Parkinson hastalığına yakalanma riskinin kadınlara göre erkeklerde iki kat daha fazla olduğu bulundu. Yeni araştırmalar, bunun ardındaki sebebin beyindeki zararsız bir protein olabileceğini ileri sürüyor.
PTEN Kaynaklı Kinaz 1 (PINK1) proteini, hücresel enerji kullanımını düzenleyen önemli bir bileşendir. Ancak bazı Parkinson vakalarında, bağışıklık sistemi PINK1’i yanlışlıkla bir tehdit olarak algılayarak bu proteini üreten beyin hücrelerine saldırmaktadır.
PINK1 is a target of T cell responses in Parkinson’s disease
La Jolla İmmünoloji Enstitüsü’nden immünolog Alessandro Sette, “T hücresi tepkilerinde cinsiyete bağlı farklar oldukça çarpıcıydı” diyor. “Bu durum, Parkinson hastalığında görülen cinsiyet farklılıklarının sebeplerinden biri olabilir.”
Araştırmacılar, Parkinson hastalarının kan örneklerini inceleyerek T hücrelerinin çeşitli proteinlere karşı verdiği tepkileri test etti. Sonuçlar, PINK1’in özellikle dikkat çeken bir antijen olduğunu ortaya koydu.
Erkek hastalarda, PINK1 etiketli beyin hücrelerini hedef alan T hücrelerinde altı kat artış görüldü. Kadın hastalarda ise bu artış 0,7 kat olarak ölçüldü.
Yeni Antijen Araştırmaları Devrede
Önceki araştırmalar, T hücrelerinin alfa-sinüklein proteiniyle benzer bir etkileşime girdiğini göstermişti. Ancak bu reaksiyonlar tüm Parkinson hastalarında görülmediğinden, daha fazla antijen araştırması yapıldı.
Bu bulgular, hastalığın nasıl başladığını ve ilerlediğini anlamamıza yardımcı olurken, aynı zamanda tedaviye yönelik yeni yöntemler geliştirilmesini de mümkün kılabilir.
La Jolla İmmünoloji Enstitüsü’nden immünolog Cecilia Lindestam Arlehamn, “Beyin hücrelerinin neden hedef alındığını artık biliyoruz. Bu bilgiyle, T hücrelerini bloke edecek terapiler geliştirebiliriz” diyor.
Parkinson’da Erken Teşhis Umudu
Gelecekte kan örneklerinde PINK1’e duyarlı T hücrelerinin tespit edilmesi, hastalığın daha erken teşhis edilmesine olanak sağlayabilir. Böylece tedaviye zamanında başlanabilir ve hastalara daha etkili destek sunulabilir.
Kesin bir tedavi bulunması için çalışmalar sürerken, risk faktörlerini ve hastalıkla mücadelede yeni yöntemleri anlamak adına önemli ilerlemeler kaydediliyor.
Sette, “Daha geniş kapsamlı analizler yapmalıyız. Hastalığın ilerleyişini, cinsiyet farklılıklarını ve şiddetini tüm antijenleri dikkate alarak incelemeliyiz” diyerek araştırmaların devam edeceğini belirtiyor.