Ana Sayfa Tıp&Sağlık Her 4 kişiden birinin tromboz ve komplikasyonları yüzünden hayatını kaybetmekte!

Her 4 kişiden birinin tromboz ve komplikasyonları yüzünden hayatını kaybetmekte!

HAREKETSİZ KALMA YAŞAMDAN KOPMA

Türk Hematoloji Derneği, 13 Ekim “Dünya Tromboz Günü”nde, sağlıklı yaşam ve hareketin önemine dikkat çekiyor.

Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Güner Hayri Özsan, damar tıkanıklığının (tromboz) en önemli ölüm sebebi olduğunu, her 4 kişiden birinin tromboz ve komplikasyonları yüzünden hayatını kaybettiğini belirterek, söz konusu ölümlerin en az yarısının basit yaşam değişiklikleri ile engellenebildiğine dikkati çekti.

Özsan, 13 Ekim Dünya Tromboz Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türk Hematoloji Derneğinin hematolojik hastalıklara ait özel günlerde aktivite düzenleyerek, toplumda hematolojik hastalıklara ilişkin bilinci artırmayı ve hastalıkların nedenleri, belirtileri ve bulguları hakkında farkındalık oluşturup ölüm ve sakatlıkları azaltmayı hedeflediğini anlattı.

Özsan, Türk Hematoloji Derneğinin, Uluslararası Tromboz ve Hemostaz Derneği (International Society on Thrombosis and Haemostasis- ISTH) tarafından başlatılan ve her kıtadan tromboz (damar tıkanıklığı) ile ilgilenen organizasyonların katıldığı Dünya Tromboz Günü kampanyasının ortakları arasında yer aldığını hatırlatarak, şöyle devam etti:

“Dünya Tromboz Günü 13 Ekim 2014’ten beri kutlanmaktadır. Bu özel günün amacı ulusal ve yerel organizasyonlar ile birlikte tüm dünyada damar tıkanıklığına karşı farkındalık yaratmaktır. Şu anda 35’den fazla ülkede tromboz ve kalp damar hastalıkları ile ilgili dernekler Dünya Tromboz Günü’nü desteklemektedir. Damar tıkanıklığı (tromboz) günümüzde insanoğlunun en önemli ölüm sebebidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre bir numaralı ölüm sebebini kalp damar tıkanıklığı (kalp infarktüsü) oluşturmakta, ikinci sırayı beyin damar tıkanıklığı (inme) takip etmektedir. Bu iki neden, yılda 15,2 milyon kişinin ölümüne yol açmaktadır. Toplar damar tıkanıklığı ve buna bağlı gelişen akciğer embolisi (venöz tromboembolizm-VTE) ise her yıl yaklaşık 10 milyon kişiyi etkilemektedir, sadece Avrupa’da yılda yaklaşık yarım milyon kişinin ölümüne neden olmaktadır. Sonuç olarak her 4 kişiden biri tromboz ve komplikasyonları yüzünden hayatını kaybetmektedir. Üstelik bu ölümlerin en az yarısı basit yaşam değişiklikleri ile engellenebilmektedir.”

Prof. Dr. Hayri Özsan, ISTH Dünya Tromboz Günü Yönlendirme Komitesinin açıklamasında, “Basit tedbir ve uygulamalarla büyük ölçüde önlenebilir bir hastalık olan damar tıkanıklığına yıllarca gereken önem verilmemiştir. Bu nedenle oluşan sakatlık ve ölümlerin durdurulabilmesi için acilen toplumsal farkındalığın artırılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır.” denildiğini aktardı.

Dünya Tromboz Günü’nün, “damar tıkanıklığına neden olan durumlar”, “korunma yöntemleri” ve “tedavisi” gibi konular hakkında toplumsal bilinci artırmaya yönelik bir hareket olduğuna değinen Özsan, şunları kaydetti:

“Bu sayede damar tıkanıklığına bağlı gelişen sakatlık ve ölümlerin azaltılması hedeflenmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün küresel hedefi kapsamında 2025 yılında bulaşıcı olmayan hastalıklarda erken ölümleri yüzde 25 oranında azaltma misyonunu da destekler niteliktedir.”

“DAMAR TIKANIKLIKLARININ BÜYÜK KISMI, HAYAT TARZINDA SAĞLIKLI SEÇİMLERLE ENGELLENEBİLİR”

Türk Hematoloji Derneği Hemostaz Tromboz Bilimsel Alt Komite Başkanı Prof. Dr. Reyhan Diz Küçükkaya ise trombozun her yaş grubunda görülebildiğini, ancak sıklığının yaş ile artığını belirterek, şunları söyledi:

“60 yaşın üzerinde hem atar damar hem de toplar damar tıkanıklığı riski yüksektir. Toplar damar tıkanıklığı için 60 yaşından önce toplum sıklığı binde 2.3 iken, 60 yaş ve üstünde bu oran binde 13,8’e kadar çıkmaktadır. Erkeklerde kadınlara göre biraz daha fazla görülmektedir. Hareketsiz yaşam tromboza davetiye çıkarır. Günde sadece 30 dakika tempolu yürümek, düzenli egzersiz yapmak tromboz riskini azaltmaktadır. Vücut kitle indeksi arttıkça diyabet, hiperlipidemi ve tromboz gelişme riski de artar. Sigara ve tütün ürünleri kullanmak başta damar tıkanıklığı (tromboz), kanser ve solunum yolu hastalıkları olmak üzere dünyada en önemli 3 ölüm nedeninin baş tetikleyicisidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 8 milyondan fazla insan sigara yüzünden ölmektedir. Çok acıdır ki bunların yaklaşık 1.2 milyonu kendileri sigara içmedikleri halde, pasif olarak sigaraya maruz kaldıkları için hayatlarını kaybetmektedir. Her yıl yaklaşık 65.000 çocuk, ebeveynlerinin içtiği sigara yüzünden ölmektedir. Dünyada yaklaşık 1 milyar kişi sigara tüketmekte ve her yıl trilyonlarca lira harcayarak hem kendi, hem de etrafındakilerin sağlığını tehdit etmektedir. Trombozu engelleyebilmek için sigara ile etkin mücadele şarttır.”

“UZUN SÜREN YOLCULUKLAR RİSKİ ARTIRIYOR”

Küçükkaya, uzun süreli yolculukların venöz tromboz oluşma riskini 2-4 kat artırdığına işaret ederek, şu önerileri sıraladı:

“6-8 saatten uzun süreli hava yolculukları başta olmak üzere tüm yolculuklar için her 1-2 saatte bir ayağa kalkılması ve yürünmesi, seyahat esnasında sigara kullanmaktan kaçınılması, baskı oluşturmayan rahat giysilerin tercih edilmesi, bacakların sık olarak kasılıp gevşetilmesi, oturma pozisyonunun sık değiştirilmesi, sıvı kaybının önlenmesi ve bu amaçla tercihen alkolsüz sıvıların içilmesi, varis çoraplarının kullanımı ve uzun süreli hareketsizliğe yol açabilecek yatıştırıcılar ile alkol kullanımından kaçınılması.”

Damar tıkanıklıklarının büyük bir kısmının, kişinin hayat tarzında sağlıklı seçimler yapması ile engellenebildiğini belirten Küçükkaya, şunları aktardı:

“Öncellikle bireylerin kendi taşıdıkları risk faktörlerini bilmeleri gerekmektedir: Aile üyelerinin geçirdiği kalp krizi, akciğer embolisi, toplar damar tıkanıklığı, varisler, ani ölümler konusunda doktorlarından bilgi alınmalıdır. Beslenmeye çok dikkat edilmelidir. Sebze tüketmek, işlenmiş gıdalardan uzak durmak, kilo kontrolü yapmak damar sağlığını korumak için çok önemlidir. Ailede öykü varsa belli aralıklarla kan şekeri ve kan yağları kontrol edilmelidir. Sadece sigara içmemek yeterli değildir, sigara içilen ortamlarda bulunmamak gereklidir. Dumansız yaşam alanlarının korunmasına destek olunmalıdır. Kasları çalıştıracak şekilde, düzenli egzersiz yapılmalıdır. Hastalık nedeniyle evde veya hastanede yatış gerektiğinde, ameliyatlardan sonra, gebelik ve lohusalık döneminde, kanser tedavisi süresince damar tıkanıklığı riskinin artacağı akla gelmelidir.”

“DAMAR TIKANIKLIKLARI HAYATİ RİSK TAŞIMAKTADIR”

Atar damar trombozlarında (kalp infarktüsü, inme vb) genellikle şikayetlerin şuur kaybı, bayılma, şiddetli göğüs ağrısı, nefes darlığı, felç gibi hayati riskleri olduğunu belirten Küçükkaya, “Maalesef hastaların yaklaşık dörtte biri daha hastaneye ulaşamadan hayatını kaybeder. Hastaneye ulaşanlarda mümkünse pıhtının ilaçla veya mekanik olarak temizlenmesi denenir. Eğer hasta şikayetleri başladıktan sonra kısa bir süre içinde hastaneye ulaşırsa, bu yöntemlerin başarı şansı artar. Genellikle hastalar özel bakım ünitelerinde takip edilir, hayati risk geçene kadar hastanede yatış gerekir. Atar damar tıkanıklarında genellikle damarda kalıcı hasar oluşur, bu kişilerin uygun kan sulandırıcıları ile ömür boyu korunmaları gerekir. Toplar damar tıkanıklıkları (VTE) ise genellikle bacak toplar damarlarında gelişir. Tek taraflı şişlik, kızarıklık, ağrı, üzerine basamama, baldırda ağrı ile başlar. Eğer nefes darlığı, nefes almakla göğüste şiddetli ağrı olması veya kanlı balgam eklenirse akciğer embolisi akla gelmelidir. Toplar damar tıkanıklığında da erken başvuru hayat kurtarıcıdır. Tanıyı doğrulamaya yönelik tetkikler hızla yapıldıktan sonra hastalar kanama riski açısından değerlendirilir. Kanama riski yüksek değil ise, kan sulandırıcı iğne veya haplarla tedaviye başlanır. Akciğer embolilerinde ve büyük damar tıkanıklarında ise hızlıca pıhtıyı eritmek için bazı pıhtı eritici ilaçlar da kullanılabilmektedir. Toplar damar tıkanıklıkları teşhis doğrulandıktan sonra en az 3 ay, genellikle 3-6 ay boyunca kan sulandırıcı ilaçlar ile tedavi edilir. Bu süreçte varis çorapları kullanılması bacağın şişmesini engelleyebilir. Eğer toplar damar tıkanıklıkları (VTE) erken tanınır ve uygun bir şekilde tedavi edilirse genellikle sekel bırakmadan iyileşir. Hastaların çoğunun hayat boyu kan sulandırıcısı kullanmasına gerek kalmaz. Daha önce VTE geçirmiş ve tedavi olmuş bireylerin, bir daha bu sorunu yaşamamaları için riskli durumlarda ne yapmaları gerektiği konusunda doktorlarından bilgi almaları çok önemlidir.” dedi.