Ana Sayfa Tıp&Sağlık Akciğer Kanseri, Kansere Bağlı Ölümlerde İlk Sırada!

Akciğer Kanseri, Kansere Bağlı Ölümlerde İlk Sırada!

Dr. Yücel Batmacı

Kasım ayı tüm dünyada “Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı” olarak kabul ediliyor. LifeClub Sağlık Hizmetleri Medikal Direktörü Uzman Dr. Celal Yücel Batmacı, bu tehlikeli kanser türü hakkında önemli bilgiler verdi.

Akciğer kanseri, günümüzde birçok insanı ve ailesini derinden etkileyen ciddi hastalıklar arasında yer alıyor. Dünya genelinde en ölümcül kanser türlerinden biri olarak kabul edilen akciğer kanserinde, erken teşhisin önemi giderek daha fazla vurgulanıyor.

Akciğer kanseri, ülkemizde ve dünyada, erkeklerde ve kadınlarda kanserden meydana gelen ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. Her yıl akciğer kanserinden ölenlerin sayısı meme kanseri, prostat kanseri ve bağırsak kanserinden ölenlerin toplamından daha fazladır.

Akciğer kanserinin pek çok farklı türü olduğuna dikkat çeken  Dr. Celal Yücel Batmacı, bu tehlikeli hastalık hakkında şunları söyledi: “Akciğer kanserini, temel olarak küçük hücreli akciğer kanseri ve küçük hücre dışı akciğer kanseri olarak iki ana kategoriye ayırabiliriz. Küçük hücreli akciğer kanseri, akciğer kanseri vakalarının %10-15’ini oluştururken, Küçük hücre dışı akciğer kanseri toplam vakaların %85-90’ını oluşturur.”

Akciğer Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

Hastalığın belirtilerine de dikkat çeken Dr. Yücel Batmacı, “Akciğer kanserleri, küçük ve erken evrede olduğunda kişi kendini normal hissedebilir ve hastalık hiçbir belirti göstermeyebilir. Kanser ileri aşamalara ulaşırsa çoğu insan bir veya daha fazla semptom geliştirir. Ancak akciğer kanserinin belirtileri daha sık görülen diğer hastalıkların belirtileriyle benzerlik gösterebilir. En sık görülen semptomlar arasında yeni başlayan geçmeyen ve kötüleşen öksürük, öksürük ile birlikte kan gelmesi, nefes darlığı, sık zatürre olmak, hırıltılı solumak, göğüs ağrısı, ses kısıklığı, açıklanamayan kilo kaybını sayabiliriz” dedi.

Vakaların %90’ı Sigara ve Tütün Ürünleri Kaynaklı

Bir kişinin akciğer kanserine yakalanma olasılığını etkileyen pek çok faktör olduğunu belirten Dr. Batmacı, “Şüphesiz ki, en önemli ve değiştirilebilir risk faktörü sigara tüketimidir. Akciğer kanseri için diğer risk faktörleri arasında; sigara dumanına maruz kalma, radyasyona veya asbest, radon gazı gibi diğer toksik maddelere maruz kalma, yakın aile üyelerinin kanser hastası olması, 40 yaş üzeri olmak, özgeçmişinde akciğer hastalığının varlığı gibi etkenler yer alır. Tüm akciğer kanseri vakalarının %90’ ının sigara, puro, pipo, nargile kullanımına bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Diğer taraftan sigara içen bir kişinin, sigara içmeyen bir kişiye göre akciğer kanserine yakalanma riski 10 ila 30 kat artmaktadır. Akciğer kanseri riski günlük içilen sigara sayısı ve sigara içilen yıl sayısıyla doğru orantılı olarak artar. Sigara dumanına maruz kalmayı ifade eden pasif içicilik, hem yetişkinler hem de çocuklar için akciğer kanserinin yanında, solunum sistemi hastalıkları ve koroner arter hastalığı için de tehlikeli bir risk faktörüdür” dedi.

Erken Teşhis Mümkün Mü?

Dr. Batmacı, erken teşhis için sigara içme öyküsü ve kişinin hikayesinin öneminin altını çizdi: “50 yaş üzerindeki kişilerin 20 paket yıl üzerinde (Örneğin; 20 yıl boyunca günde 1 paket veya 10 yıl boyunca günde 2 paket) sigara içme öyküsü var ve sigarayı bırakmalarının üzerinden 15 yıldan az süre geçmiş ise düşük doz toraks BT ile taramalarını yaptırmaları önerilir. Bunun yanında aile öyküsü, kişisel özgeçmişiniz ve diğer risk faktörleriniz göz önüne alınarak hekiminizin tavsiyesi ile birlikte bu tarama yöntemini kullanma durumunuzu kişiselleştirmenizi öneririm.

Akciğer Kanseri tanısında Pa akciğer grafisi, akciğer tomografisi, pet, bronkoskopi, endobronşiyal usg, torasentez ve biyopsi gibi yöntemlerden yararlanılır.”

Tedavide Yenilikçi Çözümler

Dr. Batmacı, son olarak tedavi yöntemlerinin günümüzde büyük ilerleme kaydettiğini ve gelişmelerin umut verici olduğunu vurguladı: “Son yıllardaki gelişmeler ile biyobelirteçler adı verilen anormal proteinlerin ve DNA’ da meydana gelen mutasyonların tespit edilmesi sağlandı. Böylece akıllı ilaç tedavilerinin uygun hastalarda kullanılması ile hastaların sağkalım süresinde ve hayat kalitesinde çok ciddi gelişmeler kaydedildi.”