100 yaşına kadar yaşamak isteyenler şansa güvenemezler. Bunun yerine, yaşlanma ve hastalıkla ilişkili biyobelirteçleri kontrol altında tutmak esastır. 60 yaşına gelindiğinde, çoktan çok geç olabilir.
Çalışma, bugüne kadar olağanüstü uzun ömürlü kişiler ile daha kısa ömürlü akranları arasında yaşam boyunca ölçülen biyobelirteçleri karşılaştıran en büyük araştırma niteliğinde.
Blood biomarker profiles and exceptional longevity: comparison of centenarians and non-centenarians in a 35-year follow-up of the Swedish AMORIS cohort
İsveç’teki Karolinska Institute’tan epidemiyologlar, 90 yaşını geçen uzun ömürlü bireylerin kanlarını inceleyerek önemli belirteçler keşfetti.
İnsan ömrü uzuyor ve artık 100 yaşını aşan bireyler nadir değil. Peki, olağanüstü uzun yaşamın sırları ne olabilir? İsveç’te yapılan ve 35 yıl süren kapsamlı bir araştırma, uzun yaşamın biyobelirteç profilleriyle nasıl ilişkilendirildiğini ortaya koydu.
Uzun Ömürlülerin Kan Değerleri Daha Dengeli Karolinska Enstitüsü’nden bilim insanları tarafından yürütülen bu araştırmada, 64-99 yaş arasındaki 44.000 İsveçlinin sağlık verileri incelendi. Katılımcıların 1.224’ü, yani %2,7’si, 100 yaşına kadar yaşadı. Çalışma, bu bireylerin daha kısa ömürlü akranlarına kıyasla bazı biyobelirteç seviyelerinin farklı olduğunu gösterdi.
Özellikle 100 yaşına ulaşan bireylerin, 60’lı yaşlardan itibaren glikoz, kreatinin ve ürik asit seviyelerinin daha düşük olduğu görüldü. Ayrıca, genel olarak biyobelirteç değerlerinin aşırı uçlarda olmaması dikkat çekti. Yüksek glikoz, kreatinin ve ürik asit seviyelerinin daha düşük bir yaşam beklentisiyle ilişkili olduğu ortaya çıktı.
Toplam kolesterol ve demir düzeylerinin en düşük olduğu kişilerin 100 yaşını görme şansı daha düşük…..
Glikoz, kreatinin, ürik asit seviyeleri ve karaciğer fonksiyon belirteçleri yüksek olan kişilerin de 100 yaşına ulaşma şansının azalıyor……
Metabolik Sağlık ve Beslenmenin Rolü Bulgular, uzun yaşam ile metabolik sağlık ve beslenme arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu düşündürüyor. Toplam kolesterol ve demir seviyeleri düşük olan bireylerin 100 yaşına ulaşma olasılığı daha düşükken, karaciğer ve böbrek fonksiyon belirteçleri yüksek olan bireylerin de uzun yaşam şansının azaldığı belirlendi.
Çalışma, biyobelirteç seviyelerinin genetik mi yoksa yaşam tarzı faktörleri mi tarafından daha fazla etkilendiğine dair kesin bir sonuca varamasa da, beslenme ve alkol tüketimi gibi faktörlerin rol oynayabileceği vurgulanıyor. Ayrıca, sağlıklı yaşlanmanın temel unsurlarından birinin dengeli biyobelirteç seviyelerine sahip olmak olduğu belirtiliyor.
Yaşam Tarzı mı Genetik mi? Araştırmacılar, uzun yaşamın ardındaki en büyük sorular arasında genetik ve yaşam tarzı faktörlerinin nasıl etkileşimde bulunduğunun yer aldığını söylüyor. Bulgular, genlerin yanı sıra, bireylerin hayatları boyunca yaptıkları seçimlerin de önemli olduğunu gösteriyor.
Bu çalışma, yaşlanmayı yavaşlatan faktörleri anlamak adına önemli bir adım olarak görülüyor. Sağlıklı bir yaşlılık için glikoz, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarını takip etmek, dengeli beslenmek ve genel sağlık durumunu korumak, uzun ömrün kapılarını aralayabilir.