Ana Sayfa Manşet ABDİBİO, Türk İlaç Sektörünün Rekabetçi Gücünü Arttıracak, Sektörümüze Değer Katacak

ABDİBİO, Türk İlaç Sektörünün Rekabetçi Gücünü Arttıracak, Sektörümüze Değer Katacak

W- Abdi İbrahim İlaç CEO’su Sn. Dr. Süha Taşpolatoğlu ile AbdiBio özelinde Biyoteknoloji ve Türk İlaç Sanayi hakkında söyleşi yapacağız.

W- Ülkemize çok önemli bir teknoloji birikimi ve üretim potansiyeli kazandıracak olan AbdiBio yatırımınız hangi aşamada bulunuyor?

S.T.- Abdi İbrahim olarak, 106 yıldır sektörümüzün gelişimi için yatırımlarımızı hız kesmeden sürdürüyor, ülkemize değer katacak işlere imza atma hedefiyle çalışmalarımızı yürütüyoruz. 400 Milyon TL yatırımla hayata geçirdiğimiz AbdiBio’nun açılışını 11 Mayıs 2018 tarihinde gerçekleştirdik.

AbdiBio, master hücreden biyolojik aktif madde üretimi, steril biyoteknolojik bitmiş ürün, formulasyon üretim ambalaj ve kontrolleri ile tüm kalite kontrol süreçlerinin yapıldığı, depolama, tartma ve bakım-onarım faaliyetlerinin gerçekleştiği bir biyoteknolojik ilaç üretim tesisi olma özelliğini taşıyor.

İki fazdan oluşan AbdiBio’nun;

ilk fazı olan biyoteknolojik bitmiş ürün üretim ve ambalaj, kalite laboratuvarları, depolama ve tartım alanları; tesisin tümüne hizmet eden altyapı alanları kurulumu, kalifikasyon, validasyon ve devreye alma faaliyetleri tamamlanarak Sağlık Bakanlığı tarafından denetlendi.

İkinci faz olan biyolojik etken madde üretim ve biyolojik etken madde geliştirme alanları kurulum çalışmaları şu anda devam ediyor. 2019’dan itibaren de hücreden üretim yapacak bir tesis olmayı hedefliyoruz.

W- Hücreden üretim süreci, kimyasal üretime göre nasıl bir farklılık gösteriyor?

S.T.- Hücreden üretim, çok farklı bir süreç. Özetlemek gerekirse, bir tane “Master cell line”ı alıp önce çoğaltıyorsunuz; sonra saflaştırıyorsunuz, yani zararlı kısımlarını ayırıyorsunuz ve ilaç haline getiriyorsunuz. Sonra onu tekrar çoğaltıyorsunuz, formüle ediyorsunuz. Canlıyı, 3-5 aylık bir sürenin sonunda etken madde haline getirebiliyorsunuz. Bu üretimi de çok steril, yüksek standartlarda ileri teknolojilerin kullanıldığı bir ortamda gerçekleştirebiliyorsunuz.

W- AbdiBio hangi tedavi alanlarına yönelik, ne ölçekte bir üretim kapasitesine sahip olacak?

S.T.- Dünya standartlarında üretim yapmamıza olanak sağlayacak tesisimizde, hücre bankasından başlayarak nihai ürüne kadar olan tüm üretim süreçlerini gerçekleştirecek; kanser, diyabet, romatizma, merkezi sinir sistemi, göz ve kan hastalıkları tedavisinde kullanılacak ürünlerin üretimini yapacağız. 13 bin metrekare kapalı alan üzerine kurulu tesisimiz yılda 11 milyon flakon, 9 milyon şırınga, 22 milyon kartuş ve 1 milyon liyofilize üretim kapasitesiyle çalışacak. Farklı tedavi alanlarına yönelik çalışmalarımız da tüm hızıyla devam ediyor.

AbdiBio, biyoteknolojik hammadde olarak ürüne göre değişebilen, yılda 46 seri 4 X 2000 litrelik fermantasyon kapasitesine sahip. Ayrıca, gelecek yıllardaki genişlemeyi de öngörerek bitmiş ürün veya biyoteknolojik üretim kapasitemizi %100 artırabilecek rezerv alanlarımız bulunuyor. AbdiBio ile dünya genelindeki iş ortaklarımızda gözlemlediğimiz en iyi teknolojileri bünyemizde toplayacağız. Farklı firmalara üretim hizmeti de vereceğimiz AbdiBio’da, bir yandan yurt içindeki insan kaynağını etkin olarak sürece dahil ederken, bir yandan da yurt dışından gelen uzmanlar aracılığıyla yepyeni bir alanda, çok önemli bir know-how merkezi oluşturacağız.

Son teknolojiyle donatılmış tesisimiz güçlü ve geniş bir biyoteknolojik ürün gamına sahip olacak. AbdiBio üretim tesisinde üretilecek ilaçları Türkiye’de kullanıma sunacağız, aynı zamanda yurtdışında faaliyet gösterdiğimiz ülkelere ihraç etmeyi de hedefliyoruz. 2020’de toplam ihracatımızın en az %20’sinin biyoteknolojik ilaçlardan gelmesini bekliyoruz. Bu şekilde, ithalatın azalmasında ve ihracatın artmasında rol oynayarak, cari açığın düşürülmesi için çift yönlü bir katma değer sağlamayı amaçlıyoruz.

W- AbdiBio yatırım sürecinde ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

S.T.- Türkiye ilaç endüstrisi, kimyasal üretim bazında düşündüğünüzde; üretim, kalite ve diğer hizmetler anlamında yüksek standartlara sahip bir endüstridir. Bu anlamda, dünyadaki belli başlı birçok ülkenin ilaç endüstrisi ile rekabet edebilen, hatta daha ileri standartlara sahip bir ilaç endüstrimiz bulunuyor. Ancak, ülkemiz için yeni bir alan olan biyoteknolojik ilaç üretiminde, yeterli düzeyde yetişmiş insan gücü yok. AbdiBio için yola çıkarken, hedeflerimizden birisi de Türkiye’ye biyoteknoloji ilaçlarının üretiminde, Ar-Ge’sinde, kalite süreçlerinde insan gücü yetiştirmekti. Biyoteknoloji yatırımına başlarken, bu alanda insan yetiştirmenin görevlerimizden biri olduğunu biliyorduk. Şu anda güçlü bir biyoteknoloji ekibimiz var. Ekibimizi giderek daha da kuvvetlendireceğiz. Ayrıca, çeşitli üniversiteler ile çalışmalarımız da yoğun bir şekilde devam ediyor.

2020 vizyonumuz doğrultusunda; Türk ilaç sanayisinin lider şirketi olarak, uluslararası güçlü bir marka olma yolunda yenilikçi ürün ve hizmetlerimiz, cesur ve öncü girişimlerimizle, dokunduğumuz hayatları iyileştirmek için tam 106 yıldır tutkuyla çalışıyoruz. Türkiye’nin %100 yerli ilaç şirketi olarak, ülkemiz ve endüstrimizin gelişimi için yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Hedefimiz, değer yaratan işlere var gücümüzle imza atmaya devam ederek ülkemize katkı sunmak.


W
– AbdiBio ile ilgili hedefleriniz nelerdir?

S.T.- AbdiBio tesisini kurmaktaki amacımız; güçlü ve geniş bir biyoteknolojik ürün portföyü oluşturmak ve biyoteknolojik ürünler üretebilecek, son teknolojiyle donatılmış bir üretim tesisini Türk ilaç sektörüne kazandırmaktır.

Önceliklerimiz arasında, teknoloji transfer sürecine başladığımız bir MAB olan ürünümüzün transfer sürecini tamamlamak yer alıyor. 2019 yılında, master hücre hattından başlayarak bitmiş ürün formuna kadar tüm süreçleri içeren ilk yerli MAB’ı üretmeyi hedefliyoruz.

AbdiBio, Abdi İbrahim’i yukarılara taşıyacağı gibi Türk ilaç sektörünün rekabetçi gücünü de artıracak, sektörümüze daha da değer katacak.

Yetişmiş insan kaynağının son derece az olduğu biyoteknoloji alanında, yurt içindeki insan kaynağını etkin olarak sürece dahil ederek eğitim ve seminerler düzenleyeceğiz.

Tamamen biyoteknolojik ürünlerin üretimi için tasarlanmış olan AbdiBio’yu, yapacağı üretim ve gerçekleştireceği ihracat ile hükümetimizin öncülük ettiği “İlaçta yerelleşme” stratejisine önemli destek verecek bir yatırım olarak görmekteyiz.

W- Biyoteknoloji ürünlerinin ülkemizde üretilmesi hangi bakımlardan kritik önem taşıyor?

S.T.- İlaç, her ülke için olduğu gibi ülkemiz için de stratejik bir konu.  Biyoteknolojinin Türkiye açısından ayrıca taşıdığı önem ise bu ürünlerin neredeyse tamamının  ithal edilmesi. Biyoteknoloji alanı, Türkiye’nin kendini ön plana çıkarabileceği bir alan olabilir. Ülkemiz, kendi biyoteknolojik ilacını üretebilen ve bunu çevre ülkelere ihraç edebilen bir ülke konumuna gelebilir. Bu konuda Güney Kore, Hindistan, Rusya gibi başarılı ülke örnekleri var. Bu ülkeler de ilk başta bizim gibi yola çıktılar; önce teknoloji transfer edelim, üretim yapalım diye başladılar ve sonrasında kendi biyobenzer teknolojilerini geliştirme, molekül bulma aşamasına ulaştılar. Güney Kore, birkaç yıl içinde biyoteknoloji alanında pazara yeni moleküller veren bir ülke olacak. Rusya ve Hindistan da bu yolda önemli adımlar atıyor. Biz de ülke olarak, ilaç endüstrisi olarak bu potansiyele sahibiz.

Bu nedenle, biyoteknolojik ilacın Türkiye açısından önemli ve kritik bir alan olduğunu düşünüyorum. Ülkemize ve ekonomimize katkı sağlamak, en büyük önceliklerimiz arasında. Şu anda Türkiye ilaç pazarının %17’si biyoteknolojik ilaçlardan oluşuyor. İşin ekonomik tarafından bakacak olursak, ilaç sektörü bugün cari açığa en fazla negatif katkı veren sektörlerden biri olarak görülüyor. Çünkü ihracatın ithalatı karşılama oranı, son yıllarda nispeten artsa bile hala çok düşük. Biyoteknolojik ilaçların neredeyse tamamı pahalı ve ithal ürünler. Ülkemizde üreteceğimiz ürünler ile çok sayıda biyoteknolojik ithal ürünü ikame etme imkanı bulacağız. Böylelikle, ihracatın artmasında büyük rol oynayarak, ekonomimiz için katkı sağlayacağız. Türkiye’nin bu alanda gelişmesi, ekonomik anlamda da sektörün artıya geçmesini sağlayacaktır.

Sadece bugünkü ürünlerden bahsetmiyoruz, gelecekte piyasada olacak ürünlerin önemli bir kısmı da biyoteknolojik ürünlerden oluşacak. Türkiye olarak, bizim de bu alanda yerimizi almamız önemli ve ne kadar erken başlarsak, ülkemiz için de o kadar iyi. Biz Abdi İbrahim olarak, bu yola çıktık ve daha ileri noktalara gelmeyi hedefliyoruz.

W- Türkiye, biyoteknoloji ile üretilen ilaçlar alanında önemli bir oyuncu olabilir mi?

Devam edecek……….