Ana Sayfa İlaç Dünya Fikri Mülkiyet Günü

Dünya Fikri Mülkiyet Günü

AİFD’den, Dünya Fikri Mülkiyet Günü mesajı: “Türkiye’de ilaç yerel patent sayısı rekabette dünyanın gerisinde.”

26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Günü ve Patent Haftası nedeniyle Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) bir kutlama mesajı yayınlandı. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD), yaptığı açıklamada, “Ülkemiz dünyanın 18. büyük ilaç sektörüne ve bunlara ek olarak, yüksek bir üretim kapasitesine, güçlü bir altyapı ve nitelikli insan kaynaklarına sahiptir. Öte yandan, bu güçlü potansiyeline rağmen Türkiye ilaç sektörü dünya ile rekabet edebilen bir konumda değildir. Türkiye’de ilaç alanında yerel patent sayısı rekabette dünyanın oldukça gerisindedir.” dedi.

Birleşmiş Milletler tarafından kurulan Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından ilan edilen ve 2000 yılından bu yana her yıl 26 Nisan tarihinde kutlanan Dünya Fikri Mülkiyet günü ve Patent Haftası ile kamuoyunda fikri mülkiyet bilinci oluşturmak ve fikri mülkiyetin önemini vurgulamak amaçlanıyor.

Bu kapsamda bir açıklama yayınlayan Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD), Türkiye’de patent ve veri koruması ile ilgili kanun ve hukuki düzenlemelerin genel anlamda Avrupa’daki mevcut kanun ve düzenlemeler ile benzer seviyelerde olmalarına rağmen, uygulamaların mevcut hali ile Ar-Ge yatırımlarını çekmek ve yerli patent oranını artırmak için tek başına yeterli olmadığını ifade etti.

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin Dünya Fikri Mülkiyet Günü ve Patent Haftası ile ilgili yayınladığı mesaj şu şekilde:

“İnovasyon yani yenilikçilik, Türkiye’nin rekabet gücünü artırmak için önemli fırsatlarından biridir. Türkiye ilaç sektörünün sürdürülebilir rekabet gücüne sahip küresel bir oyuncu olabilmesi için, yenilikçiliğin desteklendiği, istikrarın ve öngörülebilirliğin sağlandığı bir iş ve yatırım ortamının varlığı mutlak  bir gerekliliktir. Doğru ve uzun soluklu politikalar uygulandığı takdirde, sağlam ekonomik altyapısıyla, değerli bilim adamları, nitelikli ve vasıflı işgücü ve de demografik özellikleriyle Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda küresel ilaç sektöründe kilit oyunculardan biri haline gelmesi mümkündür. Ülkemiz, yüksek bir üretim kapasitesine, güçlü bir altyapıya ve nitelikli insan kaynaklarına sahip ve IMS Küresel İlaç Kullanımı –2020’ye Bakış Raporu’na göre dünyanın 18. büyük ilaç pazarıdır. Yine de, bu güçlü potansiyeline rağmen Türkiye ilaç sektörü maalesef henüz dünya ile rekabet edebilen bir konumda değildir. Türk Patent Enstitüsü verilerine göre eczacılık ürünleri, tıbbi kimyasallar ve botanik ürünler sınıflandırması altında 2008 yılı itibariyle dünyada toplam 1193 patent alınmıştır. Bu patentlerden yalnızca 67’si yerel patenttir ve toplam patent sayısının yalnızca %5,6’sına denk gelmektedir.

Property Rights Alliance’ın (Mülkiyet Hakları İttifakı- PRA) 2015 yılı fikri mülkiyet hakları koruma endeksine göre Türkiye 129 ülkearasında 58. sıradadır. Türkiye’nin uluslararası yatırım çekmekte yarıştığı bölge ülkelerinden Çek Cumhuriyeti’nin 31, Polonya’nın 41, Slovakya’nın 43, Litvanya’nın 44 ve Macaristan’ın 46. Sırada olduğu listede, Türkiye fikri mülkiyet haklarının korunmasında bölgesinde bulunan bu ülkeler arasında yükselmesi sonucunda, ülkeye önemli miktarda  ek uluslararası yatırımın gelebileceği öngörülmektedir. Yatırımların artması GSYİH, ihracat ve istihdamın da doğal olarak artışını getirecektir.

Türkiye’de patent ve veri koruması ile ilgili kanun ve düzenlemeler Avrupa standartlarına yakındır. Ancak Ar-Ge yatırımı çekmek ve yerli patent oranını artırmak için bu koşul tek başına yeterli değildir. İlaçlarda ruhsatlandırma için resmi makamlara sunulması zorunlu olan bilgiler “veri münhasıriyeti” olarak adlandırılan bir koruma kapsamındadır. Türkiye’de veri münhasıriyet süresi, orijinal ilacın Gümrük Birliği alanında ilk defa ruhsatlandırıldığı tarihten başlamakta ve molekülün Türkiye’deki patent süresi ile sınırlı olmak üzere 6 yıl sürmektedir. Oysa bu korumanın molekülün Türkiye’de pazara sunulma onayınıaldığı tarihten geçerli olacak şekilde ve ruhsat süresinden bağımsız olarak uygulanması gerekmektedir.

Etkin bir veri korumasının sağlanabilmesi için, ulusal mevzuatın AB’ne uyumlu olarak, yani veri münhasıriyeti süresini AB’deki gibi 8+2+1 yıl olarak belirleyecek, veri münhasıriyeti başlangıç tarihini Türkiye’deki ruhsat temin tarihi olarak düzenleyecek ve patent süresi ile veri münhasıriyeti ilişkisini kaldıracak şekilde yeniden düzenlenmesi ve uygulanması, Türkiye’nin ilaç sektöründe rekabetçiliğinin artırılması açısından büyük önem taşımaktadır.”