Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Topuz, kaleme aldığı bu önemli yazıda Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan “Sağlık Meslek Mensuplarının Serbest Meslek İcrası Hakkındaki Yönetmelik”e dair ciddi kaygılarını dile getiriyor. Yönetmeliğin gerekçesinin belirsizliğine dikkat çeken Prof. Dr. Topuz, bu düzenlemenin hasta güvenliği ve hekimlik mesleğinin sınırları açısından yaratabileceği sorunlara odaklanarak, yönetmeliğin yeniden gözden geçirilmesi veya geri çekilmesi çağrısında bulunuyor.
Sağlık Bakanlığı “Sağlık Meslek Mensuplarının Serbest Meslek İcrası” hakkında bir yönetmelik yayınladı. Yönetmeliğe baktığımızda, daha önceki yönetmeliklerde görmeye alışkın olduğumuz “yönetmelik gerekçesi” göremiyoruz. Bu sebeple bu yönetmeliğin gerekçesi ne olabilir diye düşünmek bize kalıyor. Düşünelim bakalım;
- Hekim ve hastane randevusu bulamayan hastaların bir kısmını bu tür kurumlar ile eritmek olabilir
- Hekim dışı sağlık meslek mensupları bakanlığa ulaşmak için çok iyi kanallar bulmuş ve bakanlık nezdinde çok iyi kulis yapmış olabilirler.
- O kadar çok üniversite açıldı ve mezun verildi ki, bu mezunlara iş bulunamadığına göre kendi işlerini kendileri kursunlar diye düşünülmüş olabilir
- Bu hizmetler söz konusu meslek mensupları tarafından zaten kayıt dışı olarak veriliyordu, kayıt altına alan bir düzenleme yapılmış olabilir.
Hangi gerekçe ile olursa olsun burada bir sorun görüyorum. Son maddede belirtmeye çalıştığım gibi hekim dışı sağlık meslek mensupları maalesef zaten bu hizmetleri danışmanlık, cihaz satışı, egzersiz vb isimler altında yaptıkları için, meslek icraları konusunda az çok bilgi sahibiyiz. Lafı uzatmadan söylemek gerekirse hiç de azımsanmayacak bir kısmı kendilerini hekim yerine koyarak çalışıyorlar.
Yasalara göre tanı ve tedavi kelimelerinin geçtiği her yerde bir hekim olması gerekirken, hekim dışı sağlık mensuplarının muayene yaptıklarına, film isteyip, film değerlendirdiklerine, tetkik isteyip, tetkik değerlendirdiklerine şahit oluyoruz. Bu durumları denetlemekle görevli kurumların hızlı ve etkin aksiyon aldıkları söylenemez. Kendi alanımdan örnek vermem gerekirse, işitme kaybını tedavi ettiğini söyleyen bir şarlatanı, Sağlık Müdürlüğüne ve savcılığa delilleri ile birlikte bir yıl önce şikayet etmemize rağmen, hala meslek icrası yapabiliyor. Durum o kadar vahim hale geldi ki, ameliyat gerektiren hastalarımız ameliyatı reddetmeye, ameliyat için şart olan kritik zaman dilimini kaçırmaya başladılar. Kimi hastalar ameliyatı yapan KBB hekimini, madem ki böylesi bir tedavi yöntemi var, siz bizi niye ameliyat ettiniz diye sorguluyorlar.
Şimdi gelelim yönetmeliğin en tartışmalı kısmına. Madde 16 (4) diyor ki;
Sağlık meslek hizmet birimlerinde aşağıdaki durumlarda sağlık hizmeti sunulamaz:
a) Hekim müdahalesi ve ileri seviye tıbbi donanım gerektiren durumlar.
b) Hayati tehlike arz eden akut ve kronik durumlar.
c) Sistemik enfeksiyon bulgusu gösteren durumlar.
ç) Yaralanma, travma veya anafilaktik reaksiyonlar gibi acil durumlarda ilkyardım dışındaki uygulamalar.
d) Tıbbi teşhis gerektiren işlemler.
e) Sağlık meslek mensubunun, yetki ve donanımı dışında olan her türlü tıbbi müdahale gerektiren durumlar.
İyi de bu durumlara kim karar verecek. Hekimlik işte böyle durumlara karar verebilmek bakımından seçkin öğrencilerin, uzun, upuzun yıllar eğitim aldıkları, stajlar gördükleri bir süreçtir. Muhakeme edebilme, hızlı karar alabilme, inisiyatif kullanabilme ve tüm bunları anatomiden fizyopatolojiye, semptomdan teşhise tam donanımlı ve birikimli bir bilgi eşliğinde yapabilirsiniz.
Yönetmeliğin geri çekilmesi veya esaslı bir revizyona tabi tutulması en büyük temennimizdir. Mesela odyologların çalışma esasları için Türk KBB BBC Derneğine görüş sorulması için hala bir imkan oluşturulabilir.
Hiç olmazsa, bu sağlık meslek mensuplarına giden hastaları, son 10 gün içinde kendisini ilgili meslek mensubuna sevk eden, veya en azından tanı koyan hekimin adının kayıt altına alınması istensin ki, bu hastaların önceden bir hekim tarafından görüldüğünü bilelim. Yoksa hastalar, haddi aşma cüreti olan hekim dışı meslek mensuplarının istismarına açık oldukları gibi, bu yönetmelik bu istismarın koruyucu kalkanı vazifesi görebilecektir.
Yönetmelik; https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2025/03/20250329-1.htm
Prof. Dr. Bülent Topuz
güncelleme (01.04.2025)
Bülent Topuz hocanın tüm tespitlerine ve endişelerine Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği olarak katılıyoruz.
Bu yönetmelik az ya da çok tüm uzmanlık alanlarını ilgilendirmektedir. Yaklaşık 500 bin sağlık meslek mensubu (Klinik psikolog, hemşire, hemşireliğe eşdeğer sağlık memuru, ebe, fizyoterapist, odyolog, diyetisyen, dil ve konuşma terapisti, podolog ve iş ve uğraşı terapisti(ergoterapist), serbest meslek icrasına sahip olacaktır. Sayının büyüklüğü oluşacak halk sağlığı problemlerinin de kaçınılmaz bir habercisidir. Sağlık Bakanlığının ilk bakışta yetkisiz olarak çalışan çok sayıda sağlık meslek mensubunu denetlemeyi amaçladığını düşünsek bile çıkarılan yönetmelik çok belirsizlikler içermektedir.
İlgili hekim tarafından tanısı konulmuş, tedavi planı veya reçetesi düzenlenmiş hasta tanımı yapılmıştır. İlgili hekim kimdir? Net bir tanım yapılmamıştır. Günümüzde bir hekimin uzman olmasını anlamsız hale getiren “sertifikasyon tıbbı” uygulamalarından sonra bu şekilde uzmanlık alanları arasında çakışma vea çatışmaya yol açabilecek bir konu daha ortaya çıkmaktadır. Hatalı tıbbi uygulamadan (Malpraktis) doğan hukuki ve cezai sorumluluk konusuna ise hiç değinilmemiştir. Sayının büyüklüğünü düşündüğümüzde denetimlerin yeterli bir şekilde yapılabilmesi çok gerçekçi durmamaktadır.
Bu yönetmelik ile ilgili hiçbir derneğin görüşünün alınmadığı aşikardır. Türk Tabipler Birliğinin bu konuya ne kadar müdahil olabildiği ya da edildiği de en çok merak ettiğimiz konulardan biridir.
Prof. Dr. Kenan Akgün
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği Başkanı