Ana Sayfa Eczacılık Sağlık Harcaması Büyüyor Eczane Küçülüyor

Sağlık Harcaması Büyüyor Eczane Küçülüyor

 

 

Sağlık Harcaması Büyüyor Eczane Küçülüyor
Ecz.Semih GÜNGÖR
İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı

W- Türkiye’nin en büyük Eczacı Odasının Başkanı Sn.Ecz.Semih Güngör Bey ile 14 mayıs Eczacılar Günü anlamında görüşlerini paylaşacağız. Değerli Başkanım misyonunuzu alabilir miyim?

S.G.- İstanbul eczacılarımızın sorunlarını çözmek ve onların her zaman yanında olmak önceliğimizdir.

Üye sayısı en fazla olan Eczacı Odası olmamız bize bazı sorumlulukları direk yüklemektedir. İlaç ile ilgili konuların merkezinin İstanbul olması ve son iki yılda TEB & İlaç Sektörü arasındaki ilişkilerde çözümcü yaklaşımda olmamız odamıza farklı misyon yüklemiştir. Amacımız TEB’in yerini almak değil yetişemediği noktada var olmaya çalışmak anlamında paydaşlar ile yakın olmamızı lüzumlu kılmaktadır.

SGK İl Müdürlüğü ve İl Sağlık Müdürlüğü ile de benzer anlayışta çalışmalarımız bizim önemimizi arttırmaktadır.

Paydaşlarımızda bizim Eczacı odaklı anlayışımıza takdir olarak doğru adres görmüş ve bizimle sürekli temas halindedir.

“Çekim merkezi” haline gelen bu durumun doğal sonucu olarak önden gidiyoruz diyebilirim.

W- Gündem de 1 temmuz sonrası onkoloji ilaçlarının serbest eczaneden çıkması konusu var bu durumu nasıl yorumlamaktasınız?

S.G.-TEB ülke içinde temin edilemeyen ilaçları mevzuat içinde yurtdışından getirterek vatandaşa ulaştırmaktadır. Amaç; hastaların tedavisi için hekim tarafından gerekli görülerek reçeteye yazılan, ancak Türkiye’de ruhsatlı olmayan veya ruhsatlı olduğu halde çeşitli nedenlerle üretimi veya ithalatı yapılamayan ve T.C. Sağlık Bakanlığı’nca ithalat izni verilen reçete muhteviyatı ilaçları ithal edip iyi dağıtım kurallarına uygun olarak hasta/hasta yakınına teslim etmektir.

Basındaki güncel konunun hikayesinde iki durum mevcut;

İlki TEB’in tek tedarikçi-yetkililiği gitti! Sağlık Bakanlığı farklı ticari ilaç dağıtımcılarına da bu yetkiyi verdi! TEB tüzel bir kişilik olsa da kamu hizmeti veren bir kurum durumunda iken diğer ticari kurumların kamusal bir yönü yoktur!

TEB bu hizmeti verirken mağduriyete mi yol açtı? Bana göre hayır ama “Şahsi Tedavi için Yurtdışından İlaç Temini”   yetkisi niye dağıtıldı?

Diğer durumu ise kısa bir özet giriş ile aktarayım; 2005 yılında kamu sağlık hizmet sunucuları tek bir çatı altında birleştirilirken ilaç sektörü ve biz SGK’ya  kamu yararına ek %11 iskonto vermiştik. Hastane içinde yatan hasta dışında tüm reçeteler serbest eczanelerden direk vatandaş tarafından alınıyordu.

5510 sayılı SGK ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uygulanmaya 2012 yılında başladı. Yani herkes sosyal devlet anlayışında tek sağlık güvence şemşiyesine alındı.
SGK ve Sağlık Bakanlığı, 2008 yılından bu yana “Günübirlik Tedavi” isminde yeni bir kavram çıkardı, yatarak veya ayaktan tedavinin dışında, bu kavramla bazı ilaçları eczanelerden çekerek, kamuoyuna hastaların mağdur edilmemeleri bahanesini sunmuştu.

Şimdi ise benzer bir bahane ile kanser ilaçları tamamen eczane rafından alınıyor! 29 nisanda bakanımızın basına yansıyan ifadesi :“Biz merkeze hastamızı alıyoruz. Hastamızın mağdur olmayacağı ve asla sıkıntı çekmeyeceği sistemleri kurgulamaya çalışıyoruz. Bir de ülkenin imkânlarını vatandaş lehine kullanmayı hedefliyoruz.” Benzer beyanatlarında sahte ilacında bu yöntemle önüne geçileceği ifade etmektedir.

Çelişki şu:
Temin edilemeyen ilacın TEB tarafından ithalatında sıkıntı var mıydı?
TEB sahte ilaç mı ithal edilmişti?
Bu grup ilaçların bulunan yeni yöntemle fiyatı düşecek mi ?
Bize göre hepsi de hayır!

2015 sonu itibarı ile “Şahsi Tedavi için Yurtdışından İlaç Temini”    tutar olarak 1,8 milyar TL’ye ulaşacağı öngörülüyor. Bu rakam nerede ise mevcut yıllık serbest ilaç tüketim pazarının % 15-20 arası bir oranına tekabül etmektedir.
Bu büyük rakam serbest eczane pazarından çıkacak!
Bu rakam “SGK Global Bütçesi” içinden karşılanacak!

Sonuç olarak 25 bin eczane için daha sıkıntılı günler 1 temmuz 2015 sonrası yaşanacak!

Daha sosyal olan ve bizler için önemli çözüm; “ilaç fiyatlandırma kararnamesi”nde gerekli revizyon ile bu tür özellikli ilaçlar aynen kan ürünlerinde olduğu gibi özel düzenlemeye gidilerek ithal temin edilen tüm ilaçların eczane rafında olması amaçlanması ve gerekli düzenlemerin yapılarak ilaçların ülkemizde ‘yok’  olmasının engellenmesi. O zaman vatandaş mağdur olmaz ve sahte ilacında önüne geçilmiş olur kanaatindeyim.

Önemle belirtmek isterim ki üniversite hastaneleri ilaç temininde çok ciddi finansman sıkıntısı içinde. 2008’den bu yana var olan “yana Günübirlik Tedavi” uygulamasında ise Kamu Hastaneler Birliği muvaffak olamadı. Döner sermayelerine artı bir katkı yaratamadılar.

Bana göre kamu ve üniversite hastaneleri 1 temmuz sonrası onkoloji ilaçlarını tedarikte sıkıntı yaşayacak!  Sürdürülebilir bir çözüm üretilmemiştir.

Fakat özellikle büyük özel hastane grupları bu durumdan her yönü ile karlı çıkacak:
-Onkoloji ilaçlarından fon elde edecekler.
-Kamu ve üniversite hastanesinde tedavisi sıkıntıya giren onkoloji hastaları da özel hastanelere kayacak, tedavi maliyeti totalde daha da artacak.

Bunları bir tahmin olarak değil son yıllarda yaşadığımız sağlık bütçesi gelişiminden de görmemiz mümkün: Kamu sağlık harcaması içindeki ilaç ve I. Basamak tedavi giderlerinde bir stabillik var iken özel hastane giderlerinde ciddi bir artış vardır.

Özetle bu uygulama 25.000 eczanenin geleceği sıkıntıya girecek ve eczane sayısı düşecektir, bu sosyal sonucu kabullenmekte zorlanıyorum.

W- Onkoloji ilaçlarını başka grup ilaçlarda takip eder mi? SSK hastaneleri eczaneleri dönemine geri gidiş söz konusu mu?

S.G.- Yukarıda bahsettiğim iki durumun yanına ilerleyen günlerde insulin vd bazı ilaçların eklenmesi sürpriz olmayacaktır.

W- SKG ile TEB arasında başlayan Protokol  görüşmelerinde İEO olarak görüşleriniz neler?

S.G.-  SGK ile potokolümüz 30 haziran 2015 tarihinde bitiyor. Malum önümüzde 7 haziran genel seçimleri var ve buna bağlı olarak seçim sonrasına kalacak protokol anlaşması vatandaşlarımızın ilaç temininde sıkıntı yaratabilir. Görüşmelerin bizlerin taleplerini içeren şekilde bu ay içinde sonuçlanması temennimdir.

İ.E.O olarak bu protokolde olmazsa olmazlarımız:
Öncelikle alan – veren tarafların eşit olarak masada görülmelidir. Bu ne demektir; örneğin SGK bir eczane hatası iddiasında hemen cezai işlemi başlamaktadır, eczacı ise bu durumda cezayı ödeyip akabinde yargıya gidecektir. Bir çok eczacı arkadaşımız bu duruma vakit ayırmak, avukatlık giderleri vs sebepler ile hak aramaya gidemeyip cezayı sineye çekmektedir. Talebimiz ise SGK direk cezai ehliyete sahip olması yerine varsa usulsüz bir durum önce eczaneye ihtar vermesi, sonra eczaneyi duruma göre gerekirse mahkemeye vermesi ve belli durumlarda haklı ise daha ağır yaptırımlara gidebilmesi,.Zaten mahkemeyi kazanırsa  ceza-tutarını faizi ile geri alacaktır.  SGK’nın bu ceza kesme rahatlığını bir idari hukuki prosedüre çekmek gerekiyor.

Tahsilatçılık işinden biz çıkmalıyız, vatandaş ile karşı-karşıya gelmemek istiyoruz.

Danışmanlık ücretimiz olan reçete başına 75 kuruş olan ücretinin makul seviyede arttırılmasını istiyoruz. Aslında Emeğimizi ve  Hakkımızın gerçek değerini talep ediyoruz

Bu taleplerimiz TEB’in yaptığı çalıştayda karşılık buldu ve TEB tarafından da SGK ile yapılacak görüşmelerde bu konular öncelikli görüşülecektir.

W- Eczanelerin reçeteli ilaç dışı gelir kalemleri durumu gelişimi nasıldır?

S.G.- Eczanelerin ilaç dışı gelir kaynakları:
-OTC
-Itriyat
-Dermokozmetik’dir

OTC alanında ciddi bir artış olduğunu çok rahat ifade edebilirim.
Fakat aynı şeyi Dermokozmetik grupta söyleyemem. Vatandaş bu grup ürünler için eczanede bilgilenmekte fakat alımlarını market ve intenetten yapmaktadır. Kısaca eczane referans noktası fakat satış noktası konumunda değildir. Benzer durum ıtriyat içinde geçerlidir.

Eczane cirosunun ortalamada % 30’u reçeteli ilaç dışı gelirden oluşmaktadır.

W- Eczanelerin fiyat düşüşlerine bağlı ciro kaybı ile yaşadığı sıkıntının boyutu ne düzeydedir?

S.G.- İstanbul Eczacı Odasının 5 bin 200 üyesi mevcuttur ve 2.000 üyemiz maalesef 50 bin TL/ay ciro ile yaşamaya çalışmaktadır!

Eczaneler gelir değil gider orjinli çalışma içindedir. Eczane işletmeciliği özel önem kazanmıştır. Bu önemli konuda üyelerimize kurs veriyoruz. Eczacılık fakülteleri 4. sınıfında bu konuda bir ders olması dileğimizdir bunu da ilgili yerlere ilettik.

W- Oda olarak önem verdiğiniz bir projenizi paylaşır mısınız?

S.G.- Bir çok sosyal faaliyet ve proje gerçekleştirdik fakat burada önemle ifade etmek istediğim projemiz “Atık İlaç Projesi”dir; evlerde bulunan kullanılmayan miyadı geçmiş veya açılmış olarak raf ömrünü tamamlamış ilaçların eczanelerimizde toplanarak daha sonra sağlıklı imhasının sağlanmasıdır. Bu şekilde yanlış kullanımların ve çevre sorunlarının önüne geçmiş olacağız. Bu projemiz 2016 yılı içinde hayata geçecektir.

W- 14 mayıs Eczacılar Günü vesile ile tebrik mesajınızı alabilir miyiz?

S.G.-  Sağlığın asli unsuru ve insanlığın geleceği olan meslektaşlarımın “14 Eczacılar Günü”nü kalben kutlarım.
İlacın üretiminden dağıtımına kadar tüm aşamalarının sorumlusu olan eczacıların yükü büyüktür ve giderek artacaktır,
Bizim insan sağlığına yaptığımız hizmetlerin değeri asla azalmayacaktır.
Bizler 176 yıldır sağlığın güvencesiyiz.

Artan sorunlarımıza karşın yeni SGK Protokolünün bize bir nebze bize nefes aldırmasını,
7 haziran genel seçimlerinin de ülkeme hayırlı olmasını temenni ederim.

W- Başkanım paylaşımınız için çok teşekkür ederiz.

Ecz. A. Semih GÜNGÖR

1977 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden mezun oldu. 1980 yılına kadar İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesinde eczacı olarak görev yaptı. 1983 yılından bu yana serbest eczacılık yapıyor ve Esenyurt bölgesinde faaliyet gösteren Torium Eczanesinin sahip ve mesul müdürü. 1989 yılında kurulan İstanbul Ecza Koop.’un kurucu üyeleri arasında yer aldı. İstanbul Eczacı Odası’nda iki dönem yönetim kurulu üyeliği, iki dönem genel sekreterlik ve Türk Eczacıları Birliği Büyük Kongre delegeliği görevlerinde bulundu. Eylül 2007’den bu yana İstanbul Eczacı Odası başkanlığı görevini sürdürüyor.

14 Mayıs Eczacılar Günü

14 Mayıs 1839 yılında İstanbul’daki Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de ilk eczacılık sınıfı açılmıştır. Bu tarih aynı zamanda Türkiye’de bilimsel eczacılığın başlangıcı kabul edilir ve her yıl 14 Mayıs Eczacılık Günü olarak kutlanır. Eczacılık, insanlık tarihi boyunca varlığını ve işlevselliğini koruyan, toplumların yaşamlarındaki önemini hiç yitirmeyen mesleklerden biridir. Eczacılar, dün olduğu gibi bugün de toplumsal yaşam içindeki vazgeçilmezliğini sürdürmektedir.