Ana Sayfa Tıp&Sağlık Parkinson Hastalarını Beyin Pili Yaşama Bağlıyor

Parkinson Hastalarını Beyin Pili Yaşama Bağlıyor

Halen özellikle ileri yaştaki kişiler için ciddi bir sorun teşkil etmeye devam eden Parkinson tedavisinde doğru hastaya doğru tedavi seçimi elde edilecek sonucun başarısını etkiliyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. A. Hilmi Kaya, özellikle ilaç tedavisinden yarar görmeyen ileri evre vakalarda beyin pili tedavisinin hastaları tekrar yaşama bağladığını söyledi. 

Beyinde hücreler arasındaki iletişim bir takım maddeler tarafından sağlanıyor. Hareketlerimizin kontrolü ve uyumundan da sorumlu olan dopamin üretimini sağlayan hücrelerin bozulması sonucunda Parkinson gelişiyor. Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Hilmi Kaya, genellikle 60’lı yaşlardan sonra ortaya çıkan bu sorunun özellikle genetik etkenlere bağlı olarak daha erken dönemde de görülebildiğini söyledi. Hareket bozukluğu, titreme, vücut katılığı, yavaş adımlarla yürüme, yüz ifadesinde farklılaşma, unutkanlık gibi şikâyetlerin hastalığın belirtileri arasında yer aldığını anlatan Prof. Dr. Kaya, zamanında ve doğru tanının önemine işaret etti.

 “BEYİN PİLİ YAŞAMA BAĞLIYOR”

Erken evrede tanı konulan hastaların başlangıç aşamasında ilaç tedavisiyle tama yakın bir düzelme sağlayabileceklerine işaret eden Prof. Dr. A. Hilmi Kaya, “Erken tanı almış bu hastalarda ilaç tedavisiyle yüz güldürücü sonuçlara ulaşılır. 5-10 yıl sonrasında ileri evreye gelen vakalarda ise cerrahi tedavi gündeme gelir” diye konuştu. Parkinson’un cerrahi tedavisinde uyguladıkları beyin pili (derin beyin stimulasyonu) tedavisinde uygun hasta seçiminin çok önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kaya, sözlerine şöyle devam etti:

“Beyin pili ameliyatı, cerrahi ve teknik olarak modern ekipmanlar ve hesaplamalar gerektiren bir ameliyattır. İşlem sırasında bir delik açılarak kateter yardımıyla girip belirlenen noktaya elektrot yerleştiriyoruz. Burada önemli olan ameliyat sırasında kullandığımız ekipmanlar ve hesaplamalardır. Bu sayede ameliyat sırasında kapsamlı değerlendirmeler yapabiliyoruz. Beyin pili tedavisi özellikle idiyopatik Parkinson’da çok etkilidir. Dolayısıyla hasta ne kadar iyi seçebilirsek etkinliği o kadar garantileyebiliriz.” Beyin pilinin Parkinson hastaları için çok önemli ve onları yaşama bağlayan bir tedavi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kaya, hastaların bu sayede yakınlarına olan bağımlılıklarından kurtulmaya başladığını ve kendi ihtiyaçlarını karşılayabilir hale geldiğini belirtti. Cerrahi sonrasında da hastaların düzenli kontrollerinin yapılması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Kaya, “Beyin pilinin ömrü 5-10 yıl arasında değişir. Sonrasında ise tekrar büyük bir cerrahi işleme gerek kalmadan çok daha basit bir işlemle değiştirilebilir. Bu noktada önemli olan hastaların bu tedaviden elde ettikleri kazanımdır. Düzenli yapılacak kontrollerde de hastanın durumuna göre gerekli ayarlamalar yapılabilir”  diye konuştu.

TEDAVİ HASTALIĞI DEĞİL BULGULARI GİDERİR

“Tedavi konusunda bir diğer önemli noktanın hasta ve hasta yakınının doğru beklentiler içinde olmasının sağlanmasıdır” diyen Prof. Dr. A. Hilmi Kaya, sözlerine şöyle devam etti: “Bilinmelidir ki Parkinson’u tamamen ortadan kaldırabilecek bir tedavi bulunmuyor. Tedaviyle hastalık değil belirtiler ortadan kaldırılır. Pil özellikle hareket sistemi üzerinde yarar sağlar. Vücut yavaşlığında azalma, hızlı hareket edebilme, vücut katılığında azalma ve daha rahat hareket edebilme gibi. Bununla birlikte hasta, titremesi azaldığı için yemeğini rahat yiyebilir, günlük işlerini yapabilir hale gelir ki bu şekilde yaşam kalitesinin yükselmesi sağlanır. Hastalar ‘ben bu hastalığı atacağım’ diye düşünebilir. Ancak bu düşünce hayal kırıklığı yaratabilir. Çünkü hastalıkta zaman zaman kötüleşme dönemleri yaşanabilir. Ancak günde 18 saat boyunca desteğe ihtiyaç duyan hastanın, günde yarım saat, 1 saat desteğe ihtiyaç duyacak boyuta gelmesi bile oldukça başarılı bir sonuçtur.”

 “PARKİNSON’DA ARTIŞ YOK”

Parkinson’un özellikle ileri yaşlarda ortaya çıkmakla birlikte daha genç yaşlarda da görülebildiğini hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Beyin ve Sinir Cerrahisi uzmanı Prof. Dr. A. Hilmi Kaya, sözlerini şöyle tamamladı: “Şu an için hasta sayında artış olduğunu gösteren bir veri yok. Bazı çalışmalarda 65 yaş üzerinde binde 3-5 oranında ciddi klinik bulgu veren Parkinson’u olma ihtimali çok yüksek. Bu oran 40’lı yaşlarda oldukça düşüktür. Genetik zemini de olan bu hastalıkla ilgili bilgiler arttıkça da farklı tedavi seçenekleri de gelişecektir.”