Ana Sayfa Sosyal Tıp Dissosiyatif Bozukluk

Dissosiyatif Bozukluk

Sizce tek bir bedende farklı kimlikler arasında geçiş yapılması ya da kişinin zihninde birden fazla konuşan ses olması hangi hastalığının belirtisidir?  Şizofreni mi? Hayır, bu hastalık eski adıyla “Çoklu Kişilik Bozukluğu” olarak bilinen dissosiyatif bozukluktur.

Dissosiyatif Bozukluk Belirtileri:

Endişe,

Depresyon,

Düzensiz yeme,

Belirli zaman dilimleri, olaylar, kişiler ve kişisel bilgilerin hatırlanamadığı hafıza kaybı,

Bulanık kimlik duygusu,

Kendine zarar verme davranışı,

Madde kullanımı,

Bellek boşlukları.

Dissosiyatif Bozukluk Tipleri

Dissosiyatif Amnezi: Bilinen hafıza kayıplarından farklı olarak Dissosiyatif Amnezi geriye dönük olarak bildirilen hafıza boşlukları ile karakterize edilir, klasik bir hafıza kaybından çok daha şiddetlidir. Kendinizle ilgili bilgileri veya hayatınızdaki insanlar, olaylar hakkındaki bilgileri, özellikle yaşadığınız travmatik bir dönemi hatırlayamazsınız.

Üç tür amnezi vardır:

  • Lokalize: Bir olayı veya zaman dilimini hatırlayamazsınız (en yaygın amnezi şekli).
  • Seçici: Belirli bir süre içindeki olayların belirli ayrıntılarını hatırlayamazsınız.
  • Genelleştirilmiş: Kimliğiniz ve yaşam öykünüz hakkında hiçbir şey hatırlayamazsınız (en nadir biçim).

Bir dissosiyatif amnezi epizodu (ruh halinde yaşanan çeşitli dalgalanmalar)  birebirden ortaya çıkar. Dakikalar saatler, günler, aylar ve hatta yıllar boyunca sürebilir.

Duyarsızlaşma – Derealizasyon Bozukluğu: Bireyin kendi yaşamındaki olayları, düşünceleri ve benliğini bir film izliyormuş gibi gözlemlemesi duyarsızlaşma (duyarsızlaşma) ve/ veya kişinin çevresinden kopmuş olması hissine benzer şekilde, bireyin zihinsel süreçlere, bedenine yineleyici şekilde ayrılması, yaşadığımız dünyanın gerçek dışında görünmesi süreci derealizasyon olarak tanımlanabilir. Her ikisini ayrı ayrı yaşanabileceği ve birlikte yaşanabileceğini de unutmamalıyız.

Dissosiyatif kimlik bozukluğu: Aynı bedende farklı kimliklere geçiş ile karakterize edilir. dissosiyatif kimlik bozukluğu hastalığına sahip kişilerin zihninde iki veya daha fazla kişilik (kimlik) vardır. Her kimliğin kendine has bir geçmişi, özelliği, sevdiği ya da sevmediği şeyler ve etnik kökeni olabilir. Bu hastalığa sahip birey düşünceler, anılar, çevre, eylemler ve kimlik arasında bir kopukluk ve süreklilik eksikliği yaşar. Bu hastalığa sahip bireyler yaşadıkları gerçeklikten bilinçsizce kaçarlar.

Bu noktada akıllara gelmesi gereken soru “Bu hastalığın nedeni?” olmalıdır. Psikososyal nedenler ve psikososyal nedenlerini nörobiyolojik sonuçlarını ele alacağım.

Psikososyal Nedenler

Araştırmalar gösteriyor ki geçmişte büyük travmalar yaşayan kişilerde (özellikle çocukluk çağında cinsel istismara uğramış bireyler) DKB daha sık görülmektedir. DKB travmaların, stresin veya istismarın yarattığı sarsıcı gerçeklikten uzaklaşmak, bu gerçeklikte başa çıkmanın bir yolu olarak gelişmektedir.

Psikososyal Nedenlerin Nörobiyolojik Sonuçları

2014 yılında Batı Avrupa soyundan gelen kadınlarda yapılan bir çalışmada Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu ile ilişkili olarak beyinlerinin hipokampüs (beynin hafıza ile ilişkili kısmı) bölgesinde hacimsel olarak bir azalma olduğu görülmüştür. Çocuklukta yaşanan travmatik deneyimlerin şiddeti ile hipokampüs boyutunda arasında ters bir ilişki görülmüştür.

Daha sonraki bir çalışma, DKB’li kadınların, sağlıklı bireylere kıyasla belirli beyin bölgelerinin kalınlığını ve yüzey alanını önemli ölçüde azalttığını gösterdi. Bu çalışma travmanın beyninizin şeklini, hafızanız, davranışlarınız ve benlik algınız üzerindeki etkileriyle gerçekten değiştirebileceğini öne sürüyor.

Bir başka çalışmada pozitron emisyon tomografi (PET) kullanılarak, günlük yaşam görevlerine odaklanan dissosiyatif kimlikle, travma anılarına ve savunma operasyonlarına odaklanan dissosiyatif kimliğin karşılaştırılması üzerinedir. Travma anıları ve savunma operasyonlarına odaklanan DKB incelendiğinde amigdalada, insular korteks gibi alanlarda beyin kan akışının arttığını gözlemlenmiştir.

Genetiğin DKB üzerindeki kesin rolü henüz belirsizliğini korumaktadır.

Şizofreni bir Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu mudur?

Tennessee Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Klinik Psikiyatri ve Aile Hekimliği alanında yardımcı doçent olan Dr. Clay Jackson bir röportajda şöyle diyor: “Burada gerçekten baktığımız şey psikozdur (insanların gerçeklikle bazı bağlantılarını kaybetmesi). Algılama, düşünmede bir farklılık ve bu da şizofreninin bir nevi olmazsa olmazıdır. Şizofreni, rahatsız edici algıları ve rahatsız edici düşünceleri içerir. Dissosiyatif bozukluk hastaları,  dissosiyatif kimlik bozukluğu hastaları ve şizofreni hastaları bazı sesler duyabilir. Halüsinasyonlar görebilirler. Ancak, tipik olarak, DKB hastası, bu sesleri yaşamının çok erken dönemlerinde duymaya başlar. Birden fazla ses duyar ve tipik olarak bu sesler aslında birbirleriyle sohbet eder. Oysa şizofreni hastalarında sesler daha geç yaşlarda duyulmaya başlanır ve birbirleriyle değil hastanın kendisiyle konuşmaya eğilimlidirler.

DKB’yi kişilik oluşumu sırasında kişiliğin kırılması olarak düşünün. Sıklıkla, DKB hastalarının konsolidasyon (öğrenilen bilgilerin kalıcı hale gelmesi) sırasında erken yaşam travması vardır. Hepimizin üç yaşında ve dört yaşında hayali arkadaşları vardı. Hepimiz bunlara sahiptik. Benlik duygusu, birleşik bir kişilik duygusu, gelişimin ilerleyen dönemlerinin sonrasına kadar oluşmaz. Ve kişiliğin bu normal sentezini önleyecek bir travmayı düşünün. DKB’yi yönlendiren şey genellikle budur. Oysa şizofreni, daha sonraki dönemlerde ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde ortaya çıkan nörodejeneratif bir hastalıktır. Ve bu algı ile ilgili sorun haline gelir.

Dolayısıyla, DKB çok daha fazla gelişimsel bir hisse sahipken, şizofreni teorik olarak nasıl çerçeveleyeceğiniz açısından daha çok nörodejeneratif bir hisse sahiptir. Ancak klinik olarak, görebildiğimiz bazı ayırt edici özellikler vardır. Evet, her iki taraftan da sesler duyulması bu özelliklerden birisidir. Ancak çocukluk ve gelişim öyküsü, prezentasyonun demografik özellikleri hakkında dikkatli bir düşünme öyküsü ve hastalıkla ilişkili diğer semptomlar, dinleyen ve dikkatli bir klinisyen DKB ile şizofreni arasında oldukça hızlı bir şekilde ayrım yapmalıdır.”

Sonuç olarak Şizofreni, halüsinasyonlara (gerçek olmayan duyumlar) ve sanrılara (gerçek olması muhtemel olmayan inançlara ve karışık düşünceler, karışık konuşma ve duyguları ifade etmede güçlük gibi diğer semptomlara ek olarak) neden olan hastalıktır. Şizofreni hastası olan insanlar gerçek olmayan şeyleri duyabilir veya hissedebilir veya gerçek olamayacak şeylere inanabilir, ancak bunlar farklı kimlikler arası geçiş değildir.

Hazırlayan: Taylan Benvan

www.sinirbilim.org/dissosiyatif-bozukluk/