Ana Sayfa Tıp&Sağlık AHEF: Sağlık raporu sadece prosedür gereği alınmamalı, detaylı bir kontrol sonucu verilmeli…

AHEF: Sağlık raporu sadece prosedür gereği alınmamalı, detaylı bir kontrol sonucu verilmeli…

AHEF: SAĞLIK RAPORU DETAYLI TETKİK SONUCU VE ALANINDA UZMAN KİŞİLER TARAFINDAN VERİLMELİ

Aile Hekimleri olarak sağlık hizmeti vermekle sorumlu olduğumuz hastalara aynı zamanda sağlık raporlarının da sağlık hizmeti adı altında ücretsiz verilmeye çalışılması sağlık şiddetinin en büyük sebeplerinden bir tanesidir. Bununla birlikte sağlık raporu formalite icabı değil detaylı tetkikler sonucu verilmelidir. Oysaki ‘’Sağlık Hizmeti’’ ve “Sağlık Raporu’’ tanımlarına ve mezkur mevzuata bakıldığında sağlık raporlarının sağlık hizmeti olmadığı aksine bilirkişilik hizmeti olduğu aşikardır.

1- Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu olarak sağlık raporunun önemine dikkat çekmek isteriz. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan tanıma göre sağlık; yalnızca hastalık veya sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. “Hizmet” kelimesinin sözlük anlamı ise; “birinin işini görme veya birine yarayan bir işi yapma” olarak belirtilmektedir. Dolayısıyla Sağlık Hizmetini; “Sağlıkla ilgili iş görme” ya da “Hastalık veya sakatlığın olmaması ve bedenen, ruhen, sosyal yönden tam bir iyilik halinin sağlanması amacıyla yapılan işler” olarak tanımlayabiliriz.

2- 224 sayılı “Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun”un 2. maddesinin 3. bendinde Sağlık Hizmeti şöyle tanımlanmıştır: “İnsan sağlığına zarar veren çeşitli faktörlerin yok edilmesi ve toplumun bu faktörlerin tesirinden korunması, hastaların tedavi edilmesi, bedeni ve ruhi kabiliyet ve melekeleri azalmış olanların işe alıştırılması (rehabilitasyon) için yapılan tıbbi faaliyetler sağlık hizmetidir.”

3- Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği tanımlar başlıklı üçüncü maddesinde; birinci basamak sağlık hizmetleri “Sağlığın teşviki, koruyucu sağlık hizmetleri ile ilk kademedeki teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinin bir arada verildiği, bireylerin hizmete kolayca ulaşabildikleri, etkin ve yaygın sağlık hizmeti sunumu” şeklinde tanımlanmıştır.

4-5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda Sağlık Hizmeti; “Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere 63’üncü madde gereği finansmanı sağlanacak tıbbî ürün ve hizmetler”, kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmeti “Kişilerin hastalıktan korunması veya sağlıklı olma halinin sürdürülmesi amacıyla kişiye yönelik olarak finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri” ve Aile hekimi de “Sağlık Bakanlığı tarafından aile hekimi olarak yetkilendirilen ve Kurum ile sözleşme yapmış hekimler” şeklinde tanımlanmıştır.

Peki aile hekimleri SGK ile sözleşme imzalamış olsa, yine bilirkişilik adı altında talep edilen her tür sağlık raporundan SGK ücret alır mıydı? İşte cevabı;

Yine 5510 Sayılı Yasa’nın Katılım payı alınmayacak haller, sağlık hizmetleri ve kişiler başlıklı 69 uncu maddenin © bendinde “Aile hekimi muayeneleri ve kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri’’ şeklindeki hükümde görüldüğü üzere SGK ile sözleşme yapacak aile hekimlerinin SADECE MUAYENE VE KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ HARİÇ, DİĞER TÜM HİZMETLERDEN yani RAPORLARDAN ücret alacağı aşikârdır.

Tanımlardan görüldüğü gibi raporlar, sağlık hizmeti tanımı içinde yer almamaktadır. Ayrıca 5510 Sayılı Yasa hükümleri nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından RAPORLAR, SAĞLIK HİZMETİ OLARAK GÖRÜLMEDİĞİNDEN ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmeti sunucularından alınan her tür sağlık raporundan ücret alınmaktadır. Özel sağlık kuruluşları da aynı şekilde herhangi bir sağlık güvencesi olup olmadığına bakmaksızın her tür sağlık raporundan ücret almaktadır.

6631 sayılı yasanın 15’inci maddesi mucibince sağlık gözetimi nedeniyle işe giriş raporlarının ücretleri işverence karşılanmaktadır. Çalışanların rapor ücretleri, çalışana yansıtılamayacağı gibi devlete de yansıtılamaz. Bu durumda aile hekimlerinden ücretsiz rapor taleplerin yasaya ne denli aykırı olduğu açıktır.

Anayasa’nın 18. maddesinin gerekçesinde angarya, kişinin emeğinin karşılığını almadan zorla çalıştırılması olarak tanımlanmıştır. Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında da angarya, bir maldan ya da bir kişinin çalışmasından karşılıksız yararlanma biçiminde tanımlanmıştır. Anayasa’da “zorla çalıştırma” yasaklanmakla birlikte bu kavramın tanımı yapılmamıştır. Bu kavramın tanımı ve içeriği belirlenirken, temel insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerden ve ilgili uluslararası otoritelerin yorum ve uygulamalarından yararlanılabilir. Zorla çalıştırma yasağına ilişkin uluslararası kurallar, 29 Numaralı Cebri ve Mecburi Çalıştırmaya ilişkin ILO Sözleşmesi’nde düzenlenmiştir. Bu sözleşmenin 2. maddesinde yapılan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 4. maddesinde yer alan zorla çalıştırma yasağının kapsamının belirlenmesinde esas alınan tanıma göre, zorla çalıştırma, “herhangi bir kişinin ceza tehdidi altında ve bu kişinin tam isteği olmadan mecbur edildiği tüm iş veya hizmetleri” ifade etmektedir. Buna göre, zorla çalıştırmadan söz edilebilmesi için, kişinin ceza tehdidi altında ve rızası bulunmaksızın çalıştırılması gerekmektedir. (AYM: E:2011/150 K:2013/30)

Oysaki 5258 Sayılı Yasa’nın 8. maddesinin ikinci fıkrasında “Aile hekimi ve aile sağlığı çalışanlarıyla yapılacak sözleşmede yer alacak hususlar ve bu kanunda belirlenen esaslar çerçevesinde bunlara yapılacak ödeme tutarları ile bu ücretlerden indirim oran ve şartları, sözleşmenin feshini gerektiren nedenler, Cumhurbaşkanınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir’’ hükmüne istinaden çıkarılan yönetmelikte aile hekimlerince düzenlenen raporlara Bakanlık tarafından herhangi bir ödeme de yapılmamaktadır. Nitekim sağlık raporlarının resmi belge olması, belgeyi düzenleyen hekimin büyük sorumluluklar taşıması ve bu sorumluluklar neticesinde gerek kamu görevinden olması gerekse de hapis yatması gibi bir çok sorunu birden getiren bu rapor işlemlerinin ücretsiz olması, verilmediği taktirde karşılığında ceza olması başlı başına Anayasamızın 18.Maddesine aykırılık teşkil etmektedir.

Her ne kadar aile hekimliği hizmetleri ücretsiz denilmiş ve bu hizmetlerde raporlar mevzusu olmamasına rağmen hukuk normlar hiyerarşisinde Anayasa, kanunlardan üstün olup Anayasa hükmü geçerlidir.

Peki Sağlık Raporu ne demektir?

Sağlık Raporu; “Kişilerin akıl ve beden sağlıklarının, belirli bir amacın gerçekleştirilmesine uygun olup olmadığının, belirli kriterler doğrultusunda ve bu konuda yetkilendirilmiş hekimler tarafından yapılan muayene sonucunda belgelendirilmesi” demektir. Tanımdan görüldüğü üzere bir amacın olması (evlilik, ehliyet vs) sağlık raporunu hangi hekimlerin hatta hangi kurumların verebileceği psikoteknik merkezler ya da ilgili dal uzman hekimleri ya da üçüncü basamak hizmetleri hekimlerince düzenlenmesi şeklinde yetkilendirmeler dahi kısıtlanmıştır. Kriterler ise mevzuatla çizilen çerçeve içerisinde gerekli durumlarda istenir, istenilen sağlık raporunun mevzuatta ilgili kriterleri yoksa rapor düzenlenmez. Oysaki sağlık hizmeti kişi tam iyilik haline ulaşana kadar devam eder, raporlar ise belirli kriterlerin dışında düzenlenmez.