Ana Sayfa Tıp&Sağlık Borderline kişilik bozukluğu

Borderline kişilik bozukluğu

Borderline kişilik bozukluğu nedir ve ilişkileri nasıl etkiler?

Thea de Gallier -BBC

“Borderline kişilik bozukluğu teşhisi konulduğunda, bir daha hiçbir sağlıklı ilişki kuramayacağımı düşündüm.”

21 yaşındaki Mae, bu yılın başlarında kendisine sınırda, ya da bilinen adıyla borderline kişilik bozukluğu (BPD – İng: ‘Borderline Personality Disorder’ın kısaltılması) teşhisi konduğunda tam da böyle hissetti. Bu sosyal medyada da bu teşhisin konduğu çok fazla kişi tarafından da paylaşılan bir his.

Konuyla ilgili TikTok’ta yapılan paylaşımlardan birinde de neredeyse aynı fikir vardı. “#bpdisorder” etkiketiyle paylaşılan bu video 500 binden fazla izlendi.

BPD sosyal medyada her geçen gün daha fazla görünür hale geliyor. Edinburgh Üniversitesi’nde çocuk ve ergen psikiyatristi ve öğretim görevlisi olan Dr. Liana Romaniuk’a göre bunun nedeni gençlerin önceki nesillerden farklı bir yaklaşıma sahip olması.

Birlikte çalıştığı pek çok gencin kendisinde BPD olup olmadığını sorduğunu hatırlatan Dr. Romaniuk, “Bence bu giderek büyüyen bir farkındalık” diyor.

BPD yani borderline kişilik bozukluğu, duygusal dengesizliğe neden olan ve insanların ruh hallerini yönetme ve diğer insanlarla etkileşim kurma biçimlerini etkileyebilen bir ruh sağlığı sorunu. Her 100 kişiden birinin bu rahatsızlığa sahip olduğu düşünülüyor.

Bu teşhisin konduğu pek çok kişi, çocukluklarında ihmal ya da bir travma yaşamış olabilir. Bu da bir yetişkin olduğunda ilişkilerini zorlaştırmaya yetebilir.

Dr. Romaniuk, travmanın illa da korku duyulacak ya da kötü anlama gelebilecek bir şey olarak algılanmaması gerektiğini söylüyor. Ona göre ebeveynlerin ayrılması, duygusal olarak mesafeli olma, aile fertlerinden birinin ya da bir akranın ölmesi de bunda etkili olabilir.

BPD teşhisi toplum içerisinde utanılacak bir şeymiş gibi görülebilir. Ancak Dr. Romaniuk bunun artık değiştiğini şu sözlerle anlatıyor:

“Mesleki olarak, eskiden BPD’nin tedavi edilemez olduğuna veya insanların manipülatif davrandığına dair pek çok eski usul korkunç görüş vardı. Neyse ki, şu anda birlikte çalıştığım hiç kimse bu görüşü savunmuyor.”

 Dr Romaniuk, BPD’nin aslında bir kişilik bozukluğu mu yoksa geçmiş travmaya bir tepki mi olduğu konusunda mesleki çevrelerde “devam eden bir tartışma” olduğunu söylüyor.

“‘Kişilik bozukluğu’ ifadesini kullanmakta büyük zorluk çekiyorum, bunu söyleyince birini kalbinden bıçaklıyormuşsun gibi geliyor” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Kişide temelde bir sorun olduğunu söylüyormuşsun gibi yankılanıyor. Oysaki durum bu değil. Ben bunu daha çok, o kişilerin hayatta kalmaları ve uyum sağlayabilmeleri açısından ele alıyorum.” tamamı için lütfen bknz