Ana Sayfa Tıp&Sağlık Beyin Farkındalık Haftası

Beyin Farkındalık Haftası

Prof. Dr. Şerefnur Öztürk & Türk Nöroloji Derneği Başkanı

BEYİN FARKINDALIK HAFTASI VE 2021’DE BEYİN SAĞLIĞI; COVID- 19 İLE DAHA DA ARTAN RİSKLER 

Bütün dünyada beyin sağlığı giderek  artan daha uzun sağlıklı yaşam beklentisi ve beyin sağlığını tehdit eden risk faktörlerinin daha da artması ile beyin sağlığına atfedilen 21. yüzyılda beyin araştırmaları ve  beyin hastalıklarına verilen önem daha da belirginleşmiştir. Beyin farkındalık haftası bütün dünyada en fazla fonksiyon kaybı ve ölümlere neden olan nörolojik hastalıklardan korunma, bilimsel ve etkin tedavilere ulaşabilme konusunda bilgi paylaşımı, farkındalığı artırma ve bu konuda çalışan  organizasyonları güçlendirme ve sağlık hizmetlerini geliştirmeye yönelik olarak ilan edilmiştir.

Nörolojik hastalıklara neden olan çok sayıda değiştirilemeyen ve değiştirilebilen risk faktörü bilinmektedir. Yaklaşik bir yıldan beri bütün dünyada ciddi sağlık problem durumunda olan ve pandemi olarak kabul edilen COVID-19 (corona virus) salgını sırasında bildirilen raporlar, hastalığın sadece solunum yollarını değil, nörolojik sistemleri de önemli ölçüde etkilediğini ortaya koymaktadır. Çeşitli ülkelerden bildirilen çalışmalarla COVID 19 hastalarının yarısından fazlasında çeşitli nörolojik bulgular rapor edilmiştir. Mevcut durumda bildirilen en yaygın belirtiler baş ağrısı, kas ağrısı ve güçsüzlüğü, koku ve tat alma bozukluğu, bulantı ve kusmadır. Daha ciddi vakalarda ve özellikle de daha yaşlı ve hipertansiyon, diyabet gibi risk faktörü olan hastalarda virüsün santral sinir sistemine invazyonu, kan pıhtılaşma eğilimini artırması, inflamasyon etkisi ile nöropatiler, miyopatiler, epilepsi gibi çeşitli nörolojik tablolar yanısıra ve %5 oranında, akut inme komplikasyonu da bildirilmektedir. COVID 19 hastalığı geçirmiş geçirmiş olanlarda geç dönem nörolojik belirtiler de takip edilmektedir. Ülkemizde alınan çok ciddi önlemler özellikle de  ileri yaş bireyler için riski azaltmaya yöneliktir. Altmış beş yaş üstü bireylerde özellikle serebrovasküler hastalık risk faktörlerinin oldukça yaygın olduğu dikkate alınırsa bu yaş gruplarında önlem ve erken tedavinin önemi daha da belirginleşmektedir. Toplumsal önlemlerin yanısıra bireysel önlemler ve enfeksiyonu önlemeye yönelik kurallara uyum, bu dönemde hayati önem yaşımaktadır. Diğer önemli bir nokta da bütün dünya da sağlık otoritelerince dikkat çekildiği üzere, mevcut kronik risk faktörlerinin, bu zor sağlık ortamında da düzenli ve özenli devam ettirilmesinin çok önemli olduğudur.  

Nörolojik hastalıklar hastalar, hasta yakınları ve sağlık alanında çalışanlar için en fazla sağlık yükü oluşturan hastalık gruplarındandır ve yaşlanan dünya nüfusu ile bu durum giderek artmaktadır.  Sağlıkla yaşanacak yılların kaybında nörolojik hastalıklar birinci sırada yer almaktadır. Dünya çapında global kayıpta %10,2’lik kısmı nörolojik hastalıklar oluşturmaktadır. Nörolojik hastalıklar global ölçekte ölümlerin ise %16,8’inin nedenini oluşturmaktadır, her yıl dünyada 9,4 milyon kişi hayatını kaybetmektedir. En yaygın nörolojik hastalıklar ise başağrısı (2.5 milyon, Alzheimer hastalığı ve diğer demanslar 46 milyon, inme 42 milyon, epilepsy 23.4 milyon, menenjit 8,7 milyon, Parkinson hastalığı 6,2 milyon, ansefalit 4,3 milyon, multipl skleroz 2 milyon, beyin tümörleri 1,21 milyon, motor nöron hastalıkları 0.2 milyon olarak bildirilmektedir.

Nörolojik hastalıklardan ölüm 1990 ile 2015 yılları arasında %36.7 artış göstermiştir.  Son yıllarda inme ve bulaşıcı hastalıkların önlem ve tedavi olanaklarındaki gelişmelerle ölüm oranlarında azalmalar beklenmektedir.

Yapılan istatistiksel analizler beyin damar hastalıklarının ve inmenin %42, migrenin %16,2, Alzheimer ve diğer demansların %10,4, menenjitin % 7,9 oranlarıyla sağlıklı yıl kaybına neden olan ilk dört büyük hastalık grubu olduğunu ortaya koymuştur. Parkinson hastalığı ve diğer hareket sistemi hastalıkları, başağrıları, epilepsi, multipl skleroz, kas hastalıkları, nöropatileri motor nöron hastalıkları, omurilik hastalıkları, enfeksiyonlara veya diğer sistemik hastalıkların santral ve periferik sinir sistemini etkilemesi ile ortaya çıkan durumlar hastalarımızın sağlıklı bir ömür sürmesine engel oluşturmaktadır. Korunma yolları ve erken tedavi nörolojik hastalıklarda da en önemli stratejik yaklaşımı oluşturmaktadır. Bu hastalıklar için risk faktörlerinin çoğu ortaktır ve toplumda risk faktörlerinin farkındalığının artırılması ve korunma yolları konusunda eğitim çok önemlidir.

Nörolojik hastalıklar alanında tanı ve tedaviyi daha etkin duruma getirebilmek için bütün dünyada çalışmalar sürdürülmekte ve çok umut verici sonuçlar alınmaktadır.  Nöroloji alanı büyük bir ivme kazanmıştır. Eskiden iyileşmez gözüyle bakılan pekçok hastalık artık tedavi edilebilir hastalıklar grubuna girmiştir. İnme hastalarınının henüz ambulansta iken tedavilerinin başlatılabilmesi, teletıp uygulamaları, beyinde eksik maddelerin işlevlerinin direkt elektriksel uyarımlarla yerine getirilebilmesi, genetik tedavilerin gelişmesi, robotik uzuvların geliştirilmesi gibi pekçok tedavi yöntemi pratik uygulamaya girmiş durumdadır.  Teknolojik gelişmeler beyin hastalıkların tanı ve tedavisinde de gelişmeleri hızlandırmakta, çağın getirdiği olanaklar nörolojik hastalıkların tanı ve tedavisine de uygulanmaktadır. Bir tür yapay zeka olan algoritma uygulamaları, robotik teknolojiler, yeni girişimsel yöntemler umut vericidir. 

Beyin damar hastalıkları dünyada en fazla fonksiyon kaybına neden olan, yaşam kalitesini en fazla etkileyen ve ölüm nedeni olarak da ikinci sırada yer alan hastalık grubudur. İnme tedavisinde en önemli faktör tedaviye çabuk ulaşabilmektir ki biz bunu “Zaman Beyindir” şeklinde ifade ederiz. Yani kaybedilen her dakika beyinde milyonlarca hücrenin ölümü demektir.

Toplum sağlığı açısından günümüz koşullarında salgın hastalıklara yaklaşımda olduğu gibi, nörolojik hastalıklara sahip kronik hastaların yanı sıra sağlıklı ve risk altındaki toplumu da korumaya yönelik, ileriye dönük güçlü stratejileri de gerektirmektedir.  Toplumun risk faktörlerini azaltacak yaşam tarzı değişiklikleri konusunda aydınlatılmaları ve bu konuda toplumun bütün organlarının uygun ortamı hazırlaması ve sürdürmesinin ilaç tedavileri kadar etkili olduğu kanıtlanmıştır. Okullardan başlamak üzere sebze ve meyveyi yeterince içeren doğru beslenme alışkanlıklarının edindirilmesi, sigara ve alkol kullanımının önlenmesine yönelik bilgilendirme, fiziksel aktiviteyi artıracak aktiviteler ve ortamların sağlanması, hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalıklarının düzenli kontrolü ve uygun tedavisi, obeziteyi önleyecek stratejiler sadece sağlık merkezleri ile değil, okullar, parklar, spor merkezleri, halk eğitim stratejileri ile bir bütün olarak ele alınmalıdır.

Hastalık belirtilerinin toplum tarafından tanınması, hastaların tedavi olanaklarına vakit kaybetmeden ulaşmasında en önemli faktördür. Örneğin günümüzde inme tedavisini etkin olarak uygulayabilmek için asgari şartlar mevcut olduğu halde, inmenin kanıtlanmış, en etkili tedavisi olan trombolitik tedavi yani damar içindeki pıhtıyı giderici veya girişimsel yöntemlerle pıhtının giderilmesi tedavileri olması gereken oranlardan daha az olarak uygulanabilmektedir. Ancak, bu tedavi imkanlarının daha yaygın olarak uygulanabilmesi için nöroloji uzmanı yönetiminde, inme konusunda özelleşmiş ünitelerin ve yine nöroloji uzmanı yönetiminde multidisipliner inme merkezlerinin sayısı ve olanakları Sağlık Bakanlığımız tarafından artıtılmaktadır. Bu merkezlerde hizmet verecek yeterli insan gücü sağlanabilmesi için Türk Nöroloji Derneği ve Türk Beyin Damar Derneği işbirliği ile eğitimler sürdürülmektedir.

İnme örneğinde olduğu gibi, nörolojik hastalıklara özel, tanı ve tedavi merkezlerinin oluşturulması, ülkemizde nöroloji uzmanlık eğitiminin mevcut standartların da üzerine çıkarılabilmesi, nörolojik hastaların bakım ve rehabilitasyonları için yeni düzenlemeler yapılması ve sağlık bütçesinde bu önmeli hastalık grubu için yeterli bütçe sağlanabilmesi için Türk Nöroloji Derneği olarak Sağlık Bakanlığımız ile birlikte çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

Mevcut COVID-19 enfeksiyonu salgını ile mücadele ve hep mevcut olan nörolojik hastalıkların risk faktörleri ile mücadelede başarı dileklerimizle. Unutmayalım ki beyin sağlığı olmadan sağlık olmaz. 

Nörologlar olarak amacımız ülkemizde en iyi ve en gelişmiş nöroloji sağlık hizmeti vermektir. Bu ağır ve önemli alanda çalışan nöroloji uzmanlarının da çalışma motivasyonlarını sürdürebilmeleri için Sağlık Bakanlığımızdan bu uzmanlık alanına gereken özeni göstermelerini beklemekteyiz.

Prof. Dr. Şerefnur Öztürk

Türk Nöroloji Derneği Başkanı 

Selçuk Üniversitesi, Tıp Fakültesi Nöroloji AD Başkanı