Ana Sayfa Manşet Amacımız ülkemize daha fazla katkı sağlamaktır

Amacımız ülkemize daha fazla katkı sağlamaktır

Koçak Farma CEO’su ve Genel Müdürü Uzm. Dr. Hakan Koçak

Koçak Farma CEO’su ve Genel Müdürü Uzm. Dr. Hakan Koçak’dan pandemi güncelinde yerli ilaç sanayi ve Koçak Farma özelinde görüşlerini aldık.

W- TBC ilaçlarında ülkemizin en önemli kaynağı olmanızın yanında, “Enoksaparin Sodyum”, “İnsülin Glarjin”  vd.. çok stratejik atılımlarınız oldu. Onkoloji, biyoteknoloji, aşı ve serum alanında ciddi yatırımlarınız var bunların güncel durumunu ve beklentilerinizi paylaşır mısınız?

H.K.- Tüberküloz ilaçlarını kuruluşumuzdan beri kesintisiz üretiyoruz.Bu ilaçların üretimine ve tedarik edilmesine her zaman sosyal sorumluluk projesi gözüyle baktık ve hiç ara vermedik. İnsanlık tarihi kadar eski, bulaşıcı bir hastalık olan “Tüberküloz” günümüzde de önemini koruyan bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir.

Kuruluşunda rifampisin hammaddesi üretimi ile tüberküloz ilacı üretmeye başlayan Koçak Farma, bugün 15’i aşan Tüberküloz ilacı ile Türkiye’nin en önemli Tüberküloz ilaçları üreticisi ve çeşitliliği ile tek tedarikçisidir.

Koçak Farma Yönetim Kurulu Başkanı Sn.Ender Koçak, 2019 yılında Türkiye Ulusal Verem Savaş Dernekleri Federasyonu tarafından  Tüberküloz tedavisine yapılan katkıları ve tüberküloz ilaçlarının yerli üretimi nedeniyle “üstün hizmet ödülü ve madalyası” ile taltif edilmiştir.

Diğer taraftan tedavi seçenekleriyle yeni bir dönemi açan biyoteknolojik ilaçların kullanımı gittikçe yaygınlaşmaktadır. Bugün, diyabet, kanser, kalp hastalıkları, romatoid artrit gibi birçok hastalığın tedavisinde yeni geliştirilen biyoteknolojik ilaçların konvansiyonel formülasyonlarının yerini aldıkları ve kullanımının giderek yaygınlaştığı görülmektedir.

Ancak biyoteknolojik ürünler, üretim ve geliştirme maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle pahalı ürünlerdir. Ülkemizde biyobenzer ürünlerin üretimi sınırlıdır. Biyoteknolojik ürünlerin büyük bir kısmı ithal edilmektedir.

Biyoteknolojik ilaçların tedavideki ağırlığının artışı ile birlikte ithalata dayalı bir biyoteknolojik ilaç tedarik modeli Türkiye için sürdürülebilir gözükmemektedir.

Bu kapsamda iki projemiz tamamlanarak ürünler pazara sunulmuştur.

Bunlardan birincisi Türkiye’nin ilk yerli biyobenzer ürünü olan “Enoksaparin sodyum” etken maddeli kullanıma hazır şırınga formundaki ilacımız 2012 yılında piyasaya verilmiştir. Daha önce ülkemizin ihtiyacının tamamı ithal referans ürünle karşılanmaktaydı. “Enoksaparin sodyum” yerli biyobenzer ilaçlarımızın tıbbın hizmetine sunulması ile ithalat azalmış, ilaç fiyatı düşmüş ve kamu maliyeti büyük ölçüde tasarruf imkanına kavuşmuştur.

Halen hastane ve serbest Pazar ihtiyacının %75’inden fazlası  Koçak Farma tarafından temin edilmektedir.

İkinci ürünümüz “İnsülin Glarjin” etken maddeli  Türkiye’nin ilk biyobenzer insülin ilacıdır. 2017 yılının başında piyasaya verilmiştir. İnsülin ilacı diyabet hastalığının tedavisinde temel ilaçtır. Türkiye’de 12 milyon civarında diyabet hastası vardır. “İnsülin Glarjin” tıbbın hizmetine sunulana kadar tamamen ithalatla karşılanmaktaydı. İnsülin ilacının yerli üretimi, Türkiye’nin biyoteknolojide global bir başarısıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki “Yerli malı kullanma” gerekliliği, büyümesi engellenmeye çalışılan Türkiye ekonomisinin bugün içinde bulunduğu koşullarda da geçerliliğini koruduğundan yerli biyoteknolojik ilaca alım garantisi teşviki yasal zemine kavuşturulmalıdır.

Ayrıca Kanser ilaçları üretimi konusunda Çerkezköy OSB’deki kanser ilaçları tesisleri,bağımsız altyapılı ve ileri teknoloji donanımlıdır. Bu nedenle Koçak Farma 100’e yakın çeşitte kanser ilacını aynı çatı altında üretmeyi başarmıştır. Halen Türkiye’de kullanılan her iki kutu kanser ilacından biri Koçak Farma ruhsatıyla Çerkezköy tesislerinde yerli olarak üretilmektedir. 

W- Tüm bunların temelinde sanırım güçlü Ar-Ge yapınız var, bu alandaki yatırımlarınız sürecek mi?

H.K.- Biyoteknolojik ilaç üretimi güçlü Ar-Ge desteği, ileri teknoloji, yetişmiş insan kaynağı, özel altyapı donanımlı tesisi gerektiren çok bileşenli bir süreçtir. Kuruluşumuz, Ar-Ge çalışmalarını Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’ndeki tesislerinde bulunan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan akredite Ar-Ge merkezinde sürdürmektedir. Ar-Ge merkezimizde 100 civarında bilim insanı ve uzman yeni ürünlerle ilgili araştırma geliştirme faaliyetleri yürütmektedir. Ar-Ge merkezimizde Konvansiyonel Ürünler, Biyoteknolojik Ürünler (İnsülinler, Monoklonal Antikorlar), Aşılar (Viral ve Bakteriyal), Anti serumların üretim projeleri ile ilgili çalışmalar başarıyla sürdürülmektedir. 

W – İlaç fiyatlandırmasında kullanılan 3,81  sabit  kur  ile  güncel  €  kuru arasındaki makas  açılmakta. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

H.K.- Bilindiği gibi 2019 yılında “Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Karar”da değişiklik yapılarak yıllık ortalama değere dayalı Avro değerinin güncellenmesindeki katsayı % 70’den % 60 ‘a düşürülmüştü.Bunun sonucu 2020 için Avro değeri 3,81 olarak belirlenmişti. O dönemde dahi bir çok ilaç için belirlenen kurun ve bağlı olarak ilaç fiyatlarındaki artışın yetersiz kalacağına ilişkin görüşler İlaç Sanayisini temsil eden kuruluşlar tarafından yetkililere iletilmişti.

2020 başından bugün gelinen nokta itibariyle ilaç fiyatlarına yapılan %12 artışın üstünde bir kur artışı olmuştur. Ayrıca bugünkü reel kur ilaç fiyatlarına baz teşkil eden kurun 2 katına ulaşmıştır.

Dolayısıyla üretimde kullanılan ham madde ve diğer malzemelerin ithal girdilerinde çok önemli artışlar meydana gelmiştir. Bu nedenlerle ilaç firmaları da ciddi sıkıntı yaşamaya başlamışlardır.

W- İstihdama büyük katkınız var, bu zor günlerde morale ihtiyacı olan ülkemiz için İK yatırımlarınızdan bahseder misiniz?

H.K.- Türkiye’nin İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu arasında yer alan firmamızda, yaklaşık 2000 kişi istihdam edilmektedir. Ekonomik olarak tüm devletleri ve firmaları zorlayan bu süreçte biz önceliğimizi çalışanlarımızı korunmasına verdik.Ayrıca gerek üretimde ve gerekse firmamızın diğer bölümlerinde stratejik pozisyonlar için istihdamı artırmak için çalışmalarımız sürmektedir.

W-Akademik kurumlar, teknoloji merkezleri ve kamu tarafında işbirliği  yaptığınız kurumlar  var mı?  Ortak çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

H.K.- İstanbul Üniversitesi yönetiminde Koç, Sabancı ve Bezmialem üniversiteleri ile birlikte Covid 19 tedavisinde kullanılacak Biyoteknolojik bir ürün geliştirmek için çalışıyoruz. Proje Sanayi Bakanlığı destekli TÜBİTAK üzerinden fonlanan bir projedir. Sanayi Bakanımızın katılımıyla video konferans olarak yayınlanan projeler arasındadır. Bunun yanı sıra virüsü izole eden Ankara Üniversitesi, Kayseri Erciyes üniversitesi ve Sağlık Bakanlığı ile iletişim içerisindeyiz. Bu kurumlardan temin edeceğimiz virüs ile aşı çalışmalarımıza başlayacağız.

Koçak Farma Üniversite ve TÜBİTAK haricinde tek BSL 3 laboratuvarlarına sahip firmadır.

W- Pandemi çerçevesine aldığınız önlemlerden bahseder misiniz?

H.K.- Pandemi sürecinde ilaç ve serum tedariğinin kesintisiz sürmesi için çalışmalarımıza ara vermeden devam ediyoruz. Bu dönem mesafeyi koruyacak şekilde çalışmaya özen gösteriyoruz. Zaten ilaç üretim tesisleri çok steril ortamlardır.

İçinde bulunduğumuz süreci sağlıklı geçirebilmek ve hizmette aksama olmaması için çalışanlarımıza maske, eldiven, koruyucu giysi sağlanmasına ,sosyal mesafenin korunması, dezenfeksiyon, hijyen kurallarına tam uyumla çalışılmasına özen gösteriyoruz. Ayrıca her sabah rutin olarak işe gelişte ateş ölçümü yapılıyor.

Saha teşkilatımıza ise TİTCK’nun pandemi önlemleri kapsamında yayınladığı genelgeye uygun olarak evde kalmaları için izin verdik.

W- Size  göre “Türkiye” küresel üretim üssü ve  önemli  ihracatçı  olmak için  neler yapmalıdır?Bu  konuda kamudan  beklentileriniz nelerdir?

H.K.- Özellikle Biyoteknolojik ürünlerin ruhsatlandırma süreçleri konvansiyonel preparatlara nazaran çok daha uzun sürmektedir. 

Bu konuda ülkemizin ihtiyaçlarına uygun bir mevzuat beklentimiz bulunmaktadır.

Ayrıca ruhsatlandırma sürecinde gereken Klinik çalışmalar hem çok maliyetli hem yapacak merkez sayısı sınırlıdır. Bu nedenle de süreçler uzamaktadır.

Yetişmiş insan gücü bulmak da zorlayıcı faktörler arasındadır.İlaç sektörüne özelleşmiş eğitimden geçen, AR-GE’ye yatkın, biyoteknoloji konusunda donanımlı bireyler ne yazık ki yeterli sayıda bulunamamaktadır.

İlaç sektöründeki teşvikler ve yatırımların geri dönüşümünü hızlandırıcı tedbirlerin alınması gerekiyor.

Özellikle katma değer sağlayan ,biyoteknolojik ürün geliştiren yerli ve milli ilaç firmalarına “alım garantisi “dahil teşviklerin tesisi büyük bir önem taşımaktadır.

Koçak Farma uluslararası sağlık otoritelerince belgelenen ileri teknoloji donanımlı tesisleri, yüksek kalite standartları ve güçlü Ar-Ge çalışmaları ile global bir markadır. Bu durumun yarattığı güvenin olumlu etkisiyle ihracatımız yıllar itibariyle artan bir trend izlemektedir.

Koçak Farma halen Avrupa Birliği GMP onaylı tesislerinde ürettiği ürünlerini 5 kıtada 50’den fazla ülkeye ihraç etmektedir.

Amacımız ihracatımızı daha zengin bir portföy ve daha yüksek tutarla gerçekleştirmek, ithalat ihracat dengesinde ülkemiz lehine daha fazla katkı sunabilmektir.

W- 2020 yılını  ilaç sektörü açısından nasıl görüyorsunuz?

H.K- 2020 tüm diğer sektörler gibi ilaç sektörü için de zor bir yıl olacaktır. Ancak tüm krizler,salgınlar vb.sıkıntılar gibi bu durum da geçecektir.

Biz sorumluluklarımızın ve Türkiye’ye olan borcumuzun bilinci ile var gücümüzle çalışmaya, araştırmaya ve geliştirmeye devam edeceğiz.

Stratejik bir unsur olarak devletimizden beklediğimiz yerli ve özellikle de milli ilaç sanayine daha fazla önemin verilmesi,daha fazla yatırım yapılması için gerekli önlemlerin alınmasıdır.

W- Koçak Farma’nın yakın gelecek hedeflerini paylaşır mısınız?

H.K.- Yakın gelecekte aşı, farklı insülinler, MAB ve ülkemizin ihtiyaç duyduğu katma değer sağlayacak ilaçların üretimi ana hedefimizdir.

Kuruluş felsefemiz ve mevcudiyetimizin temel prensibi her zaman “mademki ülkemiz ilaçsız yaşayamaz, biz de bunu başkalarının lütfundan  beklememeliyiz” fikrine dayalı olmuştur.

Son olarak içinde bulunduğumuz haftada 14 Mayıs’ın özel bir önemi var.Bu vesile ile içinde bulunduğumuz süreçte büyük bir özveri ve fedakarlıkla çalışan saygıdeğer eczacılarımızın 14 Mayıs Eczacılık Günü’nü kutlarız.

Tedavide ilaç, ilaçta eczacı vazgeçilmezdir. 

W- Stratejik öneme haiz yolculuğunuzda başarılar dilerim

KOÇAK FARMA’dan BİR İLK DAHA: Türkiye’nin ilk yerli jenerik hidroksiklorokin sülfat etken maddeli ilacı üretildi