Ana Sayfa Görüşler Medikal Estetikte Sağlık Bakanlığı Reformları; Medikal Estetikte Standartlaşma Arayışı

Medikal Estetikte Sağlık Bakanlığı Reformları; Medikal Estetikte Standartlaşma Arayışı

Dr. Oğuz Uçar
Medikal estetik alanının duayen isimlerinden, sektördeki gelişmeleri yakından takip eden ve yön veren Dr. Oğuz Uçar ile, son dönemin en kritik konularını masaya yatırdığımız özel bir röportaj gerçekleştirdik. Söyleşimizde, Sağlık Bakanlığı’nın “Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik” değişikliği ile birlikte tıp uzmanlık dernekleri arasında tartışmalara yol açan “Estetik ve Kozmetik Uygulamaları Sertifikalı Eğitim” programı gibi, hem sağlık kuruluşlarının işleyişini hem de hekimlerin yetkilendirilme süreçlerini derinden etkileyen düzenlemeleri ele aldık.
Dr. Uçar’ın çarpıcı tespitleri, halk sağlığına yönelik endişeleri ve çözüm önerileriyle dolu bu aydınlatıcı metni, sektördeki güncel durumu anlamak isteyen okuyucularımızla paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.
Dr. Oğuz Uçar, 1993 yılında tıp fakültesinden mezun oldu. Kariyeri boyunca kamu ve özel hastaneler ile kendi kurduğu polikliniklerde görev almıştır.
Sağlık Bakanlığı’nın düzenlediği ilk medikal estetik sertifika eğitimini tamamladıktan sonra kurduğu klinikte 20 yılı aşkın süredir medikal estetik tedavilerini başarılı bir şekilde sürdürmektedir.
Mesleki derneklerde farklı düzeylerde üyelik ve yöneticilik görevlerinde bulunan Dr. Uçar, halen Estetik ve Saç Ekim Poliklinikleri Derneği Başkanlığı’nı yürütmektedir. Aynı zamanda, Sağlık Bakanlığı’nda çalışma alanı ile ilgili yürütülen çalışma komisyonunda aktif olarak görev almaktadır.

W- Sayın Dr. Uçar, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Medikal estetik alanında uzun yıllara dayanan deneyiminizle, son dönemde Sağlık Bakanlığı’nın “Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” düzenlemesiyle ilgili görüşlerinizi merak ediyoruz. Bu yönetmelik değişikliğini genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dr. Oğuz Uçar- Bu değişikliklerin pek çoğu güncel gelişmeler ışığında sağlık kuruluşlarının işleyişini düzenlemek amacıyla yapılmış olsa da pratikte uygulaması zorlayıcı, hatta imkânsız olan durumlar da içermektedir. Bakanlığımızın sağlık kuruluşlarının sınıflandırılmasında özellikle polikliniklerin tek tipe dönüşerek basitleştirilmesi düşüncesinde zorluklar yaşanmaktadır. Aslında yaklaşık 20 yıl önce çıkarılan yönetmeliklere bakıldığında bakanlığımızın yeni çağa daha uygun bir bakışı mevcuttu. Şöyle ki bu eğitimler konusunda genel tıp içerisinde yer almayan, ancak tıbbi sonuçları da olan işlemler olması gerekçesi ile medikal estetik sertifika eğitimlerini düzenlediğini ifade etmiş, ayrıca bu işlemlere ilişkin il hıfzı sıhha kurullarına yapılan çok sayıda şikâyet nedeniyle halk sağlığını gözetmek önceliğinde sağlık düzenleyici otorite olarak yeni bir sağlık kuruluşu olarak güzellik merkezlerinin açılmasını sağlamıştır. Daha sonra bu kuruluşların tıbbi işlemlerin yapılmasının yasak olduğu güzellik salonlarından ayrılarak diğer sağlık kuruluşları gibi tanımlamaya geçtiği bir dönem başlamıştır ki, sürekli değişen hükümler ile konu daha da içinden çıkılmaz hale gelmiştir. Temel olarak başlangıçta bu kuruluşlar güzellikten dönen poliklinik tanımı ile mevcut hakları korunmuş olsa da son yönetmelikte tüm kavramlar ortadan kaldırılarak tek tip poliklinik olarak tanımlamaya gidilmiştir. Bu noktada önceden var olan temel hakları yok sayılmakta, yürütmesi zor işlemler nedeni ile ilgili kuruluş sahiplerince Bakanlığımıza karşı açılmış çok sayıda dava yürütülmektedir.

 

Esasında bu kuruluşlar başlangıçta ifade edildiği gibi Ayaktan Teşhis ve Tedavi yapan kuruluşlardan tümüyle ayrı ve SGK kapsamında işlemlerin yapılmamaktadır. Yapılan estetik ve kozmetik işlemlerle birlikte saç ekim tedavileri de düşünüldüğünde, bu kuruluşlar sağlık turizminde önemli bir talebe yönelik konularda faaliyet gösteren sağlık kuruluşlarıdır. Bu nedenle teşhis tedavi yapan kuruluşlarla harmanlayıp tek bir yapı oluşturmak yerine sağlık turizmi de hedeflenerek bu kuruluşların daha spesifik konulardaki faaliyetlerinin desteklenmesine yönelik düzenlemeler pek çok açıdan daha faydalı olacaktır.

Oysaki; bugün bazı fiziki koşulların yerine getirilmesinde, bazılarında yerine getirmek için tanınan sürelerdeki imkansızlıklar nedeniyle neredeyse bu kuruluşların kapatılmasına zemin hazırlamaktadır.

W- Yönetmelikteki en dikkat çekici noktalardan biri, tıp uzmanlık dernekleri arasında da tartışmalara yol açan “Estetik ve Kozmetik Uygulamaları Sertifikalı Eğitim” programı oldu. 12 günlük bir eğitimle tüm hekimlere medikal estetik uygulama yetkisi verilmesi fikri hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu sürenin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Eğitim içeriği tatmin edici miydi önemlisi uygulama başarılı oldu mu?

O.U.- Bakanlığımız bu konuda başta halk sağlığı ile istihdam ve planlama kapsamında böyle bir düzenlemeye gittiğini ifade etti. Tedavi edici hekimlik branşlarının esas ve tek görevinin estetik ve kozmetik amaçlı tedaviler olmadığı ve bu nedenle özellikle kamu hastanelerinde eksiklik yaşandığını, bu uzmanlık dallarına yönelik bir planlama kapsamında bu sertifikasyon sürecini başlattığı ifadesi oldukça makul gerekçelerle bu eğitimler başlatılmış görünüyor. Sertifika programına katılabilecek hekimlere ilişkin konan kıstaslar da bu duruma işaret ediyor.

Eğitimlere gelince uzmanlık eğitimlerinin içerisinde bu işlemler için ayrılmış sürelerden geri kalmayacak şekilde (hatta daha fazla saat ve konu içeriğiyle), konusunda hem teorik hem de sahada uygulamalar konusunda çokça tecrübesi olan hekimlerce bu eğitimler verildi. Odaklı olarak estetik ve kozmetik uygulamalar konusunda, başka bir iş ve işleme zaman ayırmadan çok verimli bir eğitim dönemi geçirildiğini düşünüyorum.

W- Karşı görüş bildiren tıp uzmanlık dernekleri, bu durumun hasta güvenliği ve halk sağlığı açısından ciddi riskler taşıdığını belirtiyorlar. Bu endişelere katılıyor musunuz? Eğer katılıyorsanız, bu riskler neler olabilir?

O.U.- Bu konuda işlemlerin eğitimleri almış hekimlerce yapılmasını değil, hekim dahi olmadan yetkisiz kişilerce, merdiven altı olarak tanımlanan yerlerde yapılmasını esas halk sağlığı sorunu olarak görmek gerekir. Pek çok ülkede hekimlerin aldığı Temel Tıp eğitimiyle direk yapabildiği tedaviler bakanlığımızca ek bir eğitime tabi tutularak daha nitelikli hale getirilmiştir. Bugün kaçak ve yetkisiz yapılan işlemlerin diğer işlemlerin önüne geçecek seviyeye gelmiş olması esas konuşulması gereken konudur.

W- Özellikle Türk Dermatoloji Derneği ve Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği gibi derneklerin bu konudaki tepkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu tepkilerin haklılık payı var mıdır?

O.U.- Toplum sağlığını gözeten bakışın; sağlık otoritesinin yetki verdiği kişilerce, yetki tanıdığı kuruluşlarda, legal ürünlerle işlemlerin yapılmasını destekleyerek bunun dışındaki durumlara karşı etkin bir duruş sergilenmesi olduğunu düşünüyorum.

W- Diğer yandan, TJOD gibi bazı uzmanlık dernekleri genital estetik uygulamaları konusunda olumlu açıklamalar yaptılar. Sizce farklı uzmanlık alanlarının bu konuya farklı açılardan yaklaşmasının sebepleri neler olabilir?
Medikal Estetik Uygulamaları Alanındaki Derneklerden Ortak Bildiri yayınlayarak konuya dahil oldular, bu alandaki hekimler sayının artacağı gerçeği ile olası rekabeti düşünmeden dayanışma mı yaptılar?

O.U.- Hekimlik etiği açısından halkın sağlığına yönelik olarak kişisel menfaat gözetmeden doğruyu konuşabilmek hepimizin görevidir. Farklı branşlardan farklı bakışlar olabilir. Ancak toplum önünde tek bir doğru üzerinden konuşmak gerekir. Bunun için de tüm branş dernekleri diyalog ve iletişim halinde olmalıdır. Bu yolla bakanlık nezdinde ve hekim dışı mesleklerin hekimlik meslek alanında yasaklı işlemleri yapma isteğine karşı güçlü bir duruş sağlar.

W-Sağlık Bakanlığı, bu düzenlemeyle amaçlarının “sağlık turizmini geliştirmek” ve “vatandaşların bu hizmetlere daha kolay ulaşmasını sağlamak” olduğunu ifade etti. Bu gerekçeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu amaçlara ulaşmada bu yönetmelik ne kadar etkili olabilir?

O.U.- Bunun tek yolu yetkisiz kişilerce, yetkisiz kuruluşlarda yapılan işlemlerin net olarak engellenmesidir. Bunun da tek yolu etkin denetimler ve sonucunda etkin yasal işlemlerdir. Bu konuda çok eksiklik olması nedeni ile sağlık turizminde ağır bir yara almış görünüyoruz.

W-Bu yönetmelik değişikliğinin medikal estetik alanında uzmanlaşmış hekimlerin (dermatologlar, plastik cerrahlar) pratiğini ve rekabet ortamını nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?

O.U.- Yetkili kişilerce yetkili kuruluşlarda, kullanımı kayıtlı ve onaylı ürünlerle yapılan tedaviler olduğu sürece herkes için olumlu bir durum ortaya çıkacaktır. Haksız rekabet dahil hiçbir türlü olumsuz rekabet yaşanmayacaktır. Medikal estetik tedavileri çok talep edilen ve sürekli tekrarı gereken işlemlerden oluştuğu gibi, sağlık turizm talebi açısından da büyük potansiyel taşımaktadır.

W-Yönetmelikte belirtilen sertifika programının içeriği hakkında hangi konuların ağırlıklı olarak ele alınması gerektiğini düşünüyorsunuz?

O.U.- Konular gayet dengeli bir ağırlıkta, sadece tedavileri kapsamayacak şekilde, işlemlerin teknik, hukuki ve etik tüm yönlerine ilişkin detayların paylaşıldığı bir içeriğe sahip.

W- Sizce bu tür bir sertifika programı yerine, medikal estetik uygulamaları için belirli uzmanlık alanlarının yetkilendirilmesi daha mı uygun olurdu? Neden?

O.U.- Uzmanlık süreçleri çok daha uzun olmakla birlikte ihtiyaç bazen bu uzun süreçte ihtisas almış kişilerce karşılanamamaktadır. Bu konularda bazı uzmanlık dallarında olan içeriklerden, bir kısmını içeren, kapsamı daraltılmış olarak sertifikalı eğitimler yapılmaktadır. Diyaliz hekimliği, aile hekimliği, kan bankası hekimliği ve akupunktur programları gibi uygulama örnekleri bulunmaktadır.

W- Tıp dünyasının bu konuda ikiye bölünmüş olması hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu ihtilafın temelinde yatan nedenler nelerdir?

O.U.- Bu konunun halkın önünde merdiven altı tabir edilen konu yerine tartışılması elbette istenen durum değil. Bakanlığımızın ilişkili bir davada bu konudaki gösterilen davranışın ilgili branşların tekeline almayı istemesine yönelik olduğu ifadesi bulunmaktadır.

W- Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı açıklamalarda, “tüm hekimlere estetik yetkisi verildiği” iddiasının gerçeği yansıtmadığı belirtiliyor. Sizce yönetmelik metni ve uygulaması bu konuda yeterince açık mı?

O.U.- Kesinlikle doğru. Tüm hekimlere verildiği bilgisi hiçbir açıklamada yer almadı. Hatta programa katılabilme hakkı dahi belli kriterlere bağlı kılındı.

W- Bu tartışmanın daha yapıcı bir zeminde ilerlemesi ve tüm tarafların endişelerini giderecek bir çözüm bulunması için neler önerirsiniz?

O.U.- Öncelikle bakanlığın yetki tanıdığı tüm saha bileşenleri ortak bir tavırla, öncelikle sağlıksız olan yapının giderilmesi için bir çalışma ortaya koymalı, tek bir bütün olarak bakanlığa bu konuda hem muhataplık hem de gerekli işlemlerin yürütülmesinde baskı unsuru olabilecek şekilde çalışmalar başlatmalıdır.

W- Medikal estetik alanındaki etik ilkeler ve hasta hakları bu tür bir düzenlemeden nasıl etkilenebilir? Bu konuda nelere dikkat edilmelidir?

O.U.- Kanun ve yönetmelikler temel olarak pek çok gerekliliği kapsayacak şekilde olsa bile temelinde uygulama aşamasında sorunlar yüzünden yetersiz kalmaktadır. Özellikle yetkisiz kişi, yer ve ürünler konusunda efektif bir şeyler ortaya konmadan halk sağlığı sorunları da dahil tüm konularda çözüm beklemek yanlış olur.

W- Kişisel olarak, bir medikal estetik hekimi olarak bu yönetmelik değişikliği hakkındaki en büyük endişeniz veya beklentiniz nedir?

O.U.- Bu tür yönetmelikler çıkarılmadan önce sahada konunun tarafı olan kişi ve kuruluşlar hazırlık aşamasında davet edilerek çalışmalar yürütülse çok daha yararlı işler çıkabilir.

W- Hastalarınıza bu konuda ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz? Medikal estetik hizmeti alırken nelere dikkat etmeleri gerektiğini düşünüyorsunuz?

O.U.- Basit bir ürün satın alırken dahi gösterilen hassasiyetin sağlık alanındaki bu konularda yeterince olmadığını görüyoruz. Maliyet odağıyla bu işlemlere karar vermek yapılabilecek en büyük hata. Çünkü etkin ve güvenilir bir ürünün, ehil birisince uygulanmasının da yetkili kuruluşlarda kayıt altında çalışmanın da belli maliyetleri vardır. Çoğu zaman maliyeti dahi olmayan tedavi ücretlerinden söz edildiğinde bir terslik olduğunu anlamak zor değildir.  İşlemlerin gerçek sonuçlarından uzak durumlar, hatta sağlığı tehlikeye sokacak sonuçlar nedeni ile haklı endişeler duyan pek çok kişi tedaviden korkmaktadır. Ehliyet ve ruhsat sahibi sayılan yetkili kişi ve yetkili sağlık kuruluşu üzerinden bu tedavilere başlamak sorunların büyük bir kısmından koruyacaktır.

W- İleriye dönük olarak, medikal estetik alanının daha sağlıklı ve güvenli bir şekilde gelişmesi için sizce hangi adımlar atılmalıdır?

O.U.- Gerek kamu otoritesi gerek hizmet sunucu hekimler ve sağlık kuruluşları, özellikle de bu hizmetleri talep eden halkımız tek bir yol olan legal işlemlerin devamı ile diğerlerinin bir an önce ortadan kaldırılması için el birliği ile gayret göstermelidir.

W- Sayın Dr. Uçar, değerli görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederiz. Medikal estetik alanındaki bu önemli tartışmaya ışık tuttunuz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

O.U.- Doğru her zaman tektir ve legal olmayan her şey toplum için tehlikedir. Sadece ucuz      algısı ile yapılan işlemlerin ağır bedellerini çokça yaşadığımız bu günlerin geride kaldığı, güzelliklerle dolu bir dönem umut ediyorum.

W- Röportaj için değerli zamanını ve görüşlerini bizimle paylaşan Dr. Oğuz Uçar’a içten teşekkür ederiz. Mesleki birikimi ve halk sağlığı odaklı yaklaşımı, medikal estetik alanında daha güvenli ve sürdürülebilir uygulamaların geliştirilmesine katkı sağlayacaktır; kendisine çalışmalarında başarılar dileriz.