Ana Sayfa Manşet 50. kuruluş yıldönümümüzde Meslektaşlarımın Tıp Bayramını Kalpten Kutlarım

50. kuruluş yıldönümümüzde Meslektaşlarımın Tıp Bayramını Kalpten Kutlarım

Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Kenan Ateş

W- Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Kenan Ateş’in 50. Yıl ve Tıp Bayramı özelinde görüşlerini alacağız.

Değerli Hocam Türk Nefroloji Derneği hakkında kısa bilgi alırken sizi de tanıyabilir miyiz?

K.A.-  Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Nefroloji Bilim Dalı öğretim üyesiyim. Türk Nefroloji Derneği’nde 2001-2011 yılları arasında yönetim kurulu üyesi, 2011-2014 yılları arasında genel sekreter olarak görev yaptım. Kasım 2017’den beri de Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdürmekteyim.

Türk Nefroloji Derneği, 3 Mart 1970 tarihinde İstanbul’da sekiz öğretim üyesi tarafından kurulmuştur. İlk kurucular kurulu toplantısında dernek başkanlığına Ord. Prof. Dr. Ekrem Şerif EGELİ ve genel sekreterliğe Prof. Dr. Kemal ÖNEN seçilmişlerdir. Prof. Dr. Ekrem Şerif EGELİ’den sonra dernek başkanlığını sırasıyla Prof. Dr. Kemal ÖNEN, Prof. Dr. Ekrem EREK, Prof. Dr. Kamil SERDENGEÇTİ, Prof. Dr. Gültekin SÜLEYMANLAR ve Prof. Dr. Turgay ARINSOY üstlenmişlerdir. Halen başkanlık görevini Prof. Dr. Kenan ATEŞ sürdürmektedir.

Derneğimiz halen 596 üyesi,
7 şubesi
(Adana, Ankara, Antalya, Bursa, İstanbul, İzmir, Kayseri),
daimi kurulları (Kayıt ve İstatistik Kurulu, Dergi ve Yayın Kurulu, Renal Afet Yardım Gücü, Eğitim ve Yeterlik Kurulu, Terim Kolu, Web Sayfası ve Sosyal Medya Grubu)
ve 10 çalışma grubu (Akut Böbrek Hasarı ve Yoğun Bakım Nefrolojisi, Beslenme ve Metabolizma, Diyabetik Böbrek Hastalığı, Glomerüler Hastalıklar, Hipertansiyon, Kistik Böbrek Hastalıkları, Mineral ve Kemik Bozuklukları, Periton Diyalizi, Renal Anemi ve Transplantasyon) ile tüzüğünde yer alan “nefroloji, hipertansiyon, diyaliz ve transplantasyon alanlarıyla ilgili eğitimin, bilimsel çalışma ve araştırmaların, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin düzeyini ülke çapında yükseltmek, üyeleri arasında mesleki, bilimsel ve sosyal ilişkileri geliştirmek, alanının ve üyelerinin haklarını korumak ve Türk nefrolojisinin ulusal ve uluslararası düzeyde en iyi şekilde temsil edilmesini sağlamak için çalışmalar yürütmek” amacı doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmektedir.

W- 14 Mart Tıp Bayramı olması yanında aynı zamanda Dünya Böbrek Günü, bugünün anlamını ve etkinlik planlarınızı paylaşır mısınız?
Ayrıca Felis Başarı Ödülü kazandınız, ödülün içeriği ve projenizden de bilgi alabilir miyiz?

K.A.- 2020 yılı Mart ayı bizim için birçok önemli günü barındırıyor.
3 Mart, derneğimizin 50. kuruluş yıldönümü;
8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü;
9-15 Mart, Dünya Tuza Dikkat Haftası;
12 Mart, Dünya Böbrek Günü
ve 14 Mart Tıp Bayramı.

Bilindiği üzere, 2006 yılından başlayarak her yıl Mart ayının ikinci Perşembe günü böbrek hastalıklarının insan sağlığı ve sağlık bütçeleri üzerine artan yüküne dikkati çekmek amacıyla Uluslararası Nefroloji Derneği ve Uluslararası Böbrek Vakıfları Federasyonu tarafından “Dünya Böbrek Günü” olarak kutlanmaktadır. Türkiye’de böbrek biliminin gelişmesi için eğitsel ve bilimsel çalışmalarını 50 yıldır aralıksız sürdüren Türk Nefroloji Derneği, üstlendiği sosyal sorumluluk gereğince 2006 yılından beri her yıl Dünya Böbrek Günü çerçevesinde böbrek sağlığı ve hastalıkları konusunda toplum bilincini artırmak, erken tanının önemini vurgulamak ve böbrek hastalığının insan sağlığı ve ülke ekonomisi üzerindeki ağır yükü hakkında kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlemektedir. Bu etkinliklerin ayrıntıları derneğimizin web sayfasında (www.nefroloji.org.tr) yer almaktadır.

Bu yılki Dünya Böbrek Günü etkinliklerimizi “Böbrekten Gelen Hayat” sloganı ile yürütüyoruz ve bunun için bir web sayfası oluşturduk (https://dunyabobrekgunu.org/). Bu sayfada güncel duyurular, böbrek sağlığı ve hastalıkları hakkında bilgiler ve bizim oluşturduğumuz “Böbrekleriniz Risk Altında mı?” anketi yer alıyor. Anketi geçen yıl 15.000 kişi doldurmuştu, bu yıl şu ana kadar 20.000’i aşmış durumdayız. Önceki yılların aksine, 2020’de sadece Dünya Böbrek Günü haftasında değil, derneğimizin 50. kuruluş yıldönümü olması vesilesiyle de tüm yıla yayılan etkinlikler gerçekleştireceğiz. Etkinliklerimize 10 Mart Salı günü İstanbul’da basın toplantısı düzenleyerek başladık. Hazırladığımız “Böbrekten Gelen Hayat” görselleri ve filmini, hekim videolarını ve Çalışkan Böbrek animasyonlarını sosyal medya aracılığıyla halkımızla paylaşıyoruz. Böbrek sağlığı ve hastalıklarının farklı yönlerinin ele alındığı hekim videoları ve Çalışkan Böbrek animasyonları yıl boyunca halkımızla paylaşılmaya devam edilecek. Dünya Böbrek Günü çerçevesinde, ayrıca şubelerimiz tarafından da çeşitli bölgesel etkinlikler düzenlenmektedir.

Dernek olarak 2019 yılı Dünya Böbrek Günü kapsamında gerçekleştirdiğimiz “Böbreğine Söz Ver” sosyal sorumluluk kampanyamızla, 14. Felis Ödülleri’nin Sağlık İletişimi Kampanyası kategorisinde Felis Başarı Ödülü’nü kazandık. Bu ödül, bizlere sonraki çalışmalarımız için büyük bir şevk verdi.

W- Derneğinizin 50.Kuruluş Yılı onuruna 5-6 Mart 2020 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşen Nefroloji Dünyasının önde gelen bilim insanlarının katıldığı  ”KidneyIST: Kidney Science in Istanbul” toplantınız hakkında bilgi alabilir miyiz?

K.A.- Derneğimizin 50. Kuruluş Yılı onuruna 5-6 Mart 2020 tarihlerinde İstanbul’da “KidneyIST: Kidney Science in Istanbul” toplantısını gerçekleştirdik. Yurt içi ve dışından yaklaşık 300 meslektaşımızın katıldığı bu toplantıda Uluslararası Nefroloji Derneği başkanı, Amerikan Nefroloji Derneği başkanı, Avrupa Nefroloji Birliği başkanı, KDIGO eş başkanı başta olmak üzere nefroloji dünyasının önde gelen 15 bilim insanı en güncel konuları katılımcılarla paylaştılar. Toplantı, katılımcılar tarafından büyük bir ilgi ve beğeni ile takip edildi.

W- 19. Nefroloji Kış Okulunuzda öne çıkan konular nelerdir?

K.A.- Nefroloji Kış Okulları, özellikle diyaliz konusu ağırlıklı olmak üzere nefroloji ile ilgili en güncel bilgileri nefroloji uzmanlık öğrencileri, genç nefrologlar ve ülke genelindeki diyaliz ile uğraşan hekim kitlesine ulaştıran ve pratik öneriler sunan, konuların sınıf düzeninde interaktif bir şekilde işlendiği “Gerçek Eğitim Kursu” niteliğiyle derneğimizin eğitim alanındaki en önemli faaliyetlerinden birisini oluşturmaktadır.

Bu yılki Nefroloji Kış Okulu’nda diyaliz hastalarının sorunlarına olgu odaklı yaklaşım, diyaliz hastalarında kardiyovasküler ve enfeksiyon risk yönetimi, böbrek hastalarında beslenme durumu, volüm durumu, anemi ve mineral metabolizma bozukluklarının yönetimi konuları öne çıkmaktadır.

Özellikle güncel Koronavirüs Hastalığı salgını dikkate alındığında, enfeksiyon risk yönetimi ve aşılama konularının oldukça ilgi çekeceğini düşünüyoruz. Ayrıca, Kış Okul kapsamında Temel Radyoloji Kursu ve Damar Erişim Yolu Atölye Çalışması gibi kurslar da yer alacaktır.

W- Kılavuzları ne sıklıkla güncellemektesiniz, farklılık oluşturan bize özel bir durum var mıdır?

K.A.- Derneğimiz bünyesinde yer alan çalışma gruplarının kuruluş amaçlarından birisi de nefroloji alanı ile ilgili Türkiye’ye ait bilimsel ve klinik uygulama standartlarını saptamak, kılavuzlar ve uzlaşı raporları hazırlamaktır. Bu bağlamda, son olarak Glomerüler Hastalıklar Çalışma Grubu tarafından “Primer Glomerüler Hastalıkların Tanı ve Tedavisi: Ulusal Uzlaşı Raporu” hazırlanmış, ayrıca “Türk Hipertansiyon Uzlaşı Raporu”na katkı sağlanmıştır. Halen diyabetik böbrek hastalığı ile ilgili ulusal uzlaşı raporunun hazırlıkları devam etmektedir. Güncellemeler, uluslararası kılavuzlar dikkate alınarak yapılmaktadır. Bu arada, nefroloji alanı ile ilgili uluslararası kılavuz güncellemelerinin çok sık yapılmadığını belirtmek gerekir. Kılavuzların ve uzlaşı raporlarının hazırlanmasında bilimsel araştırmaların yanı sıra konu ile ilgili ülkemize ait mevzuat ve veriler de dikkate alınmaktadır.

W- Derneğiniz son derece aktif; kitaplar, kurslar, şehir buluşmaları vd.. Derneğinizin bilimsel faaliyetlerini alabilir miyiz?

K.A.- Derneğimizin önemli bir misyonu ‘nefroloji ile ilgili eğitimin, bilimsel çalışma ve araştırmaların düzeyini ülke çapında yükseltmektir’. Bu doğrultuda, böbrek hastalıkları ile uğraşan hekim ve hemşirelerin eğitimine katkı ve üyelerimiz arasında bilgi alışverişi sağlamak amacıyla çeşitli bilimsel toplantılar düzenlemekteyiz. Günümüze kadar 36 Ulusal Kongre, 18 Nefroloji Kış Okulu, 9 Nefroloji Yandal Okulu, 8 Transplantasyon Yoğun Eğitim Programı, 30 Renal Afet Yardım Toplantısı ve ayrıca çok sayıda şube, çalışma grubu, bölge toplantısı gibi günübirlik eğitim toplantısı düzenlemiştir. Ulusal Kongreler son yıllarda 1100-1300, Kış Okulları ise 350-500 katılımcı ile gerçekleştirilmektedir. Türk Nefroloji Derneği, ayrıca 7 uluslararası kongre ile yaklaşık 50 uluslararası ortak toplantıya da ev sahipliği yapmıştır.

Derneğimizin yayın organı olan “Türk Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Dergisi” 1992 yılından beri hiç aksamadan çıkarılmaktadır. Dergi, 2019’dan beri “Turkish Journal of Nephrology” adı altında İngilizce olarak basılmaktadır. Şimdiye kadar 27’si telif ve 13’ü çeviri olmak üzere toplam 40 kitap dernek yayını olarak okurların yararına sunulmuştur. Halen iki telif kitabı yayına hazırlama süreci devam etmektedir. Derneğimiz 1991’den beri ülkemizde diyaliz ve transplantasyon ile ilgili verileri toplanmakta ve “Türkiye’de Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon” başlıklı kitaplar halinde yıllık rapor olarak yayınlamaktadır. Şimdiye kadar 29 kitap yayınlanmıştır. Ayrıca, Web Sayfası ve Sosyal Medya Grubu, yüksek etki faktörü olan genel tıp ve nefroloji dergilerinden yayınlanan makalelerin özetlerini ve eleştirilerini hazırlayarak “Nefroblog” adı altında aylık bültenler yayınlamaktadır.

W-Ülkemizdeki böbrek hastalıkları, diyaliz ve böbrek nakli popülasyonları hakkında bilgi verir misiniz, aynı zamanda böbrek hastalıklarını önleme konusunda neler yapmaktasınız?

K.A.- Kronik böbrek hastalığı tüm dünyada adeta salgın halini almış olan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Yapılan epidemiyolojik çalışmalar, dünya genelinde her 10 kişiden birinde kronik böbrek hastalığı bulunduğunu göstermektedir. Türkiye’de kronik böbrek hastalığı ve ilişkili risk faktörlerinin sıklığını ve dağılımını belirlemek amacıyla derneğimiz tarafından 2006-2008 yılları arasında “Türkiye Kronik Böbrek Hastalığı Prevalans Çalışması (CREDIT)” gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada, erişkinlerin % 15.7’sinde çeşitli evrelerde kronik böbrek hastalığı saptanmıştır. Bu oran, ülkemizde halen 9 milyondan fazla kronik böbrek hastası bulunduğunu, yani her 6-7 erişkinden birinin böbrek hastası olduğunu göstermektedir. Yani, böbrek hastalıkları sorununun boyutu ülkemiz için oldukça ciddi görünmektedir.

Öte yandan, yukarıda da belirttiğim gibi 1991 yılından beri ülkemizde diyaliz ve böbrek transplantasyonu ile ilgili veriler derneğimiz tarafından toplanmakta ve analizi yapıldıktan sonra yıllık rapor olarak yayınlanmaktadır. Bu veriler, ülkemizde diyaliz ve böbrek transplantasyonu hasta sayılarının da dramatik olarak arttığını göstermektedir.

Son olarak toplanan 2018 yılı sonu verilerine göre, ülkemizde 60.643’ü hemodiyaliz, 3.192’si periton diyalizi ve 17.220’si böbrek nakli olmak üzere son dönem böbrek hastalıklı 81.055 birey bulunmaktadır. Hasta sayısı son 15 yılda yaklaşık 2.3 kat artış göstermiştir.

Özellikle CREDIT çalışması ve Türk Nefroloji Derneği Ulusal Böbrek Kayıt Sistemi verilerinin ülkemizde kronik böbrek hastalığı sorununun ciddiyetini ortaya koymasından sonra, derneğimizin de girişimleri ve katkılarıyla Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından “Türkiye Böbrek Hastalıkları Önleme ve Kontrol Programı” hazırlanmış ve 2014-2017 yılları arasını kapsayan bir eylem planı oluşturulmuştur. Halen derneğimizin önemli katkıları ile 2018-2022 yılları arasını kapsayan eylem planı yürütülmektedir.

W- Ülkemizde kaç adet hemodiyaliz merkezi vardır, yeterli midir, teknik durumu, hasta erişimi gibi konularda durumumuz nedir?

K.A.- Türk Nefroloji Derneği’nin 2018 Yılı Böbrek Kayıt Sistemi verilerine göre ülkemizde toplam 882 hemodiyaliz merkezi ve 17.322 hemodiyaliz cihazı bulunmaktadır. Toplam hemodiyaliz hasta sayımız dikkate alındığında, bu rakamlar son derece yeterlidir. Sağlık Bakanlığı tarafından ilçe merkezlerinin neredeyse tamamına küçük ölçekli hemodiyaliz üniteleri kurulduğundan, hasta erişimi konusunda da önemli bir sorun bulunmamaktadır.

W- Renal kaynaklı hipertansif hastalar genelin yüzde kaçını oluşturmaktadır, bu konuda hekim farkındalığı ve güncel tedavi-etken ajanlar hakkında bilgi alabilir miyiz?

K.A.- Böbrek ile hipertansiyon arasında çok yönlü bir ilişki vardır. Böbrekler hipertansiyonun hedefi olmasının yanı sıra aynı zamanda sık görülen bir kan basıncı yüksekliği nedenidir. Böbrek hastalarının % 50-90 gibi büyük bölümünde kan basıncı yüksek bulunur.

Genel olarak bakıldığında, tüm hipertansif olguların yaklaşık % 5-10’unu sekonder nedenler oluşturmaktadır. Sekonder nedenler içinde de en sık rastlananlar primer hiperaldosteronizm, böbrek parankim hastalıkları ve böbrek damar hastalıklarıdır. Kan basıncı yüksekliği saptanan her hastanın tüm sekonder nedenler açısından taranması pratik bir yaklaşım değildir. Ancak, böbrek parankim hastalığının tanısı tam idrar analizi ve serum kreatinin ölçümü gibi iki basit ve ucuz test ile kolayca konulabilmektedir. Bu nedenle, hipertansiyon saptanan her hastada bu testler mutlaka yapılmalı ve yılda en az bir kez tekrarlanmalıdır. Bu konuda hekim farkındalığının artırılmasına ihtiyaç vardır. Antihipertansif ajanlar içinde böbrek koruyucu etkileri kanıtlanmış olan anjiotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri ve anjiotensin reseptör blokerleri seçkin ilaçlar olmaya devam etmektedir.

W- Böbreği ihmal ediyor muyuz? Böbrek hastalığı sonuçları nelerdir ilave olarak tuz tüketimi ve işlenmiş gıdalardaki MSG konusundaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

K.A.- Böbrek hastalıkları genelde sinsi seyreder ve özellikle erken evrelerde herhangi bir belirti vermeyebilir. Bu nedenle, farkındalığı % 10’u geçmemektedir. Erken saptandığında sıklıkla önlenebilir veya ilerlemesi geciktirilebilir olmasına karşın, farkındalığının ve erken tanısının düşük olması birçok olguda buna olanak vermemekte ve hastalık son evreye kadar ilerlemektedir. Son dönem böbrek hastalığı geliştiğinde, maliyeti yüksek diyaliz ve böbrek nakli tedavilerinin uygulanması gerekir. Böbreğin vücuttaki tüm hücre, doku ve organların çalışmasını düzenleyen önemli işlevleri dikkate alındığında, böbrek hastalığının ilerlemesi sürecinde hastaların adeta saçının telinden tırnağının ucuna kadar tüm sistemlerine ait önemli sorunlar ortaya çıkar. Bunlar içinde en önemlisi, kalp-damar hastalıklarıdır. Kronik böbrek hastalığının erken evrelerinden itibaren kalp-damar hastalığı sıklığı ve ölüm riski artar, hastalık ilerledikçe bu artış daha da belirginleşir. Bu hastalarda ölüm riski genel topluma göre 10-30 kat daha yüksektir ve her yıl dünya genelinde 2.5 milyon kişi hastalığın yol açtığı sorunlar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Bu nedenle, genel vücut sağlığımız için böbreklerimizi ihmal etmememiz gerekir.

Aşırı tuz tüketimi hipertansiyon, kalp hastalıkları, inme, osteoporoz, kanser dışında böbrek hastalığı için de önemli bir risk faktörüdür. Aşırı tuz tüketimi hem hipertansiyon ve kalp-damar hastalıklarına yol açarak, hem de böbrekler üzerine doğrudan etkileriyle böbrek hastalığı gelişim sıklığını artırır ve var olan böbrek hastalığının ilerlemesini hızlandırır. Bu nedenle, böbrek sağlığını korunmak için tuz tüketiminin Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği günde 5 gramın altına indirilmesi gerekir. Bu konuda, Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye Aşırı Tuz Tüketiminin Azaltılması Programı çerçevesinde önemli adımlar atılmış olmasına rağmen, toplumumuzda tuz tüketimi önerilen miktardan en az 2 kat yüksek olmaya devam etmektedir.

Aslında tüm tuzların fazlası zararlıdır. Ancak obezite, insülin direnci, hipertansiyon, bazı nörolojik hastalıklar yanı sıra böbreklere de olumsuz etkileri olduğundan, monosodyum glutamat içeren işlenmiş gıdalardan özellikle kaçınılması gerekir.   

W- Gerçekleştirdiğiniz sosyal sorumluluk projeleriniz var mıdır?

K.A.- Türk Nefroloji Derneği’nin önemli bir misyonu, böbrek hastalıkları konusunda toplum bilincini ve farkındalığını artırmak ve erken tanının önemini vurgulamak için topluma yönelik çeşitli sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirmektir. Bu kapsamda, 2006 yılından başlayarak her yıl Dünya Böbrek Günü çerçevesinde topluma yönelik çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.

Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında, derneğimizin 40. kuruluş yıldönümüne rastlayan 2010 yılında 75 gün süren “Böbrek Sağlığı Otobüsü” projesi gerçekleştirilmiştir. Proje kapsamında toplam 21 ile gidilmiş ve otobüsü ziyaret eden kişiler broşür dağıtımı, video gösterimi ve bilgilendirme toplantıları ile böbrek sağlığı ve hastalıkları konusunda bilgilendirilmiş ve yaklaşık 6.500 kişiye böbrek hastalığı ve risk faktörlerine yönelik olarak tarama yapılmıştır.

Sağlıklı yaşam, böbrek sağlığı ve hastalıkları ile ilişkili hastalıklar konusunda toplumu bilgilendirmek amacıyla Ocak-Aralık 2010 tarihleri arasında TRT Ankara Radyosu’nda “Dikkat Sağlık” isimli toplam 50 hafta süren bir yarışma programı düzenlemiştir.

Organ bağışını teşvik amacıyla 2010 yılında bir karikatür yarışması düzenlenmiştir. Türk Nefroloji Derneği, 50. kuruluş yılı olan 2020’de de çeşitli sosyal sorumluluk projelerini gerçekleştirmeyi planlamaktadır. Bunlardan birisi de, “Böbrek Sağlığı Başrolde” konulu kısa film yarışmasıdır.

W- Böbrek sağlığımızı korumamız için genel önerileriniz nelerdir?

K.A.- Böbrek sağlığımızı korumak için tuzu azaltmalı, sağlıklı beslenmeli, ideal vücut ağırlığımızı korumalı, düzenli egzersiz yapmalı, sigaradan ve aşırı alkol tüketiminden kaçınmalı, yeterli sıvı tüketmeli, özellikle ağrı kesiciler olmak üzere gereksiz ilaç kullanımından kaçınmalı, kan basıncımızı ve 40 yaşından sonra kan şekerimizi düzenli olarak ölçtürmeli ve böbrek hastalığı için risk faktörlerine sahipsek (diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, obezite, ileri yaş, ailede böbrek hastalığı varlığı gibi) böbreklerimizi düzenli olarak kontrol ettirmeliyiz.

W- 14 Mart Tıp Bayramına özel mesajınızı alabilir miyiz?

K.A.- Tüm sağlık çalışanlarının Tıp Bayramını kutlar, şiddet ve baskıdan uzak, sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir yıl geçirmelerini dilerim.

W- Sevgili Hocam değerli görüş paylaşımınız için şükranlarımızı sunarız.