Years
Bu çalışmada, çocukların 5 yaşındayken babalarında görülen depresyon ile 9 yaşındayken öğretmenlerinin bildirdiği davranış sorunları arasındaki ilişki araştırılmıştır.
Çocukları 5 yaşındayken zamanlarının en az yarısını çocuklarıyla birlikte geçiren 1.422 babanın (babaların %74’ü) ve çocuklarının verilerini karşılaştırarak ve sosyodemografik faktörleri ve anne depresyonunu kontrol ederek, araştırmacılar baba depresyonu ile çocuk davranışları arasında net bir bağlantı olduğunu haritalamayı başardılar.
Araştırmacılar, binlerce aileden elde edilen verileri analiz ederek, babaların ruh sağlığı sorunlarının, tıpkı annelerin ruh sağlığı sorunları gibi, çocukların agresif davranışlar, dikkat eksikliği ve hiperaktivite gibi sorunlar geliştirmesiyle ilişkili olduğunu buldu. Özellikle babanın hamilelik döneminde veya çocuğun ilk yıllarındaki ruh sağlığı durumunun, uzun vadeli davranışsal sonuçlar üzerinde önemli bir etkisi olduğu gözlemlendi.
Çalışmanın baş yazarı, “Uzun zamandır, çocuk gelişimi ve davranış sorunları söz konusu olduğunda annelerin ruh sağlığına odaklandık. Ancak bu araştırma, babaların da bu denklemde kritik bir rol oynadığını açıkça gösteriyor,” dedi. Araştırmacılar, bu bulguların, ebeveyn destek programlarının ve ruh sağlığı hizmetlerinin hem anneleri hem de babaları kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini vurguluyor.
Dikkat çekilen bir diğer nokta ise, babaların ruh sağlığı sorunlarının genellikle göz ardı edilebildiği veya yeterince ele alınmadığı gerçeği. Toplumsal normlar ve beklentiler, babaların duygusal zorluklarını paylaşmasını veya yardım aramasını engelleyebiliyor. Bu durum, hem babaların kendi iyilik halleri için hem de çocuklarının sağlıklı gelişimi için olumsuz sonuçlar doğurabiliyor.
Araştırmacılar, sağlık profesyonellerinin, çocukların davranışsal sorunlarını değerlendirirken sadece annelerin değil, babaların da ruh sağlığı geçmişini dikkate almaları gerektiğini belirtiyor. Aynı zamanda, toplumun genel olarak babaların ruh sağlığına yönelik farkındalığının artırılması ve destekleyici ortamların oluşturulması gerektiğinin altını çiziyorlar.
Bu çalışma, aile içi dinamiklerin ve ebeveyn ruh sağlığının çocukların gelişimi üzerindeki karmaşık etkileşimini anlamak için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Babaların ruh sağlığına gereken önemin verilmesi, çocukların daha sağlıklı ve dengeli bir şekilde büyümesine katkı sağlayabilir.