Ana Sayfa Tıp&Sağlık Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sağlık çalışanlarına müjde

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sağlık çalışanlarına müjde

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm sağlık çalışanlarının yıpranma payı ve emeklilik konusunun hükümet programı içerisinde olduğunu bildirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde Tıp Bayramı dolayısıyla hekimleri kabul etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık çalışanlarının emeklilik ve yıpranma payıyla ilgili olarak Başbakan Binali Yıldırım ile görüştüğünü belirterek, tüm sağlık çalışanlarının yıpranma payı ve emeklilik konusunun hükümet programı içerisinde olduğunu bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hekimlere hitaben, “Size kalkan elleri affetmek mümkün değil. Bunların teröristten hiçbir farkı yoktur. Bizim için teröristlerin konumu neyse bunların konumu da budur.” dedi.

Burada yaptığı konuşmaya tüm sağlık çalışanlarını selamlayarak ve 14 Mart Tıp Bayramı’nı tebrik ederek başlayan Erdoğan, “Kadınlar Gününde, 8 Mart’ta ‘sadece 8 Mart Kadınlar Günü olmaz, 365 gün Kadınlar Günüdür, Anneler Günüdür’ demiştik. Ben Tıp Bayramı için de ‘her an Tıp Bayramıdır’ diyorum. Çünkü nerede, ne zaman, hangi an doktora ihtiyacımızın olacağı belli mi? Değil. Öyleyse her an Tıp Bayramı.” diye konuştu.

“Eski Yunan’da Hipokrat ve Galen gibi hekimlerin, kendi medeniyet coğrafyamızda İbni Sina ve El Razi gibi alimlerimizin temellerini attıkları tıp ilmi her dönemde insanlık için önemli olmuştur.” şeklinde konuşan Erdoğan, Bursa’dan Kayseri’ye kadar Anadolu’nun her köşesinde rastlanacak şifahanelerin tıp ilminin uygulamalı merkezleri olarak faaliyet gösterdiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bizim medeniyetimizide tıp ilmiyle meşgul olmak, özellikle de Rabbimizin insan üzerinde tecelli eden hikmetlerine, mucizelerine de şahit olmak demektir. Bunun için bizim tıp alimlerimizin hepsi aynı zamanda dini ilimler alanında da eser vermiş gönül sultanlarıdır. Lokman Hekim hikayeleri bir yandan bu dünyada insanlara şifa sunmak için Allah’ın verdiği nimetlerin peşinde bitmeyen bir arayışı diğer yandan da ebedi aleme hazırlığın formüllerini anlatır. İbni Sina, günümüze gelen eserlerinin bir kısmı tıpla ilgiliyken asıl büyük yekunu ise felsefe, ahlak gibi diğer alanlara aittir. İnsan denen varlığı yakından inceleyip de onu yaratan Rabbimizi tefekkür etmemek zaten mümkün değildir.”

“Varlığın bilme ne hacet küre-i alem ile / Yeter ispatına halk ettiğin bir zerre bile” şeklindeki dizeleri aktaran Erdoğan, “İnsanın o bir zerrede nasıl yaratıldığını Şinasi burada en güzel şekliyle ifade etmiş. Devasa dünyaya bakmaya gerek yok. İşte insanın yaratılışındaki o bir damla, bir nebze her şeyi anlatıyor.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İyi bir doktor nasibine göre ya dini tümden reddedip dalalete kayar, ya da çok muttaki bir mümin olur. Bunun arası yoktur” denildiğini anımsatarak, “Çok açık, net her şey ortada. Hekimlik işte böylesine önemli bir meslek. Sizler icra ettiğiniz bu meslekle insan hayatına doğrudan dokunan, Rabbimizin o kişiye takdir ettiği hayatın kalitesini yükselten bir konumda bulunuyorsunuz. Çok önemli bir meslek gerçekten sizin mesleğiniz. Size kalkan elleri affetmek mümkün değil. Bunların teröristten hiçbir farkı yoktur. Bizim için teröristlerin konumu neyse bunların konumu da budur.” değerlendirmesinde bulundu.

Millet olarak ülkeyi kahramanlıklar ve fedakarlıklar üzerinde kurduklarını ve hala da aynı şekilde yaşattıklarını vurgulayan Erdoğan, bu tablonun önemli bir parçasını da hekimlerin ve sağlıkçıların kahramanlıkları ve fedakarlıklarının oluşturduğunu söyledi.

Konuşması öncesinde Zeytin Dalı Harekatı’nda görev yapan Uzman Doktor Eren Usul’un yaptığı konuşmayı ve yine bölgedeki UMKE ekiplerinin konuşmalarını videodan dinlediklerini anımsatan Erdoğan, “Şu anda onlar cephedeler, arazideler. Yani bir taraftan Mehmetimiz savaşırken onlar da arka planda bütün o Mehmetimizin tedavisi için hazır kıta bekliyorlar.” dedi.

Balkan Savaşı’nda, Birinci Dünya Savaşı’nda ve İstiklal Harbi’nde hekimlerin yaptıkları hizmetlere ilişkin bazı ayrıntıların gözler yaşarmadan dinlenebilmesinin mümkün olmadığını dile getiren Erdoğan, askerlerin o günlerin zor şartlarında sadece düşmanın silahlarıyla değil çok daha sinsi ve öldürücü olan hastalıklarla da mücadele ettiklerini söyledi.

Çanakkale Savaşında şehit düşen Mehmetçik’in yarısı kadarının cephe gerisinde hastalıktan hayatını kaybettiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sarıkamış’ta askerimizin düşmanları arasında karşı tarafın ordusu neredeyse üçüncü sırada yer alıyordu. Çünkü ilk sırada soğuk ve hastalık vardı. Benim dedem de orada donarak öldü. Sarıkamış’ta karın altından çıkarılan askerlerimizden bazılarının üstlerinin çıplak olduğu görülür. Çünkü ayaklarındaki çarıklar bile bunların yoktu, üstleri de çıplaktı. Tüfekleri, ona sarılmış o şekilde donarak şehit olmuşlardı.”

Güneydoğu’da bu teröristler okullarımızı bombalamadı mı

Filistin cephesindeki hekimlerin sadece kendi askerlerine ve bölge halkına değil, esir edilen İngiliz askerlerine de çok iyi baktıklarını, bu nedenle Alman ve Avusturyalı yaralıların kendi hastanelerinden kaçıp Hilali Ahmer çadırlarına sığındıklarını anlatan Erdoğan, “Osmanlı bölgeden çekildikten sonra gelen düşman güçlerinin ilk işi bu hastaneleri yakmış olmasına herhalde hayatın bir cilvesi olarak bakmak gerekir. İşte farkımız bu. Şu anda da böyle değil mi? Yine böyle.” diye konuştu.

Benzer fedakarlıkların pek çok örneğinin, terörle mücadele döneminde sınırların içinde ve dışında bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

“İşte Güneydoğu’da bu teröristler okullarımızı bombalamadı mı, yakmadı mı? Hastanelerimizi yakmadı mı, bombalamadı mı? Sen tedavi olacaksın, senin yakınların tedavi olacak. ‘Ben Kürtlerin temsilcisiyim’ diyorsun ama geliyorsun benim Kürt vatandaşımın, Kürt kardeşimin tedavi olduğu hastaneyi yakıyorsun. Benim Kürt evladımın, Kürt kardeşimin okuduğu okulu yakıyorsun. Bunlar bu şekilde cani, vahşi. Bunların Afrin’de olanlardan ne farkı var? PYD/YPG, biz hep ne diyoruz? ‘Ey Amerika bak, bunlar PKK’nın ta kendisidir’, ‘PKK’yı terör örgütü olarak tanıyorum’ diyorsun, ama senin askerin, subayın PYD’ye Amerika’nın kokartını takıyor ve onunla kol kola, yan yana benim askerime karşı savaşıyor. Geri adım yok, sonuna kadar.”

 “Temizleyeceğiz ki bizim sınırlarımız rahat olsun”

Salona gelirken Zeytin Dalı Harekatı’na ilişkin son neticeleri aldığını da dile getiren Erdoğan, “Etkisiz hale getirilen terörist sayısı 3 bin 486’ya çıktı. Afrin’e girdik, giriyoruz. İyice yaklaşmış vaziyetteyiz. Çünkü bizim derdimiz işgal değil. Bizim derdimiz, bu terör koridorunu en doğusundan en batısına teröristlerden tamamen temizlemektir. Temizleyeceğiz ki bizim sınırlarımız rahat olsun. 911 kilometre sınırımız var. Kolay değil.” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Amerika’nın burada sınırı mı var? Koalisyon güçlerinin burada sınırı mı var? Ne işi var onların burada? Niye geliyorlar buraya? Kimi korumaya geliyorlar? Suriye zaten şu anda Rusya ile beraber rejim hareket ediyor. Öyleyse koalisyon güçleri kimle hareket ediyor? Söyleyeyim. YPG ve burada beraber hareket ettiği PYD. İlk anlarda 5 bin tır buraya silah getirdiler. 2 bin buraya bunlar kargo uçaklarıyla silah, mühimmat getirdiler. Düşünebiliyor musunuz, onların bu kadar silah, mühimmat getirdikleri yere biz, Kızılayımız ile AFAD’ımız ile Diyanet Vakfımız ile insani yardım taşıyoruz. Aramızdaki fark bu.”

Erdoğan, eski ABD Dışişleri Başkanı Rex Tillerson ile yaptığı bir görüşmeyi de anlatarak, şunları kaydetti:

“Kendilerine bunları hep söyledim. Sayın Tillerson’a da özellikle bunları anlattım. ‘Siz bu silahları buraya niye getiriyorsunuz? Kime karşı getiriyorsunuz? Çünkü bu sınırın ötesinde sadece biz varız. Bunları buraya niye getiriyorsunuz?’ İnanır mısınız ses yok. Ama 20 tane üs kurdular oraya. Peki bu üsler burada niye var? Akla 2 şey gelir. Ya Türkiye, ya İran. Herhalde Rusya’ya karşı bu işi kullanacak değil. O zaten 3’üncü Dünya Savaşı’nın ifadesi anlamına gelir. Bunları hep konuşuyoruz. Ama Tıp Bayramı’nda da bunları konuşmamızda fayda var. Çünkü her şeye hazır olacağız.” dedi.

“Sağlık alanındaki başarımızın asıl sahipleri sağlık personellerimizdir”

Erdoğan, bu başarının asıl sahiplerinin sağlık personeli olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

“İnsanın olmadığı bir yerde bina da cihaz da işe yaramaz. Onun için şimdi tıp fakültelerimizi ciddi sayıda artırdık. Bir an önce doktorundan sağlık elemanına, hemşiresine kadar oralardan insan sorunumuzu halledelim, çözelim diyoruz. Sadece de ülkemde kalmayacak, başarılı olanları seçmek suretiyle dünyada değişik ülkelerde onların doktorasından, icabında doçent, profesör olmasına kadar imkanları hazırlayalım, doktorlarımız oralarda aldıkları eğitimle tekrar ülkelerine dönsün. Gidip de orada da kalmasın.”

Şimdi artık modern hastanelerin kurulduğunu ve kurmaya da devam ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların hızlanarak devam edeceğini vurgulayarak, sağlık alanındaki başarının asıl mimarı olarak gördüğü hekimlere ve sağlık çalışanlarına teşekkür etti.

‘Nüfusumuz en büyük gücümüzdür’

Türkiye nüfusuna ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nüfusumuz millet olarak en büyük gücümüzdür. Bunu unutmayın ve bunu korumak zorundayız.” dedi.