Ana Sayfa Tıp&Sağlık Özel Bir Proteinin Prostat Kanseri Türleriyle Mücadelede Önemli Olabileceğini Gösterdi

Özel Bir Proteinin Prostat Kanseri Türleriyle Mücadelede Önemli Olabileceğini Gösterdi

GP130 proteinini aktive etmek prostat kanseri büyümesini yavaşlatır ve bağışıklık tepkisini artırır, agresif vakalar için potansiyel bir tedavi sunar.

Cell-autonomous IL6ST activation suppresses prostate cancer development via STAT3/ARF/p53-driven senescence and confers an immune-active tumor microenvironment

İsveç’teki Umeå Üniversitesi liderliğindeki uluslararası bir araştırma ekibi, özel bir proteinin belirli prostat kanseri türleriyle mücadelede önemli olabileceğini gösterdi. Geleneksel olarak, tedaviler bir sinyal yolunun ayrılmaz bir parçası olan bu proteini engellemeye odaklanıyordu. Ancak araştırmacılar şimdi proteini ve ilişkili sinyal yolunu aktive etmenin onu engellemektense kanseri etkili bir şekilde etkisiz hale getirebileceğini ortaya koyuyor.

Söz konusu proteine ​​glikoprotein 130, GP130 adı veriliyor. Hücrelerin yüzeyinde bir reseptör görevi görüyor. GP130 aktive edildiğinde, belirli genlerin nasıl ifade edileceğini kontrol eden bir olaylar zinciri, bir sinyal yolu aracılığıyla hücrenin içine sinyaller gönderir.

Bu sinyal yolu tarafından aktive edilen özel bir moleküle STAT3 adı verilir. Bu, sözde bir transkripsiyon faktörüdür; genleri açıp kapatan bir anahtar görevi görür ve böylece hücrenin nasıl davrandığını etkiler. STAT3 molekülü, tümör hücrelerinin gelişiminde ve yayılmasında kritik bir rol oynar. Sonuç olarak, araştırmalar GP130’u bloke etmenin, dolayısıyla ilişkili sinyal yolunu bozmanın, STAT3 aktivitesini inhibe edeceğini ve buna karşılık kanser büyümesini baskılayacağını varsaymıştır.

Kanser Araştırmalarında Bir Paradigma Değişimi

Şaşırtıcı bir şekilde, mevcut çalışma tam tersini göstermektedir. Araştırmacılar bunun yerine GP130’u ve bununla birlikte genetiği değiştirilmiş farelerin prostatındaki sinyal yolunu aktive ettiler. Daha sonra, Stat3’ün aktivasyonu nedeniyle farelerde tümör büyümesinin açıkça yavaşladığını görebildiler. Prostat kanseri hastalarından alınan doku örneklerinin çalışmaları da bu sonuçları destekledi. Orada, GP130’un bu yüksek seviyelerinin daha iyi sağ kalımla pozitif korelasyon gösterdiğini görmek mümkündü.

Araştırmacılar şu anda sonuçları doğrulayabilmek için daha fazla çalışma yürütüyor. Yöntemi hastalar üzerinde yapılan çalışmalarda test edebilmemiz için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.

Çalışma, Umeå Üniversitesi’nde konuk profesör olan Lukas Kenner ve Almanya, Kiel Üniversitesi’nden Stefan Rose-John tarafından yönetildi. Araştırma grubunun İsveç kısmına da Umeå Üniversitesi Moleküler Biyoloji Bölümü profesörü olan Jenny Persson liderlik etti.