Ana Sayfa GETAT Kapsaisin’in sırrı

Kapsaisin’in sırrı

Evrimsel içgüdü

Bazı ülkelerin acıya düşkünlüğü çok daha büyük. Türkiye’de günde ortalama 86,5 gram biber tüketiliyor. Türkiye bu alanda, acı yiyecekleriyle meşhur Meksika’nın (günde 50,95 gram) açık ara önünde dünya lideri.

Peki, acıyı neden bu kadar çok seviyoruz?

Macera arayan psikolojimiz ve evrimsel içgüdülerimize karşı mücadelemizle ilgili karmaşık bir hikaye bu.

Doğanın sırrı

Acı biberlerin, kapsaisini, acıdan sorumlu maddeyi geliştirdikleri evrim süreci bile hala tartışmalı.

Uzmanlar, bitkilerin zamanla acı olduğunu ve memeliler ile böceklerin kendilerini yemesini önlemek için acı tadı ortaya çıkarttıklarını biliyor.

Ancak bu acı tat kuşları korkutmuyor.

Arizona Üniversitesi’nden araştırmacılar, bunun neden acı biber bitkilerinin çok işine yaradığını keşfetti.

Memelilerin sindirim sistemi, biber tohumların parçalıyor ve filizlenmelerini önlüyor.

Ancak, kuşlarda durum bu değil. Tohumlar sindirim sistemlerinden zarar görmeden geçiyor ve dışkıyla, fililenmeye hazır halde etrafa dağılıyorlar.

Peki, biber bitkileri acıyı memelileri kendilerini yemekten caydırmak için geliştirdiyse, neden insanlarda işe yaramıyor?

İnsanların normalde acı tatları zehirle ilişkilendirdiği düşünülürse, bu durum özellikle şaşırtıcı. Çünkü bu, evrimsel hayatta kalma mekanizmamızın bir parçası.

Neden Çinli sivri fareyle birlikte, acı yiyen tek memeli olduğumuza dair ipuçları var.

Yanma hissi

Bir teori, mantar ve bakterilerle mücadeleye yardımcı olduğu için acı yiyecekleri sevdiğimizi söylüyor.

İnsanların, acılı gıdaların çürümüş olma ihtimalinin daha düşük olduğunu fark ettikçe, acıyı yiyeceğin bozulmadığına yönelik bir işaret olarak gördüğü vurgulanıyor.

Bu tez, 1998’de Cornell Üniversitesi’nden biyologlar Jennifer Billing ve Paul W. Sherman tarafından dile getirilmişti.

Uzmanlar, 36 ülkenin etli yiyeceklerine ait geleneksel tarifleri aldı ve yiyeceklerin bozulmasının daha büyük bir risk olduğu sıcak iklimlerde, acı baharatların daha sık kullanıldığını tespit etti.

Tayland, Filipinler, Hindistan ve Malezya’da baharat kullanmada zirveyi alan ülkeler olurken, İsveç, Finlandiya ve Norveç listenin sonundaydı.

Paul W. Sherman, “Ben yemek tariflerinin, biz ve parazitlerimiz arasındaki evrim yarışı tarihinin kaydı olduklarını düşünüyorum. Mikropla aynı yiyecekler için bizimle yarışıyor” diyor ve ekliyor:

“Yiyeceklerle yaptığımız her şey, kurutmak, pişirmek, islemek, tuzlamak ya da baharatlar koymak. Hepsi mikroskobik rakiplerimiz tarafından zehirlenmeyi önlemek için.”

 

tamamı için kaynağa bakınız