Ana Sayfa Tıp&Sağlık 2040’da Kanser Vakalarının Yaklaşık Yüzde 50 Daha Fazla Olacağı Öngörülüyor

2040’da Kanser Vakalarının Yaklaşık Yüzde 50 Daha Fazla Olacağı Öngörülüyor

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Dinçer

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Dinçer, Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği’nin önerisi ile 1956 yılından itibaren her yıl 1-7 Nisan arasının Ulusal Kanser Haftası olarak belirlendiğini belirterek, “Hem dünya hem de ülkemiz açısından önemi giderek artan kansere karşı halkta farkındalık yaratmak, taramalara katılımı ve talebi artırmak için   ‘’1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası” düzenlenmektedir. Biz de Türk Tıbbi Onkoloji Derneği olarak kansere karşı mücadelede en ön saflarda, gelecekte daha sağlıklı ve kansersiz bir dünya için bilimin ışığında çaba sarf etmeye devam ediyoruz.”  dedi.

Kanserin sadece bireyleri değil, aynı zamanda aileleri, yakın çevreyi ve toplumları da etkileyen bir hastalık olduğunu ifade eden Dinçer, “Bilim, tıp ve teknoloji sayesinde daha etkili tedavi yöntemleri, erken teşhis olanakları ve hastaların yaşam kalitesini artırmak için yeni çözümler geliştirilmektedir. Ancak, bu süreçte toplum olarak daha fazla farkındalık yaratmak, kanser oluşumunu önleme ve erken teşhis oranlarını arttırmak önem arz etmektedir.” dedi.

ÇOK SAYIDA ÇEVRESEL FAKTÖR KANSER RİSKİNİ ARTIRIYOR

Kanserin, dünya genelinde hala ciddi bir halk sağlık sorunu olmaya devam etmekte olduğunu belirten Prof. Dr. Murat Dinçer, şöyle devam etti:

“Kanser, dünyada ve ülkemizde sebebi bilinen ölüm nedenleri sıralamasında kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer almaktadır. Her yıl yaklaşık 734.000 kişiye kanser teşhisi konuluyor ve 2040 yılında teşhis konulan kişi sayısının yaklaşık %50 daha fazla olacağı öngörülüyor. Ülkemizde erkeklerde en sık görülen kanser türleri sırasıyla akciğer, prostat, kolorektal ve mesane kanseri iken, kadınlarda en sık görülen kanserler sırasıyla meme, tiroid, kolorektal ve rahim kanseridir. Tüm kanserlerin yaklaşık %5-10’u gibi küçük bir kısmı genetik anormalliklere bağlı olarak gelişirken, %90-95’lik kısmı ise çevresel faktörlere ve yaşam şekline bağlı olarak gelişmektedir. Bunlar arasında başta tütün ürünleri olmak üzere fiziksel ve kimyasal karsinojenler, radyasyon, yetersiz fiziksel aktivite, obezite ve alkol sayılabilir. Bu anlamda sağlıklı normal kiloyu korumak, dengeli sağlıklı beslenmek, tütün ve alkolden uzak durmak, düzenli olarak yeterli düzeyde fizik aktivite yapmak, güneş ışınlarının dik geldiği zamanlarda güneşten korunmak, başlıca korunma yöntemlerini oluşturmaktadır.”

TARAMA TESTLERİ ERKEN TANI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

Kanserin erken tanısının önemine değinen Prof. Dr. Dinçer, “Sağlıklı bireylerde tarama testleri yapılarak henüz kanser ile ilgili belirtiler ortaya çıkmadan kanserin erken tanısı mümkün olabilmektedir. Bu anlamda tüm dünyada ve ülkemizde yaygın olarak uygulanan meme kanseri için mamografi, serviks kanseri için smear testi, prostat kanseri için kanda PSA testi ve kolon kanseri için kolonoskopi başlıca tarama yöntemlerini oluşturmaktadır. Bunun dışında düşük doz toraks bilgisayarlı tomografi ile akciğer kanserinin erken tanısına ilişkin önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Kadınlar meme ve rahim ağzı kanseri konusunda bilinçlendirmelidir. Cinsel aktif dönemden sonra düzenli rahim ağzı smear kontrolleri yapılmalı ve 40 yaşından sonra yılda bir mamografi, 55 yaşından sonra sorun yok ise 2 yılda bir mamografi, 45 yaşından sonra kadın erkek ayırmaksızın kolon kanserinde erken tanıya yönelik kolonoskopi periyodik olarak yapılmalıdır. Kanserin erken tanısı ile ilgili olarak yapılan tarama programları ülkemizde yaygın olarak uygulanmaktadır. Bu anlamda KETEM adı verilen kanser erken teşhis tarama ve eğitim merkezleri tüm ülkede yaygın bir şekilde hizmet vermektedir.” dedi.