Ana Sayfa Manşet Hekimler ve Gözlük

Hekimler ve Gözlük

W- Kırma kusurlarında operasyonlar yapılmakta fakat sizde dahil göz hekimlerimiz hala konvansiyel form olan mercek sisteminde ısrar ediyorlar, bu konuyu nasıl yorumlamalıyız?

H.E.- Öncelikle kırma kusurlarının düzeltilmeleri hakkında kısa bir bilgi vermem lazım. Gözün kırma kusurları dediğimiz, miyopi, hipermetropi ve astigmatizma ile presbiopi dediğimiz yaşa bağlı gelişen yakın görme problemlerinde ilk tercihimiz gözlük olmakta, göze temas etmeyen ve değişen numaralara göre tekrar düzeltilebilme avantajı sağlayan gözlüğün en önemli dezavantajı, herhangi bir kaza esnasında gözde bulunduğunda, çerçeve veya camın kırılarak yol açabileceği göz hasarıdır. Çoğu gözlük camının günümüzde artık plastik hammaddeden yapıldığını (organik cam) düşünürsek, bu hasarın olma olasılığı oldukça düşüktür.

W- Peki kontakt lensler hakkkında ne düşünüyorsunuz?

H.E.- Kontakt lensler ise gözün kornea dediğimiz öndeki merceğine temas eden protezlerdir ve arada sadece gözyaşı tabakası mevcuttur. Bu nedenle kullanımları esnasında hijyene azami dikkat etmek gerekir. Kontakt lenslerin içeriklerinin önemli bir kısmı sudur ve bu nedenle herhangi bir şekilde enfeksiyon bulaştığında hızla komşuluk yolu ile gözün ön tabakasına bulaşma riski taşır. Ayrıca Kontakt lens takılı olduğunda bu kişilerde gözün ön tarafına bulaşan enfeksiyonun yol açtığı rahatsızlık hissi algılanmadığından, enfeksiyon farkında olunmadan ilerleyebilir de. Ancak dikkatli kullanıldığında özellikle artık günlük kullan-at şeklinde kullanılabilen lenslerin kullanılması oldukça konforludur. Bugün kontakt lenslerle artık hem uzak, hem de yakın kırma kusurlarını aynı lensle düzeltebiliyoruz.

W- Lazer tedavisi konusunda da görüşlerinizi alabilir miyiz?

H.E. – Kırma kusurlarının tedavisinde 3. sıradaki seçeneğimiz ise Lazer tedavisidir. 3. sırada olmasının ilk sebebi hekimlikteki temel prensip olan “önce zarar verme” olduğu için sağlam dokuya müdahale etme konusundaki çekincemizdir. Gerek gözlük , gerekse kontakt lens geri dönülebilir yöntemler iken, Lazer girişimi geri dönüşümsüz bir girişimdir. Lazer tedavisi özel durumlarda birkaç kez uygulanabilen bir girişim olmasına rağmen, mümkünse 1 kez yapmak istediğimiz bir tedavidir. Uygulamayı yapmadan önce göz numarasının ilerlemesinin durmasını isteriz. Bu nedenle en erken 18 yaş sınırımız var. Bazı kişilerde kırma kusurları 18 yaşından sonra da ilerlemeye devam edebildiği için, 2. koşulumuzsa 6 ay ara ile yapılan 3 göz muayenesinde göz numaralarının ilerlemediğini saptamak yani artık numaranın değişmeyeceği noktaya ulaşmış olmasını bekleriz. Bu dönemden sonra artık Laser tedavisi yapılabilir. Bugün elimizdeki cihazların teknolojisi son derece gelişmiş olduğu ve bizim de gözün ön kısım yapısı hakkındaki bilgilerimiz oldukça ilerlediği için, girişim hem olukça güvenli hem de sonuçları oldukça öngörülebilir bir noktadadır.

W- Kırma kusurlarının bütün türlerinde Lazer girişimi uygulanabilir mi?

H.E.- Gözdeki kırma kusurlarına uygulanan Laser tedavisinde en başarılı olduğumuz Miyop hastalardır. Çünkü bu hastalarda göz küresinin boyutarı normalden daha uzun olduğu için, gözdeki merceklerin kırma gücü fazla gelir ve en öndeki, merceğe (kornea) yapılan lazerle belli bir kalınlığın buharlaştırılma işlemi sonrası, merceğin gücü azaltılarak, görme netliği sağlanabilir. Astigma dediğimiz kırma kusuru ise gözün ön merceğindeki düzensizlikten kaynaklandığı için, yine bu yapıya gerekli şekil verilerek düzeltmek mümkündür. Bu konuda en az etkili olunan ise hipermetrop yani gözü normalden küçük kişiler olup, kendi merceklerinin gücünün, görme noktasına odaklamaya  yetmediği kişilerdir. Bu olgularda özel bazı tekniklerle belli oranda, geçici de olsa fayda sağlanabilmektedir. Lazer tedavisine karar verirken yaşın önemli olduğu 2. bir nokta daha vardır. Bütün insanlarda yaşla beraber göz içindeki uyum kası zayıfladığı için genellikle 40 lı yaşlarda yakın görme sorunu ortaya çıkar. İşte bu dönemde miyoplardaki mercek gücünün fazlalığı avantaj olmaya başlar ve yaklaşık 3 dioptr’e kadar olan miyoplar genellikle ömürlerinin sonuna kadar herhangi bir gözlük kullanmaksızın yakını görebilirler. Yani bu yaştan sonra, özellikle yakın görme için miyop olmak bir avantaj haline gelir. Miyoplar uzak için yine gözlük kullanmaya devam ederken, genellikle yakın için gözlüklerini çıkartarak net bir şekilde görebilirler. Oysa geçirilen bir LASIK operasyonu sonrası merceğin gücü azaltılmış bir miyop artık ” normal insan” a döner ve 45 li yaşlarda diğer insanlarda olduğu gibi bir yakın gözlük kullanma gereksinimi ortaya çıkar. Yakın gözlük kullanmak, daimi gözlük kullanmaya göre daha sıkıntılı ve zordur. Yakın gözlüğü sürekli takılamadığı için (çünkü takılı olduğunda uzak görme bulanıklaşır) devamlı gün boyu takıp çıkarmayı gerektirir, bu nedenle de sıklıkla kaybedilir. İleri yaşlarda yakını net görme, uzak görmeye göre daha fazla önem kazanır. O nedenle operasyon kararı alınacaksa, numara ilerlemesinin durduğu en erken zamanda operasyon kararı alınmalıdır. Bu şekilde uzak yakın net görülen daha uzun bir süre insanın önünde olacaktır.

W- Göz hekimlerinin halen gözlük kullanarak , Laser operasyonunu kendilerine yaptırmamalarını nasıl açıklarsınız?

H.E.- Müdahalede bulunduğumuz kornea dokusunun aslında hasta olmamasından dolayı, bugün LASER işlemi, kozmetik bir işlem olarak görülmektedir.

Hipermetropisi olan göz hekimleri, lazer sonuçlarının kalıcı olmadığı için, miyop olanlar ise 45 yaşından sonra  yakın görme avantajını kaybetmemek için olmamaktadır.

Bugün tüm bu bilgilendirmeler hastaya anlatıldıktan sonra kabul eden kişilere bu girişim uygulanmaktadır. Ancak yaygın kanaatin aksine bu operasyona daha genç yaşlarda karar vererek olan ve son derece memnun olan göz hekimlerinin sayısı giderek artmaktadır.

W-Sevgili Hocam bilgilendirme için çok teşekkürler, tekrar görüşmek üzere.

https://www.halukesgin.com/

22.07.1962 tarihinde Burdur’da doğdum.

1986 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldum. Trakya Ü. Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalında; 1994 yılında Göz Hastalıkları Uzmanı, 1996 yılında Yardımcı Doçent, 2002 yılında Doçent olarak çalıştım. 2007 yılında Prof. Dr. kadrosuna atandım. 2013-2015 yılları arasında ise Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı olarak çalıştım. Bunun yanında, 2005-2015 yılları arasında Retina-Vitreus birimi sorumlusu olarak hizmet verdim. 2015 yılından beri Acıbadem Sağlık Grubunda Taksim Hastanesinde çalışmaktayım