Ana Sayfa Tıp&Sağlık “Vertigoda Hayat Yolunda”

“Vertigoda Hayat Yolunda”

YOĞUN YAŞAM STRESİ VERTİGOYU AĞIRLAŞTIRDI          

  • Uluslararası Vestibüler Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Özgirgin, pandeminin ikinci yılının sonu itibariyle, stres ile oluşan baş dönmesi tipinde önemli ölçüde artış görüldüğünü kaydetti.  Dünya Vertigo Farkındalık Haftası nedeniyle gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Nuri Özgirgin, vertigonun dünya nüfusunun yaklaşık %10’unu, Türkiye’de ise nüfusun önemli kısmını etkilediğini belirtti. Bu dönemde baş dönmesinin ve denge bozukluklarının tetiklenmesinde, stresin ve çalışma koşullarındaki değişikliklerin etkili olduğu vurgulandı. 
  • Dünya Vertigo Farkındalık Haftası kapsamında Uluslararası Vestibüler Derneği’nin Abbott’un koşulsuz katkılarıyla düzenlediği “Vertigoda Hayat Yolunda” bilgilendirme toplantısı Ankara’da Dernek Başkanı Prof. Dr. Nuri Özgirgin’in moderasyonunda Prof. Dr. Pınar Yalınay Dikmen ve Prof. Dr. Fuat Özgen’in katılımları ile gerçekleşti. 
  • Baş dönmesinin iç kulak ve beyini etkileyen hastalıklardan kaynaklanabileceğini ifade eden bilim insanları, vertigonun dünya nüfusunun yaklaşık %10’unu etkilediğini söylediler. Türkiye’de de vertigonun toplumda görülme sıklığının yüksek olduğuna, doğru tanı almayan ve etkin şekilde tedavi edilmeyen hastaların vertigo nedeni ile yaşam kalitelerinin bozulduğuna dikkat çektiler. 
  • Vertigonun iç kulak kaynaklı nedenler dışında epilepsi, migren, beyin tümörleri, kafa travmaları ve psikolojik hastalıklardan da kaynaklanabileceğini belirten uzmanlar uyardı: “Pandemi stresi, bunun yarattığı yaşam koşullarındaki baskı, çalışma ortamlarındaki değişiklikler, baş dönmesi ve dengesizlik vakalarında ciddi artışa neden olmakta.”

Uluslararası Vestibüler Derneği, “Vertigoda Hayat Yolunda” adlı bilgilendirme toplantısı ile Dünya Vertigo Farkındalık Haftası’na destek verdi.  Farkındalık çalışmaları çerçevesinde Ankara’da gerçekleşen bilgilendirme toplantısı, Uluslararası Vestibüler Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Özgirgin sözcülüğünde Prof. Dr. Pınar Yalınay Dikmen, Prof. Dr. Fuat Özgen katılımıyla gerçekleşti.

Toplantıda Prof. Dr. Nuri Özgirgin moderasyonundaki panelde konuşan Prof. Dr. Pınar Yalınay Dikmen ve Prof. Dr. Fuat Özgen, son zamanlarda vertigo olgularında artış olduğunu ifade ettiler. Vertigonun Acil Servise başvurular arasında ön sıralarda olduğunu ve bulantı, kusma, terleme, kulak çınlaması, işitme kaybı, kulakta dolgunluk hissi görmede bulanıklık, kuvvet kaybı ve hissizliğin de tabloya eşlik edebileceğini kaydettiler. Yapılan konuşmalarda baş dönmesi ve denge bozukluklarının tedavisinde altta yatan hastalığın doğru anlaşılmasının öneminden ve tedavi planının buna göre yapılması gerekliliğinden söz edildi.

Vertigonun bir hastalık değil başka hastalıkların bir belirtisi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Özgirgin, çocuklar dahil herhangi bir yaşta görülebileceğini, sıklıkla orta-ileri yaşların sorunu olduğunu belirtip, vertigonun yaşlı bireylerde daha yaygın görüldüğünün altını çizdi. Özellikle 60 yaş üzerindeki popülasyonun %30’unda baş dönmesi ve dengesizlik şikayetleri olduğunu, bu oranın 85 yaşında %50 ye yükseldiği ifade eden Prof. Dr. Özgirgin, “Dünya nüfusunun %10’unu etkileyen baş dönmesinden Türkiye’de de milyonlarca kişi muzdarip olmakta.” dedi. Prof. Dr. Nuri Özgirgin yaptığı konuşmada  “Gece uykudan uyandıran, yataktan kalkarken savrulmaya yol açan iç kulak kristallerinin yerinden oynadığı baş dönmesi en sık görülen başdönmesi çeşidi olup beraberinde mide bulantısı, kusma ve sersemlik hissine de yol açmaktadır. Günümüzde bu en sık görülen baş dönmesi tipini pozisyonel baş dönmesi oluşturmaktadır. Bu durum kristal oymnaması olarak da bilinmektedir Bunu psikojenik, algısal baş dönmesi tipi izlerken migrenden kaynaklanan baş dönmeleri de gene üst sıralarda yer almaktadır” dedi.

“Vertigo”nun tıbbi bir terim olduğunu belirten konuşmacılar, ayrıca baş dönmesi ve dengesizlik, yerin ayağın altından kayması, havada yürüme hissi, sersemlik hissi ile ilgili farklı tıbbi tanımlamalar olduğunu, buna karşılık tansiyon düşüklüğü gibi etmenlerin yaratmış olduğu durumun da toplumda baş dönmesi olarak algılandığını kaydettiler. Konuşmacılar, iç kulaktan başlayan beyin sapındaki denge çekirdekleri ve bunların beyin, beyincik, gözler ve omurilik ile olan uzantılarından kaynaklanan baş dönmesi ve dengesizlik hissinin “vertigo” olarak tanımlanabileceğini kaydettiler.

Toplantıda iç kulağı ya da beyni etkileyen ve baş dönmesine neden olan başka birçok tıbbi durum ve hastalık olduğu vurgulandı. İç kulak hastalıklarında vertigoya kulak çınlaması, işitme kaybı, mide bulantısı, kusmanın da eşlik edebildiği belirtildi. Öte yandan vertigo ile birlikte konuşma güçlüğü, baş ağrısı, bilinç kaybı görülüyorsa zaman kaybedilmeden doktora başvurulması önerildi.

Yapılan açıklamalarda en sık karşılaşılan baş dönmesi olan kristal oynamasında baş hareketlerinin baş dönmelerini tetiklediği ve doğru tanılanması durumunda uygun manevra ile çok kısa zamanda tamamen iyileşmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir. Bunun için iç kulak kanallarından hangisinin tutulduğunu bilmek birincil öneme sahiptir ve tutulan her kanal için farklı manevra vardır. Gene sık karşılaşılan bir iç kulak hastalığı olan Meniere hastalığına bağlı baş dönmesinin saatler sürebileceği kaydedilirken bu hastalığın öncelikle kulakta dolgunluk hissi ile başladığı, ancak  Meniere hastalarında mutlaka işitme kaybı olduğu aktarıldı.  Ataklar sırasında işitme kaybında artış görüleceği gibi hastalığa eşlik eden kulak çınlamalarının da atak sırasında arttığı aktarıldı.

Baş dönmesi ve denge bozukluklarının kontrol altına alınabileceğinin vurgusunu yapan Prof. Dr. Özgirgin, Prof. Dr. Dikmen ve Prof. Dr. Özgen, doğru tanı ve buna uygun tedavi ile hastaların yaşam kalitesinin artırılabileceğini kaydettiler.

Prof. Dr. Özgirgin toplantıda yaptığı konuşmada: “Baş dönmesi ve denge bozuklukları tedavi edilebilir sorunlardır. Bu süreçte uzman bir hekimden destek alınarak doğru tanının ve tedavinin planlanması gerekir. Vertigo ve denge bozukluklarının tedavisinde ilaç tedavilerinden, denge egzersizlerinden ve bazen de gerektiği durumlarda cerrahi uygulamalardan yararlanılır. Tedavide asıl amaç baş dönmesi ve denge bozukluğunun işaret ettiği hastalığı bulup kontrol altına almaktır.

Bununla birlikte Covid-19’un oluşturduğu anksiyete, değişen yaşam ve çalışma koşulları toplumda ciddi stres oluşturdu. Bu durum özellikle psikojen kökenli ve migren nedeni olan baş dönmesinde önemli oranda artışa neden olmaktadır. Covid-19 enfeksiyonu sonucu virüslerin denge sistemini etkilemesi ile de ciddi baş dönmeleri ile karşılaşılmaktadır. Soğuk algınlığına neden olan virüsler de iç kulağı ve onun beyinle olan sinir bağlantılarını etkileyerek vertigoya neden olabilirler.” dedi.

Toplantıda konuşan Prof. Dr. Pınar Yalınay Dikmen ise migrenin bir alt tipinde denge sisteminin de etkilendiğini ve bu hastaların vertigo şikayeti ile hekime başvurabileceklerini belirtti. Vestibüler migrenin tekrar eden vertigonun önemli bir nedeni olduğu ve bu migren tipinin ne yazık ki hekimler ve hastalar arasında yeterince tanınmadığını ifade eden Prof. Dr. Yalınay Dikmen, “Vestibüler migren tanısı klinik bir tanı olup, bu kişilerde beyin görüntülemeleri normaldir. Hatta bazı hastalarda baş ağrısı ve vertigo eş zamanlı olmayabilir ve bu da tanıda zorluk yaratabilmektedir. Tanı için özellikle genç, orta yaşlı, kadın hastalarda migren tanısı açısından baş ağrısının dikkatle sorgulanması önemlidir. Vestibüler migrenin ayırıcı tanısı için iç kulak ve beyinin diğer hastalıklarının dışlanması gerekmektedir.” dedi.

Prof. Dr. Yalınay Dikmen sözlerine şöyle devam etti: “Hastalığın tedavisi için baş ağrısı ve vertigoyu tetikleyen sebeplerin saptanarak kontrol altına alınması, hastanın yaşam tarzı ve beslenme alışkınlıklarının düzenlenmesi önemlidir. Özellikle çevresel ve görsel uyaranlara aşırı bağımlı hale gelmiş, fizyolojik adaptasyonun bozulduğu hastalarda vestibüler rehabilitasyon şikayetlerin gerilemesine yardımcı olabilmektedir”.

Prof. Dr. Fuat Özgen ise yaptığı konuşmada fobik postural vertigoya vurgu yaptı.  Prof. Dr. Özgen konuyla ilgili şu açıklamaları yaptı: “Fobik postural vertigo belli durumlarla tetiklenen baş dönmesi hissidir.  Başta ağırlık hissi ve dengesizlik olarak tanımlanan yakınmaları açıklamak için tanı sistemlerinde yer alan klinik bir durumdur. Kronik algısal dengesizlik olarak tanımlanmaktadır. Muayene ve laboratuvar değerlendirmede somut bir veri bulunamaz.  Hastalar genellikle başlarında ağırlık ve sersemlik hissettiklerini, vücut pozisyonunu korumanın veya ayakta durmanın zor olduğunu, düşme korkusu yaşadıklarını, kalabalık ortamlarda bulunma, yüksek bir yerde olma, boş ve dar sokaklarda, parlak ışıklı mekanlarda bulunmanın yakınmalarını başlattığını ifade ederler.

Ataklar sırasında kaygı hissederler ve kaygıya çarpıntı, titreme, bulantı, terleme gibi fiziksel belirtiler eklenir. Vakaların hemen tamamında başlangıçta gerçek Vertigo nedeni olan bir hastalık söz konusudur.  Bir sonra sonra panik bozukluk, anksiyete ve depresif belirtilerin ikincil olarak eklenmesi çok sık görülmektedir. Bazan organik bir neden olmaksızın psikiyatrik bir hastalığın (Panik Bozukluk, Anksiyete) bir belirtisi olarak da ortaya çıkabilmektedir. Tedavi hasta eğitimi, rehabilitasyon, ilaç tedavileri, bilişsel ve davranışsal tedavileri içermeli ve KBB, Nöroloji ve Psikiyatri uzmanları tarafından multidisipliner yaklaşımla yürütülmelidir” dedi.

Uluslarası Vestibüler Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Özgirgin pandemiden kaynaklı stres durumuna değinerek “Pandeminin yaratmış olduğu koşullar iki farklı kapsamda değerlendirilmelidir. İlk olarak hastalık ve hastalığın insan vücudunda yarattığı sekeller (hastalığın vücudun tüm organlarında fonksiyon kaybı yaratabileceği bilinmektedir) ve ikinci olarak bu durumun insan yaşamını tehdit etmesi olarak tanımlanabilir. Covid-19 hastalığının duyu ve denge organlarını tutması ile ilgili örneklere de sıklıkla tanık olmaktayız. Ancak daha önemlisi hastalık kaygısının yaratmış olduğu psikolojik etkiler ve de pandemi kontrolü için oluşturulan kısıtlamaların kişilerin sosyal yaşamını tümden etkilemesi ve bunun sekonder olarak insan yaşamına önemli baskısıdır. Baş dönmesi nedenlerinin sınıflamalarında özellikle son yıllarda korku ve psikolojik etkenlerin üst sıraya çıkması ve de pandeminin yaratmış olduğu olumsuz koşullar birleşince son 2 yılın baş dönmesi yapan hastalıkların bu bölümünde önemli artış nedeni olduğu bir gerçektir.” dedi.

Prof. Dr. Özgirgin “Modern çağın hastalığı Vertigo konusunda yürütülen farkındalık çalışmalarını çok önemsiyoruz. Merkezi Türkiye’de olan ve başkanlığını yürüttüğüm Uluslararası Vestibüler Derneği olarak Dünya Vertigo Farkındalık Haftasında konu ile ilgili toplumsal paylaşımlar ve bilimsel etkinlikler düzenlemekteyiz.  Yaptığımız çalışmalarla vertigoya sebep olabilecek hastalıklar hakkında farkındalığı arttırarak toplumun kaliteli sağlık yaşamı seviyesini arttırmayı hedeflemekteyiz.” şeklinde belirtti.

Prof. Dr. Nuri Özgirgin Vertigo Farkındalık Haftası çerçevesinde düzenlenen “Vertigoda Hayat Yolunda” basın toplantısına verdiği koşulsuz katkıları için Abbott firmasına teşekkürlerini iletti.