Ana Sayfa Manşet Potansiyel Küresel Hastalık Tehdidi: Hastalık X

Potansiyel Küresel Hastalık Tehdidi: Hastalık X

Tevfik Bulut

Günümüzde, salgına yol açma özellikleri ve kontrol altına alınmalarına yönelik tedbirlerdeki sınırlamalar nedeniyle halk sağlığı için potansiyel bir tehdit oluşturan çok sayıda patojen bulunmaktadır. “X Hastalığı” da bu tür patojen listesinde yer almaktadır. Bir patojen, konakçısında hastalığa neden olan bir organizma olarak tanımlanır ve hastalık semptomlarının şiddeti virülans olarak adlandırılmaktadır. Patojenler taksonomik olarak çok çeşitlidir ve virüsler ve bakterilerin yanı sıra tek hücreli ve çok hücreli ökaryotları da içermektedir. Her canlı organizma, faj adı verilen özelleşmiş virüsler tarafından hedef alınan bakteriler de dahil olmak üzere patojenlerden etkilenmektedir. Yeryüzündeki virüs ve bakterilerin sayısı şaşırtıcıdır ve esasen her ortamı işgal ederler. Bir litre yüzey deniz suyu tipik olarak on milyardan fazla bakteri ve 100 milyar virüs içerir. Dünya üzerindeki virüs sayısının 1031 civarında olduğu tahmin edilmektedir ki bu da evrendeki yıldız sayısının kabaca on milyar katına karşılık gelmektedir. Ortalama bir insan yaklaşık 30 trilyon hücreden oluşur ancak çoğunlukla bağırsaklarında olmak üzere benzer sayıda bakteri taşır. Maruz kaldığımız virüs ve bakterilerin büyük çoğunluğunun olumsuz bir etkisi yoktur ve hatta bazıları faydalı olabilir. Ancak bunların küçük bir kısmı sağlığımızı ciddi şekilde etkileyebilir. Özellikle, yaklaşık bir milyar mikrobiyal türden biri insan patojenidir. Gerçekten de, yaklaşık 1400 insan patojeni tanımlanmıştır. Oysa Dünya üzerinde büyük çoğunluğu tanımlanmamış bir trilyon mikrobiyal tür olduğu tahmin edilmektedir.

Patojenler, yaşam döngülerinin konakçılarına ne kadar yakından bağlı olduğunu yansıtan fakültatif ve zorunlu patojenler olmak üzere iki ana kategoriye ayrılabilir.

 

Fakültatif patojenler, konakçının üremek için kullanabilecekleri nişlerden yalnızca biri olduğu organizmalardır. Fakültatif patojenler öncelikle zaman zaman enfeksiyona neden olabilen çevresel bakteri ve mantarlardır. Antimikrobiyal direnç salgınında yer alan en sorunlu hastane kaynaklı bakterilerin çoğunu içerirler. Bazen fakültatif ve kazara patojenler arasında bir ayrım yapılır; ikincisi sadece ara sıra zayıflamış veya bağışıklık sistemi baskılanmış konakçıları enfekte edenleri temsil eder. “Kazara” patojenlerin tipik örnekleri arasında Neisseria meningitidis veya Escherichia coli sayılabilir.

Zorunlu patojenler yaşam döngülerini tamamlamak için bir konağa ihtiyaç duyarlar. Tüm virüsler üremeleri için konakçılarının hücresel mekanizmalarına bağımlı olduklarından zorunlu patojenlerdir. Zorunlu patojenler, tüberküloz ve sifiliz etkenleri de dahil olmak üzere bakterilerin yanı sıra protozoanlar (sıtmaya neden olanlar gibi) ve makroparazitler arasında bulunur.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ‘ye göre Hastalık X, ciddi bir uluslararası salgına neden olabilecek bilinmeyen bir patojeni ifade etmek için kullanılmıştır. Diğer bir ifadeyle, patojen X’ten kaynaklanan X hastalığı daha önce neden olduğu bilinmeyen bir patojen insan hastalığıdır ancak salgın potansiyeline ve pandemik potansiyele sahiptir.

Virüsler, bakteriler, mantarlar, parazitler ve prionlar dahil olmak üzere çeşitli patojenler potansiyel olarak patojen X olabilir. 1940 yılından 2004 yılına kadar belgelenen 300’den fazla yeni ortaya çıkan bulaşıcı hastalık olayının yaklaşık %54’ünü bakteriler (riketsiya dahil) oluşturmaktadır. Bu sayı endişe verici bir şekilde ilaca dirençli bakterileri de içermektedir. Viral veya prion patojenleri (yaklaşık %25), protozoa (yaklaşık %11), mantarlar (yaklaşık %6) ve helmintler (yaklaşık %3) daha az sıklıkta görülmekte ve daha çok zoonotik enfeksiyonların geliştiği tespit edilmektedir. İster laboratuvar kaynaklı aksaklıklar yoluyla ister biyoterörizm sonucu olsun, tasarlanmış patojenlerin piyasaya sürülmesi yıkıcı bir Hastalık X ile sonuçlanabilir ve küresel bir tehdit oluşturabilir. Bu sayılan bulaşma yolları, Hastalık X’in gelişmiş bir pandemik patojen olma potansiyelini güçlendirmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) son güncellemesinde, salgınlara yol açabilecek öncelikli enfeksiyonlar listesini yenilemeye karar verdi ve dünya genelinde ülkeler tarafından yakından takip edilmeleri gerektiği tavsiye edildi. Ayrıca Hastalık X adı verilen yeni bir hastalığın da listeye ekleneceği belirtildi. Liste ilk olarak 2017 yılında yayınlanmış ve en son önceliklendirme 2018 yılında tamamlanmıştır. Covid-19, Ebola ve Marburg virüsü, Kırım-Kongo kanamalı ateşi, Lassa ateşi, Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS), Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS), Rift Vadisi ateşi, Zika ateşi, Nipah ve Henipaviral hastalıkları ve Hastalık X şu anda listede yer alıyor. Liste, aşılar da dâhil olmak üzere yönetim seçeneklerine yönelik yatırımların geliştirilmesine yardımcı olacağı düşüncesiyle, bilgi eksikliklerini gidermek ve araştırma ve geliştirme açısından önceliği iletmek için bir araç olarak tasarlanmıştır. DSÖ’nün Sağlık Acil Durumları Programı İcra Direktörü, araştırma ve geliştirme için öncelikli enfeksiyonları ve virüs ailelerini seçmenin ve bunlarla mücadele etmek için önlemler aramanın, bir salgın veya pandemiye daha hızlı ve daha etkili bir yanıt vermek için çok önemli olduğunu belirtti. Covid-19 pandemisi öncesinde yapılan kayda değer araştırma ve yatırımlarla etkili ve güvenli aşılar bulmanın daha kolay olacağını da sözlerine ekledi. Süregelen eğilimlere bakıldığında, son zamanlarda ortaya çıkan felaketlerin büyük bir çoğunluğunun RNA virüslerini içerdiği görülmektedir. Bu durum, viral patojenlerin, ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklardan sorumlu patojenlerin yalnızca küçük bir bileşenini oluşturduğu gerçeğiyle çelişmektedir. HIV/AIDS, influenza virüsü, SARS’a neden olan koronavirüs, maymun çiçeği, MERS, Ebola, Zika ve Henipavirüs salgınları son dönemdeki viral salgınlar arasındadır. Sitoplazma içinde çoğalan virüslerin yayılma ile daha ilişkili olduğu bilinmektedir. Bulaşmadaki sınırlamalar, özel büyüme gereksinimleri ve antimikrobiyallerin bulunabilirliği, virüslere kıyasla diğer patojenlerden kaynaklanan salgın riskinin daha düşük olmasının nedenleri olarak düşünülmektedir. Hataya eğilimli RNA virüsleri evrim geçirerek konak savunmasından kaçmalarına olanak tanıyan büyük bir değişkenlik göstermiştir. Ebola, Nipah virüsü ensefaliti ve şiddetli akut solunum sendromunun yakın zamanda yayılması, vahşi yaşamda zoonotik bulaşmanın rolünü belirgin hale getirmektedir. Ayrıca, RNA virüsleri bireyleri enfekte eden zoonotik virüslerin yaklaşık %94’ünü oluşturmaktadır. Zoonotik bulaşma çok faktörlüdür ve sıklıkla insanların çeşitli memelilerle etkileşime girdiği alanlarda gerçekleşir. İnsanların tarım, ticaret, hayvancılık ve seyahat için araziyi kullanma biçimlerindeki değişiklikler, insanların çeşitli yaban hayatına ve mikrobiyal ortama maruz kalmasını kolaylaştırarak virüslerin farklı türlerinin bulaşma riskinin artmasına ve yerel olarak ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) tarafından yürütülen PREDICT projesi, virüsleri insanlara yayılmadan önce ve yönetim stratejilerinin uygulanabileceği bir düzeyde kontrol etmek için bir gözetim programı geliştirmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nda Hastalık X olarak adlandırılan potansiyel yeni bir pandemiye karşı küresel hazırlığa acil ihtiyaç olduğunu vurgulamıştır. DSÖ Genel Direktörü Tedros Ghebreyesus, Covid-19’dan 20 kat daha ölümcül olabilecek Hastalık X ile mücadele etmek için dünya ülkelerini bir araya gelinerek bir “pandemi anlaşması” imzalanması çağrısında bulunmuştur.

Küreselleşmenin hakim olduğu ve bunun bir sonucu olarak ulaşım araçlarıyla mekan engellerinin yasal olarak veya olmayarak hızla ortadan kalktığı ve mobilitenin git gide arttığı günümüz, bulaşıcı hastalık tehditlerini ve bulaşıcı hastalık tehditlerinin boyutunu da artırmaktadır. Bu nedenle salgın olsun veya olmasın halk sağlığı tedbirlerinin devletler tarafından daima alınması ve alınan önlemlerin periyodik olarak kontrol edilmesi ve aynı zamanda alınan tedbirlerin etkinliğinin kontrol edilerek geliştirilmesi gerekmektedir. Kısaca halk sağlığı politikalarında daima proaktif ve reaktif yaklaşımlar benimsenmelidir.

Özetle bu yazımızda Hastalık X hakkında bilgi verilerek farkındalık oluşturulmuş, ardından olası pandemilere karşı ülkelerin hazırlanmaları gerektiğine ve işbirliklerine az da olsa işaret edilmiştir.

Faydalı olması ve farkındalık oluşturması dileğiyle.

Bilimle ve teknolojiyle kalınız.

Tevfik Bulut

https://tevfikbulut.net/

 

Yararlanılan Kaynak